Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Cemil Çiçek: “Komisyonun görevi ile ilgili muğlaklıklar var”

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda konuşan 25. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Komisyonun göreviyle ilgili muğlaklıklar olduğunu söyleyerek, “Bu komisyon bir Anayasa hazırlık komisyonu mu? Buna bir karar verin o da olabilir. Öyle mi? Kimine göre öyle kimine göre öyle değil.
Bu komisyon ileride çıkarılması muhtemel infaz yasaları ile ilgili bir öneri komisyonu mu? Onu Adalet Komisyonu’nda da yapardık. Niye burada yapıyoruz?” dedi.

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda konuşan 25. TBMM Başkanı

(TBMM) – Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda konuşan 25. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Komisyonun göreviyle ilgili muğlaklıklar olduğunu söyleyerek, “Bu komisyon bir Anayasa hazırlık komisyonu mu? Buna bir karar verin o da olabilir. Öyle mi? Kimine göre öyle kimine göre öyle değil. Bu komisyon ileride çıkarılması muhtemel infaz yasaları ile ilgili bir öneri komisyonu mu? Onu Adalet Komisyonu’nda da yapardık. Niye burada yapıyoruz?” dedi.

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında, Tören Salonu’nda toplandı.

Toplantıda konuşan 25. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Komisyonun kurulmasında emeği geçen başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ve her siyasi partilerin başkanları ile yöneticilerine teşekkür etti.

“TBMM 20 Nisan 1920’de kurulurken Cumhuriyet ise üç sene sonra kurulmuştur, bu da Meclis’in ne kadar yüce, ne kadar önemli olduğunu gösteriyor”

Komisyonun Meclis çatısı altında görev yapmasının fevkalede önemli olduğunu vurgulayan Çiçek, “Dünyadaki her devlet, statüsünü, devlet sıfatını, hakını elde etmiş, günümüzdeki ülkelerin hemen tamamına yakınında meclis, parlamentolar var ama bu Meclis’in diğer Birleşmiş Milletler üzerinden bir değerlendirme yapacaksak, 192-194 devlet içerisinde istisna olan tek devlet Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Neden? Çünkü o geri kalanlarında önce devlet var, sonra devletin organları var. Parlamentoya ihtiyaç duyuluyorsa parlamentolar var. Bunun istisnası Türkiye’dir. Önce Meclis var. Devlet üç sene sonra kurulurken 20 Nisan 1920’de bu yüce çatı burada tesis edildi. Allah hepsinden razı olsun. Hepsini rahmetle anıyoruz. Cumhuriyet’in kuruluşu ise 29 Ekim 1923. Üç sene sonra. Bu Meclis’in ne kadar yüce, ne kadar önemli, ne kadar diğerlerinden farklı bir kurum olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

“TBMM’ye gerekli saygıyı göstermiyoruz”

Çiçek, siyasetçilerin yeteri kadar Meclis’in önemi hakkında bilgi sahibi olmadığını belirterek, “Gerekli saygıyı göstermiyoruz. Biz göstermeyince başkaları da göstermiyor. Onun için bizim milletimiz bu Meclis’e ‘milletin hacet kapısıdır’ der. Demek ki bu toplumun hacet kapısı bu Meclis’tir. Bunun kıymetini iyi bilmek lazım. Dolayısıyla böylesine önemli bir konuyu, parça tesiriyle matruşka gibi iç içe geçmiş, böylesine devasa bir sorunun, bu çatı altında konuşulacak ve çözüme kavuşturulacak olması fevkalade önemlidir” ifadelerini kullandı.

“Sorun tanımlanmadan üzerinde çözüm üretmek mümkün değil, biz bu çatı altında komisyon olarak neyi konuşacağız?”

Komisyonda şahsi kanaatlerini söyleyeceğini, Komisyonla ilgili bazı sıkıntıların olduğunu dile getiren Cemil Çiçek, şu eleştirilerde bulundu:

“Evvela sorunu tanımadan, sorun tanımlanmadan üzerinde çözüm üretmek mümkün değil. Dolayısıyla biz bu çatı altında komisyon olarak neyi konuşacağız? Bir konuyu mu, çok konuyu mu, her konuyu mu konuşacağız? Buna bir karar vermemiz gerekiyor. Her konuyu konuşursak hiçbirimizin ömrü yetmez. Çok konuyu konuşursak da gerekli verimi alamayız, geçmiş tecrübelerimizden yola çıkarak… O zaman bir konuyu konuşmamız lazım. Bunu da iyi tanımlamamız lazım. Değilse her konuyu konuşmaya gayret ettiğimizde burada başka türlü sıkıntılar çıkar, zaman uzar. Bir sonuca varma imkanımız da geçmiş tecrübeler sebebiyle gördük ki ortaya bir olumlu sonuç çıkaramayız. Halbuki bu komisyon önemli. Konuştuğumuz konu bakımından önemli, siyasetin itibarı bakımından önemli, Meclis’in itibarı bakımından önemli. Böylesine önemli konuyu burada konuşur, sonuçlandıramazsak o zaman o zaman vatandaş bize der ki: ‘Konuşuyorsunuz, konuşuyorsunuz. Hiçbir netice çıkmıyor.’ Gelin bu defa bir netice çıkaralım. Bir netice çıkarabilmek için de evvela bu sorunun bir tanımlamasını yapalım. İkincisi de bu sorunun ayrıntılarına bakalım.

