Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Fatih Erbakan: “Asgari ücret 45 bin TL olmalı! İşverene hiç yük yüklemeden bu mümkün”

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Asgari ücret 45 bin TL olmalıdır. İşverene yük yüklemeden bu mümkün. Faize verilen paranın yarısı, imtiyazlılara haksız yere verilen paranın yarısı bile bunu karşılamaya yeter” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, "Asgari ücret 45

(ANKARA) – Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Asgari ücret 45 binTL olmalıdır. İşverene yük yüklemeden bu mümkün. Faize verilen paranın yarısı, imtiyazlılara haksız yere verilen paranın yarısı bile bunu karşılamaya yeter” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, bir televizyon programında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Erbakan, ülkede adalete olan güvenin ciddi biçimde zedelendiğini belirterek, “Maalesef ülkede adalete güven kalmadı”dedi.

Aziz İhsan Aktaş suç örgütü iddianamesine ilişkin de konuşan Erbakan, şunları kaydetti:

“İktidar seçim sonrasında buraları tekrar ele geçirmek için bir hamle mi yapıyor diye insanlar düşünüyor. Çünkü yargıya, adalete güven kalmadı. Geçenlerde bir Vali Bey’in şemsiyesini bir polis arkadaşımız tutuyor, bunu haber yapan muhabir gözaltına alınıyor. Haberi yapanı da gözaltına alıyorlar. Hukukun bu hale geldiği bir ülkede adaletin tecellisiyle ilgili bizim de milletimizin de şüpheleri var. Aziz İhsan Aktaş kendisi söylüyor; 130 küsur AK Partili, 22 MHP’li belediyeden de ihaleler aldığını. Bunlarla ilgili hiçbir şey yok! CHP’li belediyelerle rüşvet ilişkisi varsa, AK Parti ve MHP ile yok mu? Neden incelenmiyor? Muhalefete ayrı hukuk, iktidara ayrı hukuk uygulanıyor. Bu çifte standardı açıkça görüyoruz.”

“Bahçeli’nin Kıbrıs konusundaki görüşlerine katılıyorum”

KKTC’deki seçim sonuçlarına ilişkin açıklamalarda bulunan Erbakan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Kıbrıs’ta federasyon olmaması gerektiği” yönündeki görüşüne katıldığını belirterek, “Kıbrıs’ta bir federasyon yerine bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin devam etmesi, oradaki Barış Harekatıyla elde edilen kazanımların korunması son derece önemlidir” dedi.

KKTC’nin stratejik önemine işaret eden Fatih Erbakan, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için gayret edilmesi, bunun sağlanması gerektiğini belirtti. Erbakan, KKTC’nin kalkınması ve kendi kendine yeter bir hale gelmesi, yani Türkiye’den giden imkanlarla yaşayan bir ülke değil, kendi kendine yeten, üretimin olduğu bir ülke haline gelmesinin de çok önemli olduğunu ifade etti.

“Seçim sonuçlarına herkes saygı göstermeli”

Erbakan, seçim sonuçlarına saygı konusunda Bahçeli ile görüş ayrılığını ise şöyle dile getirdi:

“Ancak tabii katılmadığımız nokta ise KKTC’de hoşumuza gitse de gitmese de seçim sonuçlarına, milletin iradesine saygı duymamız gerekiyor. Bu noktada Sayın Bahçeli’ye katılmıyoruz. O zaman burada da yarın bir gün Türkiye’de de hoşumuza gitmeyen seçim sonuçları ortaya çıktığında, ‘Meclis toplansın bir karar alsın seçimi tanımasın’ gibi bir şeye mi konu götürülecek diye de akla gelebilir. Sosyal medyada ve gazeteciler arasında da halk arasında da biliyorsunuz söylentiler çıktı bu tehlikeli bir şey, halkın iradesine, milletin iradesine saygı duyulması gerekiyor.”

Türk-Kürt kardeşliğini milli görüş olarak savunuyoruz”

Fatih Erbakan, “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin de değerlendirme yaptı. Milli görüş hareketinin, 50 yıldır Türk-Kürt kardeşliğini savunduğunu, kardeşliğin, huzurun, barışın olmasını en az herkes kadar kendilerinin de istediğini dile getiren Erbakan, şöyle devam etti:

“Ancak burada terör örgütüne bir taviz verilmemesi, şehit aileleri ve gazilerimizi üzecek bir takım adımların atılmaması gerekir. Bir de bu sürecin SDG’yi, YPG‘yi de kapsaması gerekir. Çünkü PKK aslında fiilen bitmiş durumda olan bir örgüt. Bunu devlet yetkilileri de sık sık söylediler. Türkiye’deki şartlarda bunu gösteriyor. Büyük ölçüde Suriye’nin kuzeyine çekilmişler orada güçlerini birleştirmişler dolayısıyla burada asıl tehdit unsuru PYD- YPG‘dir. Binlerce tır dolusu silahlarla Amerika tarafından eğitilmiş donatılmış adeta bir terör ordusu haline getirilmiş. Hemen sınırımızda yanı başımızda bir tehdit oluşturuyor. Bunun da mutlaka sürece dahil edilmesi lazım. Sayın Bahçeli ve Sayın Cumhurbaşkanı evet PYD YPG‘de sürecin içindedir deseler de o taraftan böyle bir açıklamanın olmadığını veya böyle bir adımın atılmayacağını görüyoruz. PYD-YPG‘nin Suriye’de kurulacak olan orduya dahil olması ve Suriye’nin de toprak bütünlüğünün korunması tek bir Suriye Silahlı kuvvetlerinin oluşması orada ayrı bir terör ordusunun bulunmaması gerekir.”

“Olası bir affı, umut hakkını millete soralım”

Olası bir af düzenlemesinin mutlaka millete sorulması gerektiğini de ifade eden Erbakan,”Bizim söylediğimiz bir diğer şey de bu sürecin sonunda bir yasal düzenleme yapacaksak siz mesela ‘teröre bulaşmayanlara af getirelim, lider kadrosuna gerekirse af getirelim’ deniyor. Bunu millete soralım. Hani deniyor ya millet istiyor bunu diye. Millete, referanduma götürelim. Bununla ilgili hatta Abdullah Öcalan’ın umut hakkını da gerekirse millete soralım. Millet burada ne diyecekse ona göre hareket edelim. Bu noktada biz milletimizin ‘Umut Hakkı’ yönünde bir karar almayacağını eminiz ve diğer konularda da dediğim gibi affın kapsamıyla ilgili durumuyla ilgili olarak da millet ne diyorsa ona göre hareket edelim kendi başımıza iş yapmayalım bunu söylüyoruz” diye konuştu.

Asgari ücret 45 bin TL olmalı”

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, ekonomiye ilişkin yaptığı açıklamada da asgari ücretin 45 bin TL olması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

“Bunu söyleyince benim de çevremde işverenler var diyorlar ki ‘iyi söylüyorsun da biz ne yapacağız’ diyorlar. Burada da ben gene devlete bir görev düştüğünü düşünüyorum. Faize, kamudaki israfa ve imtiyazlı holdinglere haksız olarak aktarılan trilyonlar var. Bunların hesabını, konuşmalarımızda televizyon programlarında defalarca yaptık. Bir Sinop Boyabat’taki bakır madeninde 480 milyar TL bir holdingin cebine gidiyor. Trilyonlar var vergi muafiyetleri ile yapılan kamu-özel iş birliği projeleri ile şehir hastaneleri ile buradan kısılsın. Kamudaki israfa, yüksek şatafata gidenden kısılsın. Sadece faize giden yıllık 2 trilyon TL’nin çok az bir kısmıyla bile asgari ücretin işverene hiç yük yüklemeden 45 bin TL’ye çıkarmak mümkün olur. Ben devlet olarak 45 bin TL yaptım bile diyebilirsiniz. Bu mümkündür. Bir de 45 bin TL’yi neden söylüyoruz? Yüzde 60’lık bir bağımsız kuruluşların enflasyon hesaplaması var bir de TÜİK’in %30 küsürlük enflasyon hesaplaması var. İkisinin ortalamasını alsanız bile yüzde 45, yüzde 50 yapıyor. Vatandaşı enflasyona ezdirmeyelim deseniz zaten %50 arttırmanız lazım bu da 33 bin TL’ye geliyor. Türkiye’nin büyümesinden kaynaklanan pay asgari ücretliye yıllardan beri verilmedi. Sadece enflasyon hesabı yapıldı. Halbuki bir de Türkiye büyümüş üretimi artmış, milli geliri artmış, bundan bir payın verilmesi lazım. Bunun ekonomistler hesabını yapıyor bunu da eklemeniz lazım bir miktar daha açık kalıyor 45 bine gelmek için. Onu da biz 45 bine niye çıkarıyoruz? Yoksulluk sınırı hesabından dolayı yani iki asgari ücretlinin toplamı bir yoksulluk sınırı olmalı ki bir haneye iki asgari ücret giriyorsa en azından yoksul olmadan kimseye muhtaç olmadan hayatlarını devam ettirebilsinler. Dolayısıyla biz 45 bin liralık bir asgari ücretin, işveren için de yarısını devlet karşılasın yarısını işveren versin yani aradaki 23 bin TL’lik farkın yarısını asgari ücretli başına devlet versin. Faize verilen paranın yarısı, imtiyazlılara haksız yere verilen paranın yarısı bile bunu karşılamaya yeter.”