Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Cinema Jazireh” filmi, Altın Koza’da: Afganistan’ın karanlık gerçeğini perdeye taşıyor

32’nci Adana Altın Koza Film Festivali’nin en çok konuşulan filmlerinden “Cinema Jazireh”, Afganistan’da geçen sarsıcı bir anne-oğul öyküsünün ötesinde, tüm dünyaya evrensel bir çağrısı yapıyor.

32'nci Adana Altın Koza Film Festivali'nin en çok konuşulan filmlerinden "Cinema Jazireh",

 

Haber: Hilal SOLMAZ

(ADANA) – 32’nci Adana Altın Koza Film Festivali’nin en çok konuşulan filmlerinden “Cinema Jazireh”, Afganistan’da geçen sarsıcı bir anne-oğul öyküsünün ötesinde, tüm dünyaya evrensel bir çağrısı yapıyor.

Bu yıl 32’ncisi düzenlenen Adana Altın Koza Film Festivali’nin çarpıcı ve çok tartışılan filmlerinden biri, yönetmenliğini Gözde Kural’ın yaptığı ve başrollerinden birini Mazlum Sümer’in üstlendiği “Cinema Jazireh” oldu. Cinema Jazireh, Karlovy Vary Film Festivali’nden aldığı ödülün ardından şimdi de Adana Altın Koza’da yarışıyor.

Taliban kontrolündeki Afganistan’da geçen hikâyede, oğlunu arayan bir annenin erkek kılığına girerek çıktığı sarsıcı yolculuk anlatılıyor. Ancak film yalnızca bir arayışı değil, sistematik bir istismar mekanizmasını da gözler önüne seriyor. Bacha Bazi. Afganistan’da geçen ama aslında tüm dünyanın konuşması gereken bir konuyu perdeye taşıyor.

Film gösteriminin ardından ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtlayan Gözde Kural ve oyuncu Mazlum Sümer, hem yaratım sürecini hem de filmin etkisini çarpıcı ifadelerle aktardı.

“Bu hikâyeye kayıtsız kalmak vicdanla çelişmek olurdu”

“Bu filmi neden çektiniz? Ne sizi bu kadar etkiledi” sorusuna Gözde Kural, şu yanıtı verdi:

“Bu film kişisel bir bağdan değil, evrensel bir vicdan ihtiyacından doğdu. Afganistan’la bir akrabalığım, etnik ya da dilsel bağım yok. Ama çocukken 11 Eylül’de babam New York’taydı. O zamanlar haberleri izlerken sürekli Afganistan adı geçiyordu. Bilmediğim bir ülke, tanımadığım bir dünya. Bu merakla okumaya başladım. Afganistan zamanla içimde bir soruya dönüştü. Üniversite biter bitmez ‘görmeliyim’ dedim ve 21 yaşımda sırt çantamla Afganistan’a gittim. Orada kaldım. İnsanları tanıdım. Döndüğümde artık içimde ‘bir şey yapmalıyım’ duygusu vardı. İlk filmimi de orada çektim. Ama bazı sorular hâlâ içimdeydi. Ve evet, tekrar dönüp anlatmalıydım.”

Kural, “Filmde çok az bilinen bir konuya parmak basıyorsunuz; Bacha Bazi. Bu sistem nedir ve neden anlatmak istediniz” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“Bacha Bazi, Afganistan’da özellikle güçlü ve varlıklı erkeklerin, ergenlik çağındaki erkek çocuklarını satın alarak eğlence ve cinsel istismar için kullandığı korkunç bir sistem. Bu çocuklara ‘dansçı çocuklar’ deniyor. Başta sadece dans ettiriliyor gibi görünse de gerçek çok daha karanlık.
Bu çocuklar erkeklere özel partilerde baştan çıkarıcı biçimde dans etmeye zorlanıyor ve çoğu zaman sistematik şekilde cinsel istismara uğruyor. Biz filmde bu meseleyi doğrudan görsel olarak sömürmeden, ama etkisini güçlü biçimde hissettirecek şekilde anlatmak istedik. Zabur karakteri, sistemin içinden geçmiş, artık büyümüş biri. Ama biz biliyoruz ki onun çocukluğu bir istismarın üzerine inşa edilmiş. Film boyunca hem bu geçmişin yükü, hem de onun direnci izleyiciye geçiyor.”

“Aylarca kendime gelemedim”

Oyuncu Mazlum Sümer de “Sizin için çok zorlayıcı bir rol olmalıydı. Nasıl hazırlandınız” sorusuna şu yanıtı verdi:

“İlk başta çok istedim. Ama nasıl oynayacağımı gerçekten bilmiyordum. Hiç Afganistan’a gitmemiştim. Bacha Bazi’yi ilk kez bu senaryoyla duydum. Okudukça sadece rahatsız olmadım; utandım, sıkıldım, öfkelendim. Sonra bu öfkeyi karaktere taşıdım. Aylarca Gözde Hanım’la çalıştık. Dil için danışmanlarımız vardı. İranlı, Afgan danışmanlarımızdan ses kayıtları alıp kulaklıkla yazdım, ezberledim. Müziğini, kokusunu, yalnızlığını anlamaya çalıştım. Karakter yalnızdı, dışlanmıştı. Ben de sosyal çevremden uzaklaştım. Asosyal biri haline geldim. Setten sonra İstanbul’a dönünce bile birkaç ay kendime gelemedim.”

“Çocukları koruyamazsak, hiçbir şeyi koruyamayız”

Gözde Kural, “Filmdeki temalar evrensel diyebilir miyiz” sorusuna, “Kesinlikle. Bacha Bazi yerel bir gelenek gibi görünse de, özünde erkek şiddetiyle, tahakkümle ve sistematik istismarla ilgili. Kadınlar ve çocuklar, gücün yozlaştığı her yerde ilk ezilen kesimdir. Türkiye’de de çocuk istismarı vakaları, kadınlara yönelik şiddet, toplumun her alanına sirayet etmiş durumda. Filmle bir çağrı yapmak istedik: ‘Kendimize gelelim’
Çocuklar sadece kendi çocuklarımız olduğunda değil, herhangi bir çocuk olduğunda da vicdanen bizimdir. Onlara ne olduğu, bizim kim olduğumuzu belirler” diye yanıt verdi.

“Dayak yemekten korkmuyorum; yeter ki bu konu tartışılsın”

“Film çok tartışılıyor. Eleştiriler de geliyor. Sizce bu bir risk mi” sorusunu Kural, şöyle yanıtladı:

“Aksine, bir film tartışma yaratıyorsa başarılıdır. Ben kitabın ortasından konuşmayı severim. Kavga etmem ama dayak yemekten korkmam. Eğer bu film birinin canını acıttıysa, belki de artık bir şeyleri konuşma zamanımız gelmiştir. Vasatlıktan, yüzeysel anlatılardan bıktık.
Empati kurmaya ihtiyacımız var. Bir film eğer sizi öfkelendiriyorsa, rahatsız ediyorsa, demek ki doğru yere dokunmuştur. Çünkü birimiz özgür değilsek, hiçbirimiz özgür değiliz.”