Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Özgür Özel: “Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağız. Herkes adayına sahip çıkacak”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Adayımızı 23 Mart’ta ilan ettik, sonuna kadar arkasındayız. Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağız. Kurultaydan sonra Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin başına geçeceğiz. Gölge bakanlarımızla Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi bütün Türkiye’ye anlatacağız. Ama Ekrem Başkan’ın yerine hiçbirimiz cumhurbaşkanı adaylığı yapamayız. Onun yerine cumhurbaşkanı adaylığı 2 milyon üyemize emanettir. 15 buçuk milyon kişinin aday gösterdiği cumhurbaşkanı adayımız, onu aday gösterenlere; herkes adayına sahip çıkacak. O dışarı çıkana kadar Ekrem İmamoğlu yerine, onu aday gösteren herkes benim cumhurbaşkanı adayımdır” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Adayımızı 23 Mart’ta ilan ettik,

(TBMM) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Adayımızı 23 Mart’ta ilan ettik, sonuna kadar arkasındayız. Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağız. Kurultaydan sonra Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin başına geçeceğiz. Gölge bakanlarımızla Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi bütün Türkiye’ye anlatacağız. Ama Ekrem Başkan’ın yerine hiçbirimiz cumhurbaşkanı adaylığı yapamayız. Onun yerine cumhurbaşkanı adaylığı 2 milyon üyemize emanettir. 15 buçuk milyon kişinin aday gösterdiği cumhurbaşkanı adayımız, onu aday gösterenlere; herkes adayına sahip çıkacak. O dışarı çıkana kadar Ekrem İmamoğlu yerine, onu aday gösteren herkes benim cumhurbaşkanı adayımdır” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Özel, şunları kaydetti:

“Yine tatsız, saçma sapan bir gündemimiz var. Bu ülkede bir anayasa var. Bu Anayasa bizim toplum sözleşmemiz. Beğenelim, beğenmeyelim bir Anayasamız var. Daha iyisini yapmaya ümidimiz var, hakkımız var. Ama Anayasa’yı tanımayanlarla, ona değer vermeyenlerle birlikte Anayasa yapmak riskinden dolayı önümüzdeki süreçte bu millet Anayasa yapacaklar Anayasa yapmasını beklediği güçlü bir parlamentoyu bir kez daha tesis ettiğinde ve artık ülkede, ‘Anayasa tanımazlar’ değil, Anayasal düzene sahip çıkanlar, Türkiye’de o düzeni kuranlar, 150-200 yıldır bunun mücadelesini verenler iktidar olduğunda çok daha iyi bir Anayasamız olacak. Ama en kötü Anayasa, Anayasasızlıktan iyidir. Çünkü Anayasa en başta yaşamın teminatıdır; güvenliğin, mal-mülk sahibi olmanın, mirastan hak sahibi olmanın, boşanırsan ortada kalmamanın, bir nafaka almanın ve sonuçta devletin senin adına silah kullanmasının caydırıcı olmasının, suçu önlemenin, malın, mülkün, canın, namusun garantisidir. Ve bir bütündür Anayasa. Anayasal düzen olmazsa gücü gücüne yeten dönemi başlar. Köşedeki bakkala alışverişe değil, yağmaya gider birileri. Ondan sonra giden alacak bir şey de bulamaz, düzen de kalmaz. Kimin gücü kime yetiyorsa o başlar. Bu yüzden anayasalar var. Bu yüzden var toplum sözleşmesi. Şimdi birileri Anayasa’yı işine gelen maddesine sahip çıkan, işine gelen sayfayı baş tacı yapan, işine gelmeyen sayfayı yırtıp atan bir anlayışa büründüler. Bunu vaktiyle Anayasa ile ilgili ‘Ben o kararı tanımıyorum, saygı da duymuyorum’ diyerek aslında Erdoğan bu yolu açtı.

