Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Cüneyt Yüksel: Adalet Divan’ından Filistin’deki insani yardım faaliyetlerinin engellenmesini uluslararası hukukun açık ihlali olarak değerlendirilmesini bekliyoruz

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Uluslararası Adalet Divanı’nın 22 Ekim’de açıklayacağı kararla ilgili “Uluslararası Adalet Divanı’ndan işgal altındaki Filistin topraklarında yürütülen insani yardım faaliyetlerinin engellenmesini, uluslararası hukukun ve insancıl hukukun açık ihlali olarak değerlendirilmesini bekliyoruz. Çünkü UNRWA yalnızca bir yardım kurumu değil. Milyonlarca Filistin’in eğitim, sağlık ve barınma hakkına erişimini sağlayan yaşamsal bir kurumdur” dedi.

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel,

 

(TBMM) – AK Parti İstanbul Milletvekili ve Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Uluslararası Adalet Divanı’nın 22 Ekim’de açıklayacağı kararla ilgili “Uluslararası Adalet Divanı’ndan işgal altındaki Filistin topraklarında yürütülen insani yardım faaliyetlerinin engellenmesini, uluslararası hukukun ve insancıl hukukun açık ihlali olarak değerlendirilmesini bekliyoruz. Çünkü UNRWA yalnızca bir yardım kurumu değil. Milyonlarca Filistin’in eğitim, sağlık ve barınma hakkına erişimini sağlayan yaşamsal bir kurumdur” dedi.

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun talebi üzerine Uluslararası Adalet Divanı’nda yürütülen danışma süreci kapsamında 22 Ekim 2025 tarihinde açıklanacak görüş öncesinde değerlendirmelerini paylaşmak için TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

19 Aralık 2024 tarihli ve Türkiye’nin Norveç’le birlikte eş sunucusu olduğu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı uyarınca Uluslararası Adalet Divanı’ndan bir danışma görüşü istendiğini hatırlatan Yüksel, “Bu danışma görüşünün konusu da Birleşmiş Milletler, diğer uluslararası teşkilatlar ve üçüncü devletlerin işgal altındaki Filistin topraklarındaki ve bununla bağlantılı mevcudiyet ve faaliyetleri bağlamında İsrail’in yükümlülükleriyle ilgiliydi. Bu konuyla ilgili olarak Uluslararası Adalet Divanı önümüzdeki çarşamba Türkiye saatiyle 16.00’da kararını açıklayacak. Burada özellikle Uluslararası Adalet Divanı’nın vereceği danışma görüşünün odağında biliyorsunuz Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) faaliyetlerinin kısıtlanması meselesi yer alacaktır” dedi.

“UNRWA’nın İsrail tarafından sahadan dışlanması ya da faaliyetlerinin askıya alınması boşluk doğurdu”

Yüksel, Uluslararası Adalet Divan’ından beklentilerinin işgal altındaki Filistin topraklarında yürütülen insani yardım faaliyetlerinin engellenmesini, uluslararası hukuk ve insancıl hukukun açık ihlali olarak değerlendirilmesi olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Çünkü UNRWA yalnızca bir yardım kurumu değil. Milyonlarca Filistin’in eğitim, sağlık ve barınma hakkına erişimini sağlayan yaşamsal bir kurumdur ve bu kurumun faaliyetlerinin engellenmesi sivil nüfusa yönelik dolaylı ama sistematik bir saldırı anlamına gelecektir. UNRWA Gazze’de yaklaşık 13 bin yerel çalışanıyla sahada görev yapan bölgenin en geniş ölçekli insani yardım ağına sahiptir. Bu Birleşmiş Milletler Ajansı’nın biliyorsunuz okullar olmak üzere dağıtım merkezleri, Gazze’deki insani yaşamın son halkası niteliğindedir. Bu nedenle UNRWA’nın İsrail tarafından sahadan dışlanması ya da faaliyetlerinin askıya alınması orada bir boşluk doğurmuştur.

Böylece aslında Gazze’de son zamanlarda gördüğümüz kıtlık ve açlıktan ölenlerin de olduğu bir ortamda aslında UNRWA faaliyetlerine devam etmiş olsaydı belki de o insanlar, o masumlar ölmemiş olacaktı. Şimdi bu boşluğu doldurmuş İsrail sözüm ona Gazze İnsani Yardım Vakfı kurdu. Bu insani yardımın yerini alan bir dağıtım mekanizması görüntüsü altında kurulmuştu ama gerçekte yardımın bir silah haline getirildiği bir sistem aslında kurdular. Bu nedenle bu tam bir fiyaskoyla sonuçlandı ve bu yardımlar yapılırken dahi orada masum çocuklar vurularak öldürülmüştü. Uluslararası Adalet Divanı’nın vereceği danışma görüşü UNRWA’nın meşru varlığını ve faaliyetlerini uluslararası hukuk zemininde yeniden teyit edecek. Bu kurumun kısıtlanması ve yerini alan gayrimeşru yapılar aracılığıyla yürütülen yardım kisvesi altındaki saldırıları ağır biçimde eleştireceğini değerlendiriyoruz. Burada Gazze’de kalıcı barışın ve insani düzenin yeniden tesis edilmesinin UNRWA’nın bağımsız şekilde tam kapasiteyle sahaya dönmesiyle mümkün olacağını da düşünüyoruz.”

