Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan: Beştepe Sarayı olmak üzere tüm keyfi uçak, otomobil, kiralık bina ve diğer araçlar gerçek bir tasarruf için satılmalı ya da halk için kullanılmalıdır

2026 bütçesiyle ilgili görüşlerini açıklayan Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, “Bu bütçe halktan yana da değil! SARAY için günde 58 milyon TL harcanacak. Lüks ve şatafattan başka bir manası olmayan, başta Beştepe Sarayı olmak üzere tüm keyfi uçak, otomobil, kiralık bina ve diğer araçlar gerçek bir tasarruf için satılmalı ya da halk için kullanılmalıdır” dedi. Aslan, vergi yükünü ise geçim derdiyle boğuşan işçi sınıfı ve emekçilerin değil kolayca servet edinen sermaye sınıfının üstlenmesini, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmasını istedi, “Yoksulluk sınırı ve altında ücret geliri olan emekçilerden gelir vergisi alınmamalıdır. ÖTV, KDV gibi tüm dolaylı vergiler kaldırılmalıdır” ifadelerini kullandı.

2026 bütçesiyle ilgili görüşlerini açıklayan Emek Partisi Genel Başkanı Seyit

Haber: Beril KALELİ/Kamera: Belçim KILIÇKIRAN

(İSTANBUL) 2026 bütçesiyle ilgili görüşlerini açıklayan Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, “Bu bütçe halktan yana da değil! SARAY için günde 58 milyon TL harcanacak. Lüks ve şatafattan başka bir manası olmayan, başta Beştepe Sarayı olmak üzere tüm keyfi uçak, otomobil, kiralık bina ve diğer araçlar gerçek bir tasarruf için satılmalı ya da halk için kullanılmalıdır” dedi. Aslan, vergi yükünü ise geçim derdiyle boğuşan işçi sınıfı ve emekçilerin değil kolayca servet edinen sermaye sınıfının üstlenmesini, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmasını istedi, “Yoksulluk sınırı ve altında ücret geliri olan emekçilerden gelir vergisi alınmamalıdır. ÖTV, KDV gibi tüm dolaylı vergiler kaldırılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Yılı Mekezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerinde görüşmeler yapılacağı bugün partisinin İstanbul’daki Genel Başkanlık İrtibat Bürosu’nda basın açıklaması yaptı.

“2026 bütçesinin emekçiler açısından hiçbir karşılığı yoktur”

“2026 bütçesinin, Meclis Genel Kurul mesaisi bugün başlıyor. 14 gün kesintisiz sürecek mesai süresince iktidarın önümüzdeki yıl, yıl boyunca yapacağı harcamalar kalem kalem sıralanacak. Fakat biliyoruz ki… Bütçe sadece bir rakamlar tablosu değildir. Bütçe, harcamalar için gerekli kaynağın toplumun hangi kesimlerinden toplanacağını, kimlere nasıl dağıtılacağını ortaya koyan, sınıfsal tercihleri yansıtan metinlerdir.
Bütçeye bu gözle baktığımızda görüyoruz ki… Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın, komisyona sunumu sırasında, bütçe hakkında sarf ettiği ‘istikrar ve refah’ tanımlamasının emekçiler açısından hiçbir karşılığı yoktur” sözleriyle basın açıklamasına başlayan Aslan, iktidarın kemer sıkma politikasını şöyle eleştirdi:

“Faizciye, müteahhide, Saray’a, sermayeye bol kaynak bol teşvik; geniş emekçi kesimlerin payına adaletsiz bir vergi sistemi, kaynağın adaletsiz dağıtımı…”

“‘İstikrar’ denilenin, Mehmet Şimşek rehberliğinde 2,5 yıldır uygulanan kemer sıkma programının aynen devam edeceğinin ilanı. Sözüm ona ülkeye döviz sokabilmek, enflasyonu düşürebilmek için hayata geçirilen istikrarın formülü şu: Yüksek faiz, düşük ücret, sabit kur. Bu formülün işçi ve emekçilere refah değil, açlık, yoksulluk, sefalet düzeyinde ücret dayattığını yaşayarak gördük! 2026 Bütçesinin ‘ruhu’ da iktidarın ‘kemer sıkma’ programına göre oluşturulmuş: Faizciye, müteahhide, Saray’a, sermayeye bol kaynak bol teşvik; geniş emekçi kesimlerin payına adaletsiz bir vergi sistemi, kaynağın adaletsiz dağıtımı…

“’Cebimizden 5 kuruş çıkmayacak’ denilerek yaptırılan bu projelere 238 milyar lira daha ödenecek”