“Her gün Vera’nın babasına yazdığı bir mektuba, çizdiği bir resme ağlıyoruz biz”

Sonra Anayasa Mahkemesi (AYM) ki bütün üyeleri AK Parti döneminde atandı. Şöyle diyemez Erdoğan: ‘Bu AYM aleyhime çalışıyor.’ Senin döneminde atandı herkes, senin belirlediğin usule göre atandılar. Yapılan işlere bakıyorlar. Bazen bizim de memnun olmadığımız kararlar veriyorlar, bazen hukuka çok uygun kararlar veriyorlar. Ama bizim kararlarına saygı duyduğumuz, saygı duymak zorunda olduğumuz bir kurum. Özellikle de övüne övüne bitiremedikleri kişisel başvuru hakkı ki o gelirken ‘Bu maddeyi biz de destekliyoruz’ demiştik. Ama onlar zehrin etrafına şeker kaplama yapmışlardı. Şimdi bu AYM, Tayfun Kahraman’ı; kardeşimiz, çok değer verdiğiniz birisi, pırıl pırıl biri ve Vera’nın babası biliyorsunuz. Dört yaşındaydı Vera babası gittiğinde. Geçen sene okula başladı, babası bir kere kreşe götürüp alamadı. Her gün Vera’nın babasına söylediği telefonda bir söze, yazdığı bir mektuba, çizdiği bir resme ağlıyoruz biz. Bunu samimiyetle Sayın Erdoğan ile de paylaşmıştım. Tayfun öyle biri ki Gezi Olayları sırasında görüşülen heyetteymiş. Çıkınca diyor ki ‘Sayın Başbakanımız. Bunu, bunu vadetti. Hemen Topçu Kışlası yapılmayacak, ağaçlar kesilmeyecek, mahkeme kararı beklenecek. Mahkemeyi kaybetsek bile İstanbul’da referanduma sunulacak. Gezi sakinlerini evlerine dönmeye davet ediyoruz, takdirlerine bırakıyoruz.’ Yani aslında Erdoğan’ın o şeytanlaştırdığı Gezi’nin, o tartışmalı son günleri yaşanmadan daha, ‘Hadi herkes evine gitsin, ağaçları kurtardık’ mücadelesinin adı; Tayfun Kahraman.

“Çok büyük haksızlık ve hukuksuzluktur ona yapılan”

O gün yaptığı basın açıklamasını da kendisine verdim. Daha sonra Sayın Bülent Arınç’ın onun hakkında söylediklerini de söyledim. Müzakere yürüten ve hiç şiddetin bir tarafında olmayan birisi. Aslında üç kere de beraat etti Gezi’den. Son beraatte hep birlikte ayağa kalktık, ‘Türk milleti adına’ dediler, kararı dinledik. Herkes beraat etti, oturduk. ‘Kavala’yı salmayıp, casusluktan tutuklayıp yeniden yargılayayım’ derken ki çok büyük haksızlık ve hukuksuzluktur ona yapılan. O gün ‘casus’ diyorlardı. Bugün ‘Casus değilmiş de biz Gezi’den bir daha yargıladık’ diyorlar. Üçüncü yargılamada cezalar yağdırdılar. Tayfun Kahraman da bu Meclis’in Hatay‘dan seçilmiş Milletvekili Can Atalay gibi yargılandı ve AYM’ye başvurdu. AYM, 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararı, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini söyleyerek esastan görüştü ve karara bağladı. ‘Yeniden yargıla, uygun görüyorsan da tahliye et’ dedi. 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi bekledi, bekledi, oyalandı, mütala bekledi. Sonra bir karar yazdı. Diyor ki ‘AYM süper temyiz mercii değildir. Bizim kararımız Yargıtay’a gitmiştir, kesinleşmiştir.’ E AYM niye var? ‘Haksızlığa uğradım’ diyene bakmış, karar vermiş. ‘Ben bu karara uyumam.’

