(ANKARA) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, İBB Medya A.Ş. eski Genel Müdürü İpek İlef Atayman’ı Afyonkarahisar’da ziyaret etti. Ziyaret sonrası konuşan Nazlıaka, “Benim dün Düzce’de Pınar Türker’le yaptığım görüşme, bugün de burada İpek Elif arkadaşımla yaptığım görüşme aslında bana şunu bir kez daha düşündürttü. Görünen o ki özellikle bekar anneleri hedef almışlar, heybede kadınlar da olsun demişler. Onun için kadınlardan da bazı isimleri tutsak etmeye çalışıyorlar ve burada o kadınlara, cezaevlerinde o kadınlara insan onuruna yaraşmayacak şeyler yaparak adeta psikolojik şiddet uygulayıp onları iftiracı olmaya zorluyorlar. İtirafçı değil, iftiracı olmaya zorluyorlar” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, İBB Medya A.Ş. eski Genel Müdürü İpek Elif Atayman’ı Afyonkarahisar Kapalı Cezaevi’nde ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklamalarda bulunan CHP’li Nazlıaka şunları söyledi:
“Hatırlanacağı gibi İpek Elif Atayman, 3 ay önce 19 Mart darbesiyle tutuklanan, Silivri’de tutsak edilen, önce hücrede kalan, bir süre sonra koğuşa alınan fakat koğuşa alındıktan çok kısa bir zaman sonra da arife sabahı saat 6.30’da yatağından apar topar kaldırılıp ve bir araca bindirilip, elleri kelepçeli olarak 7.30 saat yolculuk yapan bir arkadaşımız. Kendisine nereye gittiği söylenilmiyor, üstelik de küçücük bir kabinin içerisinde yolculuk yapıyor. Elleri kelepçeli olduğu için suyu bile zar zor içiyor. Sıcakta o yolculuğu yapıyorlar ve adeta ring yapar gibi önce Eskişehir’e gidiliyor, oraya 2 İBB soruşturması kapsamında tutsak edilmeye çalışılan arkadaşımız bırakılıyor. Elif arkadaşımız buraya bırakılıyor, arkasından Kütahya’ya gidiliyor, oraya da bir başka arkadaşımız bırakılıyor. Yani böyle bir ring yaparcasına ne yazık ki İBB soruşturması kapsamında arkadaşlarımızı tutsak etmek amacıyla cezaevlerine dağıttılar. Ailesine zar zor bir mesaj attırılmasını sağlayabildi. ‘Beni merak etmeyin Afyonkarahisar cezaevindeyim’ bilgisi oğluna o şekilde ulaşmış oldu.
“Elif arkadaşımız mesnetsiz iddialarla burada tutsak edilmeye devam ediyor”
Elif arkadaşımız burada bin 300 yataklı bir yerde kalıyor ancak yüzde 40 üzerinde bir kapasite aşımı var. Dolayısıyla her iki kişiden birine ranza düşüyor, yatak düşüyor. Bu nedenle de her iki kişiden birisi yerde yatmak zorunda kalıyor. Burada ranzaya çıkmak adeta bir kıdem, bir terfi meselesi olmuş. Kim daha uzun cezaevinde kalırsa onun ranzaya çıkma hakkı oluyor. Ama onun dışında ne yazık ki hükümlülerle tutukluların bir arada kaldığı yani ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olanlarla henüz masumiyet karinesi çerçevesinde suçlu olup olmadığı kanıtlanmamış olanların da bir arada tutsak edilmeye çalışıldığı bir düzenin içerisindeyiz. 3 aydır tutuklu olan Elif arkadaşımızın hakkında halen hazırlanmış olan bir iddianame yok. Masak raporu tertemiz, HTS kaydı yok, herhangi bir tape yok, örgüt bulgusu yok, herhangi bir para bulgusu yok, parayla ilgili bir dolaşım bulgusu yok. Elif arkadaşımız mesnetsiz iddialarla burada tutsak edilmeye devam ediyor. Şunu söylemem gerekiyor, gerçekten de endişelendim. Çünkü tansiyon sorunu yaşadığını söyledi son 1-2 gündür ve kalp ritminin bozulduğunu, bu nedenle yarın revire gideceğini söyledi.
