Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İYİ Parti Grup Başkanvekili Kavuncu: “2026 bütçesi maalesef büyük bir tükenişin göstergesidir”

İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, “2026 bütçe görüşmeleri çok önemli. Türkiye’nin gerçek gündemini yakalamak için ve iktidarın nasıl bir geleceğe baktığını ve milletin önüne ne koyduğunu, ne yapacağını anlamak için bu bütçenin çok ciddi şekilde konuşulması, tartışılması gerekiyor. Bu iktidarın namusudur, siyasetin en önemli belgesidir. 2026 bütçesi maalesef büyük bir tükenişin göstergesidir. Milleti tüketen iktidarın tükeniş bütçesidir 2026 bütçesi” dedi.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, "2026 bütçe görüşmeleri çok

(TBMM) – İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, “2026 bütçe görüşmeleri çok önemli. Türkiye’nin gerçek gündemini yakalamak için ve iktidarın nasıl bir geleceğe baktığını ve milletin önüne ne koyduğunu, ne yapacağını anlamak için bu bütçenin çok ciddi şekilde konuşulması, tartışılması gerekiyor. Bu iktidarın namusudur, siyasetin en önemli belgesidir. 2026 bütçesi maalesef büyük bir tükenişin göstergesidir. Milleti tüketen iktidarın tükeniş bütçesidir 2026 bütçesi” dedi.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kürsüden, “Terörsüz Türkiye” sürecinde Meclis’te kurulan komisyonun İmralı’da terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesine ilişkin tartışmalara ilişkin Yeni Şafak gazetesinin “Komisyon İmralı’ya gitmesin” manşetini gösteren Kavuncu, şöyle konuştu:

“2018 yılı itibarıyla Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçti ve bununla beraber de uzun süredir Türkiye’deki otoriterleşme durumu artık kurumsallaşmaya başladı. Bu ikili bir yapıydı ama İmralı’nın da bu sürece dahil olmasıyla karşımızda üçlü bir yapıyı görüyoruz. Bu otoriterleşmenin iki unsuru, ittifakın iki ortağı bunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle kurumsallaştırırken, Terörsüz Türkiye süreciyle bu yapıya İmralı dahil oldu. ‘Meclis Başkanı, grup başkanvekilleriyle ‘İmralı’ya gidilsin, gidilmesin’ konusunda bir görüşme yapıyor’ dendi. Burada Meclis’in saygınlığını çok önemsiyoruz. TBMM’de her şeyin konuşulabileceğini, tartışılabileceğini ilk günden beri hep ifade ediyoruz. İmralı’yla bir görüşme ihtiyacı olduğunda da zaten herkes gidip görüşmesini yapıyor. Oradan gelen mesajlar kamuoyuyla paylaşılıyor, burada hiçbir sıkıntı yok fakat TBMM’de oluşturulmuş bir komisyonun İmralı’ya gitmesi için çaba gösterilmesinin arkasında yatan başka bir sebep, amaç var. O da burayı meşrulaştırmak. Bize göre tamamen bir algı yaratmak üzerine.

İktidar mensupları farklı haber kaynaklarını pek takip etmezler. Sürekli takip ettikleri bir gazetenin bu manşetini umarım görmüşlerdir. Herhalde bunu okumuşlardır. Bunu paylaştığımız ya da bununla ilgili bilgi geldiği zaman şöyle feveran ediliyor, ‘Bir algı yaratmak için uydurulmuş, gerçekçi olmayan bir çalışma.’ Komisyonun İmralı’ya gitmesi, Meclis’in saygınlığının zedelenmesi, bu işin sonunun bir çıkmaz sokak olduğu, bunların doğru adımlar olmadığına dair tespitlerimiz yapılan bu çalışmalarda görülüyor. Deniliyor ki, ‘Bu bir kavgadan ötürü yayınlanan bir çalışma.’ KONDA’nın yapmış olduğu eylül ayı anketinde milletimizin yüzde 62’si yürütülen sürece inanmıyor. Kürtlerin yarısı bu iktidara asla inanmadığını söylüyor. Toplumsal Çalışma Enstitüsü’nün eylül ayında yaptığı çalışmada ‘Öcalan umut hakkından faydalansın, serbest kalsın mı’ sorusuna milletimizin yüzde 87’si ‘hayır’demiş. Gazete manşetine, ‘Algı yaratmak için kasıtlı yapıyorlar. Bunların hiçbir karşılığı yok’ diyorlar ya…”

“Milyonların duygularına ve bu konuyla ilgili bakış açısına tercüman oluyoruz”

Buğra Kavuncu, Metropol araştırma şirketinin temmuz ayında yaptığı çalışmada, “Milletimizin yüzde 68’inin PKK’nın silah bırakma şovuna inanmadığını söylediğini”, yüzde 80’inin “ne olursa olsun Öcalan’ın serbest bırakılmaması gerektiğini düşündüğünü” ifade etti.

Gündem-AR’ın eylül çalışmasında da ankete katılanların “yüzde 66’sının “Öcalan bu süreçte aktör olmasın” dediğini ve bu listenin böyle devam ettiğini söyleyen Kavuncu, “Toriterleşmeyle beraber Meclis’in fonksiyonu azaltılmaya çalışılırken bir de böyle bir adımla oluşturulmuş olan komisyonun İmralı’ya gitmesiyle Meclis’in saygınlığına gölge düşürecek bu adımın atılma riskini komisyon kurulurken gördük. Biz bunları söylediğimizde sanki İYİ Parti bunu tek başına söyleyen parti gibi mevzuyu da böyle bir yere sıkıştırmaya çalışıyorlar. Biz, milletimizin büyük çoğunluğunun, milyonların bu konuyla ilgili hissiyatına, duygularına ve bu konuyla ilgili bakış açısına tercüman oluyoruz” değerlendirmesini yaptı.

