Nöbetçi Eczaneler
(BALIKESİR) – CHP’nin Bandırma’da düzenlediği İlçe Belediye Başkanları Toplantısı’na katılan Parti Meclisi üyesi Baran Bazoğlu, “Dünyanın, Türkiye’nin aslında kömürlü termik santralden çıkması gerektiği bir dönemde onların daha da fazla destekleniyor olması, halkın parasıyla, halkın ekonomisiyle bu kadar ekonomik koşulların zor olduğu bir dönemde yapılıyor olması da oldukça problemli. Dolayısıyla bunu da özellikle biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu başlıklar üzerinden eleştirimizi getirmeye devam edeceğiz” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek ile Türkiye Belediyeler Birliği Başkan Vekili ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın katılımıyla, nüfusu 100 binin üzerinde olan CHP’li İlçe Belediye Başkanları Toplantısı Balıkesir’in Bandırma ilçesinde gerçekleştiriliyor. CHP Parti Meclisi Üyesi Baran Bozoğlu, toplantıda ANKA Haber Ajansı’na şu açıklamalarda bulundu:
“CHP olarak özellikle son yerel seçimlerden sonra büyük bir başarıyla çıkmıştık ve düzenli olarak belediye başkanlarımızla toplantılar yaparak hem gelişmeleri değerlendiriyor, hem de yapılan projeleri bir bir bilgi paylaşımı anlamında değerlendiriyoruz. Dolayısıyla bugün yaptığımız bu toplantıyı aylar önce planlamıştık ama Türkiye gündeminden dolayı bugüne nasip oldu. Çok verimli bir toplantı oldu. Belediye başkanlarımızın birbirleriyle diyalog kurması ve projelerini birbirleriyle paylaşmaları için önemli bir adım. Biz, CHP Genel Merkezi Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentler Birimi olarak özellikle belediye başkanlarımızın yaptığı bütün süreçleri anlık olarak takip ediyoruz ve onları halka hizmet yönünde yönlendirme çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bu bağlamda da oldukça verimli bir toplantı oldu.”
“Düzenleme içerisindeki ilk madde hem Avrupa Birliği mevzuatından uzaklaşma hem de Türkiye’nin sürecinden uzaklaşmasına sebep olacaktır”
Bozoğlu, AK Parti’nin zeytinliklere ÇED kararı olmadan maden ocağı kurulmasını öngören yeni kanun teklifini eleştirerek şunları söyledi:
“Yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. İçerisinde birçok sorunlu kanun maddesini barındırıyor ne yazık ki. İşin aslında birkaç boyutu var. Birincisi, ilk düzenleme ile beraber, çevresel etki değerlendirme sürecini bypass eden bir anlayışın olduğunu görüyoruz. Yani aslında çevresel riski yüksek olan, halk sağlığına zarar verme durumu olan ve bunları mutlaka değerlendirilmesi gereken yatırımların artık değerlendirme yapılmadan, yani çevresel etki değerlendirmesi tamamlanmadan izin, ruhsat gibi süreçlerin başlatılması öngörülüyor. Bu oldukça sorunlu bir konu. Çünkü çevresel etki değerlendirme süreci bir planlama sürecidir. Bu planlama yapılmadan yapılacak olan bütün faaliyetler, verilecek olan bütün izinler aslında çevresel riskleri arttıran, halk sağlığını tehdit eden düzenlemeler olacaktır. Dolayısıyla düzenleme içerisindeki ilk madde başta hem Avrupa Birliği mevzuatından uzaklaşma hem de Türkiye’nin bir planlama sürecinden oldukça uzaklaşmasına sebep olacaktır.
“İki tane termik santral için maden sahalarındaki zeytin ağaçlarının kesilmesini öngören bir düzenleme”
Diğer önemli konuysa, zeytin ağaçlarıyla ilgili daha önce yapılan birtakım düzenleme çalışmaları biliyorsunuz Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti ve mecliste de geri çekilmişti. Şu an sadece iki tane termik santral için maden sahalarındaki zeytin ağaçlarının kesilmesini öngören bir düzenleme olduğunu görüyoruz. Bu da tabii ki oldukça sorunlu bir düzenleme. Çünkü bu bir anlamda aslında bir teşvik mekanizması, bu kömürlü termik santrallere verilen bu teşviğin bizim doğal kaynaklarımızın katma değeri çok daha fazla yüksek olan ve insanın beslenme alanı için değerli olan zeytin ağaçlarını riske atacak bir düzenleme. Dolayısıyla bu da ne yazık ki eğer kanunlaşırsa diğer alanlarda da bunun ilerleyerek gelişeceğini duyuyoruz. Dolayısıyla bu Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararları bir bypass etme çabası olarak görebiliriz.
Öte yandan dikkat edilmesi gereken diğer bir konu şu; Elektrik Piyasası Kanunu’ndaki yapılan geçici 4. madde düzenlemesi ile beraber 2030 yılına kadar işletmeye alınacak olan kömürlü termik santrallere ciddi teşvikler sağlanıyor. Bunların çeşitli vergilerden, harçlardan muafiyet kazanması ifade ediliyor ve bunun da 15 yıl boyunca süreceği ifade ediliyor. Yani yaklaşık 2045 yılına kadar kirlilik vasfı yüksek olan kömürlü termik santrallerin, maden sahası olan termik termik santrallerin birçok teşviğin, yani halkın parasının bu santrallere aktarıldığını, 2045 yılına kadar yapılacağını görüyoruz. Bu da oldukça problemli.
Türkiye’nin iklim hedeflerine bağlı baktığımız zaman Sayın Cumhurbaşkanı’nın 2053 karbon nötr hedefi ile de uyumlu olmayan bir düzenleme. Dünyanın, Türkiye’nin aslında kömürlü termik santralden çıkması gerektiği bir dönemde onların daha da fazla destekleniyor olması, halkın parasıyla, halkın ekonomisiyle bu kadar ekonomik koşulların zor olduğu bir dönemde yapılıyor olması da oldukça problemli. Dolayısıyla bunu da özellikle biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu başlıklar üzerinden eleştirimizi getirmeye devam edeceğiz.”