(İSTANBUL) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Aziz İhsan Aktaş suç örgütü iddianamesine ilişkin olarak, “Aziz İhsan Aktaş, 704 yıl hapisle yargılanıyor bu dosyada ama aramızda geziyor. Bizim utanacak hiçbir şeyimiz yok. Bize iftira atanlar utanacak. Verilemeyecek hiçbir hesabımız yok. Bu kötülüğü yapanlar er ya da geç hesap verecekler. Eninde sonunda adalet yerini bulacak” ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talebiyle düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” miting serisinin Arnavutköy Cumhuriyet Meydanı’ndaki 63’üncüsünde konuştu. Özel, “Yedi başkanımızın tutuklu olduğu iddianame 10 ay sonra çıktı ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iddianamesi hala yok. 578 sayfa mış muş iddianamesi geldi geçti. Duydumlar, olabilirler dışında hiçbir şey yok. Dünya kadar iftiraya zorladıkları yetmemiş gibi Hollanda taksi plakası gibi bir tane gizli tanık bulmuşlar, ona dünya kadar laf söyletmişler. Suç örgütünün kurucusu Aziz İhsan Aktaş, 704 yıl hapisle yargılanıyor bu dosyada ama aramızda geziyor. Belki şuradan bizi dinliyor. Ama bu dosyadan 12 yıl önce AK Parti döneminde verilmiş ihalenin parasını ödeyen Zeydan Karalar ya da Avcılar’da daha 1,5 yıl önce belediye başkanı olmuş, adaylığı sürecinde ne olduğunu bilmediği bir süreçten sorumlu tutulan Utku Caner Çaykara ya da Adana’daki görevlerinden apar topar getirilen arkadaşlarımız, Ahmet Özer neredeyse 1 yıldır tutuklu, tut ki iddia olunan suçu kabul etse 4 yıl, yatarı 6 ay. Ahmet Özer, 9 aydır içeride yatıyor. Bütün iftiraların üstünde yoğunlaştığı belediye başkanlarımızın en eskisi Rıza Akpolat’a dünya kadar iftira atıyorlar, ortada bir tane rüşvet verdim diyen yok, rüşvet aldım diyen yok. Bir kör kuruşu ispatlamadan, bir lira bulmadan bu iftiraları yaptılar, bu iddianameyi yazdılar” ifadesini kullandı.
Özel, şunları kaydetti:
“Şimdi o mahkemeden hakkaniyet istiyoruz, hukuka uygun tavır istiyoruz, madem ki deliller toplanmıştır, kaçma şüphesi kalmamıştır ama artık canımıza tak etti, tutuksuz yargılama istiyoruz. Savcı, kendi iddianamesinde diyor ki, Aziz İhsan Aktaş örgütü 2016 yılında büyük bir sıçrayışa geçti. Diyarbakır, Adana, Adıyaman şehirlerinden aldığı ihaleler diyor. Adana’yı MHP, öbürlerini AK Parti yönetiyor. Bu örgüt hızla büyümüş ama suç işlemek için bizim belediye başkanlarımızı beklemiş. 388 ihaleden 300’ünü veren AK Partililere bir şey yok. 88 tane ihale için bizim arkadaşlarımıza yapmadıkları zulüm yok. 63 eylemdir yan yanayız, omuz omuzayız, yüz yüzeyiz. Bizim utanacak hiçbir şeyimiz yok. Bize iftira atanlar utanacak. Verilemeyecek hiçbir hesabımız yok. Bu kötülüğü yapanlar er ya da geç hesap verecekler. Eninde sonunda adalet yerini bulacak.