27 kişilik koğuşta her gün 26 paket sigara içildiğini, kendisinin sigara içmeyen birisi olarak bu durumdan çok olumsuz etkilendiğini özellikle vurguladı. Adalet Bakanı ‘Mahkumların sağlığı bize emanet diyor’ dedi. ‘Ben dışarıdayken sağlık sigortam çerçevesinde, SGK çerçevesinde kendi sağlığımla ilgili gerekli tedbirleri alıyordum, doktora gidiyordum, ilaçlarımı kullanıyordum ama burada gerçekten benim sağlığım kime emanet bilmiyorum, kaygı duyuyorum’ dedi. Yine televizyonda gösterilen ve pasif içicilerin ne kadar etkilendiğini anlatan kamu spotundan örnek verdi. Burada dedi ‘bu kamu spotları gösteriliyor ama ben ne yazık ki bir pasif içici konumundayım, her gün duman altı bir ortamdayım, bundan da son derece rahatsızım’ dedi. Ancak buna rağmen koğuştaki arkadaşlarıyla ilgili çok güzel, çok olumlu şeyler söyledi. Yani içeride bir kadın dayanışması olduğundan bahsetti, sorunlarını paylaştıklarını, dertlerine her birinin derman olmaya çalıştığını anlattı. Kendisi daha öncesinde de basında çıktığı gibi okuma yazma bilmeyenleri orada okuma yazma öğretmeye çalışıyor.Zaten öğretmenliği de olduğu için ondan gelen bir yatkınlığı var. Elif arkadaşımız bugüne kadar geldiği noktalara emek emek, tırnaklarıyla kazıya kazıya gelmiş olan bir kadın. Okumuş, çalışmış, kendine eğitimine yatırım yapmış, üniversiteden mezun olmuş. Daha sonrasında akademik kariyer yapmış, yüksek lisans yapmış, doktora yapmış, yardımcı doçent olmuş ve akademik olarak kendi donanımını arttırırken çocuğunu büyütmüş. Bekar anne olarak çocuğunu büyütmüş, eski eşi bugün hayatta değil. Dolayısıyla 80 yaşında anne babası ve oğlu için de kaygı duyuyor.
“Yurtsever kimliğiyle bilinmiş, halen de öyle birisi”
Hep yurtsever kimliğiyle bilinmiş, halen de öyle birisi. Hep kadınlara destek olmasıyla bilinmiş, özellikle belediyelerde çalıştığı dönemlerde hep bekar anneleri kollamış. Kendisi belediye AKP’den alınıp 2019’da liyakatlı birisi olarak Ekrem Başkan’ın kadrosunda çalışmaya başladığında AKP’li olan kadınlara ‘Eğer çalışmak istiyorsanız, üretmek istiyorsanız, liyakatlıysanız benimle çalışmaya devam edebilirsiniz. Ben sizlerle üretmeye çalışmayı isterim’ demiş ve onlarla da bir dayanışma içerisinde olmuş. Basında uzun yıllar çalışmış, aralık ayında emekli olmuş ve bundan sonra bir yandan oğluyla ilgilenirken, bir yandan da daha yarı zamanlı çalışmayı planlarken ne olduğunu anlayamadan kendisini cezaevinde bulmuş. Elif arkadaşımız özellikle şunun altını çizdi.
‘Ben o kadar kurallara bağlı biriyimdir ki dedi, bugüne kadar bana bir kez bile bir trafik cezası kesilmedi’ dedi. ‘Ben çocuğumu da bu değerlerle büyüttüm, son derece kurallara bağlı bir aileyiz. Dolayısıyla şu an içinde bulunduğum tabloya inanamıyorum, yaşadıklarıma inanamıyorum ve insan onuruna yaraşmayacak şeyler yaşıyorum’ dedi.
