Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Prof. Dr. Mersin: “Meme kanseri riskine karşı 40 yaşından sonra düzenli kontroller yapılmalı”

Güven Sağlık Grubu, meme sağlığı farkındalığını artırmak amacıyla “Pembede Birleştik: Bugün Yakanda Daima Arkanda” başlıklı söyleşi gerçekleştirdi. Prof. Dr. Hüsnü Hakan Mersin, “Özellikle de son dönemde meme kanserinin genel olarak görülmesinde bir artış olmakla beraber, -özellikle 2012 yılından sonra başladı- aynı zamanda gençlerde de biraz daha sık görülmeye başladı. O yüzden biz artık 40 yaşından sonra mutlaka düzenli kontrollerin yapılması gerektiğini söylüyoruz. Ama 50 yaşından sonra bu biraz daha dikkat etmek gerekir” dedi.

Güven Sağlık Grubu, meme sağlığı farkındalığını artırmak amacıyla "Pembede Birleştik:

 

(ANKARA) – Güven Sağlık Grubu, meme sağlığı farkındalığını artırmak amacıyla “Pembede Birleştik: Bugün Yakanda Daima Arkanda” başlıklı söyleşi gerçekleştirdi. Prof. Dr. Hüsnü Hakan Mersin, “Özellikle de son dönemde meme kanserinin genel olarak görülmesinde bir artış olmakla beraber, -özellikle 2012 yılından sonra başladı- aynı zamanda gençlerde de biraz daha sık görülmeye başladı. O yüzden biz artık 40 yaşından sonra mutlaka düzenli kontrollerin yapılması gerektiğini söylüyoruz. Ama 50 yaşından sonra bu biraz daha dikkat etmek gerekir” dedi.

Güven Sağlık Grubu tarafından Atakule’de gerçekleştirilen “Pembede Birleştik: Bugün Yakanda Daima Arkanda” söyleşisine Güven Sağlık Grubu Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Cesur, Prof. Dr. Hüsnü Hakan Mersin, operatör doktor Ayça Seyfettin, meme kanserini yenen gazeteci Fulya Soybaş Işık gibi birçok isim katıldı.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Mustafa Cesur, “Bu hastalıklara karşı önlemleri almamız gerektiğini, önlememiz gerektiğini düşünüyorum. Bunlar için neler yapacağımızda bugün herhalde enine boyuna tartışacağız. Artı olarak, eğer böyle bir rahatsızlığa yakalanırsak neler yapmamız gerektiğini konuşacağız. Artı, yaşanmış hikayelerden de belki ilham alacağız” dedi.

“Meme kanseri dünyada en sık görülen kanser”

Meme kanserine ilişkin detaylı bilgileri aktaran Prof. Dr. Hüsnü Hakan Mersin, meme kanserinde erken teşhisin önemini vurgulayarak, şunları söyledi:

“Meme kanseri dünyada en sık görülen ve kadınlarda da en sık görülen kanser. Yaklaşık 8 kadından bir tanesinde meme kanseri yaşam boyunca gelişme ihtimali var. Ve toplamda da yılda 2,5 milyon civarında meme kanseri vakasına rastlanıyor ve onun da ötesinde meme kanseri hem sık görülüyor, hem de eğer erken dönemde yakalanabilirse tam olarak iyileşebilen, çok başarılı bir şekilde tedavi edilebilen bir hastalık. O yüzden erken dönemde yakalanma şansını artırmak amacıyla, insanları bilinçlendirmek, düzenli kontrollerini yapmasını sağlamak üzere bu ayı etkinliklerle kutluyoruz.

“Kadınlarda yaş ilerledikçe kanserin görülme riski artıyor”

Meme kanseri esas olarak kadınların hastalığı. Ama bu erkeklerde görülmez anlamına gelmiyor. Yüzde 99’u kadınlarda görülüyor ama yaklaşık yüzde 1 civarında erkeklerde de görülebiliyor. Kadınlarda da yaş ilerledikçe kanserin görülme riski artıyor. 50 yaşın üzerinde meme kanserini daha sık olarak görüyoruz. Ama bu daha genç yaşlarda görülmeyecek anlamına da gelmiyor. Özellikle de son dönemde meme kanserinin genel olarak görülmesinde bir artış olmakla beraber, -özellikle 2012 yılından sonra başladı- aynı zamanda gençlerde de biraz daha sık görülmeye başladı. O yüzden biz artık 40 yaşından sonra mutlaka düzenli kontrollerin yapılması gerektiğini söylüyoruz. Ama 50 yaşından sonra bu biraz daha dikkat etmek gerekir. Meme kanserlerinin yüzde 85’i genetik geçişli değil, aile öyküsü olmadan görülüyor. Yaklaşık yüzde 10-15’lik bir kısmı aile öyküsüne bağlı. Ama özellikle genç hastalarda eğer ailede öykü varsa veya genetik bir anomali olduğu saptanmışsa tabii o zaman daha dikkatli olmak gerekir.