Faiz ödemeleri artışı %33,6. Bir avuç faizciye 2,7 trilyon lira aktarılacak! 16 milyon emekli için SGK’ya aktarılacak olan kaynak 1,8 trilyon lira.
Bu bütçe çok açık ki emekliden yana değil! Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) olarak bilinen projelerin bütçeye olan yükü 2026’da büyüyerek artmaya devam edecek. ‘Cebimizden 5 kuruş çıkmayacak’ denilerek yaptırılan bu projelere, 2017 yılından bugüne 390 milyar liradan fazla ödeme yapıldı. 2026 yılında da KÖİ projeleri çerçevesinde yaptırılan köprüler, otoyollar, Avrasya Tüneli ve şehir hastanesi müteahhitlerine toplam 238 milyar lira daha ödenecek. Geçmeyen, gitmeyen milyonlarca vatandaştan toplanan yüz milyarlarca liralık vergiyi müteahhide cömertçe aktaran iktidar iş çiftçiye gelince çok cimri! Tarım kanunundaki; ‘Bütçeden tarıma ayrılan pay GSYH’nin %1’inden aşağı olamaz’ hükmü yine yok sayılacak. Tarım destekleri için öngörülen 168 milyar TL’lik kaynak sadece binde 2 düzeyinde. Kanunda yazanın 5’te 1’i… Bu bütçenin çiftçiden yana da olmadığı ortada!”

2026’da vatandaştan 13,8 trilyon liralık vergi toplanmasının hedeflendiğini; bunun 8,5 trilyonu tüketimden alınacak, yani dolaylı vergi olacağını vurgulayan Aslan şöyle devam etti:

“Bu bütçe halktan yana da değil!… SARAY için günde 58 milyon TL harcanacak”

“Dolaylı vergi demek aslında, gariban emeklinin, asgari ücretlinin süper zenginle aynı miktarda ödediği, patronların tüketirken ödediği bu KDV’yi gider gösterip ödeyeceği kurumlar vergisinden düşebildiği, emekçinin bu şansının hiç olmadığı ADALETSİZ bir vergi demek! Öte yandan gelir vergisinin yükü de bordro mahkûmu emekçilerin sırtında olacak! Ayrıca, an itibariyle açlık sınırının 29 bin 828 TL, yoksulluk sınırının 97 bin 159 TL olduğu ülkemizde 40 bin liranın üstünde ücret ve maaşı olan emekçiler zengin muamelesi görüp %20, %27’lik gelir vergisi kesintisiyle karşılaşacak. Bu bütçe halktan yana da değil! SARAY için günde 58 milyon TL harcanacak. Ama ‘kadının güçlendirilmesi’ adı altında ayrılan pay günlük 51 kuruş! Başkaca örnekler de sıralamak mümkün ama bu örnek dahi ‘bütçede kadına yer yok’ demek için yeterli. Okullarda çocuklara tek öğün ücretsiz yemek için ayrılan pay ‘sıfır’. Son 12 yılda 800 çocuk işçi hayatını kaybetti, çocuk işçiliğiyle mücadele için ayrılan pay da ‘sıfır’. ‘Mesleki eğitim’ adı altında, sermayeye ucuz emek olarak sunulan yüzbinlerce MESEM’li çocuk için tablo da ortada: Günde 10-12 saate varan çalışma süreleri, asgari ücretin üçte birine denk düşen ücretler, kimisi ölümlü (her ay 15 çocuk) sürekli yaşanan iş kazaları ve sistematik denetimsizlik nedeniyle çocuklar hayatını kaybediyor! Bu tabloya rağmen Milli Eğitim Bakanı sistemi teşvik edip devam edeceklerini ilan etti. Maalesef çocuklara da yok…

“Türkiye, 18-24 yaş arası gençlerde her üç gençten biri (%31,3) ne işte ne eğitimde, ‘kayıp gençlik’ olarak yaşıyor”

OECD’nin her yıl yayımladığı “Bir Bakışta Eğitim 2025” raporuna göre; genç işsizlik oranında, ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranında ve öğrenci başına yapılan eğitim harcamalarda Türkiye en düşük sevide! Türkiye, 18-24 yaş arası gençlerde her üç gençten biri (%31,3) ne işte ne eğitimde, ‘kayıp gençlik’ olarak yaşıyor. Bütçede gençliği ucuz emek kılacak teşviklerin dışında bir kaynak yok. Mutlak bir geleceksizliğe mahkûm edilen gençliğe kölece çalışma koşulları dayatılıyor. Ne acı ki gençliğe de bütçede yer yok!

“İstisna, muafiyet, teşvik adı altında 3 trilyon 600 milyar tutarında vergi alınmayacak”

Patronlar için ise bolca var. Yatırım teşviki var, yenilik ve tasarım faaliyetini teşvik var, vergi teşviki var, var da var. İstisna, muafiyet, teşvik adı altında 3 trilyon 600 milyar tutarında vergi alınmayacak. 2 trilyon 400 milyarı sermaye lehine! Oysa sermayeden alınmayan bu 2 trilyon 400 milyar lira, vergi havuzuna alınsa herkesin maaşı artırılabilir. Fakat görüyoruz ki; kamu emekçilerinin maaşları sınırlı artacak. Enflasyona ezilecek! Bu yıla göre 2026 yılında asgari ücretten alınmayacak toplam vergi tutarındaki artış oranına bakınca asgari ücretteki artışın da düşük kalacağı anlaşılıyor. IMF, Dünya Bankası, yabancı bankalar, yabancı fonlar ve birçok sermaye temsilcisinin dile getirdiği, ‘ücret artışlarının beklenen enflasyondan fazla olmaması gerektiği’ çağrısıyla uyumlu bir bütçe var. Evet bu bütçede kamu emekçisi de asgari ücretli de yok!

