Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan: “Türkiye’de bir milyon 200 bin civarındaki ev işçisinin büyük çoğunluğu kayıt dışı çalışıyor”

HAK-İŞ Konfederasyonu ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından ortaklaşa düzenlenen “Temel çalışma ilkeleri ve haklarına yönelik kurumsal kapasite geliştirme eğitimi” konulu eğitim çalışması Yozgat’ta başladı. İki gün sürecek toplantının açılışında konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Türkiye’de bir milyon 200 bin, 300 bin civarında ev işçisi, ağırlığı yüzde 95’i kadın bir çalışan kesim var. Bunların çok azı Sosyal Güvenlik Sistemi’nin kısmen yararlanıcısı, büyük çoğunluğu kayıt dışı çalışıyor” dedi.

HAK-İŞ Konfederasyonu ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından ortaklaşa düzenlenen

Haber: Seyfi ÇELİKKAYA

(YOZGAT) – HAK-İŞ Konfederasyonu ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından ortaklaşa düzenlenen “Temel çalışma ilkeleri ve haklarına yönelik kurumsal kapasite geliştirme eğitimi” konulu eğitim çalışması Yozgat’ta başladı. İki gün sürecek toplantının açılışında konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Türkiye’de bir milyon 200 bin, 300 bin civarında ev işçisi, ağırlığı yüzde 95’i kadın bir çalışan kesim var. Bunların çok azı Sosyal Güvenlik Sistemi’nin kısmen yararlanıcısı, büyük çoğunluğu kayıt dışı çalışıyor” dedi.

Yozgat’ta bir otelde gerçekleştirilen toplantıya sendikaların şube yöneticileri, işyeri temsilcileriyle birlikte Yozgat Belediye Başkanı Kazım Arslan da katıldı. Toplantının açılışında konuşan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye yönetiminin ve yerel yönetimlerin seçimle gelip, seçimle gitmesinin çok kıymetli olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Çalışma hayatı dinamik bir alan ve demokrasinin gereği olarak da bu tür kurumlar, bu tür gerek Türkiye’nin yönetimi, gerekse yerel yönetimler konusunda milletin iradesi ile seçimle gelenler seçimle gidiyor. Bu demokrasimizin, ülkemizin en kıymetli, en özel avantajı, yani iktidarların ve yerel yönetimlerin seçimle gelip, seçimle gitmesi zorlukları olmasına rağmen millet iradesinin tecellisi olduğu için bence çok kıymetli. Ademimerkeziyetçiliği savunan bir örgüt olarak, yerel yönetimlerdeki bu değişimin yapılabilme imkanı çok kıymetli. Doğu blokunda ve Ortadoğu’daki pek çok ülkeye gittiğimiz zaman belediye başkanı ve vali atanır, dolayısıyla bu ülkenin en kıymetli, bence demokrasimizin en temel unsurlarından bir tanesi iktidarların seçimle gelip seçimle gitmesidir. Bunu bazen fark edemezsiniz ama 1950’den önceki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşundan itibaren yaşadığımız sürece bakarsanız gerçekten bu çok kıymetli, çok değerli.”

“Sözleşmeyi henüz Türkiye imzalamadı ama biz işçileri örgütledik”

Arslan, şunları kaydetti:

“Türkiye’de bir milyon 200 bin, 300 bin civarında ev işçisi, ağırlığı yüzde 95’i kadın bir çalışan kesim var. Bunların çok azı Sosyal Güvenlik Sistemi’nin kısmen yararlanıcısı, büyük çoğunluğu kayıt dışı çalışıyor. En zor şartlarda, saati belli olmayan, hangi iş yapacağı belli olmayan, eve temizliğe gelmiş ama her işi yapan kadınların ağırlıklı olduğu bu insanların örgütlenmesini hedef edindik. Sözleşmeyi henüz Türkiye imzalamadı ama biz işçileri örgütledik. Şu anda 60 binlere yaklaşan bir rekorla karşınızdayız. Daha fazlasını İnşallah 100 bini bu yılın sonuna kadar hedefliyoruz, 100 bin ev işçisini örgütleyip, bunun bir başka ayağını da hükümetle yürütüyoruz, sayın bakanla yürütüyoruz. Bakanlığın bütün birimleriyle bir bölümünü ILO ile yürütüyoruz. Bütün buralarda yaptığımız 189 sayılı sözleşmeyi Türkiye imzalasın aynı zamanda biz ev işçilerinin yasal haklarını İş Kanunu kapsamına alalım, sendika haklarını verilsin, toplu sözleşme sistemine dahil edelim ve o kayıt dışı sistemden de ülkeyi kurtaralım.”

“Kardemir Karabük’teki Demir Çelik fabrikasını bir liraya satmaya karar verdiler”

Kamuya ait tesislerin tasfiye edildiğini kaydeden Arslan, “1980’li yıllarda büyük bir furya yaşandı. Kamunun elindeki temel rekabet edilmesi mümkün olmayan alanları bile tasfiye ettiler. Et Balık Kurumunu, Süt Kurumu’nu, yem sanayisini, bunları her birisi aslında ülke için değerli şeylerdi. Ama dediler ki; bunu zarar ediyor atın, satın, kapatın. Biz Kardemir fabrikasını zor kurtardık. Kardemir Karabük’teki Demir Çelik fabrikasını bir liraya satmaya karar verdiler, kapatılma kararı idi, biz gittik orada mücadele ettik. Kardemir’de hala şu anda 6 bin çalışan var” diye konuştu.