Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İzmir’de baro başkanlarından “Savunma Nöbeti”: “Avukatın güçlü olmadığı yerde yurttaşın hakkı korunmaz”

Türkiye’nin farklı illerinden gelen baro başkanları ve avukatlar, “Savunma Nöbeti” kapsamında İzmir Adliyesi önünde bir araya gelerek yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü ve hukuk devleti ilkesine yönelik baskı ve ihlallere karşı açıklama yaptı.

Türkiye’nin farklı illerinden gelen baro başkanları ve avukatlar, "Savunma Nöbeti"

(İZMİR) – Türkiye’nin farklı illerinden gelen baro başkanları ve avukatlar, “Savunma Nöbeti” kapsamında İzmir Adliyesi önünde bir araya gelerek yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü ve hukuk devleti ilkesine yönelik baskı ve ihlallere karşı açıklama yaptı.

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “Artık ülkemiz parmaklıklarla çevrilmiş bir cezaevi. Fikriniz muktedirle aynı değilse her an gözaltına alınabilirsiniz. Faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir” derken, baro başkanları da savunma mesleğinin susturulmasına karşı “Her platformda hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi ve adaleti savunmaya devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

Ülkenin zor bir süreçten geçtiğini belirten İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, şunları söyledi:

“Bugün burada savunmayı savunmak adına başlattığımız nöbetlerden bir tanesini daha gerçekleştiriyoruz. Zor bir süreçten geçiyoruz. Özellikle savunma mesleğinin avukatları ve avukatların örgütlü gücü baroların hukuksuzluklar karşısında direndiği bir süreci yaşıyoruz. Artık ülkemiz, bir parmaklıklarla çevrilmiş cezaevi. Nerede olursanız olun, kim olursanız olun; eğer fikriniz muktedirle aynı değilse, kurduğunuz cümle muktedirin cümlesi değilse, farklı cümleler kuruyorsanız, muhalefet ediyorsanız; avukat, sanatçı, yapımcı, yurttaş olmanız fark etmiyor. Bakın, attığınız bir tweetten dahi her an gözaltına alınma, her an gözaltından cezaevine götürülme gibi bir durumla karşı karşıya kalabilirsiniz. Şafak operasyonlarının bitmediğini hepimiz biliyoruz. Bu ülkenin seçilmişlerine, belediye başkanlarına ya da farklı alanlarda görev yapan insanlara sadece farklı düşündükleri, sadece farklı söyledikleri için… Ki bu alanlarda en çok farklı söyleyen, farklı düşünen, farklı çığlıklar atan barolardır, savunma mesleğidir ve avukatlardır. İşte avukatlara ve barolara yönelik tehdidin sebebi de bu. Sözünü söylemekten çekinmeyen, eleştiren ve bu eleştirisini sokakta, mahkeme salonunda, duruşma salonlarında, yazdıkları dilekçelerde her alanda ifade eden bizleriz. O yüzden muktedirin bugün savunma mesleğine karşı yapmış olduğu ağır baskının sebebi budur. Hani diyor ya düşünür: ‘Faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir.’ Bugün aynen bunu yaşıyoruz. Muktedirin sözünü söyletmek için her türlü yolu deniyorlar. Özellikle avukatlar ve savunma mesleğimiz, barolar üzerinde 10 yıldan fazladır bir baskı devam ediyor. Bugün sokakta şiddetin en ağırıyla karşılaşan ya da fiziksel ve hukuksal şiddetin en ağırıyla yaşayan meslek, ne yazık ki avukatlık mesleği. Yaklaşık 20 yıldır bu ülkede 500 avukat cinayete kurban gitti. Bugün aldığımız bir haber: Şanlıurfa’da genç bir meslektaşımız ne yazık ki intihar etti. Bu ölümler son bulmalı. Bu ülkede her zaman barışın, kardeşliğin, eşitliğin; kimliği, kişiliği, siyasi düşüncesi, bakış açısı ne olursa olsun herkesin yan yana, eşit yurttaş olarak yaşadığı bir ülke olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ‘hukuk devleti’ olduğu yazar ama bugün ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti değildir. Türkiye Cumhuriyeti anayasası olan ancak anayasal bir devlet değildir.

