Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP Niğde Milletvekili Gürer: “Vatandaş, yüksek fiyatlar nedeniyle ucuz ürün arıyor”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Vatandaş yüksek fiyatlar nedeniyle ucuz ürün aramak zorunda kalıyor. Her ucuz ürün hileli değil ancak bazı ürünlerde taklit ve tağşiş var. Yalnızca denetimle çözülemez; üreticiye destek verilmesi, tüketicinin ise sağlıklı ve uygun fiyatlı gıdaya erişiminin sağlanması yolu açılması şart” dedi.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Vatandaş yüksek fiyatlar nedeniyle

(ANKARA) – CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Vatandaş yüksek fiyatlar nedeniyle ucuz ürün aramak zorunda kalıyor. Her ucuz ürün hileli değil ancak bazı ürünlerde taklit ve tağşiş var. Yalnızca denetimle çözülemez; üreticiye destek verilmesi, tüketicinin ise sağlıklı ve uygun fiyatlı gıdaya erişiminin sağlanması yolu açılması şart” dedi.

Aynı zamanda TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, yaptığı açıklamada, daralan gelirleri nedeniyle her ürüne erişemez hale gelen dar ve sabit gelirlilerin gıda sahtekarlarınca da dolandırılmaya çalışıldığını söyledi.

Artan fiyatlar ile taklit tağşiş ürünlerde de artışlar oluştuğuna dikkat çeken Gürer, taklit ve tağşiş üretim yapanlar nedeniyle ahlaklı esnafın da zora düştüğünü, bu nedenle gıda sahtekarlığı yapanlara ağır cezalar uygulanmasının tüketici için de işini dürüst yapan esnaf için de gereklilik olduğunu vurguladı.

“Emekli, dar ve sabit gelirli, her ürüne erişmede zorlanıyor”

“Çiftçi, üretici, besici için çok zor bir sürecin devam ettiğini ve gübre, akaryakıt ile yem fiyatında artışların fahiş fiyatlara erdiğini” belirten Gürer, üreticiden maliyetine alınan ürünün fiyatı 4-5 kat artarak tüketiciye ulaştığına işaret etti.

Emekli, dar ve sabit gelirlilerin her ürüne erişmede zorlandığını ve bu nedenle düşük fiyatlı ürün arayışına girdiğini belirten Gürer, bu süreçte taklit ve tağşiş yapanların türediğine işaret etti.

Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığının doğru bir uygulama ile taklit ve tağşiş ürünleri kamuoyu ile paylaştığını ifade etti ve belediye zabıtalarına doğrudan müdahale yetkisi verilerek çalışmaların yaygınlaştırılması gerektiğini kaydetti.

“Altı ayda sütten mamül ürünlerde saptanabilen 248 ürün uygunsuz tespit edildi”

Sorunu en çok tüketilen ürünlerden peynir üzerinden değerlendiren Gürer, peynir fiyatlarındaki artış ve vatandaşın alım gücündeki düşüş nedeniyle tüketicilerin taklit ve tağşiş ürünlere yönelmek zorunda kaldığının görüldüğünü anımsattı.

“Peynir, etten mamül ürünler, sütten mamül ürünler, bal, bitkisel yağlar, enerji içecekleri, baharatlar, içecekler ve mamül ürünlerle ilgili bakanlık saptamaları yanında gıda zehirlenmeleri de dikkate alındığında güvenilir gıdanın önemi artıyor” diyen Gürer, “altı ayda sütten mamül ürünlerde saptanabilen 248 uygunsuz ürün tespit edildiğine dikkati çekti.

Gürer, şunları kaydetti:

“9 firmanın peynirlerinde natamisin tespit edildi. 71 üründe farklı maddeler eklenerek taklit ve tağşiş yapıldığı belirlendi. 168 üründe ise temel özelliği etkileyen içerik eksikliği saptandı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kamuoyuna duyurulan listelerde, toplamda 248 süt ve süt ürününde uygunsuzluk bulundu. Bu saptananın ne kadarı bedeli ile alınıp tüketildi, bunun da düşünülmesi gerekiyor.”

