Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP’nin Kilis’te “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingi… Özgür Özel: “15 gün sonra programımızı yeniliyoruz, Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi kapı kapı dolaşıp anlatacağız”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “‘Güçlü yurttaş, güvenli gelecek ve kazanan Türkiye’ diyerek yola çıkıyoruz. Bu ayın sonunda CHP’nin kurultayı var. 15 gün sonra programımızı yeniliyoruz. Artık sorunları değil çözümleri anlatıyoruz. Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi, yüzleri nasıl güldüreceğimizi, gençleri bu ülkede nasıl tutacağımızı kapı kapı, sokak sokak, kahve kahve, iş yeri iş yeri anlatacağız. 19 Mart darbesi olduğunda seçime bin günden fazla vardı. O gün başladık, durmadan devam edeceğiz. Gerekirse dünya siyasi tarihinin en büyük seçim kampanyası olan bin günlük kampanya yapacağız.” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "'Güçlü yurttaş, güvenli gelecek ve

(KİLİS) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “‘Güçlü yurttaş, güvenli gelecek ve kazanan Türkiye’ diyerek yola çıkıyoruz. Bu ayın sonunda CHP’nin kurultayı var. 15 gün sonra programımızı yeniliyoruz. Artık sorunları değil çözümleri anlatıyoruz. Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi, yüzleri nasıl güldüreceğimizi, gençleri bu ülkede nasıl tutacağımızı kapı kapı, sokak sokak, kahve kahve, iş yeri iş yeri anlatacağız. 19 Mart darbesi olduğunda seçime bin günden fazla vardı. O gün başladık, durmadan devam edeceğiz. Gerekirse dünya siyasi tarihinin en büyük seçim kampanyası olan bin günlük kampanya yapacağız.” dedi.

CHP, Kilis Cumhuriyet Meydanı’nda “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” sloganıyla miting düzenledi. Mitingde konuşan CHP lideri Özel, İBB iddianamesine ilişkin şunları söyledi:

“İlk gün dediler ki ‘560 milyar liralık yolsuzluk var.’ Dedik ki ‘Kör kuruş yok.’ İddianame çıktı, 560 milyarlık yolsuzluktan eser yok. Günlerce ‘İBB, bin 200 cep telefonu aldı, telefonu CHP’lilere dağıttı’ dedi. İddianame çıktı, böyle bir iddia bile yok. İspatı bırakın, iddia bile yok. Bir garaja girdiler ‘İmamoğlu’nun lüks arabaları’ dediler. MHP’li milletvekilinin çıktı. İddianamede adı bile yok. ‘Pandemide bin 388 konser düzenlediler fahiş fiyatlara’ dediler. İddianamede adı bile yok. Dediler ki ‘Bilgileri sızdırdılar.’ Bir gazeteciyi çıkardılar dedi ki, ‘Ekrem Başkan’ın yakın arkadaşı Fatih Keleş’in evinden parkelerin altından 2 milyon dolar çıktı’ dediler. 2 dolar bile çıkmamış. İddianamede böyle bir şey yok. Bir başka gazeteciyi çıkardılar. Dediler ki, ‘Bavul bavul paralar var, bavulların içinde paralar var. Teknik takip var. Çok doğru yerden bilgim var’ dediler. Günlerce konuştular. İddianame çıktı, ‘Bavulun içinde para yok, jammer var sinyal kesici’ dediler.

Şimdi buradan Tayyip Erdoğan’a soruyorum. Bu mahkemenin, İstanbul’un Başsavcısını oraya atayan, ona 19 Mart darbesini yaptıran, bize haysiyet suikastları yaptıran, insanları çoluğunun çocuğunun, eşinin, komşusunun karşısında hapisteki insana her gece televizyondan bunları anlatanlara söylüyorum. O attığınız iftiralar ne olacak? O kadar kul hakkına girdiniz ne olacak? Televizyonlarda o insanlar o yalanları atarken siz onu bir yerden servis ediyordunuz, ne olacak? Günü geliyor gencecik üniversite öğrencisini, bir tweet atmış diye ‘Yalan bilgiyi alenen yayma suçu’ deyip içeri atıyorsunuz. Bu yalan bilgileri verdiğiniz, yaydırdıklarınıza ne yapacaksınız? Allah size ne yapsın? Bu kadar iftiraya, bu kadar kuru iftiraya utanmadan sarıldınız.