“Aile öyküsü önemli bir faktör”

Meme kanserinin bir sürü risk faktörü var. Ama baktığımız zaman yaş önemli bir risk faktörü. Bunun dışında österojen etkisine uzun süre maruz kalan kadınlarda meme kanseri daha çok görülüyor. Aile öyküsü önemli bir faktör. Genetik bozukluklar varsa onlarda daha sık görülüyor. Bunun dışında son dönemde hormon replasman tedavisi kullananlarda yine meme kanseri riskinin arttığına dair birtakım bilgiler var. Dolayısıyla meme kanseri aslında risk faktörleri var ama her kadında görülebilir. Bunu net olarak tam nedenini de bilmediğimiz için bütün kadınların bu anlamda kontrollerini yaptırması gerektiğini söyleyebiliriz. Biz yaklaşık 20-25 yaşından sonra tüm kadınların belli aralıklarla kendi kendilerini muayene etmesini kontrol etmesini öneriyoruz. Buradaki amacımız kadınların kendi meme yapılarını tanıması. Ama bu tek başına yetmez tabii ki. Bunun dışında özellikle 40 yaşından sonra yılda bir mamografi çekilmesini mutlaka bütün dünyada öneriyoruz.

“Biz mamografiyi yılda bir öneriyoruz”

Mamografiyle ilgili olarak toplumda bir yanlış algı var. Mamografinin yüksek doz radyasyona bağlı olarak meme veya diğer organlarda bazı riskler yaratabileceği şeklinde bir yanlış algı var. Evet mamografide biz x ışınları radyasyonu kullanıyoruz ama bu son derece düşük bir doz ve belli aralıklarla yapıldığı zaman bunun memeye bir zararı olmadığı net olarak göstermiştir. Buna karşın mamografinin düzenli kullanımıyla birlikte hastalıkların çok erken dönemde yakalanabilmesiyle beraber hastalığın tedavi şansının çok yükseldiği ve buna bağlı ölüm oranlarının çok azaldığını net olarak biliyoruz. O nedenle biz mamografiyi yılda bir öneriyoruz.”

“Obeziteden kaçınmak lazım”

Mersin, meme kanseri için risk faktörlerini ve bunlardan nasıl kaçınılabileceğini şöyle anlattı:

“Bir defa düzenli kontrolleri mutlaka ihmal etmemeliyiz. İkincisi, obeziteden uzak durmak lazım. Obeziteden kaçınmak lazım. Düzenli bir egzersiz, aktivite hem kilo kontrolüne katkı sağlar hem de meme kanseri riskini azalttığı göstermiştir. O yüzden aktif bir yaşam, düzenli bir aktivite, egzersiz programı mutlaka fayda sağlayacaktır. Sağlıklı bir hayat tarzını benimsemek, düzenli egzersiz programlarına uymak, kilo kaybını sağlamak, aşırı kilolu olmamak büyük ölçüde meme kanseri riskini azaltmak için yapılabilecek şeylerdir.”

“Hep aklımın gerisinde şu var; ‘acaba ya geri gelirse'”

Gazeteci Fulya Soybaş Işık ise kendi meme kanseri öyküsüne de değinerek, şunları söyledi:

“Hocalarım anlattılar, hep ‘bir hasta’ dediler. İşte o hasta benim. Damdan düşen biri olarak bugün kendi deneyimlerimi anlatacağım. Çünkü bazen bilimin ışığında insan kaybolabiliyor. Şunu demek istiyorum; hep böyle teknik bilgi gibi geliyor bunlar. Gazetecilik yaşantımda da o kadar çok basın toplantısı takip ettim o kadar çok etkinliğe gittim ki ama bir kere bile 40’tan sonra mamografi yaptırdın mı diye sorarsanız, hayır yaptırmadım. Hep duruyordum ama anlamamışım.

Çıkınca lütfen unutmayın. 100 kişi varız. Genç arkadaşlar, aynanın karşısına geçip baktınız mı şöyle vücudunuza? Dokundunuz mu kendinize? Bunları söylüyorum çünkü ben yapmadım. Yapmamamın sonucu 16 kemoterapi aldım. 30 radyoterapi, hormon pozitif meme kanseri… Şu an halen hormon tedavilerim devam etmekte. Çok şükür çok şanslıydım. Tamamen temizlendi. Kanserli hücrelerin hiçbir tanesi kalmadığı söylendi. Ama hep aklımın gerisinde şu var; ‘acaba ya geri gelirse?’ Dolayısıyla endişelerinizi anlıyorum. ‘Mamografi kanser yapıyormuş çekilmeyelim, acıyormuş yapmayalım’, kemoterapi mi almak istiyorsunuz günün sonunda? Saçınız başınız dökülsün mü istiyorsunuz? Sürekli hasta dolaşın, etrafta insanlar size acıyan gözlerle baksın mı istiyorsunuz? Maalesef bunlar gerçekler ve ben bunu yaşadım.”