Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkler, Araplar, Kürtler olarak bu coğrafyada kıyamete kadar hep beraber yaşayacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye’deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun ve esenliğinin teminatı Türkiye’dir. Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak; kardeşlik ve komşuluk hukukunu gözetenler kazanacak. Kıblesini şaşırıp kendilerine yeni yabancı patronlar arayanlar ise elinde sonunda kaybedecektir. Şunu da biliyoruz ki, kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz. Tekrar ediyorum. Biz, tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız. Biz, sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız. Kimse unutmasın: Türkler, Araplar, Kürtler olarak bu coğrafyada kıyamete kadar hep beraber yan yana yaşayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye'deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin

(ANKARA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye’deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun ve esenliğinin teminatı Türkiye’dir. Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak; kardeşlik ve komşuluk hukukunu gözetenler kazanacak. Kıblesini şaşırıp kendilerine yeni yabancı patronlar arayanlar ise elinde sonunda kaybedecektir. Şunu da biliyoruz ki, kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz. Tekrar ediyorum. Biz, tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız. Biz, sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız. Kimse unutmasın: Türkler, Araplar, Kürtler olarak bu coğrafyada kıyamete kadar hep beraber yan yana yaşayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 954’üncü yıl dönümü dolayısıyla Muş’taki Malazgirt Milli Park Alanı’nda düzenlenen programa katıldı. Erdoğan, şöyle konuştu:

“Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Sünnisi ve Alevisiyle Anadolu’nun gönül harcını muhabbetle yoğuran kurucu irade bugün buradadır. Asırlar boyunca yeryüzüne nizam vermiş ila-yi kelimetullahı bu davayı müdafaa etmiş o sarsılmaz inanç bugün hamdolsun buradadır. Sultan Alparslan’ın zaferini Selahaddin Eyyübi ve ordusuyla buluşturan Sultan Fatih’in emanetini Yavuz Sultan Selim’e ulaştıran işte bu imandır. İmandır bu cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür. Mevlana’da Yunus Emre’yi, Hacı Bektaşi Veli’de İdrisi Bitlisi’yi, Ahmedi Hani’yi gören işte bu aşktır. Hazreti Ömer’i Hazreti Ali’den, Selmani Farisi’yi Suheyb-i Rumi’den ayırmayan o hikmetli bakış işte bu topraklarda mahfuzdur.

“Gazze’nin hakkını ve hukukunu en güçlü şekilde savunuyoruz”

Millet olarak bundan 954 yıl önce Malazgirt Ovası’nda yazılan kahramanlık destanından aldığımız cesaret ve özgüvenle istikbale yürüyoruz. Ecdadın mübarek kanlarıyla bizlere vatan eylediği bu toprakları ebedi yurdumuz olarak muhafaza etmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Her türlü engele, her türlü engellemeye, her türlü sabotaja rağmen yeniden büyük ve güçlü Türkiye için kelimenin tam anlamıyla çırpınıyoruz. Şunu burada samimiyetle ifade etmek isterim. Bugün bekası söz konusu olduğunda hiçbir güce boyun eğmeyen bir Türkiye’de yaşıyoruz. Bugün kendi vatandaşlarıyla birlikte mazlum ve mağdurların da umudu haline dönüşen dönüşen bir devlete sahibiz. Bugün, Filistin davasına her platformda tüm imkanlarıyla sahip çıkan, İsrail’in alçak zulümleri karşısında Gazzeli kardeşlerini asla yalnız bırakmayan bir ülkemiz ve hükümetimiz var. Mektup diplomasisiyle, telefon görüşmeleriyle, uluslararası toplantılarla ve 102 bin tonu aşan yardımlarımızla Gazze’nin hakkını ve hukukunu en güçlü şekilde savunuyoruz. Kim ne derse desin, bize ve milletimize yakışan tavır neyse, eğilmeden, bükülmeden ve hiç kimseden çekinmeden yerine getiriyoruz.

