Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Bahçeli:”MHP böylesi bir heyete katılmaya hazırdır. Korkuya, kaygıya, çekinmeye, çelişkide bocalamaya gerek yoktur”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Meclis’te kurulan Komisyon’dan seçilecek milletvekillerinin İmralı’ya giderek ilk ağızdan ve ilk elden ihtiyaç duyulan mesajları alması süreci çok daha güçlendirecektir. Milliyetçi Hareket Partisi böylesi bir heyete katılmaya hazırdır. Korkuya, kaygıya, çekinmeye, çelişkide bocalamaya gerek yoktur. Bugüne kadar İmralı sözünü tutmuş, açıklamalarının arkasında durmuştur. Nitekim 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum çağrısının hitamındaki gelişmelere dikkatle bakılırsa ne demek istediğim gayet berrak şekilde idrak edilecektir” dedi. Bahçeli, Cumhur İttifakı’nda “kriz olduğu” iddialarına da yanıt verdi. Bahçeli, “Ne tuhaf bir garabet haldir ki, Cumhur İttifakı’nda sürekli kriz izi sürüyorlar. ‘Çatlak var’ demekten bıkmadılar, ‘cam çerçeve kırıldı’ demekten usanmadılar, ‘koptu kopacak, bitti bitiyor’ yalanlarından hiç dönüş yapmadılar” diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Meclis’te kurulan Komisyon’dan seçilecek milletvekillerinin

(ANKARA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Meclis’te kurulan Komisyon’dan seçilecek milletvekillerinin İmralı’ya giderek ilk ağızdan ve ilk elden ihtiyaç duyulan mesajları alması süreci çok daha güçlendirecektir. Milliyetçi Hareket Partisi böylesi bir heyete katılmaya hazırdır. Korkuya, kaygıya, çekinmeye, çelişkide bocalamaya gerek yoktur. Bugüne kadar İmralı sözünü tutmuş, açıklamalarının arkasında durmuştur. Nitekim 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum çağrısının hitamındaki gelişmelere dikkatle bakılırsa ne demek istediğim gayet berrak şekilde idrak edilecektir” dedi. Bahçeli, Cumhur İttifakı’nda “kriz olduğu” iddialarına da yanıt verdi. Bahçeli, “Ne tuhaf bir garabet haldir ki, Cumhur İttifakı’nda sürekli kriz izi sürüyorlar. ‘Çatlak var’ demekten bıkmadılar, ‘cam çerçeve kırıldı’ demekten usanmadılar, ‘koptu kopacak, bitti bitiyor’ yalanlarından hiç dönüş yapmadılar” diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli, şu açıklamalarda bulundu:

“Hayat ve siyaset adeta kafa karıştıran ters akıntılarla dolu bir denizdir. Sabır, sebat, metanet, muhabbet ve olgunluk ise akıl çelen arsız köpükleri göğüsleyen birer yalçın kayalıktır. Yılan, yorulan, ürken, sinen, korkan, kaçan, saklanan değil; sorunlara meydan okuyan, cesaret ve dirayetle yalçın kaya gibi duracağız. Başka gemilerin dümen suyuna kapılmadan, alabora olmadan fırtınalı denizleri birer birer aşmanın, kalıcı huzuru sağlamanın şaşmaz ve sarsılmaz amacındayız.

Maksadı bulanık, bakışı dağınık, iradesi çarpık, itibarı sönük kimi çevrelerin ‘terörsüz Türkiye’ hedefini sabote etme çabası, duygusallıkları kaşıma gayreti bizim nazarımızda ‘yok’ hükmündedir. Terörle anılan bir ülke olmaktan hızla kurtuluşun adım adım ilerlediği şu günlerde ‘terörsüz Türkiye’ seferini durdulacağını zannedenlerin, buna dair siyasi plan yapanların üzerinde durdukları zemin kaydıkça daha çirkefleşmeleri öngörülen bir durumdur. Bilhassa değinmek isterim ki; Osmanlı İmparatorluğu’nda düzen bozucu faaliyetlere ‘fesat çıkarmak’ denirdi. İşte bu fesat zihniyeti yeniden hortlak gibi dolaşmaya başlamış, terörü adeta geçim ve ümit kapısı olarak telakki ettiklerini utanmadan, sıkılmadan, hiç de yüzleri kızarmadan teyit etmişlerdir. Fitnenin, fesatın borusunu çalanlar aynı zamanda terörün yanında, yöresinde kurnazca hizalanan aymazlar ve ahlaksızlar korosudur.