Değerli başkanlarımız sabahleyin değişik konulara temas ettiler. Ben onların hepsini önemli buluyorum. Hepsi böylesine komisyonlarda konuşulabilir ama gündemde mesela af, şartlı tahliye veya Anayasa konusu diyelim. Bakın bu farklı temaslar, bu komisyonun sorunun çerçevesini henüz çizmediğini gösteriyor. Hepsi doğru, hepsi önemli ama bu komisyon bir Anayasa hazırlık komisyonu mu? Buna bir karar verin o da olabilir. Öyle mi? Kimine göre öyle, kimine göre öyle değil. Bu komisyon ileride çıkarılması muhtemel infaz yasaları ile ilgili bir öneri komisyonu mu? Onu Adalet Komisyonu’nda da yapardık. Niye burada yapıyoruz? Dolayısıyla bu ve benzeri konular beraberinde bir kısım sıkıntılar getiriyor. Bu komisyonla ilgili bir tarafta ümit var, kamuoyu anketlerinde vatandaşın çok önemli bir kısmı bu komisyonu önemsiyor. Bu komisyonda beklentiler var. Öbür tarafta da kafasında 50 tane de problem var. Bildiğini zannettiği birçok kişiye soruyor. Burada şu var mı, burada bu var mı vesaire. Peki, böylesine kafa karışıklığının sebebi ne?”

“Siyasi partilerimizin en azından temsil durumunda olan üyelerini bir konuşma noktasında disiplinli etmeleri lazım”

Cemil Çiçek, Komisyonun göreviyle ilgili muğlaklıkların olduğunu söyleyerek, “Bu vesileyle yapılan açıklamalarda kafa karıştırıcı hususlar var. Bunlardan bir tanesi bu ülkede görev yapan yabancı misyon şeflerinin her hafta değişik görüşleri olması. Bu herkesin kafasını karıştırıyor. Özellikle Suriye üzerinden yapılan değerlendirmelere bakarsanız sanki ‘bu komisyonda dışarıda bir anlaşma var, bir mutabakat var, filanca ile falanca ile bu komisyon onu meşrulaştırma komisyonu gibi bu var mı yok mu’ diye soruyor. Bunu gidermek gerekiyor” dedi.

Siyasi partilerden de “değişik açıklamalar” yapıldığını söyleyen Çiçek, “Eğer uygunsa böylesine hassas, geçmişte çok ciddi travmalar yaşadığımız bir konuda partilerimizin kendi üyelerini en azından temsil durumunda olan üyelerini bir konuşma noktasında disiplin etmeleri lazım. Her kafadan bir ses çıkarsa zaten sıkıntılarımız var. Ben Yozgatlıyım, Yozgat’ı memnun edecek bir sözü Yozgat’ta söylersem bu başka bir yerde, başka bir ilimizde tepki çekebilir. Halbuki biz bu türlü çalışmaları biraz da iç bünyemizi daha da güçlendirmek, geçmişte yaşadığımız sıkıntıları hiç olmazsa geride bırakarak yeni sayfa açalım düşüncesi içerisindeyiz” diye konuştu.

“Terör meselesi hükümet sorunu değil devlet sorunudur”

Çiçek, Türkiye’nin terör meselesini, asayiş, güvenlik ve bir hükümet meselesi olarak kabul ettiğine dikkati çekerek, “‘İş başında A hükümeti var. O bu işleri beceremiyor. Üstesinden gelemiyor. O hükümet gider, bu dert biter’ demişiz. Halbuki hiç de öyle olmadı, olmamış. O halde biz bu sorunu, bir hükümet meselesi olarak görmemeliyiz. Ben bir partiye mensubum. Kendi hükümetimin yaptıkları, yapamadıklarına bir gerekçe anlamında da söylemiyorum ama pazar günü bir seçim olsa da bir başka hükümet bir başka iktidar gelse, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çözmek mecburiyetinde olduğu bu sorun o hükümetin de en öncelikli sorunudur. Dolayısıyla konuşmalarınızı bir çözüm arayacaksak ‘bu bir devlet sorunudur. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sorunudur’ deyip ona göre burada tekliflerimizi, temennilerimizi dikkate getirmek durumundayız” değerlendirmesini yaptı.

“Terör meselesi artık sadece Türkiye hudutları içerisinde olan can yakıcı bir vaka değil”

“Hayırlı iş uzayınca şerre dönüşür” sözünü hatırlatan Çiçek, “Olduğundan çok daha fazla uzatmamak lazım. Terör meselesi artık sadece Türkiye hudutları içerisinde olan can yakıcı bir vaka değil. Yaşanan sebeplerle, şu sebeple en azından bölgesel ve evrensel bir sorun haline gelmiştir. O alandaki gelişmeler iyi takip edilmeden, iyi incelenmeden oradaki gelişmeler dikkate alınmadan, dinamikler dikkate alınmadan içeride bulacağımız çözümler bir süre sonra başka türlü sıkıntılara sebebiyet verir” dedi.

Çiçek “silahlar bırakılsın” ifadesinin muhatabının netleştirilmesi gerektiğini de vurgulayarak, “Silah bırakmanın muhatabı kim? Şimdi deniyor ki, ‘KCK bu işin içinde var mı, yok mu?’ Suriye’nin kuzeyindeki yapılan bu işin içerisinde var mı, yok mu? Zaman zaman açıklamalar oldu. Bu PKK’yı ilgilendiriyor, bizi ilgilendirmez ya da biz diyoruz ki herkesi ilgilendirir. Şimdi bak daha işin başlangıcında tanımlamada, poligon noktalarında bir sıkıntımız çıktı. Bunları netleştirmek gerekiyor. Hukuki çerçevesi iyi bilinmezse bir kanun düzenlemesi yapılırken 12 tane sorunun cevabının metne yazılması lazım. 12 cevaplık bir metin yerine, 4 cevabı içeren bir metin yazarsak 8’i dışarıda kalır, beklenenden fazla sıkıntı çıkar” diye konuştu.