“İnsanların gelecekte siyaset yapmasını engellemeye çalışan bir kumpasla karşı karşıyayız”

İSFALT Genel Müdürü, İBB soruşturmasında, Ahmet Ağırman alındı ifadeye, sonra salındı. 2023 yılındaki ihaleleri sormuşlar. Adamcağız 2019’da İBB’den ayrılmış. Zaten AK Partiliymiş. Oradan ayrılmış, Tayyip Bey onu almış Varlık Fonu’na genel müdür danışmanı yapmış. 6 senedir İBB’nin kapısından girmiyor. İsmini koydular, ‘Yolsuzluk yaptı’ diye. İfade vermiş gitmiş bir baktılar iddianame çıktı sanki hiç doğrusu anlatılmamış gibi aynı yalanı oraya da yazmışlar. Şunu anlatmak isterim: Öyle haksız, öyle beceriksiz, öyle vicdansız; yalandan korkmayan, insanların haysiyetiyle oynayan ve insanları bu kadar iftirayla toplumda düşürülmeye çalışılan bir duruma sokarak onların gelecekte siyaset yapmasını engellemeye çalışan bir kumpasla karşı karşıyayız.

“Ergenekon ne kadar kumpassa, İBB dosyası da o kadar kumpastır”

Buradan bir kez daha söylüyorum: Ergenekon ne kadar kumpassa İBB dosyası da o kadar kumpastır. O kadar kumpastır. Nasıl vaktin, dönemin görev yapmış Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ‘a terörist dedi bunlar. İki kere ağırlaştırılmış müebbet verdiler. Mustafa Balbay‘ya terörist dedi müebbet verdi. Mehmet Haberal’a terörist dedi müebbet verdi. Tuncay Özkan‘a terörist dedi müebbet verdi. Ne oldu? Benim arkadaşlarım, bizim komutanlarımız alnı açık, başı dik geziyorlar. FETÖ’cü savcılar sıçan gibi Amerika’ya kaçtılar.

“Bu iftiralara teslim olmayacagiz”

Geleceğim, bir daha bu otobüsün üstüne çıkacağım. Yağmur yağsın, kar yağsın, dolu yağsın. Doğru bildiğimizden şaşmayacağım. Diyeceğim ki gördünüz mü arkadaşlarımız masumdur, bu iddianame de çöp oldu. Bu iddianame de eninde sonunda hak ettiği yeri buldu. 47 yıl birinci parti olamamışız, 50 yıldır iktidar olamamışız. Bir çöpe tenezzül etmemişiz. Nasıl birileri bir eli yağda bir el balda o partiye üye olunca her işleri çözülenler, Cumhuriyet Halk Partililer 50 yıl iktidar olamamış, bir çöpe tenezzül etmemiş, bulunduğu yerden bir santim oynamamış. Tayyip Bey’in gözünün içine bakarak söylüyorum. Ve diyorum ki: arkadaşlarımız masumdur, masumdur, masumdur. Bu iftiralara teslim olmayacagiz.

“Tutuksuz yargılama yapılmalı, bu zulüm bitmelidir”

Üç gizli tanık vardı, 15’e çıkarmışlar. 76 kişiye ‘itiraf et’ diye baskıyla olmadık şeyler söylemişler. Diyordu ki, sadece beyana dayalı bir şey yapmıyoruz. Öyle varsa hemen salarız diyorlardı. Sadece beyanla arkadaşlarımızı tutuyorlar. Tutuksuz yargılama yapılmalı, bu zulüm bitmelidir.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir şekilde bu kumpas karşısında arkadaşlarımızı yalnız bırakma niyetinde değiliz. Her hafta Türkiye’nin bir ucunda, her hafta çarşamba İstanbul’un bir ilçesinde ve sonuna kadar, sonuna kadar 19 Mart darbesine direneceğiz. Darbecilere teslim olmayacağız. Hak yerini bulana kadar mücadele edip hakkımızı alacağız, iktidara geleceğiz. Başka bir çaresi yok.