“Kadınlara insan onuruna yaraşmayacak şeyler yaparak adeta psikolojik şiddet uygulayıp onları iftiracı olmaya zorluyorlar”
Burada haftada sadece 10 dakikalık telefon görüşme yapma izni var. 10 dakika ve diyor ki Elif arkadaşımız ‘ben bu 10 dakika içerisinde oğlumun sesini mi duyayım, anneciğimle mi konuşayım, babama mı bir şey söyleyeyim, kime ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Zaten aa dediğimde neredeyse süre bitiyor, süre tamamlanıyor’ diyor. İçeride bol bol kitap okumaya, düşünmeye, analiz etmeye, bu ülkenin aydınlık geleceği için hayaller kurmaya devam ediyor. Kendisi son derece kararlı duruşuyla ve inandıklarıyla asla ve asla mesnetsiz iddialarla suçlu olmayacağını, adalete güvendiğini de özellikle altını çizerek söylüyor. Benim dün Düzce’de Pınar Türker’le yaptığım görüşme, bugün de burada İpek Elif arkadaşımla yaptığım görüşme aslında bana şunu bir kez daha düşündürttü. Görünen o ki özellikle bekar anneleri hedef almışlar, heybede kadınlar da olsun demişler. Onun için kadınlardan da bazı isimleri tutsak etmeye çalışıyorlar ve burada o kadınlara, cezaevlerinde o kadınlara insan onuruna yaraşmayacak şeyler yaparak adeta psikolojik şiddet uygulayıp onları iftiracı olmaya zorluyorlar. İtirafçı değil, iftiracı olmaya zorluyorlar. Ancak bunların her biri emeğiyle, yüreğiyle, liyakatıyla bu noktaya gelmiş olan kadınlar. Onun için asla ve asla onurlu duruşlarından ödün vermeyeceklerinin buradan bir kez daha altını çizmiş olalım.”
Nazlıaka, İpek Elif Atayman’ın cezaevinden notunu paylaştı
İpek Elif Atayman’ın notunu paylaşan Nazlıaka, Afyonkarahisar Cezaevi’nden paylaştığı notta şunları kaydetti:
“Hayatım boyunca bir yalnız anne olarak oğlumu hayata kazandırmak için çalıştım ve yine yalnız anneler için çok çabaladım. Dostlarım buna şahittir. Bu yaşadıklarım, liyakatlı bir Türk kadın olduğum ve Ekrem Başkanımızın liyakatlı kadınlara değer ve görev vermesinden kaynaklanıyor. Hakkımızda henüz bir iddianame dahi yok ama biz kadınlar tutukluyuz. Adalet Bakanımıza sesleniyorum, tutukluların sağlıkları bize emanet demişlerdi. Ancak gün geçtikçe sağlık sorunlarımız artmaya başladı. Televizyonlarda, kamu spotunda sigara pasif içiciliğiyle mücadele gösterilirken, ben kendi koğuşumda günde 26 paket sigara dumanı altındayım 40 metrekare olan bir yerde. Ancak şunu da eklemek isterim ki, kadının sorunu hep aynı. Kadın koğuşundaki arkadaşlarımın da sıkıntıları ne yazık ki benden farklı değil. Barınma, hijyen, mekan, sağlık. Özetle ben devletine, minnetine çok bağlı bir yurtsever kadınım. Emeğimle, yüreğimle, liyakatımla çalışarak elde ettiğim kazancımla aileme baktım. 80 yaşındaki anneyim, babam ve oğlum için endişeleniyorum şu anda. Bir an önce adaletin yerini bulmasını ve özgürlüğüme kavuşmayı arzu ediyorum. 3 aydır çektiğim bu sıkıntının tüm arkadaşlarım adına son bulmasını diliyorum.”