(TBMM) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın demokrasiye ilişkin yaptığı “tren” benzetmesine tepki göstererek, “Bindiği trenin lokomotifi, raylarını döşeyen kişi benim partimin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. O trenden ineceksin sen ama o tren yoluna devam edecek. Yolun sonuna kadar devam edecek. Kimsin sen, sen karşısında dururken sana rağmen döşendi o raylar. O rayları döşeyeni senin çok sevdiklerin idama mahkum ettiler Kurtuluş Savaşı’na girişmesin diye” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin haftalık grup toplantısında Gebze’de yıkılan ve 4 yurttaşın ölümüne neden olan binanın Ulaştırma Bakanlığı’nın denetiminde olan metro inşaatı nedeniyle yıkıldığını belirterek, şöyle konuştu:
“Malum Gebze’de bir şehircilik skandalı yaşanıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı, sonra Ulaştırma Bakanlığı’na devredilen bir metro inşaatı var ve bu inşaatta 7 katlı, kendisi sağlam olan bir bina maalesef yıkıldı ve 4 yurttaşımızı kaybettik. Sonrasında 21 bina, 28 iş yeri tahliye edildi ve ardından daha olay sıcakken ‘Erken iletişim iyidir’ diyerek Ulaştırma Bakanlığı hemen ‘Konunun bizimle ilgisi yoktur’ dedi, çıktı kenara. Oysa geçen yıl temmuz ayında Makine Mühendisleri Odası’nın sorularla güçlendirdiği bir raporu çıktı ortaya, diyor ki, ‘Burada metro yapıyorsunuz, zemin zayıf. Bu inşaat, bu apartmanların altındaki zeminde kayma yaratabilir. Çalıştınız mı, baktınız mı, evleri boşaltmayı düşünüyor musunuz, kaç tane ev boşalttınız, burada kentsel dönüşüm düşünmüyor musunuz?’ Hiç kimse kıymet vermemiş ona. Bina çökünce, ‘O binaya özel bir şeydir, bizimle ilgisi yok’ dediler ama şimdi anlaşılıyor ki bütün bir mahalle metro inşaatı yapılırken doğru tedbirler alınmadığı, doğru özen gösterilmediği için büyük bir felaketin kenarından dönmüş.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi CHP’nin olsaydı metro inşaatını da Ulaştırma Bakanlığı üstlenmez tabii. Kendi imkanlarıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yapıyor olsaydı, bu çöküş olmuş olsaydı sabahın altısında hangi CHP’li belediye başkanının, belediye meclis üyelerinin, bürokratların kapılarını kırıp alacaklardı? Şimdi haberi duyar duymaz, 6 dakika içinde ‘Bakanlığımızla ilgisi yoktur’ diye yalan açıklama yapıyorlar. Orada ölen 4 vatandaşımızın adalet sağlansın isteyen ailelerin sonuna kadar yanında olacağız, mahalleyi takip edeceğiz.
“Sorumluların CHP iktidarında yakasını bırakmayacağız, yeniden yargılanacaklar”
Kartalkaya’da yangın oluyor, hepimizin içi yanıyor. Sabahın 9’unda bana il başkanım, milletvekilim, belediye başkanım ‘55’in üzerinde yitirdiğimiz canımız var’ diye bilgi veriyorlar. Ankara il kongresi yapacak Sayın Erdoğan. Partisine katılan bir milletvekiline rozet takacak. O ana kadar rakamı 5’te tutuyorlar. Rozet takılıyor, tören yapılıyor, alkış kıyamet bitiyor, yüzler gülüyor ve sonra açıklama geliyor vefat sayısı 60’a ulaştı diye. Böyle bir ülkede yaşıyoruz ve Kartalkaya’da yanan otelin kapısında nal gibi yazıyor: ‘Turizm Bakanlığı rushatlıdır’ diye. Turizm Bakanı, Bakan Yardımcısı, altındaki dünya kadar bürokrat bilirkişi raporuna göre birinci dereceden suçlu. O bilirkişi raporunu teslim almıyorlar Ankara’dan gelen telefonla. Bilirkişi raporuna ‘korsan’ diyorlar. Esas bizatihi kendisi korsan başka bir heyet oluşturuyorlar ve almadıkları rapora diyorlar ki, ‘Buradan Bakanlığı çıkar, yerine Bolu Belediyesi’ yaz. Bilirkişi diyor ki, ‘Nasıl yazalım, belediye sınırları dışında.’ Yazmayıp imzaladıkları raporu teslim almıyorlar. İkincide belediyeyi de dahil ediyorlar.
