(ANKARA) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, diyabet ve obezite rahatsızlıklarına dikkati çekerek, “Türkiye, Avrupa’da en fazla diyabetli yetişkine sahip ülkedir. Buna rağmen Bakanlığın sunduğu çözüm, meydanlara tartı koymak olmuştur. Bu yaklaşım ne bilimsel bir çalışmadır ne de halk sağlığını korumaya yöneliktir. İnsanları sıraya dizip tartmak bir sağlık stratejisi değil, siyasal sorumluluktan kaçıştır. Sorun insanların kilosu değildir; bu düzenin halkın omzuna yüklediği ağırlıktır” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, son yıllarda Türkiye’de artış gösteren diyabet ve obezite rahatsızlığına dikkati çeken yazılı bir açıklama yayımladı.
Şahbaz, şunları kaydetti:
“Diyabet ve obezite artık yalnızca tıbbi sorunlar değildir; yanlış siyasal tercihlerin büyüttüğü derin bir halk sağlığı krizidir. Türkiye, diyabet ve obezitede Avrupa’nın zirvesine yerleşmiş durumdadır. Uluslararası Diyabet Federasyonu verileri, ülkemizde diyabetin 24 yılda beş kat arttığını gösteriyor. 2011’de yüzde 7,9 olan diyabet prevalansı, 2024’te yüzde 16,5’e ulaştı. Bugün Türkiye’de her altı yetişkinden biri diyabetli ya da diyabet riski altındadır. 195 bin Tip 1 diyabetli yurttaşın 46 bini çocuktur.
“2050’de diyabetli sayısının 14,1 milyona ulaşacağı öngörülüyor”
2050’de diyabetli sayısının 14,1 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye, Avrupa’da en fazla diyabetli yetişkine sahip ülkedir. Buna rağmen Bakanlığın sunduğu çözüm, meydanlara tartı koymak olmuştur. Bu yaklaşım ne bilimsel bir çalışmadır ne de halk sağlığını korumaya yöneliktir. İnsanları sıraya dizip tartmak bir sağlık stratejisi değil, siyasal sorumluluktan kaçıştır. Sorun insanların kilosu değildir; bu düzenin halkın omzuna yüklediği ağırlıktır.
Gerçek tablo ortadadır: Türkiye Sağlık Araştırması 2022’ye göre obezite oranı yüzde 20,2’dir; obezite öncesi oran ise yüzde 40’a yaklaşmaktadır. 2024 yılında 42 bin 558 yurttaş diyabete bağlı nedenlerle hayatını kaybetmiştir. Diyabetli yurttaşlarımızın yaklaşık yarısı, hastalığının farkında bile değildir. Bu tablo, ‘kişisel tercihler’ ya da ‘bireysel sorumluluk’ masallarıyla açıklanamaz. Diyabetin gerçek nedenleri kamusal ve yapısal sorunlardır.”
Diyabetin gerçek nedenlerini 3 başlıkta açıklayan Şahbaz, “Birincisi yoksulluk ve sağlıksız beslenmedir. Sağlıklı gıdaya erişim lüks haline gelmiştir. Bir anne çocuğuna süt, peynir, yoğurt alırken bile hesap yapmak zorundadır. İkincisi güçsüzleştirilmiş birinci basamak sağlık sistemidir. Tarama yok. Erken tanı yok. ASM’ler yük altında ezilmiş durumda. Üçüncüsü ise şirket çıkarlarını önceleyen politikalar. Devlet geri çekilmiş, halk sağlığı piyasaya teslim edilmiştir. Diyabet yalnızca şeker değil; bir yoksulluk hastalığıdır. Kalp hastalığı, böbrek yetmezliği, felç, görme kaybı, uzuv kayıpları… Bunların büyük bölümü önlenebilirdi. Ama önleyici sağlık politikaları yıllardır yok. Biz bu gerçeği değiştirebiliriz. Diyabeti tartıyla değil, kamucu sağlık politikalarıyla çözeriz” ifadelerini kullandı.
Şahbaz çözüm önerilerini ise şöyle anlattı:
“Gerçek çözüm için üç temel adım öneriyoruz:
1-Önleme ve Erken Tanı:
Okullarda, üniversitelerde ve işyerlerinde tarama programları başlayacaktır. Koruyucu ve Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri güçlendirilecek, prediyabet için ulusal tarama programı kurulacaktır.
2- Sağlıklı Yaşamı Destekleyen Bir Devlet:
Çocuklara ücretsiz ve sağlıklı bir öğün sağlanacaktır. Şekerli içecekler ve ultra işlenmiş gıdalar düzenlenecek; toplum sağlığı gözetilecektir. Spor alanları ve yürüyüş yolları yaygınlaştırılacaktır.
3. Kamusal, Ekip Temelli Diyabet Yönetimi:
Hekim, diyetisyen, uzman hemşire, psikolog ve fizyoterapistin birlikte çalıştığı multidisipliner bir model kurulacaktır. Diyabetin bu ülkede bu hızla artması bir kader değildir. Bu artış; yanlış politikaların, ihmallerin ve kamunun geri çekilmesinin sonucudur. Sağlık Bakanlığı meydanlara tartı koymayı bırakmalı, bilimsel ve kamusal sağlık politikalarına dönmelidir. Yerel yönetimler sağlıklı yaşam alanlarını yaygınlaştırmalı; okullar çocukların sağlıklı beslenmesini güvence altına almalıdır.
4. Diyabetli hastalarımız, çocuklarımız en son tedavi yöntemlerine ücretsiz olarak ulaşabilmelidir.
Diyabetle mücadele bireyin değil, devletin görevidir. Türkiye’nin geleceğini diyabete ve şirket kârlarına teslim edemeyiz. Sağlıklı yaşam en temel insan hakkıdır. Paran kadar sağlık değil, sağlık hakkı esastır.”