“Eğer bizim boğazımızdan bir kuruş geçtiyse Allah bizim bin belamızı versin”

Bakın iddianameye yazmışlar: ‘İş insanlarından para aldılar, kreş yapacağız diye. Kreşi yapmayıp parayı yediler.’ Gidip bir bak, 127 tane kreş yapılmış. Bir tane kreş yapmayan AK Parti’nin ‘yargı kolları başkanı’, oraya kreşler alınmış. Cumhuriyet Halk Partisi kreş yapacağız diye para almamış kardeşim. Adam gelmiş, ihaleye girmiş, ihaleyi almış. Her zaman olduğu gibi ‘Yapacak bir şeyimiz var mı?’ diyene ‘Para ver’ denmemiş; eski sistemi kendilerinden biliyorlar. ‘Şuraya bir kreş yap, şuraya bir yurt yap, şu yurdun içini donat, şu garibana Ramazan kolisi ver’ denmiş. Eğer bizim boğazımızdan bir kuruş geçtiyse Allah bizim bin belamızı versin. Boğazından her şey geçip de birine iftira atan varsa Allah onları da bildiği gibi yapsın.

Bakın, iddianamede bir kör kuruşluk delil yok. Ne var? 969 kez ‘hatırladığım kadarıyla’, 691 kez ‘mış, miş, muş’, 56 kez ‘duydum’, 499 kez ‘olabilir’, 235 kez ‘düşünüyorum’, 9 kez ‘öyle hissettim’. Bunlarla yapıyorlar. Peki biz bu iftiralara karşı doğrusunu nereden öğreniyoruz? Nereden? Halk TV’den, Sözcü TV’den, bir de nereden? Tele1’den. Şimdi bu Tele1’e kayyum atadılar. Ancak Tele1’deki arkadaşlar bir stüdyoya geçtiler ve oradan yayın yapıyorlar. Yakında televizyonunuza da çıkaracağız onları. Şimdilik YouTube’dan takip ediliyor, yayın yapıyorlar. Adı da Tele1 değil; Tele1’i savcı kaptı, Tele2 yaptık biz onu.

“İstanbul Büyükşehir Belediyesi yargılamasının canlı yayında yapılmasını talep ediyoruz”

İddianamede yazan iftiralara karşı bir internet sitesi açtık. istanbuliddianamesi.com 10 gün içinde kapatıldı, savcı erişimi engelletmiş. Bunun üzerine istanbuliddianamesi.net’i açtık. Bu siteye girildiğinde hangi iftira var, doğrusu nedir açıkça görülüyor. Biz kendimize güveniyoruz. İddianame çıktı, yakında yargılama başlayacak. Ekrem Başkan diyor ki: ‘Verilemeyecek tek kuruş hesabım yok. Bir tek şey istiyorum: Bu yalancıları değil, canlı yayını istiyorum.’ Biz de mahkemenin isteyen her televizyon tarafından yayınlanabileceği, TRT’nin de bir kanal tahsis edeceği şekilde İstanbul Büyükşehir Belediyesi yargılamasının canlı yayında yapılmasını talep ediyoruz. Kendimize güveniyoruz. Savcılarına güvenen çıksın karşımıza. Hodri meydan.

“Savcı savcılığı bırakmış, gladyatör olmuş”

Bir yanda çok kirli bir düzen açtılar. Bir yanda bu ülkenin namuslu, şerefli, tek maaşla kira ödeyip yaşayan, verilen mütevazı lojmanda oturan, işine kendi arabasıyla ya da toplu taşımayla giden dünyalar kadar hakim ve savcısı var. Ama bir yanda bir savcıya Boğaz’da 47 milyon liraya (bugünün değeriyle 58 milyon liraya) villa yaptırıyorlar. Bir öğretmen emekli olunca 1 milyon lira ikramiye bile alamıyor. O villanın tadilatına harcanan para, 58 öğretmenin 30 yıllık emeğine denk. Lüks araçlar, lüks geziler, Amsterdam’da yat gezileri, Lüksemburg’da maden şirketinden gizli ikinci maaş… Oysa bir hakim, bir savcı başka iş yapamaz, başka para kazanamaz. Bu kadar namuslu insan bu kurala uyarken birileri çıkıp yurt dışından euroyla ikinci maaş alıyor. Niye? Çünkü bu işleri kimse bu paraya yapmaz. Çünkü burada savcı savcılığı bırakmış, gladyatör olmuş.

