(ANKARA) – Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun 2026 ve 2027 için memur ve memur emeklisi için belirlediği zammın az olduğunu belirterek, “Kamuoyunun gözleri önünde tartışıyormuş, kavga ediyormuşçasına görüntü verenler perde arkasında kamu işvereni-icazet sendikacılığı-hakem ittifakını oluşturmuştur. Bu üçlü ittifak sonuç vermiş; 4 milyon kamu emekçisi ve 2,5 milyon emekli bu üçlü yapının ürünü olan sözde ‘toplu sözleşme’ ile bir kez daha sefalete, yoksulluğa ve güvencesizliğe itilmiştir” dedi.
Koçak, konfederasyon genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun dün açıkladığı kararla 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinin tamamlandığını, kurul kararının da Resmi Gazete’de yayımlandığını belirtti.
“KESK’in en başından beri dikkat çektiği üzere korkulanın olduğunu, sürecin danışıklı dövüş oyunları ile bir kez daha heba edildiğini” söyleyen Koçak, “Bu tablo tesadüfen ortaya çıkmamıştır. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi” dedi.
“2,5 milyon emekli sefalete, yoksulluğa ve güvencesizliğe itilmiştir”
Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kamuoyunun gözleri önünde tartışıyormuş, kavga ediyormuşçasına görüntü verenler perde arkasında kamu işvereni-icazet sendikacılığı-hakem ittifakını oluşturmuştur. Bu üçlü ittifak sonuç vermiş; 4 milyon kamu emekçisi ve 2,5 milyon emekli bu üçlü yapının ürünü olan sözde ‘toplu sözleşme’ ile bir kez daha sefalete, yoksulluğa ve güvencesizliğe itilmiştir.
Toplam 11 üyesinden 6’sı doğrudan, 1’i dolaylı olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanan hakemin bugüne kadar oy çokluğu ile verdiği kararlarla iktidarın noterliğini yaptığını masada yetkili sıfatı ile oturanlar da dahil tüm kamuoyu biliyordu. Bu nedenle KESK olarak kamu işvereni olan hükümetin ilk teklifi sonrası masada yetkili sıfatı ile oturan konfederasyona ve sendikalara açık bir çağrıda bulunduk. Hükümetin bu ilk tekliften sonra sadece 1-2 puanlık artış içeren tekliflerle süreci Hakem Kuruluna götüreceğini ifade ettik.
Masada ‘yetkili’ sıfatı ile oturan konfederasyona ve sendikalara açık bir çağrıda bulunduk. Dedik ki; ‘Bir kez olsun dik durun. Hakeme başvurmayın, hakeme gitmeyin. Toplu sözleşme TBMM’ye gitsin. Biz de o zamana kadar tüm kamu emekçilerinin ortak hak ve çıkarları için mücadelemizi birlikte, güçlendirerek, kararlılıkla sürdürelim.’
“Danışıklı dövüş oyununda ne kadar ustalaştıklarını bir kez daha ispat etmiştir”
Ancak ne yazık ki varlığını mevcut iktidar ittifakına borçlu olanlar, yıllardır iktidarla kurdukları simbiyotik ilişki üzerinden kendilerini var edenler mevcut garabet sisteme karşı birlikte mücadele etmek yerine icazet sendikacılığının kenar süsü olmayı tercih etmiştir. ‘Hakeme biz başvurmuyoruz. Ama kamu işvereni başvursun’ deyip ardından kamu işvereni başvurduğunda hem Hakem Kurulu’nun en az 8 üye olmadan toplanmayacağını, hem de hakemden çıkacak kararı çok iyi bilmelerine rağmen, koşa koşa hakeme gidenler danışıklı dövüş oyununda ne kadar ustalaştıklarını bir kez daha ispat etmiştir.