“‘Terörsüz Türkiye’ ayağındaki paslı zincirleri kıran muktedir Türkiye’dir”

Ok yaydan çıkmış, kutlu hedefe kilitlenmiştir. ‘Terörsüz Türkiye’ ayağındaki paslı zincrleri kıran muktedir Türkiye’dir. ‘Terörsüz Türkiye’ huzur ve barış içinde yaşayan mutlu Türkiye’dir. ‘Terörsüz Türkiye’ muazzam bir kardeşlik ve kucaklaşma sahnesi olacak muvaffak, muzaffer Türkiye’nin nişanesidir. TBMM’de kurulan ‘Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ çalışmalarının sonuna gelmiştir. Bu komisyon, 5 Ağustos 2025 tarihinden bugüne kadar gayet verimli, yapıcı, sorumlu ve iyi iyetli toplantılarını gerçekleştirmiştir. Ümit ediyorum ki bu kapsamda belirlenecek ve çerçevesi çizilecek yol haritasında hukuki, siyasi ve demokratik atılımlar geniş ve gerçekçi mütabakat düzleminde temin edilecektir.

“İmralı ile Edirne itilafı çıkarmanın…”

Elbette PKK’nın kurucu önderliğinin son düzlükteki görüş, düşünce ve kanaatleri alınmalı, konuyla ilgili günlerdir yapılan kısır tartışmalaar sonlandırılmalıdır. İmralı ile Edirne itilafı çıkarmanın, Terörsüz Türkiye hedefini baltalamanın, arayış ve anlayışında olan bazı medya kuruluşlarının sipariş ve sivri görüşleri seslendiren sözde uzmanların nereye hizmet ettiklerini çok iyi biliyoruz. Hem Öcalan’ın hem de Demirtaş’ın arasına mayın döşemek suretiyle erörsüz Türkiye adımlarını kösteklemeye çalışanların potansiyel hazımsızlıklarını görüyor, hiçkimsenin bu oyuna gelmeyeceğini değerlendiriyoruz.

“Bugüne kadar İmralı sözünü tutmuş, açıklamalarının arkasında durmuştur”

Atatürk’ün partisini Ankara’da uzaklaştırıp önce Saraçhane’ye, sonra Silivri’ye, ardından batı başkentlerine telkin ve tembihlerle ite ite sürükleyen, hatta hapseden cahil, köksüz, kimliksiz ve işbirlikçi güruhun kurguları ve kumpasları şüphesiz boşunadır. Sosyalist CHP’yi ikna edebilirler, ama Türkiye’yi ikna edemezler, karşımızda asla duramazlar. Bir kez daha ve ısrarla söylemem lazım gelirse, Meclis’te kurulan Komisyon’dan seçilecek milletvekillerinin İmralı’ya giderek ilk ağızdan ve ilk elden ihtiyaç duyulan mesajları alması süreci çok daha güçlendirecektir. Milliyetçi Hareket Partisi böylesi bir heyete katılmaya hazırdır. Korkuya, kaygıya, çekinmeye, çelişkide bocalamaya gerek yoktur. Bugüne kadar İmralı sözünü tutmuş, açıklamalarının arkasında durmuştur. Nitekim 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum çağrısının hitamındaki gelişmelere dikkatle bakılırsa ne demek istediğim gayet berrak şekilde idrak edilecektir.

En son olarak 26 Eylül 2025 tarihi itibariyle bir grup PKK’lının ülkemizden ayrılması, münfesih örgütün tamamen çekildiğini duyurması Terörsüz Türkiye hedefinde kayda değer gelişmelerin tezahür ettiğini gözler önüne sermiştir. Umutlu olmamız, gelecekten heyecan duymamız için pek çok sebebimiz vardır ve ortadadır. Biz bardağın dolu kısmına bakıyor, eften püften, sudan ve kıytırık bahanelere sığınarak acaba sorusunu kafamızda tutmuyor, kuşkulu bir pozisyon almıyoruz. Doğru sözlü, iyi fikirli, yüce gönüllü, yumuşak huylu ve ağır başlı hareket ederek anlamsız ve içi boş güç ve enerji kaybına göz yummuyoruz. Ancak temkin ve tedbiri de elden bırakmıyor, ihtiyatlı iyimserliğimizi sonuna kadar muhafaza ediyoruz.