Filmlerde imparator olur; gladyatör zavallı adamın boğazına bıçağı dayar, imparatora bakar; imparator elini indirirse kafasını keser, suç işler ama sorumlu olmaz. Çünkü imparator adına yapıyordur. Şimdi de ülkeyi yöneten tek adamın talimatıyla suçsuz insanların onurunu, haysiyetini, geleceğini karartan bir anlayış var. Bunun için Kilis’in vicdanına sığınmaya geldik. Bunun için Kilis’te hak, hukuk ve adalet aramaya geldik.

“Bu partiden terörist çıkmaz, hırsız çıkmaz, yolsuz çıkmaz”

Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkanıyım. Bir siyasetçinin hayatında gelebileceği en yüce makamdayım. Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partide, onun emanet ettiği koltukta oturuyorum. Bu parti savaş meydanlarında kurulmuş bir parti; Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden doğmuş bir parti. Bu partiye millet oy verir iktidar yapar, Karaoğlan’ı başbakan yapar, Hakan’ı milletvekili yapar. Oy vermezse de bilir ki bu partiden terörist çıkmaz, hırsız çıkmaz, yolsuz çıkmaz. Bu partinin dostu çoktur; düşmanı arkadan vurur, yere düşünce vurur.

Kendi geçmişinde mağduriyetler olan AK Partilisi, MHP’lisi de bunu iyi bilir. Tayyip Bey’e yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat dahil her suçlama yöneltildi. Bir gün sabah evinden almadılar, tutuklamadılar. Yargılamalar bitti; bir suçtan cezası kesinleşince telefonla cezaevine çağırdılar. Yanına istediğini aldı, üç ay durdu çıktı. Yıllarca ‘mağdurum’ dedi. Partisi kapatılmak istendiğinde dünyayı dolaştı. Ama bugün o günleri unutmuş görünüyor.

“19 Mart darbecileri yine partiyi kapatmaya çalışıyor”

Tayyip Bey neler yaptı derseniz; ülkenin Genelkurmay Başkanı’nı hapse attırdı. FETÖ’nün gönderdiği isimleri Yargıtay’a, Danıştay’a atadı. Özel yetkili mahkemelerin tamamını doldurdu. Az daha 15 Temmuz’da devleti kaybettiriyordu. Buna rağmen ben hiçbir partinin kapatılmasını doğru bulmadım. Karşı çıktım. İnşallah bir gün güçlü, sivil bir anayasa yapacağız ve oraya ‘Partileri millet açar, millet kapatır’ diye yazacağız. Şimdi gelmişler Cumhuriyet Halk Partisi’ne kapatma davası açmaya kalkıyorlar. Yetmez. Kenan Evren yaptı; bugün milletin gönlündeki yeri ortada. CHP’nin yeri ortada. Darbeciler yaptı, boyun eğmedik; mücadele ettik, partimizi yeniden açtık. Şimdi 19 Mart darbecileri yine partiyi kapatmaya çalışıyor. Çünkü bu 19 Mart darbesi mevcut hükümete değil; geleceğin hükümetine yapılıyor. Seçimden sonraki cumhurbaşkanına, onun partisine, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir sonraki iktidar partisine yapılıyor.

“Gerekirse bin günlük kampanya yapacağız, bir devri kapatıp bir devri açacağız”

‘Güçlü yurttaş, güvenli gelecek ve kazanan Türkiye’ diyerek yola çıkıyoruz. Bu ayın sonunda CHP’nin kurultayı var. 15 gün sonra programımızı yeniliyoruz. Artık sorunları değil çözümleri anlatıyoruz. Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi, yüzleri nasıl güldüreceğimizi, gençleri bu ülkede nasıl tutacağımızı kapı kapı, sokak sokak, kahve kahve, iş yeri iş yeri anlatacağız.

19 Mart darbesi olduğunda seçime bin günden fazla vardı. O gün başladık, durmadan devam edeceğiz. Gerekirse dünya siyasi tarihinin en büyük seçim kampanyası olan bin günlük kampanya yapacağız. 280 günü geride kaldı. Ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar sandığa kavuşacağız. Ne yaparlarsa yapsınlar iktidarı değiştireceğiz. Bu ülkenin başına bir Cumhuriyet Halk Partili Cumhurbaşkanı gelecek. Tarafsız cumhurbaşkanlığını tesis edeceğiz. Parlamenter sistemi kuracağız. Bir devri kapatıp bir devri açacağız. Bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak. Emeklinin, emekçinin, çiftçinin, esnafın, gençlerin yüzünü güldürmek için geleceğiz.”

(SON)