Haber: Beril KALELİ/Kamera: Altuğ EKEN
(İSTANBUL) Pendik’te 6 ay önce bir sürücünün çarptığı 14 yaşındaki Işıl Öykü Dinç’in ölümüne neden olmasıyla ilgili davanın ilk duruşması yapıldı. Dinç ailesi duruşma bitiminde adliye önünde “adalet” çağrısı yaptı. Tutuksuz sanığın düşük hızla gittiği yönündeki savunmasına karşı çıkan baba Yunus Dinç, “50 km ile giden bir araç 38 metre (sürüklenmesine) bir insanın nasıl sebep olabilir? Bizim isyanımız buna.” dedi. Davayı kapatmaları yönünde ölüm tehdidi aldıklarını ve bölgedeki MOBESE kameralarının o saatlerde çalışmadığı yönündeki bilgileri de şüpheli bulan baba, “Bize zaten yaşatılabilecek en büyük acılardan birini yaşattılar, evlat acısını yaşattılar. Sonrasında da biz hakkımızı aramak istediğimizde de karşımıza iftiralarla çıktılar. Kızımızın intihar meyillisi birisi olduğu yönünde iddialarla karşımıza dikildiler. Sırf davayı kapatmamız için teklif ettikleri parayı kabul etmedik diye. Böyle bir insanlık olmaz.”
Pendik’te 18 Mayıs 2025’te bir aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden 14 yaşındaki Işıl Öykü Dinç’in ölümüne ilişkin davanın ilk duruşması Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. ‘Taksirle ölümeneden olmak’ suçundan Ömer Faruk Ballı (26), kendisi gibi hemşire olan nişanlısıyla alışveriş yaptıktan sonra yola çıktıklarını ve kör bir noktada ses duyunca yavaşlayarak aracı sağa çektiğini savundu.
Dinç ailesinin avukatı Kemal Özdemir, sanığın kör nokta savunması üzerine olay yerinde polis tarafından çekilmiş fotoğrafta ön camın kırık olduğuna dikkat çekti.
Tanık: Polisler beni çok hırpaladı. Çok üzerine geldiler
Kaza anında orada bulunan Işıl’ın arkadaşı Nevra’nın yeminli ifadesi alındı. Karakoldaki ifadesinde Işıl’ın kırmızı ışıkta yola atladığı yönünde ifadesi olduğunun hatırlatılması üzerine Nevra, “İfademde ne dediğimi hatırlamıyorum. Ben zaten olayın şokundaydım. Ve Polisler beni çok hırpaladı. Çok üzerine geldiler. Ben ışığın ne olduğunu görmedim. Sadece Işıl’ın havada uçtuğunu gördüm.” dedi.
Mahkeme, ölümlü bir kazaya karışmasına rağmen tutuksuz yargılanan sanık Ömer Faruk Ballı’nın adli kontrol tedbirlerinin uygulanmaya devam edilmesine, taraf vekillerin delillerini sunması ve tanıkların dinlenmesine karar verdi. Duruşma 23 Aralık’a ertelendi.
Anne Özlem Dinç: Ben kızımın adaleti için savaşacağım
Duruşma çıkışı Anadolu Adliyesi önünde açıklama yapan anne Özlem Dinç, “Benim kızıma hangisinin çarptığı henüz belli değil. Ben kızımın adaleti için savaşacağım, daha yeni başlıyoruz. Adalete, Türk yargısına güvenmek istiyorum” dedi. Daavadan vazgeçmeleri yönünde tehdit içerikli mesajlar almaya başladıklarını belirten Özlem Dinç şöyle konuştu:
“Dün akşamdan itibaren tehdit mesajları almaya başladık aile olarak. Kızımın davasını bırakmamız, yoksa bizi kızımızın yanına gömeceklerini söyleyentehdit mesajları aldık. Korkmuyorum, beni istediğiniz yere gömebilirsiniz ama ben son nefesime kadar kızım için adalet çağrısında bulunacağım”
“50 km ile giden bir araç 38 metre (sürüklenmesine) bir insanın nasıl sebep olabilir? Bizim isyanımız buna”
Baba Yunus Dinç de konuya ilişkin, “Tehdit mesajları kimden geliyor? Kimden bu cesareti alabiliyorlar? Bunların ortaya çıkartılmasını istiyoruz. Biz sadece, Işıl Öykü Dinç nasıl vefat etti, bunu görmek istiyoruz. Başka hiçbir şey istemiyoruz” dedi.
Baba Dinç şöyle konuştu:
“Motosiklet kask kamerası görüntüsüne kamera sahibi, ‘kadın kadına çarptı’ ifadesi var. Ancak, yargılanan bir erkek. İlk itirazımız bunaydı. İkinci itirazımız hızına. Hızla birlikte, olay yeri tutanağını tutan polislerin tuttuğu tutanağa itirazımız var. Çünkü o tutanakta net bir şekilde, hem yazıyla hem kroki çizilerek trafik ışıklarından 15-20 metre sonra yaya geçidi olmayan yerden, saksıların arasından kzımın yola fırladığını beyan edip, çizip, kazanın bu şekilde olduğunu belirtmişler. Video ortaya çıktığında gördük ki, kızım trafik ışıklarının dibinde, yaya geçidinin üzerinde. Yaya geçidi üzerinden geçerken bir aracın hızının maksimum kaç olması gerektiğini herkes biliyor, 50. Benim kızım 1.74 boyunda, 60 kilo ağırlığında. Bu ölçülerde bir insanın 4-5 metre havaya savrulup, 38,2 metre ileri savrulabilmesi için 50-60’la mı gitmesi gerekiyor. 50 km ile giden bir araç 38 metre (sürüklenmesine) bir insanın nasıl sebep olabilir? Bizim isyanımız buna. Biz kızımızın adaletini istiyoruz, başka birşey istemiyoruz. Çocuklar siyaset üstüdür. Çocukların siyaseti, partisi yoktur.”