Belediyenin eri, vicdani sorumluluk denerek ağırlaştırılmış müebbet hapis aldı çünkü ‘O otele gitmişsin, eksiklikleri görmüşsün. Sonra başvuruyu çekmişler, bunu bildirmemişsin’ diye itfaiye eri ağırlaştırılmış müebbet alıyor. Turizm Bakanlığı önce sorumluların yargılanmaması için soruşturma izni vermiyor. Danıştay’a gidip bozduruluyor, soruşturma izni alınıyor ama onlar daha soruşturmaya dahil edilmedi. Olayın sıcaklığında bir kısım sanık açısından aileleri tatmin edecek mahkeme kararı veriliyor ama esas sorumlular, Turizm Bakanı’nın kendisi, zaten onun için burada milletimiz yeteri kadar milletvekili verip gelecek dönem onun Yüce Divan’da yargılanmasını sağladığımızda adalet onun üzerinden bir kez daha tecelli edecek. Turizm Bakan Yardımcısı, alttaki üst düzey sorumluların hiçbirisini yargılatmıyorlar, zamana bırakıyorlar ve olacağı söyleyeyim: Soma, Kartalkaya gibi 1,5 ayda yargılama yapılsaydı Soma’da 301’er tane ağırlaştırılmış müebbet çıkardı. Yaydılar 5 buçuk yıla, öldürdükleri kişi başına 5 gün yattılar. O yüzden şimdi de Turizm Bakanı’nın korudukları, kayırdıklarını zamana yayarak böyle bir akıbete getirecekler ama and olsun ki ne bu Turizm Bakanı’nın ne o yetkililerin ne Soma’yı yakanların ne Ermenek’teki sorumluların CHP iktidarında yakasını bırakmayacağız, yeniden yargılanacaklar.”
“İstanbul’u Cenevizlilerden almaktan AK Parti’den almanın daha zor olduğu bir süreci bu ülkeye yaşatıyorlar”
TBMM Genel Kurulu gündemindeki Vakıflar Kanunu’nda değişiklikler öngören kanun teklifine tepki gösteren Özel, şunları söyledi:
“Millet, krizden, adaletsizlikten perişan durumda ama AK Parti’nin derdi, bu hafta bu yüce çatı altında Vakıflar Kanunu. Kanunla eğer bir binada geçmişte olup şimdi yöneticileri olmayan, dolayısıyla Vakıflar tarafından yönetilen bir vakfın bir binada çivisi varsa o bina Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçecek ve bundan sonra orada kalacak. O burayı kiralarsa da artık ihaleye ihtiyaç duymayacak. Kiralama yetkisi, ihale süreçleri devre dışı bırakılarak yapılacak. Baktığınızda bir anlam veremiyorsunuz. Bu kanuna göre Galata Kulesi’ni Cenevizlilere vermesi lazım da Cenevizliler Galata Kulesi yapmış, 1453’ten sonra Osmanlı’ya geçmiş. Galata Kulesi o günden bugüne kadar yanmış, çatısı yıkılmış, yapılmış, 1960’ta en son hali verilmiş ama İstanbul’un gözbebeği bir yer. İBB’deydi, İBB AK Parti’deyken yıllarca Büyükşehir’deydi. Giren her turistten alınan ücretler İBB’ye kalıyordu, İBB de onunla hizmet yapıyordu 2019’da Ekrem İmamoğlu İBB’yi kazanana kadar. 2020’de Galata Kulesi’ne çöktüler ve İBB’den aldılar. O gün bugün yargı süreci sürüyor. Yargı sürecinin tamamı İBB’yi haklı görüyor, kararlar çıktı, onandı, durdu… An meselesi Galata Kulesi tekrar İstanbulluların olacak. Oradan gelen gelirle İstanbul’a hizmet yapılacak. Yerebatan Sarnıcı ne haldeydi, İBB ne hale getirdi gördünüz ama bir vakıfın çivisi var. Orayı da Kültür Bakanlığı’na alacak. Amaç, ‘Vergi borçlarını, SGK’yı faiziyle bir seferde belediyelerden alıp belediyeler maaş dağıtamaz, çöp toplayamaz hale gelsin de CHP belediyeciliği gözden düşsün. Aman millet yerel seçimde oy verdiği CHP’ye genelde de destek vermesin’ ucuzculuğu, edepsizliğinin kanun metnini görüşüyor Meclis. Cenevizliler’den kurtarmak daha kolay olmuştur AK Partililerden kurtarmaktan.