Son gelinen süreçte yalnız barolara ve savunma mesleğine karşı yürütülen şiddet, bu ülkede savunma mesleğini neredeyse adliyenin dışına çıkarmak; avukatsız yargılama yapmak; söz söyleyen, direnen, itiraz eden avukatların bir şekilde gözaltı ve tutukluluk sonrasında mahkûmiyetle susturulmak istendiği bir ülke haline geldik. Demokrasinin en temel öznesi hukuk üstünlüğüdür. Hukukun üstünlüğünün gerçekleşebilmesinin teminatı da yargının tarafsız ve bağımsız olmasıdır. Bağımsız ve tarafsız bir yargı yoksa, araçsallaşan ve siyasallaşan bir yargı varsa, orada hukukun üstünlüğünden bahsetmeniz mümkün değildir. Yargının siyasallaşamaması ve araçsallaşmamasının en önemli argümanı da savunma mesleğidir. Çünkü savunma mesleği; yurttaşın, doğanın, kadının, çocuğun, farklı düşünen herkesin sesidir. Görüyoruz ki demokrasinin en temel öznesi savunma mesleğidir. Savunma mesleğini yok ederseniz, sesini kısarsanız bu ülkede her şeyin sesini kısarsınız. Orada demokrasi olmaz; orada otoriter ve totaliter bir rejimden bahsedersiniz. Tıpkı bugün yaşadıklarımız gibi. Bütün direncimiz ve bakış açımız bununla ilgilidir. Çünkü artık biat etmeyen, itiraz eden, söz söyleyen ve sözünü korkmadan söyleyen sadece savunma mesleği ve barolar kaldı. Araçsallaştıramadıkları, siyasallaştıramadıkları barolar üzerindeki tahakkümlerine bundan sonra da sonuna kadar direneceğiz.”

Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün: “Her platformda hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz”

Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün ise savunmaya yönelik artan baskının artık dayanılmaz noktaya geldiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Sistematik hale gelen tutuklamaların yargının üzerinde yargının araçsallaştırılmaya çalışılan bir zeminde avukatlık yapmanın zorluklarını dile getirmek için biraz da buradayız. Sadece avukat içinde değiliz aslında burada. Halkın iradesine karşı gelinerek tutuklanan belediye başkanları için de buradayız. Yine sözünü söylemekten, düşüncesini ifade etmekten geri durmayan akademisyenlerin basın emekçilerinin ve sanatçıların da sesi olmak için buradayız. Aslında biz sadece bu kadar değiliz. Toplumdaki her kesimin itilmiş, geri bırakılmış, kenarda köşede itilmiş olarak bırakılan her yurttaşın kimsesizin, kimi olan avukatları olarak tüm halkımızın sesini bir kez daha duyurmak için buradayız. Vereceği kararlardan sonra görev yerini değişeceğini bilen hakimler için de buradayız. Herkes için, adalet için buradayız. Bu bakımdan bu nöbet savunma nöbeti olarak başlatıldı ancak bu toplumun komple bir şekilde korunması için avukatların üzerinden yürütülen bir çalışmanın sesinin kesilmesi, durdurulması ve önüne geçilmesi buradayız. Biz her platformda hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, adaleti savunmaya devam edeceğiz.”

Aydın Barosu Başkanı Arslan: “Yurttaşlarımızın yaşam hakkını savunmak için savunma nöbetindeyiz”

Aydın Barosu Başkanı Utku Devrim Barış Arslan da şöyle konuştu:

“Barolar, avukatlar neden savunma nöbeti tutar? Demek ki bir yerde bir sorun var, bir yerde bir sıkıntı var. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir avukatların, baroların, hukukçuların bu yönde bir eylem pratiği sergilediğini duymadık, görmedik, işitmedik. Biz Türkiye’de barolar olarak avukatların mesleğini icra ederken, ekonomi sıkıntı yaşamaması özgürlüklerinin kısıtlanmaması ve meslek onuruna yaraşır bir yaşa sürebilmeleri amacıyla savunma nöbetindeyiz. Bizler adliyelerde, bürolarında, meslektaşlarımız şiddete maruz kalmasın diye savunma nöbetindeyiz. Bizler meslektaşlarımızın özgür iradeleriyle, oylarıyla seçilen İstanbul Baro Başkanı ve İstanbul Barosu yönetim kurulu üyelerimiz hakkında Çağlayan’da açılan davanağme ve Silivri’de halen devam eden ceza davasında onlarla dayanışma duygumuzu ifade etmek için savunma nöbetindeyiz. Bizler bu ülkede yeni doğan çeteleri hastanelerde yeni doğmuş çocuklarımızın canına kast etmesin diye savunma nöbetindeyiz. Çocuklarımızın, yurttaşlarımızın yaşam hakkını savunmak için savunma nöbetindeyiz. Bizler ailelerin, yurttaşların yaşam hakkını savunuyoruz. Bizler Bolu Kartalkaya’da tatile giden çocuklarıyla, ailesiyle birlikte tatile giden yurttaşlarımızın alınmayan önlemler nedeniyle canına kast edilmesin diye savunma gelinen noktada da tüm sorumluların adil bir şekilde yargılanarak gerekli yaptırımlara maruz bırakılması, çarptırılması amacıyla savunma nöbetindeymiş. Bizler yerin yüzlerce yüzlerce metre altında Yeniçeltek’te, Soma’da maden emekçilerimizin canına kastedilmesin. Gerekli önlemler alınsın. Buna rağmen yaşanan facialarda yere düşen, tepki gösteren yakınları, akrabaları tekmelenmesin diye savunma nöbetindeyiz. Bizler insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz. Gerçeğinden hareketle onlarca canımızı yitirdiğimiz Sivas’ta gerçek suçluların yargılanması gerekli yaptırımlara maruz kalması için savunma nöbetindeyiz. Bizler hakkında yaşamsal tehlike olduğuna dair verilen hekim raporları, adli tıp raporları olmasına rağmen halen cezaevinden tahliye edilmeyen gazeteciler, yurttaşlar için savunma nöbetindeyiz. Bizler milletvekili seçilmesine rağmen Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yurttaşlarımızın özgür iradesine rağmen halen tahliye edilmeyen milletin vekili için savunma nöbetindeyiz. Diyarbakır’da öldürülen narin ve yıllar sonra vücudunda gerekli soruşturma etkin bir şekilde yapılmadığı için farklı DNA profillerine rastlanan Rojin Kabaiş’in faillerinin etkin bir şekilde yargılanarak gerekli yaptırımlara maruz kalması için savunma nöbetindeyiz. Bizler Atatürk ilke ve devrimlerini sonuna kadar savunmak ve bu uğurda mücadele etmek için çoğunluğun içindeyiz.”

Denizli Barosu Başkanı Kök: “Avukatlar hukuksuzluğun karşısında durmaya devam edecek”

Denizli Barosu Başkanı Ufuk Kök, “Avukatlar hiçbir zaman siyasal iktidarın görüşün ne olursa olsun hukuksuzluğun tam karşısında durmaya devam edecekler. Bu aslında bir avukatın hak arayışı değildir. Bu yurttaşın hakkını savunmaya çalışan meslektaşların birlikte irade göstermesidir. Denizli Barosu ülkenin neresinde bir adalet nöbeti olsa bunun hak aramak hukuksuzluğun karşısında durmak, tutuklu meslektaşların yanında olmak için yapmaya devam edecektir” dedi.