“Olay yerindeki MOBESE nasıl çalışmıyor?”
18 Mayıs gününün aynı zamanda Galatasaray’ın şampiyonluk kutlamalarının yaşanacağı gün olduğunu anlatan baba, “Sadece İstanbul’da değil, bütün Türkiye’nin dört bir yanındaki bütün emniyet teşkilatları teyakkuz halindeydi. İstanbul’un sahil yolunda 1,5 km içerisindeki 3 ayrı MOBESE kameralarının bir aracın şoför koltuğunu çekememesi ne demektir? Böyle birşey sözkonusu olabilir mi? Olay yerindeki MOBESE nasıl çalışmıyor? Biz herhangi bir hız limitini aşsak, elimizdeki telefondur, sigaradır, herşeyin net olarak fotoğrafları çekiliyor. Ama benim kızımın öldüğü noktada MOBESE çalışmıyor diyorlar. Buna kim, nasıl inanmamızı istiyor?” sorularını yöneltti. Yunus Dinç şöyle devam etti:
“O 18 dakika boyunca polis otosunun içinde oturup kızımın ölümünü izlemişler. Bu nasıl bir vicdan?”
“Aracın içindeki 2 şahıs da özel hastanenin, hatta kızımızın dünyaya geldiği özel hastanenin yoğun bakım hemşireleri. Bu hemşireler 112’yi aramedıkları gibi, kızımıza da herhangi bir müdahalede bulunmuyorlar. Bugün duruşmada sanık, kızımın nabzına bakarken polisin gelip kendisini polis otosuna bindirdiğini ifade etti. Eşim de kendisine, ‘Kızımın nabzı atıyor muydu’ diye sordu. (Sanık) ‘Daha bakamadım, polisler beni apar topar aldı araca’ dedi. Peki sen polislere sağlıkçı olduğunu belirttin mi? Hayır. Siz yoğun bakım hemşiresisiniz, oradaki sıradan vatandaşlardan kat be kat müdahale edebilme tecrübesine, bilgisine sahipsiniz. Belki kızım yaşıyordu. Bunun garantisini kimse veremez şu anda. 112’yi vatandaşların aramasıyla ambulansın olay yerine gelmesi (arası) 18 dakika. O 18 dakika boyunca polis otosunun içinde oturup kızımın ölümünü izlemişler. Bu nasıl bir vicdan? 14 yaşında bir çocuğun ölümünü izlemek yoğun bakım hemşiresi olarak ne demek?
“Kızımızın kusuru varsa da ortaya çıksın ama hakikati göstersinler bize”
Bu şahıs ve yanındaki tanığı olan eşi kızımın yola atladığını iddia ediyor. Video görüntüsünde net olarak gözükmesine rağmen. Bugün duruşma salonunda, gözümüzün içine baka baka yalan söylediler. Biz bunu sindiremiyoruz. Biz kızımız kusursuzdur demiyoruz ilk günden beri. Kusuru varsa da ortaya çıksın ama hakikati göstersinler bize. O şoför koltuğunu göstersinler. Kafamızdaki soru işaretlerini ortadan kaldırsınlar. O soru işaretleri devam ettiği sürece, o şahısların yalan beyanları devam ettiği sürece hiçbir sonuca ulaşamayacağız. MOBESE tek çözüm. O MOBESE ortaya çıkmak zorunda. Ölmüş gitmiş kızıma, toprağa koyduğum kızıma, kendi hayatını kurtarmak adına kimse iftira atamaz. Bizim karşı taraftan herhangi bir şekilde mali bir beklentimiz yok. Biz hakikati öğrenmek istiyoruz.
“Kızımızın intihar meyillisi birisi olduğu yönünde iddialarla karşımıza dikildiler. Sırf davayı kapatmamız için teklif ettikleri parayı kabul etmedik diye”
Bize zaten yaşatılabilecek en büyük acılardan birini yaşattılar, evlat acısını yaşattılar. Sonrasında da biz hakkımızı aramak istediğimizde de karşımıza iftiralarla çıktılar. Kızımızın intihar meyillisi birisi olduğu yönünde iddialarla karşımıza dikildiler. Sırf davayı kapatmamız için teklif ettikleri parayı kabul etmedik diye. Böyle bir insanlık olmaz.”
Dinç ailesinin avukatı Kemal Özdemir, Memur Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmayla ilgili iddianamenin delillerin toplanması beklenmeden 3 gün gibi kısa bir sürede hazırlanmasını “fiyasko” olarak değerlendirdi. Özdemir şöyle konuştu:
“Savcılık aşamasında yaşanan fiyaskoyu, mahkeme toparlamaya çalışıyor açıkcası. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için delillerimizi topluyor. Ben burada mahkemenin hakkını vermek isterim. Biz Işıl’ın hakkını arayacağız, hesabını soracağız”
“Işıl Öykü için adalet”
Adliye önündeki basın açıklaması sırasında arkadaşları da Işıl’ın fotoğraflarıyla “Işıl Öykü için adalet” sloganı attı. CHP ve Anahtar Parti’li avukatlar ile TÜKONFED ytöneticileri de duruşmayı takip etti.