Vatandaşın gıda fiyatlarında artış baskısı altında da ezildiğini vurgulayan Gürer, şu verileri paylaştı:

“Eylül 2024’te 339 lira olan inek peyniri bugün 579 liraya yükseldi. 345 lira olan İzmir tulumu 475 liraya çıktı. 385 lira olan eski kaşar 450 liraya, 199 lira olan kaşar peyniri ise 399 liraya çıktı. Farklı firmalarda bu fiyatlarında üzerinde fiyatlar var. Vatandaş gelirine göre peynir almakta dahi zorlanır hale düşürüldü. Her fiyat artışı ile birlikte vatandaşın bütçesi daha da zorlanırken, dar ve sabit gelirli tüketici ucuz ama sağlıksız ürünlere yönelmek zorunda bırakılıyor ve bu süreçte gıda sahtekarları da piyasadan pay kapmaya çalışıyor.

Öte yandan süt inekçiliği yapan da yem fiyatları karşısında hayvanına bakmakta zorlanıyor. Ulusal Süt Konseyi litresi 18 lira 35 kuruş alım fiyatı açıklasa da küçük aile işletmeleri litresini 13-14 liradan aracıya zor satıyor. Sanayici işleme gideri ve nakliye ekleyip sütü fiyatlandırıyor. Mamül ürün fiyatı 3-4 kat artıyor. Raf zammı ile vatandaş süt ve mamül ürünleri çok yüksek fiyatlarla almaya çalışıyor. Bu nedenle gıda sahtekarları da bu fiyatları fırsat bilip taklit tağşiş hileli ürünü piyasaya sürüyor. Gıda da sahtekarlıkların da önüne geçilemiyor.”

“Gıda sahtekarlarına göz açtırılmaması gerek”

Gürer, taklit ve tağşiş ürünlerin yalnızca tüketiciyi değil, işini doğru yapan üreticiyi de mağdur ettiğini de vurguladı. İyi kalitede peynir fiyatının bir litre süt fiyatı ile hesaplanacağını belirten Gürer, şunları kaydetti:

“10 kilo sütten 1 kilo kaşar elde ediliyor. Nakliye ve giderlerle hesaplama yapmak olası, düşük fiyatla gerçek bir kaşar elde edilmesi olası değil. Her yurttaş bu yönlü bir fiyat analizi yaparak ürün alabilir. Farklı verilerde her yıl 350 bin ton taklit ve tağşiş peynir satıldığı iddiaları yer alıyor. Bu tablo sorunun boyutunu gösteriyor. Ayrıca, yasak olan nişasta kullanımını gizlemek için Bakanlığın ‘çeşnili peynir’ ifadesine sığınarak üretim yapıldığı yönünde de iddialarda dikkatle incelenmelidir.

Vatandaş yüksek fiyatlar nedeniyle ucuz ürün aramak zorunda kalıyor. Her ucuz ürün hileli değil ancak bazı ürünlerde ise taklit ve tağşiş yapılanlar var. Bunu iyi ayırt etmek gerekir. Etiket önemli, menşei önemli, üretim yeri önemli, üretim şekli önemli, bilinen güvenilen işini doğru yapan binlerce esnaf yanında sınırlı da olsa gıda sahtekarları haksız kazancı takip ve denetimle önlenebilir. Bu durumun doğrudan halk sağlığını tehdit eder boyuta da varabileceği unutulmamalıdır. Toplu gıda zehirlenmeleri de bu bağlamda önemlidir. Tarım ve Orman Bakanlığının açıkladığı veriler bile meselenin vahametini ortaya koyuyor. Ancak sorun yalnızca denetimle çözülemez; üreticiye destek verilmesi, tüketicinin ise sağlıklı ve uygun fiyatlı gıdaya erişiminin sağlanması yolu açılması da şarttır.”