Muğla Barosu Başkanı Akgün: “Demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz”

Muğla Barosu Başkanı Levent Akgün de savunmanın olmadığı bir yerde adil bir yargılamadan, hukuk devletinden bahsedilemeyeceğini belirterek, şunları söyledi:

“Avukatlık mesleği hukukun bir temel parçası olarak tarih boyunca insan topluluklarının adalet arayışında en önemli rolü oynamıştır. Haksızlıklar karşısında duran, baskılara rağmen doğruyu, gerçeği söylemekten çekinmeyen, zorbalığa karşı çıkan, adalet yolunda mücadeleyi bırakmayan kralların, diktatörlerin bile boyun eğdiremediği avukatlar, her zaman var olmuştur ve var olmaya devam edeceklerdir. Biz avukatlar, dün olduğu gibi bugün de mesleğimizin bizlere yüklediği görev bilinciyle ve adalet aşkıyla bir yandan mesleğimize yönelen ağır sorunlarla mücadele ederken, bir yandan da insan hakkı ihlallerine karşı her türlü şiddet eylemine, çevrenin talan edilmesine hayvanlara yapılan eziyetlere cezasızlığa her türlü baskıya ve engellemeye karşı durmaya devam edeceğiz. Bizler, barolar, avukatlar olarak hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri savunmaya devam edeceğiz.”

Çanakkale Barosu Başkanı Dikme: “Derdimiz hukuk, derdimiz adalet”

Çanakkale Barosu Başkanı Ardahan Dikme, “102 yıllık cumhuriyetimizin kuruluşundaki azim ve kararlılık her nasılsa bu toprakları vatan yapanların azim ve kararlılığından aldığımız güçle cumhuriyet değerlerinden aldığımız inançla bu topraklarda hakkı ve adaleti savunmaya devam edeceğiz. Bugün İstanbul’da meşalesini yaktığımız adalet nöbetinin ikinci meşalesini yakmak için İzmir Adalet Sarayı’nın önünde bir araya gelmiş bulunmaktayız. Derdimiz hukuk, derdimiz adalet. Derdimiz, sesini duyuramayanların sesine ses olmak. Derdimiz vicdanlarda kanayan, adalete merhem olmak. Hiçbir siyasi güç ve otorite, yargı bağımsızlığının üzerinde değildir. Hiçbir siyasi erk ve otoritenin yargı organlarını dizayn etmeye çalışmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Bizler 200 bin avukat olarak doğruları söylemeye ve savunmayı savunmaya devam edeceğiz. Bir kişide kalsak bin kişi de olsak her zaman doğruları söylemeye devam edeceğiz” dedi.

Şanlıurfa Barosu Başkanı Öncel: “Ekonomik problemlerden dolayı avukatlarımız çok zor durumda”

Şanlıurfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel, “Bugün avukatların özellikle yargının kıskacında olduğu, terörize edildiği, kriminalize edildiği bir dönem yaşıyoruz. Bu baskılar gittikçe artıyor. Bir de üstüne üstlük bugün yaşamına son veren meslektaşımın yaşadığı ekonomik problemlerden dolayı avukatlarımız çok zor durumda ekonomik kıskaç içerisinde yaşamını çok zor şartlarda idame eden meslektaşlarım var. Arkadaşlarımız çok zor durumda ama biz ne yapıyoruz? Neler yapıyoruz. Biz hak savunucuları meslektaşlarımızla birlikte yürümeyi, onların hakkını, hukukunu savunma noktasında gerekli iradeyi gösteriyoruz ama yeterli mi? Değil. Maalesef değil. İçimiz acıyor, canımız acıyor. Bugün 27 yaşındaki meslektaşım yaşamına son verdi” ifadesini kullandı.

Gaziantep Barosu Başkanı Duran: “Diz çökmeyeceğiz”

Gaziantep Barosu Başkanı Bülent Duran da hak ve özgürlüklerin teminatının avukatlar ve barolar olduğunu belirterek “Yargılama makamlarının tek bağımsız makamı savunma makamı kaldı. Bugün savunma makamından, meslektaşlarımızın tutuklanması haksız, hukuksuz gözaltına alınmaları ve tutuklu yargılanmaları aslında temel hak ve özgürlüklere yönelik savunma makamı üzerinden ders vermektir. Ama biz şunu söylüyoruz. Biz vazgeçmeyeceğiz. Biz biat etmeyeceğiz. Bu ülkede hak ve özgürlükler tehdidi altındaysa bunun en büyük savunma mekanizması, en büyük gücü yargılama makamından avukatlardır, avukatlar olarak biz bu mücadeleyi yükselteceğiz. Bugün tutuklu olan Selçuk Kozağaçlı, Can Atalay, Selahattin Demirtaş, siyasetçiler ve düşüncesini ifade eden hak özgürlüklerini eden bu kadar yurttaş tehdit altındaysa aslında bu ülkeye bir mesaj veriyor ama biz de buradan diyoruz ki diz çökmeyeceğiz” dedi.

