Haber: Zuhal ÇİLOĞLAN/Kamera: Hakan KAYA
(İSTANBUL) Milletvekilleri, gazeteciler ve yurttaşlar; tutuklu gazeteci Merdan Yanardağ ve İBB İPA Başkanı Buğra Gökce için TÜYAP 42. Kitap Fuarı’nda bir araya geldi. ANKA’ya konuşan Buğra Gökce’nin eşi Filiz Kahveci Gökce, “Buğra için yazmak, üretmek, çalışmak bir nefes alma biçimi, bir yaşam pratiği. O da içeri girdiği ilk günden itibaren yazmaya, üretmeye ve ülkesi için çalışmaya başladı; hâlâ da devam ediyor. Bu kitap, 22 metrekarelik bir alandan, tel örgülerin arasından görülen gökyüzüne uzanan bir özgürlük çığlığı. Bir dirayet ve direniş biçimi… Güzel bir ülkede, güzel bir Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşama umuduyla birlikte direnmeye devam edeceğiz.” dedi. Gazeteci Merdan Yanardağ’ın eşi Sevim Kahraman Yanardağ da “Bu tür dayanışmalar hem bizim için hem onun için çok büyük bir moral kaynağı. Bu süreci en kısa zamanda aşacağımıza yürekten inanıyorum” diye konuştu.
42.Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, 13-21 Aralık 2025 tarihleri arasında kitapseverleri ağırlamaya devam ediyor. İstanbul Büyükçekmece’deki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen etkinliğin 8’inci gününde ise milletvekilleri, gazeteciler ve yurttaşlar tutuklu gazeteci Merdan Yanardağ ve İBB İPA Başkanı Buğra Gökce için bir araya gelerek onlar adına kitaplarını imzaladılar. İBB’ye yönelik operasyonlarda tutuklanan Buğra Gökce ile cezaevinde evlenen Filiz Kahveci Gökce, eşinin yazdığı “22 Metrekare Gökyüzü” kitabına ilişkin ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:
“Yaşananlar yalnızca eşimin maruz kaldığı bir zulüm değil”
“Bu yaşananlar yalnızca eşimin maruz kaldığı bir zulüm değil; bütün bir ülkenin içine sürüklendiği karanlığın bir yansıması. Farklı dönemlerde, farklı biçimlerde yaşandı belki ama bu dönem, kendi dinamikleriyle, ülkenin belki de son çıkışlarından biri. Buğra için yazmak, üretmek, çalışmak bir nefes alma biçimi, bir yaşam pratiği. O da içeri girdiği ilk günden itibaren yazmaya, üretmeye ve ülkesi için çalışmaya başladı; hâlâ da devam ediyor.
“Bu kitap bir dirayet ve direniş biçimi”
Bu kitap, 22 metrekarelik bir alandan, tel örgülerin arasından görülen gökyüzüne uzanan bir özgürlük çığlığı. Bir dirayet ve direniş biçimi. Aynı zamanda bu karanlık günlere düşülmüş tarihsel bir not; bir adalet yolculuğunun tanıklığı. Bu kitapta adaletin çöküşünün belgesi var. Bu toplumun yaşadığı ekonomik ve siyasal krizlerin perde arkası var. Hapishanenin sessiz çığlığı var: insanların gün be gün neler yaşadığı, nasıl karanlıklara, hücrelere, beton kafeslere maruz bırakıldığı ve tüm bu haksızlıklara rağmen başlarını nasıl dimdik tuttukları…
Ama en önemlisi, bu kitapta haksız yere hapsedilmiş bir insanın güzel, özgür ve adil bir ülkeye olan inancının kalbe yazılmış hali var. Bu kitabı, haksız yere tutsak edilen tüm sevdiklerimiz için, Birhan Keskin’in sözleriyle anmak istiyorum: ‘Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor ama kim bilir, belki birazdan uzanıp tutarsın.’
Biz de sevdiklerimize uzanıp tutacağız. Güzel bir ülkede, güzel bir Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşama umuduyla birlikte direnmeye devam edeceğiz.”
“Bu süreci en kısa zamanda aşacağımıza yürekten inanıyorum”
26 Ekim tarihinde Ekrem İmamoğlu ve Necati Özkan ile birlikte “siyasal casusluk” suçlamasıyla tutuklanan gazeteci Merdan Yanardağ’ın eşi Sevgi Kahraman Yanardağ da, Yanardağ’ın “İsyanın ve Felsefenin Diyalektiği” kitabı üzerine ANKA mikrofonuna şunları söyledi:
“Bu günleri atlatacağımıza inanıyorum; bundan hiçbir şüphem yok. Umudum hep taze. Geçen hafta pazartesi günü kendisiyle görüştüm. Kapalı bir görüşmeydi. Durumu iyi, sağlığı yerinde. Kendisine destek veren tüm dostlarına özellikle selamları var; her zaman, her daim yanımızda olan herkese. Bugün burada yapılan etkinliği de biliyor. Sayenizde, muhtemelen o da burayı görecek. Bu tür dayanışmalar hem bizim için hem onun için çok büyük bir moral kaynağı. Bu süreci en kısa zamanda aşacağımıza yürekten inanıyorum.”