“Bugün AYM’nin sayfasını yırtanlar, yarın gelir yürütmenin sayfasını yırtarlar”

Burada Anayasa’nın 138 ve 153’üncü maddesi diyor ki ‘AYM kararları gerekçesi yayınlamasıyla birlikte uygulanır. Yasa, yürütme ve yargı mercileri açısından bağlayıcıdır.’ ‘Bu beni bağlamaz’ diyor. Bir kere en başta, en önemli tutarsızlığı söyleyelim: 13’üncü Ağır Ceza, aynı başkan… AYM 2022’de karar vermiş. Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın örgüt lehine suç işlemekten cezalandırılan birini, yani 13’ün ‘Terör örgütü için suç işledi’ dediği birini, ‘Adil yargılamadın, yeniden yargıla’ demiş, karara uymuş, yargılamış ve beraat ettirmiş. Gerekçesine de yazmış: ‘Anayasa 138 ve 153’e göre AYM yargı mercileri açısından bağlayıcıdır.’ O yargılamada iki yıl önce süper temyiz mercii değil AYM. Karara uyuyor. Bugün Tayfun Kahraman için olunca aynı başkan, aynı mahkeme bu karara uymuyor ve itiraz ediyor. Nereden yüz buluyor? Anayasa’yı tanımayanlardan yüz buluyor. Buradan en büyük tehlikeyi, Sayın Erdoğan’a, Sayın Adalet Bakanı’na biraz sessiz kaldıkları bu hususta en büyük tehlikeyi ifade etmek isterim: Bugün AYM’nin sayfasını yırtanlar, yarın gelir yürütmenin sayfasını yırtarlar. Yarın bakanların yetkilerini yırtarlar. Yarın Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerini yırtarlar. Gelirler, yasama meclisinin oluşumuna ilişkin sayfaları yırtarlar. Anayasalar herkesi korur, en çok iktidarları korur. Çünkü iktidarlar, Anayasa’dan aldıkları yetkiyle yönetirler.

“Türkiye’de iktidar hırsı uğruna yargı eliyle çok tehlikeli bir yol açılmaktadır”

Geçmişte aynı hatayı yaptınız. Anayasa tanımayanlarla, kumpas kuranlarla ve her türlü iftirayla hakaretle bu ülkenin namuslu komutanlarına, aydınlarına, yazarına, çizerine, milletvekiline saldıranlara göz yumdunuz, Anayasa’yı çiğnettiniz. 15 Temmuz akşamı az daha sizi çiğnemeye kalktılar. Bu milletin evlatlarını tankla çiğnedi bunlar. Biz o gün de ‘Anayasa’ diyorduk, 15 Temmuz’da Anayasa’ya karşı ayaklananlara karşı dimdik ayakta durduk. Bugün yüz verdiğiniz birilerine Anayasa’yı çiğnetirken size yine aynı tarihi hatırlatmayı yapmak istiyorum. Biz çok bedeller ödedik, ödüyoruz, anlaşılıyor ki bir süre daha ödeyeceğiz. Ama hiçbir zaman millete inanmaktan, millete güvenmekten vazgeçmeyeceğiz. Herkes içinde bulunduğumuz durumu doğru okumalıdır. Türkiye’de iktidar hırsı uğruna yargı eliyle çok tehlikeli bir yol açılmaktadır. Esasen bu yolu açanlar, içinde bulundukları süreç kendilerini artık iktidardan götürmeye yakın olduğu için, iktidarı kaybetmemek için bunu yaparken geleceğe çok kötü bir miras, çok kötü örnekler bırakmaktadırlar. Bugün bu düzenin hedefi CHP. Yarın bir başkası olacak. Bugün CHP’ye saldıranlar, yarın başkasına saldıracaklar.

“Bir insan aynı anda hem seçimde yolsuzluk yapmış, hem diploması sahte, hem hırsız, hem terörist, hem de casus olabilir mi”