Bursa Barosu Başkanı Öztosun: “Adalet saraylarını adalet evi yapana kadar mücadele edeceğiz”

Bursa Barosu Başkanı Metin Öztosun de şunları kaydetti:

“Arkamızda adalet sarayı yazıyor. Saraylarda adalet. Artık birçok şey saraylarda. Bizler adaletin saraylarda olmaması için mücadele eden, oraları bir adalet evi yapmak için mücadele eden bir meslek grubuyuz. Yürütmenin bir temsilcisi yaklaşık her gündü ama şimdi haftada bir soyuluyor. ‘Hukuk üstündür, yargı bağımsızdır’ diyor. Ama söylediğine bence kendisi inanmıyor. Artık zaten bu aralar çok da sık söylemiyor. Zaten istatistikler de onu gösteriyor. Hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında 117’inci sıralardayız. Adalete güven üç vatandaştan ikisi adalete güvenmiyor. Hukuk üstün değil bu ülkede. Yargıda bağımsız değil. Sözde bir anayasa var ve anayasa uygulanmıyor. Anayasa kararları uygulanmıyor. 2017 referandumundan sonra bu sistem denge denetlemenin kaybolduğu bir sistem. Kuvvetler birliği sisteminde parlamentoda etkisizleştirildi. Bu adaletsizliğin olduğu ortamda koca bir kara delik oluştu. O koca kara delik hukuku, adaleti, ahlakı, vicdanı yutup hepimizi yok ediyor ve devleti bir çöküşe doğru sürüklüyor. Ama biz vazgeçmeyeceğiz. Biz itiraz etmeye devam edeceğiz. Biz itaat etmeyeceğiz. Biat etmeyeceğiz. Adalet saraylarını saray değil adalet evi yapana kadar mücadele edeceğiz. Korkmayacağız, susmayacağız, boyun eğmeyeceğiz.”

Manisa Barosu Başkanı Sevgi Yeşil: “Avukatın güçlü olmadığı yerde yurttaşın hakkı korunmaz”

Manisa Barosu Başkanı Sevgi Başak Yeşil de “Bugün burada bir meslek grubunun taleplerini dile getirmekten çok daha fazlası için bir aradayız. Biz hukukun üstünlüğünü yargı ve savunma hakkını savunmak için buradayız. Çünkü biliyoruz ki savunma susturulursa adalet sessiz kalır. Adaletin sustuğu bir ülkede ise ne hukuk devleti, ne demokrasi, ne de özgürlük kalır. Bugün ülkemizde görevini yalnızca yasalar ve vicdanı gereği yapan pek çok meslektaşımız haksız ve hukuka aykırı şekilde tutuklu. Suçları savunmayı savunmak, müvekkillerinin haklarını savunmak. Yaptıkları, hukuku ve insan onurunu korumak. Bu tablo yalnızca meslektaşlarımızın değil, savunma hakkının tutsak edilmesidir. Buradan açıkça söylüyoruz. Savunmayı yargılayamazsınız. Avukatı susturarak halkın sesini kesemezsiniz. Tutuklu avukatlar serbest bırakılmadan adaletin adı eksik kalacaktır. Savunmanın itibarsızlaştırılmasına, baroların etkisizleştirilmesine asla sessiz kalmayacağız. Çünkü biz biliriz ki avukatın güçlü olmadığı yerde yurttaşın hakkı korunmaz” dedi.

Baro başkanlarının konuşmalarının ardından Çorlu Karatepe Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan avukat Mehmet Pehlivan’ın mesajı da okundu.