(TBMM) – Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, “Türkiye olarak ‘terörsüz Türkiye’ mottosuyla ortaya koyduğumuz iç cepheyi güçlendirme gayretinin, karşı taraftaki muhatapları tarafından ve özellikle terör örgütü PKK/PYD/YPG/YPJ/KCK olarak adlandırılanlarca yeterince ciddiye alınmadığı, Sayın Cumhurbaşkanımızın sadece PKK değil, bu saydığımız uzantılarının da silahlarını bırakmaları ve teslim olmaları şartını görmezden gelerek kendilerince adını sözde ‘Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ olarak verdikleri bir yapı oluşturduklarına ve daha da ileri giderek Suriye resmi yönetimi ile aralarında birtakım sözleşmeler de imzaladıklarına tanıklık ediyoruz. Bu durum kabul edilemez. Hiç kimse Türkiye’nin sabrını test etmeye kalkışmamalıdır” diye konuştu.
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dün tahliye edilen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a geçmiş olsun dileğinde bulunan Aksakal, adalet sisteminde var olan tutuklu yargılama iradesinin, amacı dışında ve gelişigüzel kullanılmasının son bulması gerektiğine inandığı ve temenni ettiğini belirterek “Bu yaşananların daha vahim boyutlarda gerçekleşen örneklerine maalesef zaman zaman tanıklık ediyoruz ve bu örneklerin çoğalması, hatta bir ‘yaranma’ duygusu karakterine bürünmesi hukuk devleti niteliklerini de erozyona uğratmakta, esasen ‘yaranılacak’ mekanizmalara zarar vermektedir” dedi.
“Geldiğimiz noktada emperyalizmin Türkiye olarak bizi de hedefine aldığı konusunda önemli bir mesafe kaydetmiş görünüyor”
Dünyada ve bölgede yaşanan olayları ve gelişmeleri DSP olarak dikkatle değerlendirdiklerini söyleyen Aksakal, şunları kaydetti:
“Küresel emperyalizmin, sömürgecilik ve yayılmacılık stratejilerini hayata geçirirken uyguladığı usul ve yöntemleri, soğuk savaş döneminden farklı bir şekilde değiştirerek tıbbın, tekniğin, bilimin ve iletişimin gelişmesine paralel olarak çeşitlendirilmesi ile daha ileri boyutlara taşımıştır. Gerek iç siyasetimizin gerekse dış politikalarımızın kurgulanmasında bu hususların göz ardı edilmemesi dikkat edeceğimiz önemli bir husus olmalıdır. İngiltere’nin senaristliğini, Amerika’nın yönetmenliğini yaptığı ve özellikle son 25 senedir sabırla ve kararlılıkla ortaya konulan bu uygulamalarla, geldiğimiz noktada emperyalizmin Türkiye olarak bizi de hedefine aldığı konusunda önemli bir mesafe kaydetmiş olarak görünüyor. Her fırsatta dikkat çektiğimiz üzere bu planların sahipleri herhangi bir perdeleme ihtiyacı dahi duymadan alabildiğine pervazsız bir şekilde Ortadoğu ve Afrika’da 22 ülkenin sınırlarını yeniden belirleyeceklerine dair görüşlerini ortaya koymuşlardı.
“‘Terörsüz Türkiye’, PKK/PYD/YPG/YPJ/KCK olarak adlandırılanlarca yeterince ciddiye alınmıyor”
Türkiye olarak ‘terörsüz Türkiye’ mottosuyla ortaya koyduğumuz iç cepheyi güçlendirme gayretinin, karşı taraftaki muhatapları tarafından ve özellikle terör örgütü PKK/PYD/YPG/YPJ/KCK olarak adlandırılanlarca yeterince ciddiye alınmadığı, Sayın Cumhurbaşkanımızın sadece PKK değil, bu saydığımız uzantılarının da silahlarını bırakmaları ve teslim olmaları şartını görmezden gelerek kendilerince adını sözde ‘Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ olarak verdikleri bir yapı oluşturduklarına ve daha da ileri giderek Suriye resmi yönetimi ile aralarında birtakım sözleşmeler de imzaladıklarına tanıklık ediyoruz. Bu durum kabul edilemez. Hiç kimse Türkiye’nin sabrını test etmeye kalkışmamalıdır. İsrail eliyle Gazze’de yapılan katliamlar ve soykırım bölgemizde yaygınlaştırılmaya ve daha da kötüsü tüm dünyaya kanıksatılmaya çalışılmaktadır.”
“Türkiye’nin güvenliği için Suriye’nin İsrail sınırında güçlü bir caydırıcı hat oluşturmayı planlamalıdır”
Aksakal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaman geçirmeden Milli Güvenlik Kurulunu (MGK) toplantıya çağırması ve gelen bu tehlikenin bertaraf edilmesine yönelik plan ve stratejilerini hazır hale getirmesi gerektiğini söyledi. Aksakal, şöyle konuştu:
“Emperyalist saldırıların nihai hedefinin Türkiye olduğu konusunda toplumun hiçbir kesiminde farklı bir değerlendirme olmamıştır. Hatta MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli yaptığı son açıklamasında; ‘İsrail’in terörist yönetimi ülkemizin görüş menzilini kapatmak, terörsüz Türkiye hedefini baltalamak, bölgemizi karanlığa mahkûm etmek için her fırsattan istifade etmenin peşindedir. Birbirine eklemlenerek genişleyip güçlenen kriz ve kaos sarmalında perdelemiş nihai hedef Türkiye’dir. Türk milleti siyonizmin ve emperyalizmin tertip ve tuzaklarına karşı birdir, beraberdir, taviz ve teslimiyeti düşünülemeyecektir’ diyerek Demokratik Sol Parti olarak bu güne kadar ortaya koyduğumuz görüş ve düşünceleri desteklemektedir. O halde yapılacak ilk iş biraz önce de belirttiğim gibi Suriye ile bir anlaşma imzalamak, Suriye’nin ve Türkiye’nin güvenliğini ve toprak bütünlüğünü güvence altına almak için Suriye’nin İsrail sınırında kapsamlı ve güçlü bir caydırıcı hat oluşturmayı planlamalıdır. Dünya, Trump ve Netanyahu’nun silahlarını her akıllarına estiğinde deneyecekleri bir yer değildir. Eğer bu duruş ve kararlılık hayata geçirilemezse kısa zaman sonra saldırılar kapımıza dayanacaktır. Bu vesileyle bir hususu tekrar hatırlatmalıyım ki; bize yönelecek olası saldırılar sırasında yaşanma ihtimali olan ihanetlerin kapasitesi İran’dakilerden kat be kat fazla olacaktır.”