Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP Grup Toplantısı… Özel’den Erdoğan’a: Varsa saygın, varsa cesaretin, gel Meclis’e, savun bütçeni

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis’te görüşmeleri başlayacak 2026 yılı bütçesine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak, “Seni Meclis’e çağırıyorum. Hani biz Meclis’e gelmeyince ‘Meclis’e saygısızlık’ dedin ya. Seni, bütçeni savunmaya Meclis’e bekliyorum. Öyle tek başına gelip, davet edilip, kendi kendine konuşup çıkıp gittiğin gün değil. Geleceksin, bütçeni savunacaksın, muhalefeti dinleyeceksin. O Demireller’in, Ecevit’lerin, Erbakan’ların, İnönü’lerin gösterdiği cesareti gösterip bu bütçe için milletin vekilinin gözünün içine bakacaksın. Varsa saygın, varsa cesaretin, gel Meclis’e, savun bütçeni. O zaman gelirsen, bütçeni anlatırsan, savunursan, eleştirilere cevap verebilirsen, eleştirilere katlanabilirsen o zaman sen demokratlar arasında belki bir kez daha adın geçebilir. Yoksa sarayında oturan bir otokratın bu Meclis’e söyleyecek tek kelimesi yoktur” dedi. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis'te görüşmeleri başlayacak 2026 yılı

(TBMM) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis’te görüşmeleri başlayacak 2026 yılı bütçesine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunarak, “Seni Meclis’e çağırıyorum. Hani biz Meclis’e gelmeyince ‘Meclis’e saygısızlık’ dedin ya. Seni, bütçeni savunmaya Meclis’e bekliyorum. Öyle tek başına gelip, davet edilip, kendi kendine konuşup çıkıp gittiğin gün değil. Geleceksin, bütçeni savunacaksın, muhalefeti dinleyeceksin. O Demireller’in, Ecevit’lerin, Erbakan’ların, İnönü’lerin gösterdiği cesareti gösterip bu bütçe için milletin vekilinin gözünün içine bakacaksın. Varsa saygın, varsa cesaretin, gel Meclis’e, savun bütçeni. O zaman gelirsen, bütçeni anlatırsan, savunursan, eleştirilere cevap verebilirsen, eleştirilere katlanabilirsen o zaman demokratlar arasında belki bir kez daha adın geçebilir. Yoksa sarayında oturan bir otokratın bu Meclis’e söyleyecek tek kelimesi yoktur” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında 2026 yılı bütçesinin Meclis’e sunulduğunu belirterek, “Hangi kıtaya giderseniz gidin, nereye bakarsanız bakın, eğer bir yerde otokrasi yani kararların tek adam ya da çevresindeki bir zümre tarafından alınıp dayatıldığı bir ülke varsa, orada hukuksuzluklar diz boyu da o ülke eninde sonunda baş aşağı gidiyor. Nerede adalet var, nerede demokrasi var? O ülkeler zenginleşiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın 2026 yılı bütçesine ilişkin, “istikrar ve refah bütçesi” açıklamasını hatırlatan Özel, “Bütçe geliri, 16.2 trilyon lira. Bütçe gideri 18.9 trilyon. Bugünden bütçe açığı 2.7 trilyon. Bütçeye, tarihin en büyük açığı ve oransal olarak da taşınamayacak bir noktada açıkla başlıyoruz. Bütçede faiz giderlerinin yüzde 40 artacağı, 1.7 trilyon lira olacağı öngörülüyor” ifadelerini kullandı. Özel, 2026 bütçesine ilişkin şu değerlendiremelerde bulundu:

“Kamu-özel iş birliği projelerinin yüzde 18 artışla 238 milyar lira olacağı, kurumlar vergisinin muafiyetinin yani vazgeçilen vergi gelirleri kısmı. Plan Bütçe komisyonu’nda geliyorlar. ‘Efendim, şunu teşvik etmek için vergi almayalım. Şu kanuna göre vergi almayalım ya da bunun kesinleşmiş vergisini bir kalemde silelim’ diye önerge verip gece yarısı geçiyirorlar. Onlar için 768 milyar lira koymuşlar. Çiftçiye destek için 168 milyar lira. Kanun, gayrisafi milli hasılanın yüzde 1’i çiftçiye verilir diyor. Hak ettiği para 772 milyar lira. Ancak çiftçiye 168 milyar lira vermişler.