“2026 bütçesi maalesef büyük bir tükenişin göstergesidir”

Meclis’te görüşülen 2026 bütçesini de eleştiren Kavuncu, bütçenin “tükenişin bütçesi” olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“2026 bütçe görüşmeleri çok önemli. Türkiye’nin gerçek gündemini yakalamak için ve iktidarın nasıl bir geleceğe baktığını ve milletin önüne ne koyduğunu, ne yapacağını anlamak için bu bütçenin çok ciddi şekilde konuşulması, tartışılması gerekiyor. Bu iktidarın namusudur, siyasetin en önemli belgesidir. 2026 bütçesi maalesef büyük bir tükenişin göstergesidir. Milleti tüketen iktidarın tükeniş bütçesidir 2026 bütçesi. Dünyada en yüksek enflasyon oranına sahip beşinci ülkeyiz. Enflasyon yüzde 25 ile 29 bandında olacaktı 2026 için. Ekim ayı rakamları açıklandı ve gördük ki aralık ayı sonu itibarıyla yüzde 30’un altında kalması için enflasyon oranının bundan sonraki iki ay enflasyon oranının yüzde 1,2’nin altında olması lazım. Böyle bir ihtimal söz konusu değil. 2026 yılı bütçesini yüzde 32’lerle kapatacağız. İşletmesini çevirmek isteyen vatandaşımızın borçlanma oranı yüzde 50. İhtiyaç kredisi kullanan vatandaşımızın borçlanma maliyeti yüzde 62. Öyle bir hale geldi ki hükümet acımasızca vergi topluyor. Topladıkları 100 liralık verginin 21,4’ü faize gidiyor. 2015’te her topladıkları 100 liralık verginin 12,5’i faizlere giderken bu rakam 21,4’e çıkmış. Para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlar; eğer enflasyonla mücadele etmek istiyorsanız bu üç kalemi ciddiyetle ele almanız ve burada çok ciddi bir disiplin oluşturmanız lazım. Vergi harçları açıklanıyor, artık harç demek doğru değil bu adeta haraç haline gelmiş. Nerede bu milletin menfaatine, bütçesine dokunacak olumlu bir şey gördü mü bu iktidar gözünü oraya dikiyor. Cep telefonlarını ucuza alıyorlar, Türkiye’de ateş pahası. Oraya da göz diktiler, bir kayıt parası getirdiler bu harca. Talep ettikleri kayıt parası yurt dışında aldığınız telefonun ücretinden daha yüksek. Burada pahalı telefona mahkum ediyor çünkü o telefondan aldığı vergiyle bütçeye bir getiri elde ediyor.”

“Geçmişte bir şirketin yönetim kurulunda çalışılmış…”

Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kavuncu, yakın dönemdeki yargı kararlarına ilişkin sorular üzerine, yargının siyasallaşmasının, çok tehlikeli bir süreç olduğunu, kabul edilemeyeceğini belirtti.

Hukuk, adalet yoksa o toplumun mutlu, huzurlu, devletin de sağlıklı olamayacağını söyleyen Buğra Kavuncu, “Daha önce bir siyasi partide aday ya da aday olmuş, herhangi bir siyasi partiyle yakınlığı olan hiçbir kişinin yetkili duruma gelmesi kabul edilemez. Biz iktidar olduğumuzda hiçbir siyasi partinin, hele de bizimle yakınlığı olan birileri bizi denetlesin istemiyoruz. Geçmişte bir şirketin yönetim kurulunda çalışılmış, ‘Başsavcı atanmadan önce çalıştım’ diye bir iddia var ama atandıktan sonra da devam etmiş ve hiçbir şekilde hukuka etki edebilecek bir ortama sokmamanız lazım çünkü insanların hayatıyla oynuyorsunuz” dedi.

“Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan bir mahkeme, bu cesareti nereden buluyor”

Buğra Kavuncu, Tayfun Kahraman ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına uymayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını da eleştirerek, “Tayfun Kahraman’ı ziyaret için Adalet Bakanlığı’na yazı yazdık ama görüşemedim. Büyük bir haksızlık var ortada ve Anayasa Mahkemesi’nin gereksiz olduğunu düşünen bir iktidar var karşımızda. Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan bir mahkeme, bu cesareti nereden buluyorlar? Çünkü Anayasa Mahkemesi’ni bu ülkede gerekli olmadığını söyleyen bir siyasi parti genel başkanı var. Dolayısıyla siyasetin yargıya müdahale etmesi, yargı üzerinde etki kurması kabul edilebilecek bir durum değil” ifadelerini kullandı.

Selahattin Demirtaş’la ilgili konunun da gündemde olduğunu ifade eden Kavuncu, “Bir kişiyle ilgili kararı verecek olan siyasetçinin görüşü değildir. Yargı, siyasetçilerin görüşüne göre hareket edemez, hukuktur aslolan. Bizimle dünya görüşü farklı olabilir, görüşlerini, eylemlerini tasvip etmiyor olabiliriz ama hukukun verdiği kararlara hepimiz uymalıyız. Geçtiğimiz sene bugünkü iktidarın Selahattin Demirtaş’la ilgili neler söylediğini okudum. Bugün geldiğimiz noktaya bakın. Buna göre mi yargı kendisine ayar verecek” diye konuştu.