“UNRWA’nın dokunulmazlığını, tarafsızlığını ve insani görevini yeniden teyit edecek tarihi bir karar olacaktır”

Türkiye’nin sürece 27 Şubat 2025 tarihli yazılı beyan verdiğini ve 30 Nisan 2025’te Lahey’de Uluslararası Adalet Divanı’nda sözlü bir sunum yaptığını hatırlatan Yüksel, “Bu danışma görüşü ile ilgili sunumda 39 devletin yanı sıra Birleşmiş Milletler İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi ve Afrika Ligi gibi kuruluşlar da katkı sunmuştu ve sözlü sunum yapan devletler arasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin ve uluslararası kuruluşların da tutumları aslında orada dikkat çekiciydi. Birleşmiş Milletler’in sözlü beyanı İsrail’in işgalci güç ve Birleşmiş Milletler üyesi olarak çeşitli yükümlülükleri bulunduğu, bunları yerine getirmediği ve UNRWA’ya yönelik eylemlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu açıkça ifade etmişti” dedi.

Yüksel, TBMM hukuk heyeti olarak Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile yakın eş güdüm içerisinde süreci ve diğer davaları başından itibaren dikkatle takip ederek müdahale ettiklerini söyledi. UNRWA kararının tarihi önemi açısından bu danışma görüşünün yalnızca İsrail’in uluslararası hukuka aykırı eylemlerine dair bir tespit olmayacağını vurgulayan Yüksel, “Aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in Filistin’deki en kritik kurumu olan UNRWA’nın dokunulmazlığını, tarafsızlığını ve insani görevini yeniden teyit edecek tarihi bir karar olacaktır” dedi.

“İnanıyorum ki İsrail devletinin sorumlu olduğu tespiti yapılacaktır”

İsrail’in cezasızlık algısına son verilmesi gerektiğini söyleyen Yüksel, “1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi çerçevesinde açılan soykırım davasına da müdahillik talebimiz olmuştu ve o davayı da çok yakından takip ediyoruz. Burada 12 Ocak 2026 tarihinde İsrail bu davaya yönelik savunmasını yapacak ve inanıyorum ki ki her ne kadar mahkeme yavaş işlese bile buradan İsrail’i hem sanık sandalyesine oturttuğumuzdan dolayı hem de soykırım davasında da inanıyorum ki İsrail devletinin sorumlu olduğu tespiti yapılacaktır” değerlendirmesini yaptı.

İki yılın ardından ateşkesin tesis edildiğini söyleyen Yüksel, “Bu çerçevede Gazze’de sağlanan ateşkesin insani yardımların kesintisiz ulaştırılması sivil nüfusun korunması, esir ve mahkum takaslarının gerçekleştirilmesi, İsrail’in saldırılarını durdurması ve belirlenen hatlara geri çekilmesinin sağlanması büyük önem taşımaktadır. Uluslararası Adalet Divanı’nın vereceği UNRWA kararında da bu süreci destekler mahiyette olması hem ateşkesin kalıcılığı hem de sahadaki insani denge açısından belirli bir rol oynayacaktır” dedi.

“Dışişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımızla birlikte tüm diplomatik ve hukuki çabalarımızı sürdürüyoruz”

Yüksel, yakın zamanda yapılan ateşkesin yaşanan insanlık suçlarını ve adalet arayışını ortadan kaldırmadığını belirterek “Uluslararası hukuk sadece savaşların değil savaş sırasında işlenen suçların da hesabını sormakla anlam kazanacaktır. Bu nedenle kalıcı barışın ancak adaletin tecellisiyle mümkün olduğuna inanıyoruz. UNRWA’nın yeniden faaliyete geçmesi, insani yardımların kesintisiz ulaştırılması ve kalıcı barışın tesis edilmesi için Dışişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımızla birlikte tüm diplomatik ve hukuki çabalarımızı sürdürüyoruz ve sürdürmeye her platformda devam edeceğiz” diye konuştu.