Bölücü terör örgütünün örgütsel varlığı lağvedildikten sonra örgüt elemanlarının SDG/YPG’ye silahlarıyla birlikte katılmalarını, bu terör örgütü yapılanmasının Suriye merkezi yönetimiyle entegrasyon müzakereleri devam ederken ayrı bir tümen kurma taleplerini milli güvenliğimize doğrudan bir tehdit olarak değerlendiriyoruz. PKK’nın başka bir cinayet ve melanet bedene girerek varlığını sürdürmesi Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge hedefleriyle ters düşecek, baştan ayağa çelişecektir. Türkiye’mizin ve Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne karşı oluşacak yakın tehlikenin bire bir takibiyle birlikte sahada önüne geçilmesi akut bir ihtiyaç olarak karşımızdadır.

“Cumhur İttifakı bayraktır, vatandır, millettir”

Şunu da herkesin bilmesinde yarar görüyorum; Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur ittifakı arasında Terörsüz Türkiye hedefi etrafında ne bir görüş ayrılığı ne de siyasi bir ihtilaf asla, kat’a söz konusu değildir. Ne tuhaf bir garabet haldir ki, Cumhur İttifakı’nda sürekli kriz izi sürüyorlar. ‘Çatlak var’ demekten bıkmadılar, ‘cam çerçeve kırıldı’ demekten usanmadılar, ‘koptu kopacak, bitti bitiyor’ yalanlarından hiç dönüş yapmadılar. Biz çeliğe su verdikçe, biz vatan ve millet aşkında tek yürek oldukça, CHP’sinden diğer muhalefet partilerine, yarım porsiyon aydınlardan fikri saplantı içinde sarkaç gidip gelen fuzuli yorumculara, bir kısım köşe yazarıyla sosyal medya tetikçilerine kadar niyet okuyucuları papatya falı açıyorlar. Çünkü 15 Temmuz’un karanlık gecesinde kutup yıldızı misali parlayıp meydanlarda anıt gibi kurulan böylesi ahlaki ve fazıl bir siyasi ittifaka bünyeleri alışkın değil, akılları almıyor, seciyeleri bir türlü yetmiyor. Eniği cücüğü, ipsizi sapsızı, yandaşı yoldaşı ‘Cumhur İttifakı çöktü, çökecek’ derken ne hikmetse yorgunluk emaresi göstermediler.

Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerin tüzel kişiliği, dünya görüşleri, siyasi mazileri, küresel gelişmeleri ve Türkiye’yi yorumlama biçimleri tabiatıyla faklıdır, bu da son derece doğaldır. Fakat Cumhur İttifakı’nın hepsinden önemli, belki de inatla üzeri örtülmek istenen bir özelliği ise Türkiye ve Türk milleti sevdasının aşılmaz kalesi, hesabi değil hasbi ve harbi birlikteliğin serdengeçti iradesi olmasıdır.
Cumhur İttifakı bayraktır, vatandır, millettir, dünyayı Türkçe okuyan, ihanete ve zulme kahramanca direnen Kızılelma ruhu, İ’la-yı Kelimetullah şuurudur.

“29 Ekim’de Anıtkabir’e gitmemizin nedeni insani bir halden kaynaklanmış olamaz mı?”