“Bu senenin bütçesinde dolaylı vergi yüzde 63’e çıktı”

En önem verdiğimiz, defalarca burada söylediğimiz hususa bir bakın, vergide adalet. Dolaylı vergiler, bu senenin bütçesinde planlanan uygulamada, yapılan zamlarla, artışlarla bu oran artıyor. 65’e, 66’ya kadar çıktığı oldu. Bu senenin bütçesinde dolaylı vergi yüzde 63’e çıktı. Bu dolaylı vergi, dünyanın en vicdansız vergisi. Buna ülkenin en zengini de, en fakiri de aynı vergiyi veriyor. Elektriğe, suya, cep telefonu faturasına, yaptığı tüm harcamalara. Ekmek alırken, süt alırken, çocuğuna mont alırken, okula gidecek öğrencisine kırtasiye alırken zenginin ve fakirin verdiği ortak vergi, dolaylı vergi.

“Senin, benim elimize maaşımızı almadan ödeyeceğimiz vergide yüzde 66’lık artış öngörülüyor”

Zengin fakir ayırmayan, eşit alınan vergi yüzde 63. Gelir vergisi yüzde 25. Gelir vergisi, hepinizin maaşlarından alınan vergi yüzde 25 planlanıyor. Toplamı etti mi sana yine 88? Mülkiyetten alınan vergi yüzde 1, Kurumlar Vergisi yüzde 11. Türkiye’de iş yapan, ihale alan, taahhüt yapan, ticaret yapan, hizmet sektöründe hizmet üreten, ihracat yapan, ithalat yapıp satan, para kazananın verdiği vergi yüzde 11. Gariban vatandaşın verdiği vergi, vergilerin yüzde 88’i. Gerçekten vergi ödemesi gereken kazananın verdiği vergi yüzde 11. İşte en büyük adaletsizlik burada. Bakın, bu sene tam en çok anlattığımız hususta suçüstü yakalandılar. Vergideki en çok artan ne yüzde 66. 3.5 trilyondan çıkması bekleniyor gelir vergisinin. Bu ülkede maaş alan herkesin ödediği vergi olan gelir vergisinin, bankamatikten maaşı çekmeden kesilen verginin artış oranı yüzde 66. Kurumlar vergisinin artış oranı yok. yüzde 1,5 düşmesi öngörülüyor. Parayı kazananın ödeyeceği vergide yüzde 1,5 düşüş. Senin, benim elimize maaşımızı almadan ödeyeceğimiz vergide yüzde 66’lık artış öngörülüyor. Böyle vicdansız, böyle insafsız bir bütçeyle karşı karşıyayız.

“Türkiye’de maaş alanların, ücretlilerin 12 aylıklarından yaklaşık üç tanesi vergiye gidiyor”

Öyle bir işle karşı karşıyayız ki, bu vahşi gelir vergisi ücretlileri daha da yoksullaştıracak. Ama ortalama 12 ay maaş alınıyor ya. Eskiden şöyle bir şey vardı: İş buldum, ne güzel. Maaşı ne kadar? Maaş çok değil ama dört maaş ikramiye var, 16 maaş alacağım. Böyle bir laf vardı eskiden. Şimdi böyle şeyler pek kalmadığı gibi, ‘İş buldum’, ne güzel. ‘Kaç maaş alıyorum? 12 ama üçünü Tayyip Bey’e veriyorum, 9 maaş alıyorum’. Türkiye’de maaş alanların, ücretlilerin, 12 aylıklarından yaklaşık üç tanesi vergiye gidiyor ve kendi cepleri yerine bu vergi sistemiyle devlette kalıyor. Yılda 9 maaş alabiliyorlar. Ama diğer yandan 40 haramilere 2025’te onların vergilerinden vazgeçmek için 701 milyar ayrılmıştı. 2026’da 768 milyar ayrılmış.

