(ANKARA) – Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Başkanı Donald Trump’ın CAATSA yaptırımlarının “iki ülke arasında olmaması gereken bir konu” olduğunu ifade ederek kaldırılması talimatı verdiğini açıkladı.
Bakan Fidan, katıldığı A Haber yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fidan, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu konusunda ABD ile temasların sürdüğünü söyleyerek, Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden tüm işgallerin son bulması gerektiğini vurguladı.
Fidan, şöyle konuştu:
“Şam’la YPG arasındaki görüşmelerin gidişatı önemli. Bu görüşmeler bir ara inkıtaya uğradı, malumunuz, özellikle İsrail’in güneye müdahalesinden sonra, bölgede olan birtakım gelişmelerden dolayı inkıtaya uğradı. Şimdi Amerikalıların ve bizlerin de en büyük şu anda birincil meselesi İsrail’in Suriye için bir tehdit olmaktan çıkmasını sağlamak ve Suriye’nin de İsrail için bir tehdit olmaması ve herkesin birbirinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine dikkat ettiği bir yer. Şu anda Suriye’nin topraklarının bir kısmı işgal altında, bu işgalin son bulması gerekiyor ve Suriye’nin geri kalanını tehdit eden bir yaklaşım içerisinde de olunmaması lazım.”
“Türkiye’nin Suriye’de olmasından daha doğal bir şey yok”
Türkiye’nin Suriye krizinin çözümü için yürüttüğü çabaların “tarihte az rastlanır nitelikte” olduğunu söyleyen Fidan, Ankara’nın hem istikrar hem de mültecilerin dönüşü için ahlaki ve onurlu bir politika izlediğini dile getirdi. Fidan, Türkiye’nin sahadaki varlığının hem bölge hem de uluslararası toplum açısından normal ve gerekli olduğunu belirtti. Fidan, şunları kaydetti:
“Bir taraftan Suriye’nin menfaatini, toprak bütünlüğünü, halkının refahını, barışı düşünürken, diğer taraftan kendisiyle ilgili konuları da olabildiğince geri planda tutup bunu bölge ülkeleriyle beraber götürme meselesi, ancak Türkiye gibi uzun stratejik kültür tarihi olan, bunu yapacak derinliği olan ülkelerin izleyebileceği dış politika hamleleri. Bunu da bilenler biliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin orada olmasından daha normal bir şey yok. Yani bu sorunların tespiti, teşhisi, üstlenilmesi, yüklenilmesi, ileri taşınması sadece Türkiye’nin lehine değil. Türkiye’nin dış politikadaki en büyük farkı, bir konuya yaklaştığı zaman sadece kendi lehi için yaklaşmıyor. Diğer, kendisi için ne istiyorsa, bu bizim inancımızdan gelen bir şey. Bölgedeki diğer ülkeler için de aynı şeyi isteyip, beraber menfaatimizi ilerletelim konusu var.”
Gazze’ye asker gönderme ihtimali: “Türkiye hazır”
Gazze’ye uluslararası bir istikrar gücü gönderilmesi ihtimaline değinen Fidan, gerekli şartlar oluşması halinde Türkiye’nin asker göndermeye hazır olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde tartışılan karar taslağının henüz netleşmediğini hatırlatan Fidan, Türkiye’nin bu süreçte üzerine düşeni sorumlulukla yapacağını vurguladı.
Fidan, “Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız, orduların nihayetinde hareket emrini verecek makam. Buradaki oluşan irade, gerekli şartların oluşması durumunda, Türkiye Gazze’de elini taşın altına koymaya hazırdır ve asker gönderme de dahil olmak üzere her türlü konuda üzerine düşeni büyük bir sorumluluk duygusu ile yapacaktır. Bu bizim uluslararası topluma bu konuda verdiğimiz en net mesaj. Bunu ortaklarımıza da söylüyoruz, dostlarımıza da söylüyoruz, ilgili aktörlere de söylüyoruz” dedi.
