Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Maraş Katliamı’nın 47. yılı…CHP’li Sarıbal: “Bu katliamlar, halkı kimlikler ve inançlar üzerinden karşı karşıya getiren yanlış politikaların sonucudur”

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Maraş Katliamı’nın 47. yılı nedeniyle “Bu katliamlar, halkı kimlikler ve inançlar üzerinden karşı karşıya getiren yanlış politikaların sonucudur. Biz ne istiyoruz? İnsanlığa karşı işlenen suçların üzerindeki tüm gizliliklerin kaldırılmasını istiyoruz. Gerçekler ortaya çıksın, sorumlular tespit edilsin. Hiç olmazsa geride kalan ailelere, yakınlara bir yüzleşme ve adalet imkânı sunulsun. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaz” açıklamasını yaptı. 

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Maraş Katliamı’nın 47. yılı nedeniyle

(TBMM) – CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Maraş Katliamı’nın 47. yılı nedeniyle “Bu katliamlar, halkı kimlikler ve inançlar üzerinden karşı karşıya getiren yanlış politikaların sonucudur. Biz ne istiyoruz? İnsanlığa karşı işlenen suçların üzerindeki tüm gizliliklerin kaldırılmasını istiyoruz. Gerçekler ortaya çıksın, sorumlular tespit edilsin. Hiç olmazsa geride kalan ailelere, yakınlara bir yüzleşme ve adalet imkânı sunulsun. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaz” açıklamasını yaptı.

Orhan Sarıbal, TBMM’de Maraş Katliamı’nın 47. yılı nedeniyle basın toplantısı düzenledi. Sarıbal, şunları söyledi:

“1978’de polis, emniyet, istihbarat, kameralar veya iletişim araçları yoktu”

“Biz hukuk, adalet ve eşitlik arıyoruz; fakat o dönemde hiçbir adalet sağlanmadı. Suç işleyenler cezasız kaldı. Yakın tarihimizdeki Suruç, 10 Ekim, Gezi ve Gazi olaylarında da aynı tablo tekrarlandı: Suçlular ödüllendirildi. Yıllarca Maraş Katliamı ile ilgili anmalar zor koşullarda yapıldı. O gün polis, cemevinin bulunduğu sokak ve olayların başladığı bölgede yoktu. 1978’de polis, emniyet, istihbarat, kameralar veya iletişim araçları yoktu. Bugün ise biz hâlâ soruyoruz: Bu süreci yöneten emniyet ve yetkililer neredeydi? Adalet hiçbir zaman yerini bulmadı. O gün Maraş Katliamı’nda etkili olan 68 kişinin hiçbirine işlem uygulanmadı.”

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışının katliamlara zemin hazırladığını söyleyen Sarıbal, “Hukuktan, adaletten söz ediyoruz. Adalet sarayları var, hâkimler ve savcılar var; ancak yargının bağımsız ve vicdanlı işlemediği bir düzenle karşı karşıyayız. Elbette görevini layıkıyla yapan yargı mensupları vardır; ancak kutsanmış, sorgulanamaz bir yapı kabul edilemez” dedi.

Bu ülkenin geleceği organize kötülükler üzerine değil, organize iyilikler üzerine kurulmalıdır”

“Maraş Katliamı’nın failleri bulunup yargılansaydı Çorum, Sivas, 10 Ekim, Suruç, Gezi ve Gazi gibi acılar yaşanmazdı” diyen Sarıbal, konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Bu katliamlar, halkı kimlikler ve inançlar üzerinden karşı karşıya getiren yanlış politikaların sonucudur. Biz ne istiyoruz? İnsanlığa karşı işlenen suçların üzerindeki tüm gizliliklerin kaldırılmasını istiyoruz. Gerçekler ortaya çıksın, sorumlular tespit edilsin. Hiç olmazsa geride kalan ailelere, yakınlara bir yüzleşme ve adalet imkânı sunulsun. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaz.Bu topraklarda, geçmişte yaşanan katliamlarla yüzleşilmiş, gerektiğinde özür dilenmiş, adalet duygusu onarılmış bir toplumsal barış sürecine ihtiyaç vardır. Bu barış; Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, 12 Eylül’de ve diğer tüm acılarda hayatını kaybedenlerin ailelerini de kapsamalıdır. Anmalara gelenler, güvenlik önlemleriyle değil; acıyı paylaşmak ve yüzleşmek için gelmelidir. Bu ülkenin geleceği; stratejik ve organize kötülükler üzerine değil, stratejik ve organize iyilikler, eşitlik, adalet ve insan hakları üzerine kurulmalıdır. Kimliğine, inancına, yaşam biçimine bakılmaksızın herkesin onuruyla, eşit ve özgür yaşadığı gerçek bir demokrasiye ihtiyacımız var.

Kimsenin kimseden üstün olmadığı, hiç kimsenin bir başkasının yaşam hakkına müdahale etmediği; adaletin bağımsız, hukukun evrensel değerlerine ve vicdana göre işlediği bir düzen demokrasidir. Ancak hangi demokrasi? Sarayların ve kurumların şekillendirdiği bir demokrasi değil; gerçek, evrensel bir demokrasi. Özgürlükçü, temel insan haklarını esas alan; yaşam, barınma, beslenme, eğitim ve sağlık hakkını güvence altına alan bir demokrasi. Biz, insanı merkeze alan, hukukun herkes için eşit uygulandığı, yargının bağımsız olduğu bir düzen istiyoruz. Tüm katliamlarla yüzleşilmiş, gerçeklerin ortaya çıkarıldığı ve gerektiğinde özür mekanizmasının işletildiği çağdaş, ilerici bir toplumsal düzen talep ediyoruz. 11 Mart’ı, Çorum’u, Maraş’ı, Sivas’ı ve faili belli tüm katliamları bir kez daha kınıyoruz. Bu acılarla yüzleşilmeden, gerçekler açığa çıkarılmadan ve adalet sağlanmadan toplumsal barış mümkün değildir.”