“Tayyip Erdoğan’ın iktidarda olmasının emekliye maliyeti”
Bizim Tayyip Erdoğan ile büyük bir tartışmamız var. İkimizde genel başkanız. O kışın sıcak salonları, yazın serin salonları seviyor, atadıklarına kendini alkışlatıyor. Ben de kışın soğuğu, yazın sıcağı, otobüsün üstünü ve meydanları seviyorum. Kızıyor bana, ‘Özgür Özel Ankara’ya dön, Ankara merkezli siyaset yap’ diyor. 2002’de en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu, yerel seçimlerde 2,5 çeyrek altındı, son aylarda 2 çeyrek altına düşmüştü, bugün Arnavutköy’e geldik, maalesef Tayyip Bey geldiğinde 8 çeyrek altın alan en düşük emekli maaşı bugün 1,5 çeyrek altına alabiliyor. Asgari ücret, 7’den 2’ye düştü. Üniversite öğrencisine verilen burs 1,5 çeyrek alıyordu, bugün çeyreğin 3’te birini bile alamıyor. Bir emekli değil her emekli, bir çeyrek altın değil altı çeyrek altın, bir sefer değil her ay kaybediyor. Bu Tayyip Erdoğan’ın iktidarda olmasının emekliye maliyeti. Kaybedilen şey, nerede düşünürsen orada bulunur. Biz bunları 3 Kasım 2002’de Tayyip Erdoğan’ı getirdiğimiz gün kaybettik, kurulacak ilk sandıkta aynı yerde bulacağız, seçim sandığında.
“Polisin umudunu suya düşürmeye çalışıyorlar”
Polisin bir umudu vardı, promosyon alacaktı. Bankalar oturmuşlar 90 bin TL’ye işi bağlamışlar, göstermelik olarak İçişleri Bakanı sorunu çözeceğim demiş, 100 bin TL olmuş. Polisin 1 TL fazla mesaisi yok, ek zammı yok, bir umudu promosyonuydu, onu da suya düşürmeye çalışıyorlar. Bu ülkenin polisi, bu memleketin evladı. Çoğu üniversiteyi bitirmiş, atanmamış, iş bulamamış, oraya gidiyor. Uzman çavuş bu memleketin evladı. İnfaz koruma memuru, bu memleketin evladı. Zaman zaman kanunsuz emirlerle karşı karşıya getirirler polisle öğrenciyi. Ben bazı hayallerimi söyleyip de gerçekleştirince büyük keyif alıyorum.
İşte size Özgür Özel sözü: Seçim olacak ya. O gün akşam sabaha kadar hem buradaki ilçe başkanlığımızın ışıkları yanacak. Hem 973 ilçenin, Arnavutköy ile beraber, 81 ilin, genel merkezin ışıkları sonuna kadar yanacak. O gün ben Ankara’da, siz burada görevinizin başında olacaksınız. Ama ertesi gün, pazartesi akşam kışsa seçim 19.30’da, yazsa seçim 20.30’da Saraçhane Meydanı’nda buluşacağız. Hep birlikte Bozdoğan Kemeri’ne yürüyeceğiz. Kemerin önünde üniversite öğrencileri bir elimizde, bir elimizde polisler halay çekeceğiz. Ondan sonra ne Bozdoğan’da ne Taksim’de gençlerle polis karşı karşıya değil; el ele, omuz omuza, kol kola olacak. Çünkü polis kurtulmadan gençler kurtulmaz. Emekli kurtulmadan emekçi kurtulmaz. Çiftçi kurtulmadan esnaf kurtulmaz. Kürtler kurtulmadan Türkler, Aleviler kurtulmadan Sünniler, Egeliler kurtulmadan Karadenizliler, Doğu Anadolu kurtulmadan Akdeniz’dekiler, Trakya’dakiler kurtulmaz. O yüzden ‘Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.’
Geçen seçimlerde dediler ki, ‘CHP’ye oy vermeyin vatanı böldürecekler, bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler.’ Şimdi Arnavutköy’de ömrü ezanı okumakla, namazı kıldırmakla geçmiş birisi CHP’nin ilçe başkanıdır. Şimdi, bu memleketin kahraman polisleri CHP’nin hakkını aradığı evlatlarıdır. Sınır boyunda bekleyen Mehmetçik’e de, bayrağı dalgalandıranlara, nöbeti tutanlara, Türkiye’nin dört bir yanında Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla Çerkes’iyle bu memleketin tüm vatan evlatlarına selam olsun. Biz bu ülkeyi birleştirmeye, kardeşleştirmeye, herkesin istediği gibi inanmasına, istediği gibi ibadet etmesine, istediği gibi eğlenmesine, istediği gibi giyinmesine, istediği gibi yaşamasına teminat olmaya geliyoruz.”
(SON)