(İSTANBUL) – İstanbul’da 20 yaşındaki oğlu Abdullah Azad Kınay ile yaşadığı tartışma sırasında başından vurularak hayatını kaybeden 45 yaşındaki anne Çiğdem Kınay için açıklama yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, “Bu olayda da gördüğümüz gibi bireysel silahlanma çok yaygın ama iktidar bunu engellemek için hiçbir şey yapmıyor. “‘Bireysel silahlanma yok’ diyorlar ama kadın katilleri internetten silah sipariş edebiliyor. Biz, kadın katillerinin internetten silah alıp kadınları öldürdüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bugün 20 yaşında bir genç bile eline silah alıp öldürmeye gidebiliyor. Belki kazara ateş etti, belki yanlışlıkla oldu, ama bu bize şunu gösteriyor: Bireysel silahlanma şiddetin önünü açıyor.” dedi.
İstanbul Sultangazi ilçesi Yunusemre Mahallesi 1385 Sokak’ta iki gün önce 20 yaşındaki Abdullah Azat Kınay, annesi Çiğdem Kınay’ı (45) tartışma esnasında başından vurarak öldürdü. Oğul Kınay’ın ise olayın ardından evden kaçtığı iddia edildi. Annenin cansız bedeni Adli Tıp morguna kaldırılırken, Azad Kınay çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.
Konuya ilişkin tepki göstermek üzere Sultangazi Aşık Veysel Parkı’nda bir araya gelen 7 kadın için ise yaklaşık 100 polisin görevlendirilmesi dikkat çekti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına konuşan İstanbul Temsilcisi Nuran Karahan ise şunları söyledi:
“2025 yılında Ağustos ayına kadar tam 169 kadın cinayeti işlendi”
“Biz bugün buraya bir kadın cinayeti haberi üzerine çağrı yaptık. Haberi aldıktan sonra öğrendik ki aslında silah yanlışlıkla patlamış ve Çiğdem Kınay, oğlu tarafından yanlışlıkla öldürülmüş. Bu olayın gerçekliği farklı olabilir ama bizim bu kadar hızlı bir refleks göstermemizin önemli bir nedeni var: Bu, acı bir deneyime ve önemli bir gerçeğe dayanıyor.
Kadınlar bu ülkede her gün evlerinde, aile üyeleri tarafından öldürülüyor. Biz bir kadının öldürüldüğü haberini gördüğümüzde, bunun kadın cinayeti olabileceğini düşünüyoruz. Verilerimize göre 2025 yılında Ağustos ayına kadar tam 169 kadın cinayeti işlendi. 169 yaşam, 169 kadın hayattan koparıldı.
Peki iktidar ne yapıyor? Kadınları aileye hapseden, aileyi kutsallaştıran ve kadınların aileden kopmasını zorlaştıran politikalar üretmeye devam ediyor. Aile odaklı politikaların bir uzantısı olarak bugün karşımıza “boşanmaların hızlandırılması” ve “arabuluculuk” gibi düzenlemeler çıkıyor. Oysa boşanmaların hızlandırılması kadınlar için büyük bir tuzaktır.
Bunu, “Kadınlar boşanmak istiyor ama süreç çok uzun sürüyor, kolaylaştırıyoruz” diye sunuyorlar. Oysa gerçek şu: Boşanmaların hızlandırılması, kadınların boşanma sürecinde sahip olacağı hakların gasp edilmesi anlamına geliyor. Nafaka hakkı, mal paylaşımı gibi kadınların boşandıktan sonra hayatlarını sürdürebilmesi için gerekli olan haklar ellerinden alınmak isteniyor.
“Aile hukukunda arabuluculuk ise asla kabul edilemez”
Aile hukukunda arabuluculuk ise asla kabul edilemez. Kadınlar zaten o evliliklerden çıkmak için güçlükle imkan buluyor, büyük zorluklarla boşanma kararı alabiliyorlar. Arabuluculuk demek; kadınların bu kararlarından vazgeçmeye zorlanması, şiddet failleriyle aynı masaya oturtulması demektir. Bu ülkede kadınlar sadece boşanmak istedikleri için öldürülüyor. Kadınların boşanma gerekçesiyle öldürüldüğü bir ülkede aile hukukuna arabuluculuk getirilemez.
“‘Bireysel silahlanma yok’ diyorlar ama kadın katilleri internetten silah sipariş edebiliyor”
Bir başka gerçek de bireysel silahlanmadır. Bu olayda da gördüğümüz gibi bireysel silahlanma çok yaygın ama iktidar bunu engellemek için hiçbir şey yapmıyor. “Bireysel silahlanma yok” diyorlar ama kadın katilleri internetten silah sipariş edebiliyor. Biz, kadın katillerinin internetten silah alıp kadınları öldürdüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bugün 20 yaşında bir genç bile eline silah alıp öldürmeye gidebiliyor. Belki kazara ateş etti, belki yanlışlıkla oldu, ama bu bize şunu gösteriyor: Bireysel silahlanma şiddetin önünü açıyor.
Bu sorun yalnızca kadın cinayetlerinde değil, toplumdaki tüm şiddet olaylarında karşımıza çıkıyor. Bütün bu sorunların en temel çözümü ise 6284 sayılı kanunun ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin biçimde uygulanmasıdır. 6284 bireysel silahlanmaya dair çok öngörülü bir kanundur. Şiddet tehdidi oluşturan bir kişi görev icabı dahi silah taşıyorsa, 6284’e göre o silaha el konulabilir.
Ama bugün, bırakın görevi gereği silaha el konulmasını; internetten silah sipariş edilerek kadınların öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz.
Biz, 6284’ün ve İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için mücadeleye devam edeceğiz. Ne yaparsanız yapın, kadınların dilinden silemeyeceğiniz, karşınıza çıkacak çözüm budur. Biz, İstanbul Sözleşmesi’nin ve 6284’ün uygulanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadın cinayetlerini durduracağız.”