(TBMM) – Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, “Aile Yılı” kapsamında İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen etkinlikle ilgili olarak “Etkinliğin içeriği ‘Aile Yılı’ politikalarıyla uyumlu bir çerçevede LGBTİ bireyleri tehdit unsuru olarak gösterirken, Bakanlığınız bu yaklaşımın bilimsel hiçbir geçerliliği bulunmadığının farkında mıdır? Üniversite yönetiminin görevi bilim dışı, provokatif ve nefret suçunu körükleyen etkinlikleri kampüslere taşımak; bunun için üniversiteyi polis ablukasına almak ve gençlere baskı yapmak mıdır” diye sordu.
EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde düzenlenen “Aileye Yönelik Modern Tehdit: Eşcinsel Yönelim” başlıklı etkinliği soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Bayhan, “Bu etkinliğin, eşcinsel yönelimi patolojik ve tehdit unsuru olarak sunan, LGBTİ öğrencileri doğrudan hedef hâline getiren, bilimsel hiçbir karşılığı olmayan bir nefret söylemini akademik faaliyet kisvesi altında meşrulaştırdığı görülmüştür” ifadelerini kullandı.
Etkinlik sırasında fakülte kapısına yoğun sivil polis ve özel güvenlik yığıldığına değinen Bayhan, şunları kaydetti :
“Öğrencilerin kendi bilimsel ve kültürel etkinlikleri keyfi biçimde engellenmiş, kampüs polis ablukası altına alınmıştır. Bu tablo, üniversitenin öğrencileri ve bilimi değil; tek adam rejiminin ideolojik hegemonyasını korumayı önceleyen bir alana dönüştürüldüğünü göstermektedir. Bir diğer husus, nefret içerikli etkinliklerin Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından fonlanarak teşvik edildiği açıklamalarıdır. Bu iddialar, ‘Aile Yılı’ adı altında LGBTİ karşıtı nefret söyleminin bir bütün olarak kamu kurumlarına yayıldığını göstermektedir. Gerçekte asıl tehdit, bilimi yok sayan, gençlerin özgürlük alanını daraltan, üniversiteleri inşa edilmeye çalışılan faşist bir rejimin arka bahçesine dönüştürmeye çalışan bu siyasal tutumdur. Bu nedenle söz konusu uygulamalardan vazgeçerek gençlerin eşit–özgür–demokratik–bilimsel eğitim hakkının güvence altına alınması başta Bakanlığınızın sorumluluğundadır.”
“Üniversitelerde bilim dışı içeriklerin ders, söyleşi veya akademik faaliyet kılıfıyla sunulmasına yönelik bir denetim mekanizmanız var mıdır?”
Bayhan, Bakan Tekin’den şu sorulara yanıt vermesini istedi:
“İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen etkinliğin içeriği ‘Aile Yılı’ politikalarıyla uyumlu bir çerçevede LGBTİ bireyleri tehdit unsuru olarak gösterirken, Bakanlığınız bu yaklaşımın bilimsel hiçbir geçerliliği bulunmadığının farkında mıdır?
Üniversitelerde bilim dışı içeriklerin ders, söyleşi veya akademik faaliyet kılıfıyla sunulmasına yönelik bir denetim mekanizmanız var mıdır?
Üniversite yönetiminin görevi bilim dışı, provokatif ve nefret suçunu körükleyen etkinlikleri kampüslere taşımak; bunun için üniversiteyi polis ablukasına almak ve gençlere baskı yapmak mıdır? Eğer değilse; İstanbul Üniversitesinin atanmış rektörü Osman Bülent Zülfikar ve yönetimi hakkında bir soruşturma açılmış mıdır? Açılmadıysa nedeni nedir?
Etkinlikte eşcinsel yönelimin patolojik ve ‘aileye tehdit’ olarak çerçevelenmesi, öğrenciler açısından açık bir nefret söylemi oluşturmaktadır. Bakanlığınız, eğitim kurumlarında LGBTİ karşıtı nefret dilinin yayılmasını engellemek için ne tür politika ve yaptırımlar uygulayacaktır?
İstanbul Üniversitesinin polis ablukasına alınması, öğrencilerin fakülteye girişinin engellenmesi ve kampüsün baskı altında tutulması uygulamalarının gerekçesi nedir? Bu uygulamalar Bakanlığınız tarafından uygun görülmüş müdür? Konuya ilişkin bir soruşturma başlatılmış mıdır?
‘Aile Yılı’ programı kapsamında LGBTİ karşıtı etkinliklere kamu kaynağı sağlandığı iddiası doğru mudur? Bu bir kamu hizmeti midir? Gençlik ve Spor Bakanlığı veya Bakanlığınıza bağlı herhangi bir birim, bilimsel niteliği olmayan ve nefret söylemi üreten etkinliklere finansman veya lojistik destek vermiş midir? Verdiyse bunun tutarı ve hukuki dayanağı nedir?
Üniversite öğrencilerinin bilimsel ve kültürel etkinlikleri keyfi şekilde iptal edilirken, nefret söylemi içeren etkinliklerin korunması yönündeki uygulamalar siyasi bir tercihin sonucu mudur? Bakanlığınız bu çifte standarda ilişkin bir inceleme yürütmüş müdür?
Gençlerin eğitim ortamında eşit, güvenli ve özgür biçimde var olabilmesi için; LGBTİ öğrencilerin ayrımcılığa karşı korunmasına yönelik ulusal düzeyde bir politika hazırlamayı düşünüyor musunuz?
Son olarak, Bakanlığınız üniversitelerde bilimsel özgürlüğü ve akademik özerkliği güçlendirmeye yönelik herhangi bir plan üzerinde çalışmakta mıdır? Çalışılıyorsa bu plan, nefret söylemi ve ideolojik müdahalelerle mücadeleyi kapsamakta mıdır?
On binlerce üniversiteli gencin çözülmesi gereken acil ortak talepleri varken (ulaşım, konaklama, yemek, bilimsel düşünce, demokratik üniversite), gerek Bakanlığınızın gerek Gençlik ve Spor Bakanlığının ve diğer kamu kaynaklarının bu taleplerin çözümü için kullanılması gerekmez mi?
Üniversitenin kayyım yönetiminin keyfi uygulamalarının başkaca örnekleri de vardır. 4 Kasım 2025 tarihinde yapılacağı duyurulan, kadın kulüpleri ile kadın araştırmaları merkezinin ortak hazırladığı ‘6284 Yaşatır’ etkinliği, kayyım yönetimi tarafından etkinliğe saatler kala iptal edilmiştir. Kayyım Osman Bülent Zülfikar ve mevcut yönetiminin bilim dışı, keyfi ve hukuka aykırı; öğrencilerin iradesini yok sayan uygulamaları hakkında Bakanlığınız tarafından bir soruşturma veya yaptırım uygulanacak mıdır?”

