Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP’nin Güngören mitingi… Özgür Özel, partisinin asgari ücret önerisini açıkladı: “Asgari ücret en az 39 bin lira olmalı”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yoksulluk sınırının 97 bin liraya, açlık sınırının 30 bin liraya çıktığını hatırlatarak, asgari ücretin en az 39 bin lira olması gerektiğini açıkladı. Türkiye’de asgari ücretin milyonlarca kişi için “temel ücret” haline geldiğini vurgulayan Özel, “Biz bir kez daha tarih önünde söylüyoruz: Hak edilen maaş en az 39; biz bunun altında yokuz” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yoksulluk sınırının 97 bin liraya,

(İSTANBUL) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yoksulluk sınırının 97 bin liraya, açlık sınırının 30 bin liraya çıktığını hatırlatarak, asgari ücretin en az 39 bin lira olması gerektiğini açıkladı. Türkiye’de asgari ücretin milyonlarca kişi için “temel ücret” haline geldiğini vurgulayan Özel, “Biz bir kez daha tarih önünde söylüyoruz: Hak edilen maaş en az 39; biz bunun altında yokuz” dedi.

CHP, “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” sloganıyla başlatılan mitinglerin 73’üncüsünü Güngören’de gerçekleştirdi. Mitingde konuşan Özel, şunları kaydetti:

“Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu kara düzen engellilere gün yüzü göstermiyor, hala engellilerin verileri sağlıklı olarak açıklanmıyor. Çalışmayan engelliye 4 bin 300 lira gibi sefalet ücreti veriyorlar. Biz bu eksiklikleri söylerken bir vatandaş bana dedi ki: ‘Özgür Bey, benim yakınlarım engelli, her çarşamba sizi izliyorlar ama o mitingi siz bir tek duyanlara mı yapıyorsunuz?’ O zaman aklımıza dank etti. Otobüsün üzerinde işaret dili tercümanımız var ilk kez Güngören’de. Bundan sonra her çarşamba mitinginde otobüsün üstünde tercüman var, ekranın köşesinde engellilere selam var. Engellilerin önündeki bütün engelleri kaldırmak, onların sesini duymak, onlara hak ettikleri bir yaşam sunmak için iktidara gün sayıyoruz.

“Asgari ücret 39 bin lira olmalı”

Yoksulluk sınırı 97 bin liraya çıktı. Yani bir haneye 97 bin lira girmiyorsa fakirsin. Memlekette 30 bin lira açlık sınırı, 97 bin lira yoksulluk sınırı, asgari ücret 22 bin lira. Türkiye’nin en çok asgari ücret alınan ilçelerinden biri, asgari ücretin başkenti Güngören, doğru mu? Memleket öyle bir açmazda ki, asgari ücret alan için çok düşük, veren için çok yüksek. Eğer verildiği yer tekstil ise Merter’deki tekstil atölyesi Hindistan’ın asgari ücretiyle dünyanın dört bir yanındaki yoksul ülkelerin asgari ücretiyle baş edemiyor. Asgari ücretli de bu maaştan geçinemiyor.

Geçen sene 30 dedik, sözü dinletemedik. Bu sene hem geçen seneki 30’a sadece TÜİK yansıtması yapsak bile asgari ücret 39 bin lira olmak zorunda. 22 bin liralık asgari ücrete geçen seneki enflasyonu koysalar, bu seneki beklenti enflasyonunu koysalar, küçücük refah payını koysalar, kendi asgari ücretleri bile 35 olmalı. Bugün bizim teklifimiz, asgari ücret 39 bin lira olmalı. Ama Merter’de çalışan emekçiye 39 bin lira asgari ücret olsa iyi gelir mi? Yetmez ama bir nefes aldırır. Ama Merter’deki tekstil atölyesi bu maaşı ödeyebilir mi? Onu ödeyemez, kapatır. İşte devlet burada ortaya çıkacak, diyecek ki: ‘Biz kanun teklifini hazırladık, yarın veriyoruz.’ 1 ila 10 çalışanı olan iş yerlerine 10 bin 540 lira, 10 ila 49 arasında işçi çalıştıranlara 8 bin 400 lira, 50 ve üzeri çalışanı olanlara 5 bin 100 lira asgari ücret için sosyal güvenlik destekleme primi verilsin. Yani birileri ‘İflas ederim, ben veremem.’, öbürü ‘Ben bu maaşla geçinemem.’ diyorsa araya devlet girecek, bu yükün önemli kısmını işverenin sırtından alacak. Biz bir kez daha tarih önünde söylüyoruz: Hak edilen maaş en az 39; biz bunun altında yokuz.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısı için de önerimizi sunduk, sendikalara sesleniyorum: Türkiye’de asgari ücret temel ücret oldu. Asgari ücret, bütün dünyada ilk 1 yıl alınan, kıdemle hızla uzaklaşılan bir ücrettir ama burada asgari ücret herkesin maaşına yön veriyor. Onun için sendikalar asgari ücret mücadelesine omuz vermelidirler. Asgari ücrete zam insanca hakkımızdır; söke söke almak için tüm Türkiye’yi, tüm emekçileri, tüm işçileri mücadeleye davet ediyoruz, yanlarında olacağız.