Saldırmıyorlar mı iş insanlarına sırf sindirmek için? TÜSİAD Başkanı kürsüde eleştiri yaptı diye TÜSİAD başkanını alıp götürüyorlar. Sanatçılar sırf muhalif duruyorlar diye sabahın köründe alıyor, götürüp hepsine uyuşturucu müptelası muamelesi yapıyor. Aldıklarının yüzde 90’ı sadece itibar suikastına uğradığıyla, emzirdiği üç aylık bebeğinden ayrı kaldığıyla, üzüntü ve kahrından başına neler geldiğiyle kalıyor. Gazetecileri alıyorlar, sivil toplumu alıyorlar. Bir sanatçımız geçen hafta bir sözüyle durumu muhteşem özetledi. Diyor ki Ekrem Başkan için ‘Bir insan aynı anda hem seçimde yolsuzluk yapmış, hem diploması sahte, hem hırsız, hem terörist, hem de casus olabilir mi?’ Bunlardan herhangi birini masum birine yapsan büyük bir haksızlık. Ama bunların hepsini bir kişiye yapıyorsan büyük bir suçüstü durumu var orada. Suçu ne? Suçu, bu ülkenin bir sonraki cumhurbaşkanlığına aday olmak, sizin adayınız olması. Başka hiçbir suçu yok.

“Bugün bu kara düzene bir ‘dur’ demezsek hakkınızı savunacak bir yargı da kalmayacak”

Bugün bu kara düzene bir ‘dur’ demezsek yarın nasıl bir Türkiye olacak? Eğer durduramazsak hakkınızı savunacak bir yargı da kalmayacak. Bu ülkenin daha iyi olması, bu ülkede insanların devletine güvenmesi, bu devlete dışarıdaki yatırımcıların güvenmesiyle olur. Bugün Erdoğan’ın en büyük tepkisi şu: ‘Benim dönemimde zengin oldular, parayı dışarı kaçırıyorlar’ diyor. Yalan mı? AK Partili arkadaşlar, gündeminiz bu değil mi sizin? Yandaş şirketlerin bile kaygıyla parayı dışarı kaçırmasına kızıyorlar, yurt dışına gitmesine kızıyorlar. Şirket ismi vermeyeyim ama kendi dönemlerinde çok güçlenmiş şirketler dışarıya para götürdü diye Erdoğan’ın hedefi haline geliyorlar. Dünyanın bir yerinden birisi bakacak, Türkiye’nin adını bilmeyip İstanbul’un adını bilenler var. 16 milyonluk şehir kendine bir belediye başkanı seçecek, mazbatasını iptal edeceksin. Sonra bir daha seçecek 800 bin farkla. Beş yıl etmediğini bırakmayacaksın. Karşısına başbakan çıkaracaksın, yenecek. Meclis Başkanı çıkaracaksın, yenecek. Bakan çıkaracaksın, yenecek. Yeniden seçilecek. Yeniden yetkiyi alacak, mazbatayı alacak. Bu sefer korkundan diplomasını iptal edip bin bir iftirayla ki aynı suçlamalara sen de muhatap olmuşken, bir gün gözaltına alınmayıp tutuksuz yargılanmışken, cezan kesinleşene kadar evinde ve görevinin başında olmuşken, kesinleşince telefonla cezaevine davet edilmişken bu zulümleri yapacaksın.

“19 Mart’ta darbeye girişmenin bedelini bu millet bu kadar ağır ödüyor”

Bu millet bunları görmeyecek, öyle mi? Bu millet bunları görmeyecek, duymayacak. Bunu görünce yurt dışındaki biri gelip de burada arsa alıp fabrika yapar mı? 30 yıl önce bu devletin verdiği diplomanın hükmü yoksa senin verdiğin tapuya kim inanır? İstanbul Menkul Kıymetler’deki alınan hisse senedinin geçerliliğine kim inanır? Gelip de bu ülkede nasıl yatırım yapar, nasıl para sokar buraya? ‘Türkiye’nin en güçlü siyasi figürlerine bunu yapan, benim gibi ürkek bir yatırımcıya ne yapmaz’ demez mi adam? Boşuna mı Türkiye’den dışarı bu kadar para çıkıyor? Boşuna mı Mehmet Şimşek’ten mucize bekliyorsu? Ama olmuyor, olmuyor, olmuyor. 19 Mart’ta darbeye girişmenin bedelini bu millet bu kadar ağır ödüyor.

