Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Elder Genel Sekreteri Erdoğan: Sürdürülebilir elektrik için vatandaşlarımız da sorumluluk almalı

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan, son 55 yılın en sıcak yazının yaşanmasıyla elektrikte rekor talep artışı yaşandığını belirterek, dağıtım şirketlerinin yanı sıra vatandaşların da güvenli ve bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmesi gerektiğini dile getirdi.

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan,

(SİVAS) – Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan, son 55 yılın en sıcak yazının yaşanmasıyla elektrikte rekor talep artışı yaşandığını belirterek, dağıtım şirketlerinin yanı sıra vatandaşların da güvenli ve bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmesi gerektiğini dile getirdi.

Türkiye bu yaz, meteorolojik ölçümlerin tutulduğu son 55 yılın en sıcak dönemini yaşadı. Aşırı sıcaklıklar, elektrik talebinde şimdiye kadar görülmemiş bir artışa yol açtı ve anlık tüketim 60 bin megavatı geçti. Bu durum, yalnızca tüketim tarafında değil, üretim kapasitesinde de verim kayıplarıyla birleşerek sistemi zorladı.

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder) Genel Sekreteri Fakir Hüseyin Erdoğan, sürecin yalnızca dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olmadığını vurgulayarak, vatandaşların da güvenli ve bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmesi gerektiğini belirtti.

“Tarihte ilk kez temmuz ayında anlık elektrik talebimiz 60 bin megavatı aştı”

Son dönemde dünyada ve Türkiye genelinde özellikle yaz aylarında elektrik talebinin arttığına dikkat çeken Erdoğan, “Tarihte ilk kez temmuz ayında anlık elektrik talebimiz 60 bin megavatı aştı. Meteorolojik verilerin kaydedildiği son 55 yılın en sıcak yazını yaşadık. Aşırı sıcaklık, hem talep tarafında ciddi artış yarattı hem de üretim tarafında çeşitli sorunlara yol açtı. Özellikle termik santrallerde, soğutma ihtiyacının artmasıyla birlikte verim düşüyor. Termodinamik olarak, ortam sıcaklığı yükseldikçe santralin soğutma kapasitesi azalıyor. Bu da üretim kapasitesini sınırlandırıyor. Bazı günlerde santraller tam kapasite çalışamadı. Benzer şekilde rüzgâr santralleri de yüksek sıcaklık ve basınç farkı azlığı nedeniyle verim kaybı yaşadı. Yani aynı anda hem talep arttı hem üretim düştü, sistem zorlandı” dedi.

“Elektrik dağıtım şirketleri, yalnızca üretilen elektriği tüketiciye ulaştıran yapıdır”

Talep artışında yaşanan aksaklıklardan ilk olarak dağıtım şirketlerinin nasibini aldığını ifade eden Erdoğan, sistemin işleyişine dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Vatandaş elektriği kimin taşıdığını görüyorsa, yaşanan en küçük aksaklıkta ilk tepkisini ona gösteriyor. Ancak elektrik dağıtım şirketleri, yalnızca üretilen elektriği tüketiciye ulaştıran yapıdır. Tıpkı bir lojistik zinciri gibi, bazen üretici ürünü zamanında teslim edemeyebilir, bazen nakliyede sorun yaşanabilir. Vatandaş bunu doğrudan dağıtım şirketinden bilse de yaşanan aksaklıkların bir bölümü de aslında üretim kaynaklı olabiliyor. Bu yaz yaşadığımız olağanüstü sıcak günlerde talep çok arttı. Yalnızca 1 derecelik sıcaklık artışı 750 ile 1500 megavat arasında ek talep doğurabiliyor. Temmuz ayında 8 dereceye varan artışlar oldu ve sistemimiz tarihinde ilk kez bu ölçekte bir deneyim yaşadı. Şunu net söylemeliyim, normal şartlarda dağıtım şebekesi, tasarımı gereği bu elektriği taşımakta sorun yaşamaz. Ancak talep bazı illerimizde geçen yıla göre yüzde 100’e, bazı bölgelerde yüzde 70’e kadar artınca, bu olağanüstü artışın etkilerini sahada hissettik. Bu nedenle biz de kendi derslerimizi çıkarıyoruz, önümüzdeki dönem için ek tedbirler hazırlıyoruz.”