“Altaylı’nın ona atfedilen niyeti hiçbir zaman taşımadığına inanıyorum”
Gazeteci Uğur Dündar, “Müjdan Gezen’le kürek çekmek- Silivri’ye yolculuk” kitabımı imzalayacağım. Bu arada sevgili Merdan Yanardağ ile dayanışma amacıyla arkadaşlarının dostlarının düzenlediği imza etkinliğinde de kısa süre olsa da yer alacağım. Fatih Altaylı’yı iki kez ziyaret ettim cezaevinde. Altaylı’nın ona atfedilen niyeti hiçbir zaman taşımadığına inanıyorum. Konuşmasının amacı da mahkemenin verdiği hüküm doğrultusunda değil” dedi.
“Tele1 çok güzel bir bahçeydi. Bu bahçeyi dağıttılar, bastılar ve çok büyük bir cinayet işlediler”
Gazeteci Musa Özuğurlu, şunları söyledi:
“TELE1 çok güzel bir bahçeydi. Bu bahçeyi dağıttılar, bastılar ve çok büyük bir cinayet işlediler. TELE1 izleyicileriyle ve çalışanlarıyla birlikte gerçekten çok zor zamanlardan geçiyoruz. Elbette en zor koşulları yaşayan Merdan Yanardağ. Sonuçta şu anda içeride ve bizim gibi gökyüzünü göremiyor. Biz bugün burada onunla dayanışmak için bulunuyoruz.
Merdan Yanardağ bu ülkenin vicdanıdır; bu ülkenin entelektüel hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Dolayısıyla Merdan Yanardağ’a sahip çıkmak, ülkeye sahip çıkmaktır. Bu düşünceyle buraya geldik. Bugün düzenlenen bu imza gününde TELE1 izleyicileri de bizi yalnız bırakmadı. Dayanışmayla bu zor günleri atlatacağımıza inanıyorum.”
“Ekrem İmamoğlu, belediye başkanları, Merdan Yanardağ, Fatih Altaylı, Enver Aysever… Tümü gerçekten bu toplum adına içeride yatmaktadır”
Gazeteci Mustafa Balbay da şu şekilde konuştu:
“Özgürlük mücadelesinin en önünde yer alma sorumluluğundayız. Merdan Yanardağ, benim 2010 yılında ne yazık ki dava arkadaşımdı. Ergenekon davasında aynı dosyada yargılandık; o da tutuklandı, ben de tutuklandım. Ben daha erken tahliye oldum, onun tutukluluğu ise bir süre daha devam etti. Cezaevindeyken kendisini ziyaret etmiştim.
Merdan, zindandan, baskılardan korkmayan ve yılmayan bir arkadaşımızdır. Eserleri gerçekten de her biri birer ‘şimdiki zaman’ kitabıdır; içinden geçtiğimiz dönemi anlatır. Felsefeden, İslam’ın bugün siyasi amaçlarla kullanılmasına kadar pek çok konuyu ele alır. Daha önce okuduğum Kutsal Kısır Döngü başta olmak üzere kitaplarının tamamı, cesurca, bilgiye ve mantığa dayalı biçimde kaleme alınmıştır.
Asıl suçu da budur, ben böyle değerlendiriyorum. Bu dönemin gidişatına karşı gerçeği haykıran, yanlışa yanlış, doğruya doğru diyen bir kardeşimizdir Merdan Yanardağ. Biz de bu yüzden buradayız.
Ne yazık ki bugün özgürlük arayışları daha da genişlemiştir. Ekrem İmamoğlu, belediye başkanları, Fatih Altaylı, Enver Aysever… Tümü gerçekten bu toplum adına içeride yatmaktadır.”
“Her koşulda mutlak dayanışma diyoruz”
CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan ise “Her koşulda mutlak dayanışma diyoruz. Bugün cezaevinde olan arkadaşımız Buğra GökCe adına kitapları imzalıyoruz. Bu iki açıdan çok önemli, yurttaşlarımızın okumaya duyduğu özlem ve Silivri’deki arkadaşlarımızla dayanışma göstermeleri…” dedi.