“Bu sefer başaramayacaklar”

Sevgili kardeşlerim, şimdi bütün bu emeklerin neticelerini alacağımız bir sürecin içindeyiz. Milletimizin fertleri arasına örülen fitne duvarlarını tamamen yıkmak için başlattığımız terörsüz Türkiye sürecinde, hamdolsun, kısa sürede önemli mesafe kat ettik. Kandan ve çatışmadan beslenen çevrelerin süreci kundaklama çabalarına rağmen, tüm kurumlarımız çalışmalarını, birlikten ve sonsuz kardeşliğe hedefiyle, adeta bir kuyumcu titizliğiyle sürdürüyor. Milletimiz de yürütülen çalışmaları, dikkatli olduğu kadar son derece umutlu bir yaklaşımla yakından takip ediyor. Kimin sürece samimiyetle destek verdiği, kimin de alakasız gündemlerle süreci zehirleme gayretinde olduğu milletimiz tarafından not ediliyor. Şurası bir gerçek ki, Türkiye terör meselesini tamamen çözme yolunda yol aldıkça saldırı, sabotaj ve tuzaklar da artacaktır. Bunu kimi zaman yalan ve dezenformasyonla yapacaklar, kimi zaman toplumun hassasiyetlerini kaşıyarak yapacaklar. Kimi zaman insanlarımız arasında korku yayarak yapacaklar. Kimi zaman yurtiçi ve yurtdışındaki ajanlarını kullanarak yapacaklar. Kimi zaman da sureti haktan görünerek yapacaklar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, bu sefer başaramayacaklar. Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle oluşan umut havasının önünde bu defa kimse duramayacak. Ayrılıktan, bölünmüşlükten, kardeşler arası nifaktan yıllarca rant ve çıkar devşirenler inşallah bu sefer kazanamayacak.

Biz hepimiz, 86 milyon olarak tarihin, kültürün, ortak medeniyetimizin, inançlarımızın bir araya getirdiği büyük bir aileyiz. Aynı milletin efradıyız. Hepimiz aynı bayrağın, aynı gök kubbenin altında yaşıyoruz. Nazlı hilalin güven veren gölgesinde, unutmayın, hepimize yer var. Rengini şehitlerimizin kanından alan bu bayrak bizim. Her karış toprağın altında bir yiğit yatan bu cennet vatan bizim. Bu ülke bizim. Hepimizin. 86 milyonun her bir ferdinin.

“Türkiye, kardeşlerimizin başı dara düştüğünde sığınacağı en güvenli limandır”

Türkiyemiz aynı zamanda, sınırlarımızın ötesindeki kardeşlerimizin başı dara düştüğünde sığınacağı en güvenli limandır. Bakınız, bunu Irak’ta gördük. Bunu 14 yıl boyunca komşumuz Suriye’de gördük. Bunu daha önce Balkanlar’dan Kafkasya’ya, gönül coğrafyamızın birçok köşesinde gördük. Yarın da zulme uğrayanların, ötekileştirilenlerin, baskı görenlerin, ölümle burun buruna gelenlerin eman yurdu yine Türkiye ve Türk milleti olacaktır. Dolayısıyla Suriye’deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun ve esenliğinin teminatı Türkiye’dir. Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak; kardeşlik ve komşuluk hukukunu gözetenler kazanacak. Kıblesini şaşırıp kendilerine yeni yabancı patronlar arayanlar ise elinde sonunda kaybedecektir. Şunu da biliyoruz ki, kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz. Tekrar ediyorum. Biz, tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız. Biz, sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız. Kimse unutmasın: Türkler, Araplar, Kürtler olarak bu coğrafyada kıyamete kadar hep beraber yan yana yaşayacağız. Müslüman kanından beslenenler tarih sahnesinden çekildikten sonra bile biz yine burada olacağız. Unutmayın, Malazgirt’te olacağız.

Sultan Alparslan’ın, Selahattin Eyyubi’nin ahvadı olarak Türkiye Yüzyılı’nı büyük ve güçlü Türkiye’yi, önce Terörsüz Türkiye’yi ardından da terörsüz bölgeyi gönül gönüle vererek, el birliğiyle gerçeğe dönüştüreceğiz. Ayrılık türküleri değil, inşallah kardeşlik türküleri söyleyeceğiz. Kayıplarımızın arkasından ağıtlar yakmayacak, ortak başarılarımızın zafer marşlarını hep beraber coşkuyla terennüm edeceğiz. Terörün, kanın, gözyaşının, ayrılığın karşısındaki her bir vatandaşımızdan bu çalışmalarımıza destek olmasını özellikle bekliyorum. Ve bu milletin bu günlere gelmesinde emeği geçen başta komutanlarımızı, Mehmetlerimizi hayırla yad ediyorum.”