29 Ekim tarihinde ‘Anıtkabir’e niye gitmemişim, Külliye’deki Cumhuriyet resepsiyonunu neden protesto etmişim. Yok Kıbrıs politikasında derin anlaşmazlık varmış, yok gözünün üstünde kaşın varmış, yok öyleymiş yok böyleymiş.’ Geçiniz beyler geçiniz, iddia sahiplerinin hepsi çuvalladı, yine ters köşeye yattı, zahmet olmazsa sahte ve kaotik görüşlerinizi Cibali Karakolu’na gidip anlatın. Galata Köprüsü’nü satarken yakayı ele veren Sülün Osman hayatta olsaydı bu kadarına da pes doğrusu diyerek tasını tarağını topladığı gibi terki diyar eylerdi. 29 Ekim’de Anıtkabir’e gitmemizin nedeni insani bir halden kaynaklanmış olamaz mı? O gün için özel bir durumla muhatap kalmamız ihtimal dışı mı? Bundan dolayı belki de turnusol kağıdı gibi kimin kiminle iş çevireceğini, ne söyleyeceğini, kafasının içindeki spekülasyonların deşifresi için bir imtihan vesilesi, bir test vetiresi, bir öğrenme veçhesi olarak görmüş ve düşünmüş olamaz mıyız? Anıtkabir’e haydi gidemedik, peki resepsiyona katılınca bu defa da Anıtkabir’i protesto etmiş gibi takdim edilmeyecek miydik? Anıtkabir’deki törene gitmeyince resepsiyona katılmak ne kadar doğru, dengeli ve isabetli bir davranış olarak değerlendirilirdi? Peki Anıtkabir’e gitmeyip de koşa koşa resepsiyona katılanları, boy boy fotoğraf karesi servis edenleri görmemek ayıplı ve alçalmış bir çifte standart değil midir?

Ben az söyledim, tezvirata ve tefrikaya yatırım yapan güruh çok anlasın, eğer anlayabilirse, eğer takatleri yeterse. Tilkiye sormuşlar, seni tavuk çiftliğine müdür yapalım mı? ‘Güleceğimi tutamıyorum, maaş falan da istemem, gönüllü çalışırım’ diye cevap vermiş. Malum ve mahut çevrelerin 29 Ekim’deki tablodan mütevellit zannederim güleceklerini tutamadıkları da aşikârdır. Tıynetini çok iyi bildiğimiz bir gazeteci, merhum Server Yesari Bey’in Hisarbuselik şarkısını dinlemeye ne derseniz diyerek, arada hadiseler var, MHP ile AK Parti’nin bağı kopar mı başlıklı bir köşe yazısını geçen Pazar günü kaleme almış. Detaya girmeden şunu söylemeliyim ki, AK Partiyle aramızda bir hadise değil iki tarafı sımsıkı saran ve kuşatan bir hakikat vardır, akıl ve vicdanları ipotekli olanların bunu anlaması ise mümkün değildir.

“Cumhur İttifakı yoluna devam edecek, tarihi mücadelesini sürdürecek”

Dedikodunun gönüllü havarilerine, fesadın canlı cesetlerine, FETÖ’cü hainlerin yalan ve iftira dolu sözlerine eyvallah edersek, Türk ve Türkiye Yüzyılından dönersek, kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçiliğinden ödün verirsek, şimdi birileri kulağını açıp dinlesin, gök girsin kızıl çıksın. Cumhur İttifakı yoluna devam edecek, tarihi mücadelesini sürdürecek, yeni yüzyılın çatısını el birliği, güç birliği, hedef birliği, inanç birliği, ülkü birliği eşliğinde imanla örecektir.

2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanun Teklifi ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanun Teklifi ile 2024 Yılı Sayıştay raporlarının görüşmeleri 23 Ekim 2025 tarihinde başlamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı bütçelerinin yanında 17 bakanlığın ve 228 kamu kurumu bütçesinin, yanı sıra 227 kamu kurumu kesin hesabıyla 222 Sayıştay raporu Plan ve Bütçe Komisyonu’nda müzakere edilecektir. İstikrar ve refah bütçesi olarak tanımlanan 2026 yılı bütçesinin milletimize, ülkemize, devlet ve toplum hayatımıza hayırlı olmasını diliyorum. Milletvekillerimizin Komisyon görüşmelerini yakından izlemelerini, görüş ve düşüncelerini açıklamalarını, anlamsız ve faydasız münakaşalardan kaçınmalarını temenni ediyor, hepinizden bunu bekliyorum. Başarılı ve verimli bir bütçe sürecine pozitif katkılarda bulunmanız, Cumhur İttifakı’nın siyasi doğasına müzahir hareket etmeniz sizlerden özellikle ricamdır.”

(Sürecek)