CAATSA yaptırımlarının kaldırılması
ABD ile F-35 krizine ilişkin soruları yanıtlayan Fidan, 25 Eylül’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’da yaptığı görüşmede önemli bir dönüm noktası yaşandığını söyledi. Trump’ın CAATSA yaptırımlarının “iki ülke arasında olmaması gereken bir konu” olduğunu ifade ederek kaldırılması talimatı verdiğini aktaran Fidan, süreci şu sözlerle anlattı:
“25 Eylül’de Cumhurbaşkanımızla Sayın Trump Beyaz Saray’da bir araya geldiklerinde Sayın Trump bir irade beyanında bulundu. Cumhurbaşkanımıza olan saygısı, güveni, yani bunu hiç böyle düşünmeden, dedi ki ‘Bu CAATSA bizim aramızda olmaması gereken bir şey. Bunu kaldırmamız lazım’. Bunun talimatını da kendi bürokrasisine verdi. Orada şöyle bir problem alanımız var bizim. CAATSA biliyorsunuz Kongre’den geçirilmiş bir yasa. Bu yasa ben zaman zaman meslektaşım Marco Rubio ile de konuşurken şöyle diyor; ‘Ben senatördüm, yasa çıkartan taraftaydım. Şimdi pratisyen oldum, idare tarafına geldim. Dışişleri Bakanıyım. Başkan bana bir talimat verdi, ‘Bunu hayata geçirin’ diyor. Ben şimdi dönüp metne bakıyorum. Ya öyle bir metin yazmışız ki idare bir yere kımıldayamasın diye.’
Sistemi kilitlemek dedikleri. ‘İdare bir yere kımıldayamasın diye öyle bir metinle her şeyi şey yapmışız’ diyor. Şimdi burada tabii ki hani derler ya demokrasilerde çare tükenmez diye, bizim aramızdaki ilişkilerde niyet iyi olduğu sürece çare arayışı tükenmez. Bu konuda inşallah Cumhurbaşkanımızın da yani bu konuda irade koyduğu birtakım çözüm konuları var. Onları zamanı geldikçe kamuoyuyla paylaşacağız zaten. Ama önemli olan şudur: Amerika’nın Biden’dan farklı olarak bunu çözmeye niyeti var. Sayın Trump’ın bu konuda verdiği talimat var, koyduğu irade var. Bu konu takip ediliyor. Biz de takip ediyoruz. İnşallah en kısa sürede çözeceğiz.”
“İki devletli çözümü mümkün kılacak bir yol haritasının da Filistinlilere verilmesi gerekiyor”
Hamas’ın DEAŞ ile benzeştirilerek terörize edilmesine yönelik çabalara karşı çıktıklarını söyleyen Fidan, bölgede kalıcı barış için İsrail işgalini sona erdirecek ve iki devletli çözümü mümkün kılacak bir yol haritasının Filistinlilere sunulması gerektiğini belirtti. Fidan, şu ifadeleri kullandı:
“Hamas’ın sanki DEAŞ gibi bir terör örgütü olarak nitelendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir tepkisellik var. Bu tepkiselliği politikaya dönüştürme hamleleri var. Bizim de tabii bu retoriği, yapı çözümüne tabi tutmamız gerekiyor. Yani retoriği dekonstrakte edip tekrar oluşturmamız gerekiyor. Aslında diplomaside en fazla yapmaya çalıştığımız şey de bu. Oluşmuş yanlış algıları ilk önce çözümleyip, bozup, sonra yenisini oturturma meselesi.
Burada da ben, yani bu mekanizmaların anlatıldığı zaman buna ‘Ya bu böyle değil’ diyen adam da duymadım. İsrail’in işgalini yok edecek, iki devletli çözümü mümkün kılacak bir yol haritasının da Filistinlilere verilmesi gerekiyor. Yani bu insanlar silahı ben seviyorum diye ellerine silah alan insanlar değil. Dolayısıyla hatayı kim yaparsa, sivilleri kim öldürürse biz faile bakmıyoruz, fiile bakıyoruz. Batılılar gibi değil. Batılılar seçiciler o konuda. Fiile bakmıyorlar, faile bakıyorlar.”
“Türkiye’nin etrafı ateş çemberi”
Bölgenin son 20 yılda kan ve yıkımla çevrelendiğini söyleyen Fidan, buna rağmen Türkiye’nin istikrarını koruyabilmesinde güçlü liderliğin etkili olduğunu vurguladı. Orta Doğu’da kişisel güven ilişkilerinin kritik önemde olduğunu ifade eden Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu güveni sağlayan bir lider olduğunu belirtti. Fidan, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Şimdi biz zaman zaman şunu anlatmakta yetersiz kalıyoruz. Belki hatalarımızdan biri bu. Belki de çok fazla bu ortama bir olağanüstülük hissi de vermek istemiyoruz aslında kendi vatandaşımıza. Şimdi son 20 küsur yıldır Türkiye’nin etrafında bir ateş çemberi oluşmuş. Yani kan, gözyaşı, yıkım. Kuzeyi, güneyi, doğusu, her taraf. Ve Türkiye bunun ortasında bir gül bahçesi gibi durmaya devam etmiş. Kendi bir takım ufak tefek içinde sıkıntıları olmuş ama diğerleriyle kıyaslandığı zaman hiçbir şey. Bu nasıl mümkün? Şimdi işte burada güçlü liderliğin önemi ortaya çıkıyor.”