Türkiye’nin ‘savaş’ bütçesi 2026 yılı için rekor seviyeye ulaşacak; savunma harcamalarına, silahlanmaya 1 trilyon 202 milyar TL, ‘iç güvenliğe’ 953 milyar TL, toplamda 2 trilyon 155 milyar TL kaynak aktarılacak. Buna karşın Millî Savunma Bakanlığı’nın bütçesinde savunma sanayii işçilerinin yoksulluk sınırının altında çalışmasını değiştirmeye yönelik pay yok. Ki bu işçiler; ağır ve tehlikeli işlerde çalışıyorlar; askerî üretimin en kritik rollerini üstleniyorlar, yüksek katma değer yaratıyorlar, fakat bütçede karşılığını alamıyorlar. Bütçenin neresine bakarsak; orada sermaye lehine bir taraf görüyoruz!”

Seyit Aslan, “halktan yana bir bütçe için” önerdikleri 15 acil düzenlemeyi ise şöyle sıraladı:

“Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır”

“1.Vergi yükünü geçim derdiyle boğuşan işçi sınıfı ve emekçiler değil kolayca servet edinen sermaye sınıfı üstlenmelidir. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır. Yoksulluk sınırı ve altında ücret geliri olan emekçilerden gelir vergisi alınmamalıdır. ÖTV, KDV gibi tüm dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.

2.Yoksulluk sınırının altında yaşayan emekçilerin elektrik, su, ulaşım gibi temel ihtiyaçları ücretsiz karşılanmalı ve bütçeden pay ayrılmalıdır.

3.Servet vergisi getirilmelidir.

4.Her vatandaşın parasız, nitelikli ve kamusal olarak alabileceği bir sağlık hizmeti için sağlığa yeterli bütçe ayrılmalıdır. Kaynaklar özel hastaneler için kullanılmamalı, aksine özel hastaneler kamulaştırılmalı ve emekçi örgütleri tarafından her anlamda denetlenmelidir.

5.Eğitim parasız, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde olmalı, öğretmen sayısı artırılmalı, çocuklara bir öğün sağlıklı yemek sağlanmalı, okulların koşulları ve kapasitesi teknik ve hijyen açısından geliştirilmeli ve eğitim bütçesi bu doğrultuda artırılmalıdır.

6.Savaşa, askerî harcamalara ve yandaş savaş tekellerine ayrılan bütçe, halkın ihtiyaçları için kullanılmalıdır.

7.Çalışma Bakanlığı bütçesi yeniden yapılandırılmalı, işyeri denetimlerinin düzenli yapılması, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin takibi, çocuk işçiliğinin önlenmesi ve gerçek anlamda bir denetim için kullanılmalıdır.

8.Bütçeden çeşitli adlar altında tarikat ve cemaatlere yapılan tüm aktarımlar son bulmalı, bu bağlamda yapılan anlaşmalar iptal edilmelidir.

9.Tarım Bakanlığı bütçesi yeniden yapılandırılmalı, tarımın geliştirilmesi, hayvancılığın desteklenmesi ve küçük üreticilerin korunması için küçük üreticilerin borçları silinmeli, mazot, gübre vb. girdilerde vergi sıfırlanmalıdır.

10.Ücretsiz ve güvenli barınma koşullarının sağlanması için bütçe harcamaları uzun vadeli planlanmalı, güvenilir ve sağlıklı konutların yapımı doğa ve toplum uyumunu gözetecek bir biçimde organize edilmelidir.

11.Tüm bakanlıkların bütçeleri açık ve şeffaf biçimde denetlenmeli, üst düzey bürokrat, bakan, milletvekili, müsteşar ve orduda görev alan tüm üst düzey personelin maaşları kalifiye işçi ücretlerinin ortalamasını aşmayacak şekilde sınırlandırılmalıdır.

12.Cumhurbaşkanlığı bütçesindeki gizli ödenek uygulaması kaldırılmalı, harcamalar şeffaf bir biçimde halka açıklanmalı ve bütçe sınırlandırılmalıdır.

13.Lüks ve şatafattan başka bir manası olmayan, başta Beştepe Sarayı olmak üzere tüm keyfi uçak, otomobil, kiralık bina ve diğer araçlar gerçek bir tasarruf için satılmalı ya da halk için kullanılmalıdır.

14.Faiz ödemelerinin tamamı gözden geçirilmeli ve gerekirse durdurulmalıdır.

15.Bütçe bir bütün olarak işçi sınıfının koşullarını iyileştirmek, sermayenin sömürüsünü sınırlandırmak amacıyla yeniden yapılandırılmalıdır”