Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İbrahim Kaboğlu’ndan TBMM’deki komisyonla ilgili açıklama: “Baroların sadece sembolik olarak değil; programlanmış bir şekilde davet edilmesi gerekirdi”

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısına son dakikada aranarak davet edildiğini belirterek, “Bu denli önemli bir komisyona, baroların sadece sembolik olarak değil; ciddi biçimde planlanmış, programlanmış bir şekilde davet edilmesi gerekirdi” ifadelerini kullandı. Kaboğlu, “Eğer bir devlet hukuksuz zemine kaymışsa, toplum hukuktan uzaklaştırılmış ise ülkede hukuk geçerli değilse o ülkede barışı ve güvenliği sağlamak mümkün değildir” diye konuştu.

İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi

(İSTANBUL) – İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısına son dakikada aranarak davet edildiğini belirterek, “Bu denli önemli bir komisyona, baroların sadece sembolik olarak değil; ciddi biçimde planlanmış, programlanmış bir şekilde davet edilmesi gerekirdi” ifadelerini kullandı. Kaboğlu, “Eğer bir devlet hukuksuz zemine kaymışsa, toplum hukuktan uzaklaştırılmış ise ülkede hukuk geçerli değilse o ülkede barışı ve güvenliği sağlamak mümkün değildir” diye konuştu.

İbrahim Kaboğlu, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısıyla ilgili açıklama yaptı. Komisyon toplantısına son dakikada aranarak davet edildiğini belirten Kaboğlu, şöyle konuştu:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde göreve başlayan ve şu anda görevde bulunan ‘Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ bugün baroları dinliyor. Türkiye Barolar Birliği’ni ve bazı baroların yöneticilerini dinliyor, dinleyecek. Bu komisyona biz de son dakikada, sözlü olarak Millet Meclisi Genel Sekreterliği tarafından davet edildik. Ancak bu denli önemli bir komisyon, önemli bir toplantıya baroların sembolik olarak davet edilmesi değil, ciddi bir biçimde planlanmış, programlanmış bir biçimde davet edilmesi ve orada gerçekten bir katkı sunması temenni edilirdi.

Bu İstanbul Barosu açısından geçerli olduğu gibi Türkiye’nin bütün baroları açısından geçerlidir bu dileğim. Çünkü bu komisyonun adı her ne kadar ‘Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ olsa da benim görüşüme göre bu komisyonun adı ‘Hukuk, Demokrasi ve Barış Komisyonu’ olmalıydı. Çünkü bugün Türkiye’de hep ‘terörsüz Türkiye’ sloganı kullanılıyor. Ama ben ‘hukuklu Türkiye’ diyorum. Çünkü eğer bir devlet hukuksuz zemine kaymışsa, toplum hukuktan uzaklaştırılmış ise ülkede hukuk geçerli değilse o ülkede barışı ve güvenliği sağlamak mümkün değildir.

İşte bu açıdan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulmuş olan komisyonun kuruluş biçimi, temsili niteliği, bütün bunlar tartışılabilir. Ama böyle bir komisyonun kurulmuş olması başlı başına önemlidir ve bu komisyon ilk görev olarak aslında anayasanın uygulanması, hukukun uygulanması, Anayasa’ya saygı ve hukuku etkili kılınması için çaba göstermeli. Bu amaçla da hukuk kurumlarını, baroları, baro başkanlarını dinlemesi gerekir.

“Eğer hukuk yoksa hukuksuzluk aslında ekmek kıtlığından daha önemlidir”

Türkiye’de 200 binin üzerinde avukat var. Bütün ülkeye yayılmış bulunuyor. Bu avukatların 3’te 1’i İstanbul Barosu’nda. İstanbul Barosu yalnızca niceliksel değil, nitelik olarak da çok deneyimli bir baro, dünya ölçeğinde bir baro. Bu baronun mecliste adı geçen komisyonun çalışmalarına ciddi katkıda bulunabileceği, katkılar sunabileceği açıktır, biliniyor.

Ben İstanbul Barosu başkanı olarak Türkiye Büyük Meclis Başkanı’nı, komisyon üyelerini ve bütün ilgilileri, öncelikler sıralaması yapmaya ve bu öncelikler sıralamasında hukuku etkili kılmak, Anayasa’ya saygı göstermek hedefini öne çıkarmalarını temenni ediyorum. Bunu yapabildikleri ölçüde Türkiye’de milli dayanışma barış ve kardeşliğin sağlanacağı konusunda kuşku bulunmamaktadır.

Eğer hukuk yoksa hukuksuzluk aslında ekmek kıtlığından daha önemlidir. Barışın sağlanması ise hukuksuz bir toplumda, hukuksuz bir devlette hukuka saygı duyulmayan bir ülkede zordur. Tıpkı bugün olduğu gibi. Bu vesileyle İstanbul Barosu başkanı olarak bütün anayasal kurumları, anayasal düzene saygı göstermeye yani anayasal düzen dediğimiz zaman yasalarımıza, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere, anayasada yazılı olan kurallara ve hukukun temel ilkelerine saygı göstermeye çağırıyorum. Her zaman herkes için her yerde hukuk diyorum.”