“Vatandaşlarımızın tesisatın kapasitesini kontrol ettirmesi ve keyfi değişikliklerden kaçınması gerekiyor”

Talep tarafında yaşanan artışla bireysel sorumluluklara dikkat çeken Erdoğan, ev tesisatlarında yapılan yanlış tadilatların büyük risk taşıdığını hatırlatarak geleneksel olarak televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi cihazlara göre planlanmış elektrik tesisatlarının sonradan yüksek güç çeken cihazlarla zorlandığını söyledi. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Vatandaş açısından da önemli bir husus var. Bu da evlerde kullanılan elektrik tesisatı. Geleneksel olarak televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi cihazlara göre planlanmış sistemlere sonradan yüksek güç çeken klimalar, ısıtıcılar veya şarj üniteleri ekleniyor. Eğer bu tadilatlar projeye uygun şekilde yapılmazsa, sigorta atması veya hatta yangın riski doğabiliyor. Binalarda çıkan yangınların önemli bir kısmının ‘elektrik kontağı’ kaynaklı olması tesadüf değildir. O nedenle vatandaşlarımızın da tesisatın kapasitesini kontrol ettirmesi ve keyfi değişikliklerden kaçınması gerekiyor. Bir diğer önemli başlık elektrikli araçlardır. Şu anda birçok apartmanda ve sitede, evlere ya da ortak alanlara şarj üniteleri kuruluyor. Kamuya açık şarj istasyonlarında yönetmelik gereği projeler eksiksiz uygulanıyor. Fakat bireysel kurulumlarda çoğu kez proje tadilatı yapılmadan montaj yapıldığını görüyoruz. Bu da ileride ciddi sorunlara yol açabilir. Zira akaryakıt tüketimi neredeyse aynı kalırken, elektrikli araçlardan kaynaklı elektrik talebi bir yılda 5 kat artmış durumda. Bu hızlı büyümenin tesisat güvenliğiyle birlikte yönetilmesi gerekiyor.”

“Enerji, yüksek risk barındıran bir alandır”

Enerji sistemlerinin yüksek risk barındırdığını vurgulayan Erdoğan, yanlış müdahalelerin toplumsal bedelini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“Enerji, yüksek risk barındıran bir alandır. Sigortalar, kablolar, şebeke elemanları keyfi şekilde değiştirilmemelidir. Nasıl ki deprem bilinciyle kolon kesmenin yasak olduğunu biliyorsak, elektrik sistemlerinde de aynı bilinçle hareket etmeliyiz. Aksi halde bedelini hep birlikte, daha ağır sonuçlarla ödeyebiliriz. Bu yüzden hem dağıtım şirketlerinin sorumlulukları var hem de vatandaş olarak hepimizin dikkat etmesi gereken noktalar.”

Önümüzdeki dönemde elektrik talebinin daha da artacağının altını çizen Erdoğan, “Bunun için kurumlarımız hazırlık yaparken vatandaşlarımızın da kendi sorumluluğunu üstlenmesi şart. Ancak bu şekilde, güvenli ve sürdürülebilir bir elektrik arzını birlikte sağlayabiliriz diye konuştu.

“2013-2024 yılları arasında çıkan orman yangınlarının yüzde 3’ü enerji nakil hattı kaynaklı olarak ortaya çıkmış”

Erdoğan, enerji nakil hatlarının orman yangınları üzerindeki etkisine ilişkin de konuştu. Erdoğan, “Orman Bakanlığı’nın verilerine göre, 2013-2024 yılları arasında çıkan orman yangınlarının yaklaşık yüzde 3’ün biraz altındaki kısmı enerji nakil hattı kaynaklı olarak ortaya çıkmış” dedi.Erdoğan, enerji nakil hattı kaynaklı denince insanların aklına dağıtım şirketlerinin geldiğini belirtti.

Erdoğan, Orman Kanunu’nun 110’uncu maddesini hatırlatarak, herhangi bir orman yangını çıktığında hem idari tahkikat hem de adli tahkikat sürecinin başladığını kaydederek, “Bir müddet sonra araştırmalar ortaya koyuyor ki, yangınlar enerjiden kaynaklı değil. Bilirkişi ataması yapıldı ve bilirkişilerin incelemeleri devam ediyor. O bilirkişilerin raporu ortaya çıktıktan sonra biz de bakacağız. Bizim elimizdeki bilgiler, o orman yangınının enerji nakil hattı kaynaklı olmadığını gösteriyor ama nihayetinde bunun kararını mahkemeler verecek” dedi.

Alınabilecek önlemlere de değinen Erdoğan, “Mevzuatta, ‘hat boyunca budama işlemleri yapılacak’, ‘o hattın altının örtü temizliği yapılacak’, ‘sigortalı direklerin diplerinin temizliği yapılacak’, ‘izolatörler kontrol edilecek, çatlaklar varsa o çatlak izolatörler değiştirilecek’ deniyor. Bütün bunların hepsi her yıl yapılıyor. Bu işleri de dağıtım şirketlerimiz şu andaki elindeki planlar çerçevesinde eylül ayı sonuna kadar bu anlamdaki kontrollerini sıkı bir şekilde devam ettiriyorlar” ifadelerini kullandı.