Haber: Serra TAYLAN
(ELAZIĞ) – Elazığ Kurs-Der Başkanı Veli Aksu, sadece üniversitelerde değil liselerdeki eğitimin kalitesinin de düştüğünü belirterek, “Düşünün 120 sorudan 0.5 net yapmayan öğrencileri biz liseden mezun ettik. Şimdi liseden mezun olan öğrenci sayımız yaklaşık 900 bin. Üniversitelere yerleşen öğrenci sayımız da 900 binin üzerinde. Yani neredeyse liseden mezun olan öğrencilerin hemen hepsi üniversiteli olmakta artık” dedi.
Elazığ Kurs-Der Başkanı Veli Aksu, ortaöğretim ve üniversite eğitiminin kalitesine ilişkin açıklama yaptı. Üniversite sayısının fazla olmasının eğitimin kalitesi ile doğru orantılı olmadığını belirten Aksu, mevcut sistemle sınavlarda yarım net yapan öğrencilerin bile üniversitelere girdiğini söyledi. Aksu, şunları söyledi:
“Üniversite sayısını bu kadar çok olması ülkemizde üniversitelerin itibarsızlaştırılması anlamına gelir. Ülkemizde şu anda 220 civarında üniversite var. Ortalama olarak bu yıl üniversiteye 920 bin öğrenci alındı. Geçen yıl ise 1 milyon 111 bin öğrenci alınmıştı. Yani neredeyse liseden mezun olanların hemen hepsi üniversiteye eğer tercih yapsa ya da puanı hesaplanabilse yerleşebiliyor. Bizim asıl problemimiz sadece üniversiteler değil, liselerde de nitelikli bir eğitim yok. Düşünün 120 sorudan 0.5 net yapmayan öğrencileri biz liseden mezun ettik. Şimdi liseden mezun olan öğrenci sayımız yaklaşık 900 bin. Üniversitelere yerleşen öğrenci sayımız da 900 binin üzerinde. Yani neredeyse liseden mezun olan öğrencilerin hemen hepsi üniversiteli olmakta. Artık bizim üniversiteleri 2 kategoriye ayırmamız lazım. Bunlardan biri ‘üniversite’ diğeri ‘üniverlise’. Yani lisenin devamı. Tıpkı LGS sınavında olduğu gibi bir puanla alan okullar. Üniversitede nitelikli olan üniversiteler, yani bunlar ODTÜ’dür, İTÜ’dür, Boğaziçi’dir, Yıldız’dır, Ege’dir, Marmara’dır, Ankara’dır, Gazi’dir.
“Üniversitelerin artık hiçbir özelliği kalmadı”
Bir de bunun dışında puanı hesaplanan 0.5 netle puan çekebilen öğrencinin tercih ettiği üniversiteler var. Dolayısıyla hemen her gencin üniversiteli olduğu bir dönemde üniversitelerin artık hiçbir özelliğinin kalmadığı, hatta tam tersine aranan meslek grubu yani bir duvar ustası, bir sıva ustası, bir fayans ustası gibi meslek grupları sıradan üniversitelerin sırada bölümlerinden mezun olanlardan daha daha itibarlı. Dolayısıyla burada kesinlikle ülkemizde ihtiyaca göre kontenjanların oluşturulup, üniversite sayılarımızın bölüm kontenjanlarının kesinlikle bir alt fizibilite çalışması yapılarak bunlara göre öğrenci alması lazım. Hem üniversite sayısının hem de üniversitede bölümlere giren kontenjanların kesinlikle en az yüzde 70 azaltılması gerekir.”
“Üniversite sınav sisteminde de ciddi bir problemimiz var”
Üniversite sınav sisteminde de ciddi bir problemimiz var. Üniversite sınav sistemi kesinlikle yanlış bir sistem. Bizim öğrencilerimizin geleceğini sadece 3 saatlik, 3,5 saatlik bir zaman dilimine sıkıştırmamız bu çocuklara en büyük zulümdür. Düşünün ki LGS sınavına çocuğun ömründe bir defa girme şansı var. Ya o gün hasta olursa, ya o gün ailesinden birisi ya da bir gün öncesinde birisi rahmetli olduysa veya sınava yetişemedi ise bu çocuğun başka bir şansı olmuyor. Aynı şey üniversiteye YKS’ye giren öğrenci için de geçerli. O gün hasta olduysa, elinde olmayan bir nedenden dolayı kaza yaptıysa çok iyi hazırlandığı bir sınava girememiş olacak. Seneye de çocuk o enerjiyi kendisinde bulamıyor olacak. Bunun için ne yapılmalı? Akademik başarıyı yıllara bölerek yani öğrenci 9 sınıfta 1. dönem- 2. dönem ve yıl sonu olmak üzere merkezi yazılı sınava tabi tutulmalı.
“Diplomalı işsizler ordusu tamamen planlanmamış bir eğitim sisteminin sonucudur”
Ülkemizde en büyük problemimiz eğitim problemi. Neden; çünkü ihtiyacın kadar üniversiteye öğrenci alsan ya da zorunluluk kesintisiz 12 yıllık eğitimi kaldırsan, insanların yeteneklerine göre okumak isteyenleri okut. Çünkü liseleri bedavadan bitirmedikleri zaman bu çocuk ne yapacak? Meslek lisesine dönecek, mesleğe döndüğü zaman ekonomiye katkısı olacak. İnsanlar genç yaşta 20’li yaşlarda, 18’li yaşlarda artık meslek öğrenip işini kuracak. İşini kuran insan aile kuracak, ailesini kuran insan da çocuk düşünecek otomatikman. Ne yaptınız? Nüfus planlamasını yapmış oldunuz. Aslında nüfusu artırdınız. Ekonomiye katkıda bulundunuz, işsizliğin önüne geçtiniz, ülkesine katma değer sağlayan insanlar ürettiniz. Yani diplomalı işsizler ordusu tamamen planlanmamış bir eğitim sisteminin sonucudur.”