AK Parti ve MHP’ye TRT çağrısı: “Samimi iseniz öneriyi siz getirin biz oylayalım”

Biz, müesses nizama, AK Parti’nin kara düzenine karşı büyük mücadele veriyoruz. Bir avuç insanın bu milletin sırtından geçinmesine son vermek istiyoruz. 19 Mart darbesini yapan Ekrem Başkanı 259 gündür içeride tutan, sevgili Ahmet Özer çıktı şükür; onu bir yıl içeride tutan, 16 belediye başkanımızı içeride tutan, üçü bizim toplam on üç belediyeye kayyum atayan, seçtiklerinize değil kendi atadıklarına kentleri yönettirmek isteyen bir anlayış var.

Bu anlayış, 8 ay bize iddianame bekletti. ‘TRT’den canlı yayın, biz her isteyen televizyonun yayın yapacağı bir link, buna yasal düzenleme istiyoruz’ demiştik. Devlet Bey bunu desteklemişti. Tayyip Bey’e sordular, ‘Devlet Bey istiyorsa olur’ demişti. Dün kanun teklifini Meclis’e getirdik, kanun teklifini sunduk, bütün muhalefet destekledi; AK Parti, MHP oylarıyla reddedildi. Şimdi daha vaktimiz var, buradan Devlet Bey’e, Tayyip’e sesleniyorum: İki ihtimal var. Ya CHP getirdi diye oy vermediniz, verdirmediniz; o zaman samimi iseniz getirin öneriyi, siz getirin biz oylayalım. İftiracıları da, hakikati de millet dinlesin, kararı millet versin.

“Erdoğan iddianameyi ağzına alamıyor artık”

Bütün yaz boyunca TRT, A Haber, bunun yanında TGRT ve çok sayıda televizyonda bütün yaz şunları duydunuz: ‘Tarihin en büyük yolsuzluğu, 560 milyar lira rüşvet belgesi’ dediler; iddianame var, 560 liranın ispatı yok. ‘Ekrem İmamoğlu’nun lüks arabaları’ dediler; MHP milletvekilinin çıktı. ‘Kurultayda İBB 1200 telefon dağıttı’ dediler, iddianamede bile yer almadı. ‘Bavullarla para taşındı’ dediler; iddianamede bavullardan para değil jamer çıktı. ‘Parkenin altında 2 milyon dolar bulundu’ dediler; kör kuruş bulunmadı, iddianamede yer almadı. Yaz boyunca ne yalan duyduysanız, ne anlatıldıysa içi boş çıktı, iddianamede çıkmadı. Erdoğan iddianameyi ağzına alamıyor artık.

“Kürt sorununu çözme iradesi CHP’de vardır”

Sayın Erdoğan bugün çıkmış, öyle eski havası civası yok ama yine partimize dünya kadar hakaretler yağdırmış. Efendim, kendisi hem milletten gizleyerek İmralı’ya milletvekili yolluyor ama ‘Hareket yapmayın, susun’ diyor, bunu gizliyor; bizim açık, net tavrımızı savunmamızı, milletimize izahımızı kıskanıyor. Erdoğan’a sorarsan Kürt meselesi yoktur, bizce var. Kürtler ‘Sorunum var.’ diyorsa vardır. Bu sorunu çözmek için CHP’de irade vardır. Bunun için tek reçete demokrasidir, demokratikleşmedir; bunun için gerekli cesaret bizde vardır.