“Çıkar sağladıklarına karşı elleri bonkör ama en çok mağdur ettiği çiftçiye karşı bütçeyi hazırlarken son derece insafsızlar”

Kanun var, çiftçi gayri safi milli hasılanın yüzde 1’ini alacak. O rakam 772 milyar lira. Bu meclisin çıkardığı kanuna uygun bütçe yapsa 772 milyar yazacak, 168 milyar yazıp getirmişler. Bakın bir şeyi vermeye niyetlenirsin de örneğin üretime dayalı bir teşvik vereceksindir, üretemez, alamaz. Satışa dair bir teşvik, ücret üzerinden yüzdesel bir şey vereceksindir; fiyat düşük kalır, alamaz. Ürünü para etmez alamaz. Öyle bir şey değil bu. Baştan vermeyi taahhüt ettiğini, kanuna göre beşte birini yazıyor. Bir tarafta çıkar sağladıklarına karşı elleri bonkör ama bir tarafta en çok mağdur ettiği çiftçiye karşı bütçeyi hazırlarken bile son derece insafsızlar. İşte bu politikalar yüzünden tarım ithalata bağlı hale geldi. Çiftçi bu yüzden topraktan kopuyor. Bu yüzden ortalama çiftçi yaşı 58’e çıktı. Bu 25 yıl önce 36’ydı Türkiye’de ortalama çiftçi yaşı. Her üç genç çiftçiden ikisi ‘Seneye asgari ücretle iş bulursam şehirde ekmem, dikmem’ diyor.

“Kırk haramiler için istikrar bütçesi, bir grup zengin için refah bütçesi”

Öyle her şeyden beka sorunu icat edenler, esas beka sorunu çiftçinin 60 yaşına gelmesinde, gencin gözünün organize sanayi bölgesinde olmasında. İşte bu yüzden Türkiye’de gıda enflasyonunda dünyada birinciyiz. Sonra da çıkmış Cumhurbaşkanı Yardımcısı ‘istikrar ve refah bütçesi’ diyor. Kimin için istikrar bütçesi? Kırk haramiler için istikrar bütçesi. Kimin için refah bütçesi? Bir grup zengin için refah bütçesi.

Özel’den Erdoğan’a: Geleceksin, bütçeni savunacaksın

Bir gün bu grup Meclis’e girmeyince panikleyen Erdoğan’a söylüyorum. Seni Meclis’e çağırıyorum. Ben de orada olacağım, grubum da orada olacak. Bütçeler yürütmenindir ve geleneğimize göre, bu son rejime kasteden Anayasa değişikliğinden sonra mümkün ama, yardımcısı da sunar demiş, gelmiyor. Hani biz Meclis’e gelmeyince ‘Bunu Meclis’e saygısızlık’ dedin ya. Seni, bütçeni savunmaya Meclis’e bekliyorum. Öyle tek başına gelip, davet edilip, kendi kendine konuşup çıkıp gittiğin gün değil. Geleceksin, bütçeni savunacaksın. Muhalefeti dinleyeceksin. O Demireller’in, Ecevit’lerin, Erbakan’ların, İnönü’lerin gösterdiği cesareti gösterip bu bütçe için milletin vekilinin gözünün içine bakacaksın.

“Bütçeni anlatırsan, eleştirilere katlanabilirsen o zaman demokratlar arasında belki bir kez daha adın geçebilir”

Hadi bakalım Erdoğan. Hodri meydan. O gün bütçenin sunulduğu gün Cumhuriyet Halk Partisi, millete saygısından Meclis’te diyordun ya, ‘Millete saygı göstermediler, gelmemişler’. Varsa saygın, varsa cesaretin, gel meclise, savun bütçeni. Dinle beni, millet görsün kim yanında, kim karşısında. O eski bütçelerin, o liderlerin gelip, başbakanların bütçeyi savunduğu, ana muhalefetin, diğer muhalefetin eleştirdiği o demokrasi günlerine şu kadarcık olsun cesaretin varsa gel, dönelim. O zaman gelirsen, bütçeni anlatırsan, savunursan, eleştirilere cevap verebilirsen, eleştirilere katlanabilirsen o zaman demokratlar arasında belki bir kez daha adın geçebilir. Yoksa sarayında oturan bir otokratın bu Meclis’e söyleyecek tek kelimesi yoktur.

