Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP’li Bulut’tan, “İstanbul İddianamesi” hesabına getirilen erişim engeline ilişkin: “Kendini savunmaya çalışanların sesini kesiyorsanız o zaman siz bu iddianamenize güvenmiyorsunuz”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “İstanbul İddianamesi” isimli X hesabı ve internet sitesine erişim engeli getirilmesine ilişkin, “Bir insanı suçlayacaksınız ama savunma hakkını vermeyeceksiniz. Demek ki bu iddianamenin içi boş. Bu iddianamenin içerisindeki konulara itiraz eden ya da kendini savunmaya çalışanların sesini kesiyorsanız o zaman siz bu iddianamenize güvenmiyorsunuz” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, "İstanbul İddianamesi" isimli X hesabı

(İZMİR) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, “İstanbul İddianamesi” isimli X hesabı ve internet sitesine erişim engeli getirilmesine ilişkin, “Bir insanı suçlayacaksınız ama savunma hakkını vermeyeceksiniz. Demek ki bu iddianamenin içi boş. Bu iddianamenin içerisindeki konulara itiraz eden ya da kendini savunmaya çalışanların sesini kesiyorsanız o zaman siz bu iddianamenize güvenmiyorsunuz” dedi.

Bulut, İzmir’de Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’le birlikte Buca Ceza İnfaz Kurumları’nda tutuklu bulunan eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Mehmet Murat Çalık ve İstanbul’daki “kent uzlaşısı” soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Reform Enstitüsü Başkanı Mehmet Ali Çalışkan’ı ziyaret etti.

Bulut, ziyaretin ardından cezaevi önünde yaptığı açıklamada, ilk olarak Tunç Soyer’i ziyaret ettiğini belirterek, şunları söyledi:

“Aradan epey bir zaman geçti ama aynı şeyleri söylemekten biz bıkmadık. Çünkü bunun iyi anlaşılması gerekiyor. Tunç Soyer Başkan şu an içeride ise bir suçu olduğundan değil, hele hele bugünlerde daha çok konuşulan barınma sorununu halletmek üzere İzmir’de özellikle gelir düzeyi düşük vatandaşlarımıza ev sahibi edinmesi için bir çalışma yaptı ve onun döneminde de bazı evler bitirildi, teslim edildi. Dosyasına baktığınızda bir suç unsuru yok ya da bir menfaatlenme yok. Ama Tunç Soyer hâlâ içeride. En azından bu soruşturma tutukluluk hali sonlandırılarak yapılabilirdi ama maalesef cezaevinde. Bunun nedenini açıkçası bilmiyoruz. Yani mesela Mehmet Ali Çalışkan’ı az buçuk tahmin edebiliyoruz; bu iddianame çıktı, onun üzerinden değerlendirebiliriz ya da diğer arkadaşlarımız, işte Mehmet Murat Çalık gibi… Ama Tunç Soyer’i anlamakta zorlanıyoruz.”

Mehmet Murat Çalık’ın sağlığının ve moralinin iyi olduğunu bildiren Bulut, şöyle devam etti:

“Çünkü özellikle rahatsızlık döneminde çokça olumlu mesajlar aldı. Hemen hemen hepimiz yaşadıklarından dolayı vicdanen büyük bir rahatsızlık duyduk ve bunu da bir sevgi gösterisi olarak aslında ona sunduk. Çokça mektup aldığını, insanların iyi dileklerinin onu çok motive ettiğini ifade etti. İnsanı açıdan bu bizi sevindiriyor. Mehmet Ali Çalışkan’a uğradık. Mehmet Ali Çalışkan’la biz seçim döneminde çalışmıştık. Bizim anketlerimizde önemli katkıları olmuştu. O arkadaşımızın da cezasının ne olduğu henüz belli değil. İddia, kent uzlaşısından. Kent uzlaşısına ilişkin yorum yapmayayım; şu anda bir komisyon çalışması zaten yapılıyor. Türkiye’de eğer Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren bir Kürt ise hiçbir sorun yok. Ama CHP’ye oy verense ya da CHP’den adaysa oralarda bir sorun çıkıyor. Onun da şu anda temsilcilerinden bir tanesi cezaevinde.”

“Kendini savunmaya çalışanların sesini kesiyorsanız o zaman siz bu iddianamenize güvenmiyorsunuz”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da şüphelileri arasında yer aldığı iddianamenin çok tartışıldığını belirten Bulut, “19 Mart darbesinden bu yana geçen 8 ay boyunca sürekli iddianamenin içerisinde olan unsurların dışarıya servis edildiğini” kaydetti.

Bu konuların “yandaş medyada” savunma hakkı olmadan konuşulduğunu bildiren Bulut, artık iddianamenin çıktığını ve savunmanın sırasının geldiğini ifade etti.

Bulut, şunları kaydetti:

“Şimdi o iddianameye ilişkin insanların savunmasını yapması için, en azından somut verilere ilişkin bir cevap vermek adına bir web sayfası kuruldu, ‘İstanbul İddianamesi’ diye. Bunun da X hesapları var. Bu sabah X hesabı askıya alındı. Dün Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin X sayfasının alınması gibi. Buradan insanın aklına şu geliyor; bir insanı suçlayacaksınız ama savunma hakkını vermeyeceksiniz. Demek ki bu iddianamenin içi boş. Bu iddianame nasıl bir iddianame? Belki 4 bin sayfayı okumadan tam ifade edemeyebiliriz ama bu iddianamenin içerisindeki konulara itiraz eden ya da kendini savunmaya çalışanların sesini kesiyorsanız o zaman siz bu iddianamenize güvenmiyorsunuz. İlk günden aslında iddianamenin içinin boş olduğu da ortaya çıktı. Çünkü partiye yönelik bir operasyon da bu iddianamenin içerisinde var. Parti kapatmaya gidecek cesareti bile gösterebiliyorlar iddianameyi hazırlayanlar.

