(ESKİŞEHİR)- Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyi, tarımın geleceğinin masaya yatırıldığı önemli bir panele ev sahipliği yaptı. Panelde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Eskişehir’in geçmişten bugüne kuru tarıma büyük önem verdiğini, Küllüoba kazılarında da Eskişehir’e kuru tarımın miras bırakıldığını belirterek, “Bizler bu mirasa sahip çıkmak için su konusuna ayrıca bir hassasiyet göstermek zorundayız” dedi.
Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir Kent Konseyi, Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ), TMMOB Ziraat Mühendisleri Eskişehir Şubesi ve Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün katkılarıyla “Su, Tarım, Gelecek” başlıklı panel düzenlendi. Haller Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen panel, alanında uzman isimleri ve sektörden paydaşları bir araya geldi.
“Verimli bir tarım için hep birlikte çalışacağız”
Panel öncesi konuşma yapan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Selma Güder, dünya nüfusunun hızla arttığına dikkat çekerek, “Dünya nüfusu hızla artarken, buna paralel olarak gıda üretimi ve su tüketimi de artmaktadır. Ancak bu artışa rağmen mevcut üretim kapasitemiz gelecekte yeterli olacak mı? Su kaynaklarımız giderek azalıyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye, su stresi yaşayan 17 ülke arasında yer almaktadır. Geleceğimiz için, uzmanlarımız ve çiftçilerimizle birlikte bu sorulara yanıt arayacak, sürdürülebilir ve verimli bir tarım için hep birlikte çalışacağız” dedi.
“Çözüm üretme çabasına katkı sunmak istiyoruz”
ESOGÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Onur Koyuncu ise “Yer küremiz, bugün birçok açıdan ciddi sorunlarla karşı karşıya. İklim değişikliği, küresel ısınma, su kıtlığı, sürdürülebilir ve güvenilir tarımın gerekliliği ile 8 milyardan fazla insanın doyurulması meselesi, insanlık için büyük bir sorumluluk oluşturuyor. Bizler, akademi dünyasının bir parçası olarak bu sorumluluğun farkındayız. Bu süreçten payımıza düşeni almak ve çözüm üretme çabasına katkı sunmak istiyoruz” diye konuştu.
“Bir damla su, bir yaşam demektir”
Suyun önemine değinen Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Ahmet Kapanoğlu da “Dünyaya baktığımızda, bir zamanlar coşkuyla akan nehirlerin, bereket saçan göllerin ve su kaynaklarının giderek azaldığını görüyoruz. Suyu hiç bitmeyecek bir kaynak sanıyoruz. Bizler bereketin ve nimetin kıymetini bilen insanlarız. Kuraklıkla mücadele, insanlık tarihi kadar eski bir mücadeledir. Bugün de bu mücadeleyi bireysel ve toplumsal olarak sürdürmek zorundayız. Her birimiz, bireysel su tasarrufu yaparak bu büyük çabanın bir parçası olabiliriz. Unutmayalım: Bir damla su, bir yaşam demektir” ifadelerini kullandı.
“Su yoksa tarım yoktur, tarım yoksa yaşam yoktur”
Eskişehir Vali Yardımcısı Adem Keleş ise şöyle konuştu:
“Öncelikle, suyu bir kaynak değil, bir emanet olarak görmeliyiz. Tarımsal üretimde su verimliliği yüksek tekniklere geçmek artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bu bağlamda kırsal alanlarımızın su kullanımıyla ilgili avantaj ve dezavantajlarını doğru tespit etmek, tarımsal sulama, çevresel ve fiziksel altyapı gibi konularda tüm ilgili kurumlarımızın kırsal alanların ihtiyaçlarına uygun planlama çalışmalarına katkı sağlaması mecburiyetimiz vardır. Damla ve yağmurlama sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin tercih edilmesi, atık suların arıtılarak yeniden kullanımı gibi akıllı tarım uygulamaları, geleceğimizi şekillendirecektir. Ayrıca her bir bireyin su tasarrufu konusundaki bilinçlenmesi, bu mücadelenin en güçlü halkasını oluşturacaktır. Su yoksa tarım yoktur, tarım yoksa yaşam yoktur.”
“Biz, tarihin seslerini duyarak ilerleyeceğiz”
Başkan Ayşe Ünlüce ise yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Türkiye, iklim krizinden en çok etkilenen ülkelerden biridir. İç Anadolu Bölgesi olarak da bu krizden en çok etkilenen bölgelerin başında geliyoruz. Eskişehir, özellikle kuru tarım konusunda muhteşem bir tarihe sahip. Eskişehir 1929 yılında büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde Ali Numan Kıraç’ın ‘Dry Farming’, yani kuru tarım araştırma laboratuvarını kurduğu şehir. Bizler, hiçbir şey yapamasak bile bu mirasa sahip çıkmak için su konusuna ayrı bir hassasiyet göstermek zorundayız. Üstelik Atatürk’ün Eskişehir’i boşuna seçmediğini düşünüyorum. Seyitgazi’de devam eden Küllüoba kazından bize 5 bin yıl öncesinden bazı mesajlar geliyor. Ne diyor Küllüoba bize bu mesajında? ‘Ben, bundan 5 bin 200 yıl önce bu topraklarda kuraklık yaşandığı dönemlerde sulu tarımı bıraktım, kuru tarıma yöneldim. Koyun yerine keçi yetiştirdim, su isteyen tarım ürünleri yerine karabuğday ve tahıl yetiştirdim.’ Biz, tarihin bu seslerini duyarak ilerleyeceğiz. Bu, Eskişehir’e büyük bir emanet. Bu mirası, bu emaneti duyarak ilerliyoruz ki bugün şehrimizin değerli paydaşları bu önemli konuyu gündemimize, masamıza getiriyorlar. Ben, bu panelin başta Eskişehir olmak üzere tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını, güzel sonuçlar doğurmasını, burada tartışılan konuların bu salonda kalmayıp hem şehrimiz hem de ülkemiz için faydalı olmasını diliyorum. Buraya gelen, bize destek olan ve yanımızda bulunan herkese şükranlarımı, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.”
Konuşmaların ardından başlayan panelde ESOGÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Onur Koyuncu, ESOGÜ Ziraat Fakültesi Prof. Dr. İmren Kutlu, ESOGÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koç Mehmet Tuğrul, Çiftçi İlayda Altıntaş, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Selma Güder ve Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nden Ziraat Mühendisi Hasan Çakıllı iklim krizi, su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı, tarımsal üretim ve gıda güvenliği gibi kritik konularını ele aldı.