Fatih Sultan Mehmet, Manisa’dan çıktı yola, Edirne’ye vardı, döktürdü kocaman topları, yaptı hesapları, yürüttü gemileri, aldı İstanbul’u, ‘Senin hakkındır’ dediler. ‘İstanbul’u aldıysan Galata Kulesi senin hakkındır.’ İstanbul’u Cenevizlilerden almaktan AK Parti’den almanın daha zor olduğu bir süreci bu ülkeye yaşatıyorlar ya, bu hukuksuzluğu bunu ne mahkeme çözer, ne kanun çözer. Bunu çözerse millet çözer. Galata Kulesi’ni millete emanet ediyorum.
“İstanbul’a da Türkiye’ye de gölge etmeme vakti gelmiştir”
‘Osmanlı bir vakıf medeniyetidir. Vakfiye geleneği vardır.’ Doğru ama sen nasibini almış mısın o namuslu yönetim anlayışından? ‘Mülkiyeti kamusal faydaya yönlendiren bir denge mekanizmasıdır.’ Doğru, kamunun mu faydasını partinin mi faydasını düşünüyorsun? İBB’yi 2019’da aldık ya, 2018’i tam yıl bunlar yaptı. 2018 yılında İBB’nin vakıflara verdiği paralar. Başta TÜRGEV, Ensar, TÜGVA, Önder İmam Hatipliler Derneği, İlim Yayma diye gidiyor.
Bu kadar para ödemişler yandaş vakıflarına, 847 milyon dolar, 4 lira 80 kuruşken. Şimdi dolar 42 lira. Yani şimdi ellerinde olsa 8 milyar lirasını İstanbul’un bu vakıflara verecekler. TÜGVA, TÜRGEV her yerden alıyor. Son günlerde neler yaptıkları ortaya çıkıyor. Neler yaptıklarını anlatanların hesapları kapatılıyor. Büyük bir suça bulaşmışlık, acayip işler var işin içinde ama bunların vakıftan anladığı bu. Sen İstanbul’u, ‘Bana hizmet etsin’ diye birine veriyorsun. O oranın bütün imkanlarını alıp -birinin başında bir oğlu, birinin başında bir kızı, birinin başında bir damat- onlara veriyor bu paraları. İstanbullunun ‘Bana hizmet edilsin’ diye verdiği oyla seçtiğini Silivri’ye atan, İstanbullunun hizmeti için olan paraları yandaş vakıflara dağıtan bir anlayışın artık İstanbul’a da Türkiye’ye de gölge etmeme vakti gelmiştir.
Bunları CHP’lilere anlatmıyorum, son seçimde bize oy vermeyenlere anlatıyorum. Seçimi kazanıyorsun, mazbatayı iptal ediyor. Bir daha kazanıyorsun bin türlü kötülük icat ediyor. Bir daha kazanıyorsun diplomanı iptal ediyor. Bir daha kazanıyorsun hapisler icat ediyor. Bir daha kazanıyorsun ‘yolsuz, terörist, casus’ diyor. Bunu yapan birisinin demokrasiden bahsetmesi, milli iradeden bahsetmesi mümkün mü? ‘Bugüne kadar demokrasi trenine bindik, işimize geldi indik’ diyor. Bindiği trenin lokomotifi, raylarını döşeyen kişi benim partimin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. O trenden ineceksin sen ama o tren yoluna devam edecek. Yolun sonuna kadar devam edecek. Kimsin sen, sen karşısında dururken sana rağmen döşendi o raylar. O rayları döşeyeni senin çok sevdiklerin idama mahkum ettiler Kurtuluş Savaşı’na girişmesin diye.”
(SÜRECEK)