“20 civarında bir zam hazırlığı olduğu, en fazla 26 bin lira bir asgari ücret verilmeye hazırlık yapıldığını duyuyoruz”

Asgari ücretli, yılın sonuna gelindikçe iyice dibi gördü. Asgari ücret verildiği günkü satın alma gücüyle şu anda 16 bin 480 liraya düştü. Yani 5 bin 620 lira eridi. Daha da önümüzde kasım var, aralık var ve ekim rakamı. Yani yılın 4’te 3’ünde 17 bin liralık asgari ücret 16 bin 480’e düştü ve geriye gidiyor. 22 bin yapılmıştı, satın alma gücü olarak 3 ay var önümüzde ve zam gördüğünden geriye düşmüş durumda. Bu yüzden asgari ücrete geçen yıl yapılan düşük zammı da telafi edecek, beklenen enflasyona göre verilen zam telafi edecek bir asgari ücret belirlenmesi lazımken yüzde 20 civarında bir zam hazırlığı olduğu, en fazla 26 bin lira bir asgari ücret verilmeye hazırlık yapıldığını duyuyoruz.

“Asgari ücretlinin de, ona göre ücretleri belirlenen herkesin de beklentisi artık masanın meydanlarda kurulmasıdır”

Sendikalar umuyorum oyunu gördüler, masaya oturmuyorlar. Ama sendikalardan, emekçilerin beklentisi sadece bu ilk gün tepkisi değil, dik durmalarıdır. Masayı boykot etmez. Eylem gerekiyor, mücadele gerekiyor. Bütün dünyada meydanlar ısınıyor, sokaklar ısınıyor. Hak arayanlar, itiraz edenler demokratik, şiddetten uzak, haklı tepkileriyle sonuç alıyorlar. Bu yüzden grev ise grev, eylem ise eylem ama asgari ücretlinin de, ona göre ücretleri belirlenen herkesin de beklentisi artık masanın meydanlarda kurulmasıdır. Sendikalar oturmadıkları masayı meydanda kurarlarsa halk arkalarındadır, millet arkalarındadır. Biz de sonuna kadar yanlarında duracağız, arkalarında olacağız.

“Çocuğu yap derken değil, bak derken arkasında duracaksın sen vatandaşın”

Kış geliyor, yoksul halk kara kara düşünüyor. Kışlık hiysi alışverişi ayrı masraf. Genel merkeze gelen mailler yönlendiriliyor bize. Bir maili arkadaşlar dikkatime sunmuşlar. Üç çocuğuna birer takım kışlık alan baba bize ekstreyi yollamış mailinin ekinde. Diyor ki: ‘Sayın Genel Başkan, iki yıllık üniversite mezunuyum. Yıllarca iş bulamadım. Özel güvenlik oldum. 10 yıllık evliyim. Üç çocuğum var. İkisi kız, biri erkek. 9 yaşındakine kazak aldım bin 400, mont 4 bin pantolon bin 800, bot 3 bin 600, toplam 10 bin 800’dür’. Bunu hazırlıyoruz. Bizim basıncı arkadaş dedi ki: ‘4 bin liraya çocuğa mont mu var, nereden almış?’ dedi. O, o kadarını da bulamaz.

5 yaşındakine kazak, mont, pantolon, bot 8 bin 800 lira. 1 yaşındakine 500 lira kazak, 2 bin lira mont, bin 400 pantolon, bin 500 liraya bot almış, 5 bin 400 lira. Toplam 25 bin lira. Kış gelirken milletin, hani Tayyip Bey diyordun ya 3 çocuk yapmış, yapmış 3 çocuk. Şimdi veriyorsun 22 bin lira, giydir bu çocukları diyorsun. Çocuğu yap derken değil, bak derken arkasında duracaksın sen vatandaşın. Bak derken.

“Bu ülke kurulduysa sen böyle yalnız kalmayasın diye kuruldu”

E-postanın sonuna özel güvenlikçi kardeşimiz şöyle yazmış: ‘Âşık Mahsuni Şerif der ki, ince ince yağın kar gariplerin üstüne. Neden felek inanmıyor fukaranın sözüne?’. Kardeşim, ben senin sözüne de inanıyorum. Bu fukaranın, bu fukaralığının onun için kader olmadığına da inanıyorum. Bu ülke kurulduysa sen böyle yalnız kalmayasın diye kuruldu. Gazinin deyimiyle, ‘Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’. Senin kimsen olmaya, senin arkanda durmaya geliyor Cumhuriyet Halk Partisi.”

(SÜRECEK)