Hakeme koşa koşa gidenler ‘Uzlaştığımız 58 maddenin ortada kalmaması için mecbur kaldık, sorumluluğumuz gereği hakeme üye gönderdik’ demişlerdir. Ancak bugünkü Resmî Gazete’de yayımlanan Hakem Kurulu kararı bu gerekçenin koskoca bir yalandan ibaret olduğunu ortaya çıkarmıştır. Hakem süreci başlamadan 19 Ağustos 2025 tarihinde, heyet başkanlarının imzası ile tutanağa bağlanan söz konusu 58 maddenin tamamı Hakem Kurulu kararına olduğu gibi yansımıştır. Ancak toplam 68 maddeden oluşan Hakem Kurulu kararında Memur-Sen’in haftalar önce kamuoyu ile paylaştığı başta kira yardımı, kreş yardımı, giyecek ve yiyecek yardımı, bayram ikramiyesi verilmesi, eş, çocuk, doğum, evlenme, doğum yardımlarının arttırılması olmak üzere paylaştığı onlarca tekliften, talepten eser yoktur.
“Üst düzey kamu görevlilerinin, yöneticilerin çıkarları temel alınmıştır”
KESK olarak daha önce de dikkat çektiğimiz üzere yetkilendirilmiş konfederasyonun ‘Uzlaştık ama ortada kalmaması için hakeme gidiyoruz’ dediği söz konusu 58 maddenin 44’ü önceki toplu sözleşmelerde yer alan, noktasına virgülüne kadar bire bir aynı maddelerdir. 11’i önceki sözleşmelerde yer alan maddelerde yapılan küçük rötuşlarla, bazı kamu emekçileri için 3 ile 20 puan arasında ek ödeme oranı, tazminat vb. artışlar içeren maddelerdir. 3’ü ise benzer şekilde yine bazı kamu emekçilerine 5 ile 15 puan arasında ek ödeme oranı, tazminat vb. artışlar içeren maddelerdir. Ancak söz konusu ek ödeme oranlarında, tazminatlarda artışlarda bile kamu emekçileri arasında açık bir ayrım yapılmıştır. Genel Müdür, Daire Başkanı, Şube Müdürü, Fakülte Sekreteri gibi üst düzey kamu görevlileri için 15-20 puan gibi ek artışlar talep edilirken, koruma ve güvenlik görevlilerinin ek ödeme oranlarında sadece 3 puanlık, yani 334 liralık artış talep edilmiştir. Kısacası burada bile üst düzey kamu görevlilerinin, yöneticilerin çıkarları temel alınmıştır.
Mevcut iktidar blokunun sendikal alana yansımasından ibaret olan malum konfederasyonlar tüm bunlara rağmen kendi uydurdukları yalana kamuoyunu da inandırmaya çalışmış ve çıkacak kararı çok iyi bilmelerine rağmen son anda hakeme üye vermiştir. Hakem Kurulu kararının içeriğini öğrendikten sonra ardı ardına yaptıkları ‘Hakemden çekiliyoruz’ açıklamaları ise tamamen deyim yerinde ise şovdan ibarettir.
Sonuç olarak yıllardır sahnelenen danışıklı dövüş oyunlarının, sergilenen şovların en ustalıklısı bu toplu sözleşme sürecinde sergilenmiş, kaybeden her zaman olduğu gibi bir kez daha hangi sendikanın üyesi olursa olsun 4 milyon kamu emekçisi ve 2,5 milyon emekli olmuştur. Milyonlar bir kez daha, hiçbir zaman tutmayan hedeflenen enflasyon oranlarında maaş artışları ile göz göre göre yoksulluğa, sefalete terk edilmiştir. Memur-Sen ve Kamu Sen yönetimi oluşan bu tablonun ortağıdır.
“KESK’e üye sendikalarda birleşmeye çağırıyoruz”
Her tarafından dökülen mevcut garebet sistemle, icazet sendikacılığıyla, danışıklı dövüş oyunlarıyla buraya kadar KESK olarak hangi sendikanın üyesi olursa olsun ya da herhangi bir sendikanın üyesi olmasın tüm kamu emekçilerini Truva Atı rolü oynayanlarla aralarına mesafe koymaya, hakları ve özgürlükleri için Türkiye kamu emekçileri tarihinin yapı taşında, gerçek sendikacılığın evinde, KESK’e üye sendikalarda birleşmeye çağırıyoruz.”