“Güçlü yurttaş, güvenli gelecek, kazanan Türkiye için parti programını kesinleştirdiği günden itibaren bütün Türkiye’ye anlatacağız”

Şimdi buradan sözün özü ve sonu olarak şunu söylüyorum: Sorunlar büyük. CHP, Plan ve Bütçe Komisyonu her bakanlıkta, eleştirileri ve çözüm önerilerini dile getiriyor. 28-29-30 Kasım’da Ankara’da, Arena’da elbette seçim de yapacağımız ama en büyük heyecanımızı parti programımızı 18 yıl sonra yenilemekten aldığımız, dünyayı gören, Türkiye’yi çok iyi tahlil eden, sorunları bilen, kısaca tarif eden ama esas çok güçlü çözümler öneren bir parti programı hazırlandı. Önce 81 ilde tartışıldı, 923 ilçede ilçe danışma kurullarında tartışıldı, tekrar 81 ilde bütünleştirildi, yollandı. Yollanırken o ildeki sendikasından, meslek örgütünden görüşler alındı. Ankara’da hummalı bir çalışma yapıldı. Kuvvetli bir ekip dünyadaki iyi örneklere baktı. Devamında 600 akademisyen, 250 genç, 600 örgüt temsilcisiyle 4-9 Eylül’de son şekline gelindi ve yazım işlemleri yapılıyor. Kurultayda delegelerimizin takdirine, önerilerine, değerlendirmelerine ve onaylarıyla yürürlüğe girmesine ihtiyacımız var. Bundan sonra CHP’nin ‘Türkiye’de güçlü yurttaş, güvenli gelecek, kazanan Türkiye’ sloganıyla güçlü yurttaş, güvenli gelecek, kazanan Türkiye için parti programını kesinleştirdiği günden itibaren bütün Türkiye’ye ev ev, hane hane, sokak sokak, kahve kahve, işçi servisleriyle gezerek anlatacağız.

“Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağız. Herkes adayına sahip çıkacak”

CHP’nin 2 milyon üyesi var. Bugün herkes CHP’nin iktidara gelişini, CHP’nin cumhurbaşkanı adayını, ileride Türkiye’yi yönetecek kadrolarını merak ediyor. Eğer bu AK Toroslar çetesinden canımızı kurtarabilirsek büyük bir hukuk mücadelesini de burada vereceğiz. Adayımızı 23 Mart’ta ilan ettik, sonuna kadar arkasındayız. Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı yapacağız. Ekrem Başkan şu anda Silivri’de, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin başında değil. Kurultaydan sonra o Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin başına geçeceğiz. Gölge bakanlarımızla Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi bütün Türkiye’ye anlatacağız. Ama Ekrem Başkan’ın yerine hiçbirimiz cumhurbaşkanı adaylığı yapamayız. Onun yerine cumhurbaşkanı adaylığı 2 milyon üyemize emanettir. 15 buçuk milyon kişinin aday gösterdiği cumhurbaşkanı adayımız, onu aday gösterenlere; herkese adayına sahip çıkacak. 23 Mart’ta gittin, sandık başına geçtin, Ekrem Başkan’a vazifeyi verdin; sahip çıkacaksın. Çünkü onu içeride tutuyorlar. O dışarı çıkana kadar Ekrem İmamoğlu yerine, onu aday gösteren herkes benim cumhurbaşkanı adayımdır. Anlaştık mı?

“Şimdi memleketlerinize gidin ve bu seçimi kazanın”

Bu kara düzen gidecek. Yerine yepyeni, adil, çalışanın hakkını alacağı, gelecekten güvence duyulacak yepyeni bir düzen kurulacak. Bakan evlatlarının devri gidecek, vatan evlatlarının devri başlayacak. Kimse korkmasın. Çok kötülük yaparlar ama eninde sonunda kötüler kazanamaz. Kötüler kaybeder, iyiler kazanır. Gece kazanamaz, güneş doğar, gündüz kazanır. Tembele karşı, çalışkanlar kazanır. Siyasette havlu atmış korkaklara karşı, bu milletiyle birlikte CHP kazanır. Cesurlar kazanır. Şimdi memleketlerinize gidin. Güle güle gidin ve bu seçimi kazanın. Hepinize güveniyorum.”

(SON)