Kamera: Hakan KAYA
(İSTANBUL) Geçen yıl Semih Çelik tarafından katledilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil için Edirnekapı Surları önünde toplanan Kadın Cinayetlerini durduracağız Platformu üyeleri, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasaydı, senelerdir ikbale takıntılı olduğu bilinen Semih Çelik bu cinayeti bu kadar kolayca İstanbul’un göbeğinde işleyebilir miydi?” diye sordu. Kadınlar, “Bütün bu sonuçların ve sorunların çözümünü oturup konuşacağımız yerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şarkı sözleriyle, kıyafetleriyle, siyasal iktidar, kayyımlarla, seçilmiş belediye başkanlarına yönelik iddianamesi olmayan haksız tutuklamalarla, yargı yoluyla seçme ve seçilme hakkımıza, halk iradesine müdahale etmekle meşgul maalesef. Erkek şiddeti ile hayattan koparılan başka bir kız kardeşimiz Emine Bulut’un son nefesinde söylediği gibi ölmek değil, yaşamak istiyoruz” dedi.
Kadın Cinayetlerini durduracağız Platformu üyeleri Edirnekapı Surları önünde toplandı, geçen yıl Semih Çelik tarafından vahşice katledilen iki kadın; İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil için toplandı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İstanbul Temsilcisi Ece Akpulat tarafından okunan basın açıklamasında da katliama değinildi ve “Maalesef ülkemizde sistematik şekilde kadınlara yönelik şiddet var. Bu şiddet flört şiddeti şeklinde olduğu gibi darp, ekonomik, psikolojik şiddet ve kadın cinayeti ile sonuçlanıyor. İktidarın aile güzellemeleriyle önümüzdeki on seneyi Aile Yılı ilan etmesinin sonucu olarak, kadınların aile içinde öldürülmesi şeklinde karşımıza çıkıyor. Zira son açıkladığımız verilere göre kadınların yüzde 60’ı en güvenli olmaları gereken yerde, evlerinde öldürüldüler. Bu olayda İkbal ve Ayşenur’un sadece hayatları çalınmadı, Umutları, gelecekleri, toplumun eğitimli kadınları, eşit yurttaşları da bu erkek şiddeti sonucunda bizden çalındı. Ayşenur üniversite öğrencisiydi, İkbal ise sürekli takip ve tehdit altında olduğu için liseyi açık öğretimden bitirmek zorunda kaldı. İşte erkek şiddeti yüzünden toplumdan çalınmış iki kadın daha” ifadelerine yer verildi. Platform adına yapılan açıklamanın devamında ise şu görüşlere yer verildi:
“Faili koruma, 6284’ü uygula!”
“Neredeyse artık günde ikişer üçer kadın öldürülüyor. Artık bu katliam o kadar yaygın hale geldiki bu şekilde infial yaratan olaylar olarak alenen sokakta, burada tarihi surlarda bu katliamlara şahit oluyoruz. Ayşe Tokyaz eski polis ve onun arkadaşları tarafından öldürüldü. O polisler şimdi yargılanıyor. Biz diyoruz ki faili koruma, 6284’ü uygula!
Biz kadınlar bu şiddeti asla kabul etmiyoruz ve normalleşmesine de asla izin vermeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasaydı, senelerdir ikbale takıntılı olduğu bilinen Semih Çelik bu cinayeti bu kadar kolayca İstanbul’un göbeğinde işleyebilir miydi? İstanbul Sözleşmesi bir yana bu ülkenin sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yapılan kadını şiddetten koruyan yasamız, 6284 gerektiği gibi etkin uygulansa koruma tedbirlerine rağmen bu iki genç kadını, bu kadar kolay, yarım saat arayla yaşamdan koparmak mümkün olabilir miydi?
“Bakanlık şarkı sözleri, kıyafetlerle, iktidar seçme ve seçilme hakkımıza müdahale etmekle meşgul”
Bütün bu sonuçların ve sorunların çözümünü oturup konuşacağımız yerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı şarkıcıların yazdığı şarkı sözleriyle, kıyafetleriyle, siyasal iktidar ise, kayyımlarla, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarına yönelik iddianamesi olmayan haksız tutuklamalarla, yargı yoluyla seçme ve seçilme hakkımıza, halk iradesine müdahale etmekle meşgul maalesef. Biz ise bir kadın daha hem cezasızlık politikalarından dolayı, hem de koruma yasasının etkin uygulanmaması yüzünden öldürülmesin diye sürekli eylemdeyiz, meydandayız, sokaktayız. Ve bizleri kapatmak istediğiniz, bizlerin mezarı olan evlerimize girmeye hiç de niyetimiz yok. Erkek şiddeti ile hayattan koparılan başka bir kız kardeşimiz Emine Bulut’un son nefesinde söylediği gibi ölmek istemiyoruz, yaşamak istiyoruz”