Haber: Gülara SUBAŞI – Kamera: Dursun ALKAYA
(ANKARA) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Nusret Yılmaz’ın gözaltına alınmasını savunma hakkının kuşatılması olarak niteleyerek, “Soruşturmanın geldiği bu noktada, haksız yere tutuklanan yol arkadaşlarımızı savunmasız, avukatsız bırakma operasyonudur bu. Salt bir adli işlem olarak nitelendirilemez. Ve bu haliyle İBB soruşturması aslında Türkiye’de bir rekora doğru gitmekte. En çok kanunun ihlal edildiği, en çok hak ihlallerinin yaşandığı, en çok kuralsızlıkların olduğu bir rekora doğru gitmekte. Bu insanların vicdanında yer almayan, insanların vicdanına oturmayan bir durum” dedi.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Nusret Yılmaz, Trabzon’da gözaltına alınmıştı. CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanı adayımız, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Nusret Yılmaz daha önce de yaşanılan olaylar gibi, sadece avukatlık mesleğini yaptığı için rüşvet adı altında, rüşvete aracılık etmek adı altında bir suçlamayla gözaltına alındı Trabzon’da. Bu salt bir adli işlem olarak nitelendirilemez. Aslında bu yaşanılan bütün olayların silsilesini peş peşe koyduğunuzda bir savunmanın, savunma hakkının kuşatılması anlamına gelir. Biliyorsunuz, 19 Haziran tarihinde Sayın İmamoğlu‘nun diğer avukatı Mehmet Pehlivan da savcılığa ifadeye çağrılmıştı ve ifade sonrası tutuklanmıştı benzer gerekçelerle. Bunları peş peşe koyduğumuz zaman bir savunma hakkının yok edilmesi, savunma hakkının kuşatılması olduğunu bize açıkça gösteriyor.
“Haksız yere tutuklanan yol arkadaşlarımızı savunmasız bırakma operasyonu”
İBB soruşturması içi boş bir soruşturma, delilsiz bir soruşturma. Önce asılsız iddialarla sabah saatlerinde şafak operasyonlarıyla gözaltına alınma, ardından sorulan soruları çürüten cevaplar verilmesine rağmen haksız bir tutuklama, periyodik olarak tutukluluk incelemesinin hepsi gerekçesiz ve haksız bir şekilde reddedilmesi, geçen beş buçuk aylık süreçte iddianamesiz bir ortam. Tutuklu yol arkadaşlarımız, soruşturmanın geldiği bu noktada ise haksız yere tutuklanan yol arkadaşlarımızı savunmasız, avukatsız bırakma operasyonudur bu. Dolayısıyla salt bir adli işlem olarak nitelendirenlemez. Ve bu haliyle İBB soruşturması aslında Türkiye’de bir rekora doğru gitmekte. En çok kanunun ihlal edildiği, en çok hak ihlallerinin yaşandığı, en çok kuralsızlıkların olduğu bir rekora doğru gitmekte. Bir tarafta Çağlayan Adliyesi içerisinde yanlış bir algıya sebebiyet verenler, bir İBB kumpası, kumpas borsası yaratanlar, haksız para talep edenler, nüfuz ticareti yapanlar ve onlarla etkin ve şeffaf bir biçimde mücadele etmeyen, soruşturma yürütmeyen bir yargı; bir tarafta haksız yere tutuklu yol arkadaşlarımıza savunma haklarının elinden alınması. İkisi ortada. Bu insanların vicdanında yer almayan, insanların vicdanına oturmayan bir durum.
“Avukatları görevini yapmaktan dolayı gözaltına alabiliyorsanız bu hukuk devletinin tamamen yok olması demektir”
Avukatlık Kanunu’nun ikinci maddesi, Anayasa’nın 36’ncı maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) altıncı maddesi, savunma hakkını hukuken güvenceye alır. Der ki ‘Savunma hakkı herkes tarafından kullanılması gereken bir haktır’ ve hukuki güvenceye alır. Eğer siz savunma hakkını yok ediyorsanız, savunma hakkını ellerinden alıyorsanız ve insanları sadece Anayasa’nın, Avukatlık Kanunu’nun kendilerine verdiği görevi yapmaktan dolayı tutuklayabiliyorsanız, gözaltına alıyorsanız bu hukuk devletinin artık tamamen yok olması demektir. Çünkü savunma yargılamanın asli unsurudur. Eğer siz o savunmayı gerekçesiz bir şekilde elden alıyorsanız artık bir hukuk devletinin varlığından söz edemeyiz. Adalet Bakanı çıkıp çıkıp ‘Yargı bağımsızdır’ diyor ama bir tarafta görevini yaptığı için tutuklanan avukatlar oluyor. Yani ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ derler.
“Yurttaşlarımızın vicdanında yargılamaların siyasi olduğu gerçeği kabul gördü”
Biz CHP olarak her zaman hukukun, adaletin, yargının yanında olmaya devam edeceğiz. Ama iktidar partisi de bilsin ki artık yurttaşlarımızın hem vicdanında hem aklında bu yargılamaların ne kadar siyasi olduğu gerçeği kabul gördü. Dolayısıyla ne yaparlarsa yapsınlar yurttaşlarımızın aklından da vicdanından da alamayacaklar. Hep söylüyoruz yine söylemekte fayda var: Sandıkta yenemeyen iktidar partisi yargıyı şekillendirerek yargı aracılığıyla partimizi yenmeye çalışıyor ama bu yurttaşların gönlünde de aklında da yer bulmuyor.”
“Yol haritamıza kaldığı yerden devam ediyoruz”
Çiftci, “Soruşturmalar, operasyonlar, gözaltılar ve tutuklamaların devam ettiği süreçte CHP’nin yol haritasında herhangi bir değişiklik var mı” sorusuna karşılık ise şunları söyledi:
“Ülkemiz çok zorlu günlerden geçiyor. Demokrasi adına, adalet adına, eşitlik adına çok zorlu günlerden geçiyoruz. Ama bu günlerle mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Bu mücadelemizi de tek başımıza yapmıyoruz. Her geçen gün her mitingde sayımız biraz daha fazlalaşıyor. Herkes şunu söyledi ilk başta: ‘İlk miting olduğu için kalabalık.’ ‘Tutuklamalar olduğu için kalabalık.’ Ama bizim her il mitingimiz, her ilçe mitingimiz bir öncekinden daha kalabalık oluyor. ‘Bir müddet sonra durulur, söner’ dediler. ‘Yaz rehavetine kapılır’ dediler. Hiçbir şey olmadı. Biz yol haritamıza kaldığı yerden, olduğu gibi devam ediyoruz. Herhangi bir değişiklik yapmayacağız. Milletvekillerimiz sahada, Genel Başkanımız 50’nci mitingini yapıyor. Büyük bir coşkuyla, daha kalabalıkla, daha büyük bir coşkuyla gerçekleştirecek. Eylemlerimiz de devam edecek saha çalışmalarımız da devam edecek. Örgütlerimiz zaten sokakta ve bu hukuksuzlukları, bu adaletsizlikleri anlatıyor. Yol haritamız aynı çizgide devam edecek.”