“Kimse Kürt yurttaşlarımızla bizim aramıza bir set çekmeye çalışmasın”

Suriye’deki gelişmeleri doğru okuyoruz, okumalıyız. Türkiye’nin geleceği için Kürt ve Türk’ün bir olması kaçınılmazdır. Bunu asla ıskalamamalıyız ve doğru yerde durmalıyız. Orta Doğu’ya Cumhuriyet Halk Partisi ve Türkiye’deki tüm partilerin bir barış, bir uygarlık, bir medeniyet, bir kalkınma ve birlikte kazanma perspektifiyle yaklaşması gerekmektedir. İsrail’in çeşitli emellerine karşı müteyakkız olmak, hep bir arada durmak, kavgayı bir tarafa bırakmak, huzuru, barışı, kalkınmayı getirmek, Türkiye’yi güçlendirmek hepimizin görevidir.

Biz, Erdoğan gibi Kürt meselesinin varlığını inkar edip günü bitince büyük büyük laflar etmeyiz; bu işin siyasetinde de ticaretinde de yokuz, sonuna kadar samimiyiz ve Meclis çatısı altında milletin verdiği görevi yapmakta kararlıyız. Kimse Kürt yurttaşlarımızla aramıza set çekmeye, ayrı düşürmeye, bu alanları bloke etmeye çalışmasın. Cumhuriyet Halk Partisi halkın partisidir; Türkiye’deki tüm insanları kardeş bilen, kardeşliği savunan partidir. Bundan sonra da kararlarını kendi verecek hesabı da millete verecektir.

Kayyumların kaldırıldığı, kayyum atamalarına yasak getiren düzenlemelerin hızla yapıldığı, her türlü demokratik adımın cesaretle atıldığı, bu ülkede kardeş kavgasının yerin bin metre dibine gömüldüğü, yarınlara birlikte yüründüğü bir Türkiye mümkün. Cumhuriyet Halk Partisi bunu savunuyor, sonuna kadar da savunacak.

“Artık yoksulluğu yönetmenin değil, yok etmenin reçetesini anlatma vakti”

Türkiye’nin önemli sorunları var. Sorunlara çözümleri bir yıl boyunca çalıştık, tartıştık. 600 akademisyen, 600 örgüt temsilcisi, sivil toplum, meslek örgütleri, 250 parti dışından gençler ve partinin bütün organlarıyla hep birlikte çalıştık. Artık yoksulluğu yönetmnin değil, yok etmenin reçetesini de, Türkiye’yi tarımda hak ettiği noktaya geriye getirmenin de, çiftçinin kazanacağı, satın alanın da gıdayı ucuza alacağı bir düzenin kurulmasını da, eğitimin bütün sorunlarının aşılmasını da, işsizlikle ilgili yapacaklarımızı da, biraz önce dediğim gibi Alevi meselesini de, Kürt sorununa da yaklaşımımızı da milletimize artık tane tane anlatmanın, basit, kolay anlaşılır, kolay anlatılır broşürlerle kapı kapı çalışmanın vakti gelmiştir. Sorunu olanı gidip yerinde biz bulacağız, çözümü biz getireceğimizi ona tane tane biz anlatacağız.

Vakit fabrikaları örgütlemek, işçi servislerini uğurlamak, karşılamak; onlara emeğin partisi olduğumuzu anlatma vaktidir. Vakit çiftçiyi, köylüyü köyünde, tarlasında bulma vaktidir. Vakit ev hanımının kapısını çalma, ona konuk olma, ona çözümü anlatma, evladının güvencesinin biz olduğumuzu anlatma vaktidir. Vakit sokakta olmak, vakit ayakta olmak, vakit mücadele etme vaktidir. Bizim 15,5 milyon oy almış Cumhurbaşkanı adayımız hapistedir, tutsaktır. Ancak onun yerine 2 milyon adayı vardır; tüm Cumhuriyet Halk Partililer adaydır.”

(SON)