“Muhalefet olmak da suç olmuş “

Her seferinde bu iddianamenin ve yaşananların, sadece CHP’ye yönelik bir operasyon olmadığını; bu işin Türkiye’deki demokrasiye, Türkiye’de yaşayan insanların güven sorununa, huzursuzluğuna vesile olduğunu, herkesi ilgilendiren bir sorun olduğunu; Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy verenlerin de bu ülkede yaşayan insanlar olarak o sıkıntıyı yaşadığını ifade etmiştik. Bu iddianamede, partiye gelen haliyle de aynı benzer bir şekilde içeriğine baktığınızda partiye yönelik yapılan eleştirilerde ya da partiye yönelik suç isnadı olarak yapılan noktalara baktığınızda örneğin bir tanesi Cumhurbaşkanı adayı olması. Bir tanesi muhalefet ediyor olması. Medya ayağına baktığınızda keza aynı şekilde eleştirilerde bulunması. Demek ki Türkiye’de hiçbir muhalefet olmayacak. Muhalefet olmak da suç olmuş durumda. Demek ki Türkiye’de Cumhurbaşkanı’na eleştiri yapılmayacak. Artık orası eleştirilerden uzak, eleştiriden muaf bir yapı gibi. Bu CHP’ye değil; bu Türkiye’de demokrasiye, Türkiye’de siyasi hayata büyük bir zarar verecektir.”

“Tarih tekerrür ediyor”

Bulut, yaşananların geçmişteki Ergenekon ve Balyoz süreçleriyle aynın olduğunu ifade ederek, “İddianameye baktığınızda neredeyse Ergenekon ve Balyoz’daki metinleri birebir bulabilirsiniz. Kişiler de aynı. O gün televizyonda Ergenekon ve Balyoz’u savunan, o günkü savcı Zekeriya Öz’ü savunan, hatta ona kefil olanlar, ona araç tahsis edenler bugün aynı şekilde konuşuyorlar. Hatırlayın, o dönemde de casusluk meselesi vardı, bu dönemde de var. Yine hayali senaryolar, yine gizli tanıklar ve o gizli tanıkların söylediklerinin bir kısmına uyuluyor, doğru kabul ediliyor; bir kısmı doğru kabul edilmiyor. Birebir aynısı. Parti kapatma davalarına baktığınızda da yine tarih tekerrür ediyor. Bu yapılanlar aslında Türkiye siyasi tarihinde daha önce yaşanmış şeyler. Ama yine anlamadığımız bir konu geçmiş dönemde Türkiye siyasi tarihinde bunlar yaşanırken kime zarar verdiği, o tarihin mağdurlarının bugün nasıl kahraman olarak görüldüğü; o dönem zulmedenlerin bugün Türkiye’de bile olmadığı, nasıl kaçtıkları ortada. Ama maalesef hâlâ yapılanlar burada ülkeye, vatandaşa, millete büyük zarar vereceğini gördükleri hâlde maalesef bunu yapmaktan geri kalmıyorlar” diye konuştu.

“Cezaevinde olmaları çaldıkları için değil, çalıştıkları için”

Bulut, Mehmet Murat Çalık’ın İBB iddianamesine ilişkin görüşlerine dair de şunları kaydetti:

“İddianamede bir defa cezaevinde olmasını gerektiren hiçbir husus yok. Bir belediye başkanının geçmiş dönem yaptıkları icraatlara ilişkin bir soruşturma var, örneğin bir tanesinde. Bunlar zaten denetlenmiş olanlar. Hiçbir arkadaşımız denetlenmekten, yargılanmaktan korkmadı. Bu konuda da en küçük bir endişe duymadı. İşte yanımda bir belediye başkanımız var. Sürekli müfettişler belediyede. Bir denetlenme mekanizmasının eksikliğinden falan değil, bu işin siyasi olduğunun bu kadar görünür bir hâlde gösterilmesinden rahatsızlık duyuyoruz” dedi.

Tutuklu bulunan arkadaşlarının her türlü hakarete maruz kaldıklarını söyleyen Bulut, şunları söyledi:

“Ama dönüp dolaşıp hepsinin masum olduğu ortaya çıkacak. Bu iftirayı atanlar yarın nasıl vatandaşın yüzüne bakacak, bilmiyorum. Mehmet Murat Çalık da keza aynı şekilde dosyanın içeriğinde kendisine suç isnatlarının hiçbirinin yeri olmadığını ve sonuçta aklanacağını… Aklanma meselesi de aslında tartışmalı. Şimdi baktığınızda örneğin şunu söyleyebilirim: Tunç Soyer yargılanma sonucu aklanacak. Ama diğer iddianamenin içerisindeki arkadaşlarım suçlu değil ki. Aklanacakları bir pozisyon yok aslı itibarıyla. Bu arkadaşlarımız niçin cezaevinde olduklarını biliyorlar. Cezaevinde olmalarının tek gerekçesi çaldıkları için değil; çalıştıkları için, CHP’nin oyunu yükselttikleri için. Bu iktidarın, saray yönetiminin bu ülkeyi yönetemez hâle geldiğinden kaynaklı olduklarını herkes çok iyi biliyor.”