(ANKARA) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Bana diyorlar ki ‘Ankara’ya git, partinin başında otur.’ Bu ne demek? ‘Anadolu’yu gezersen seni partinin başından indiririm’ demek. Beni tehdit ediyor. Beni partinin başından indirmekle tehdit ediyorlar. Ben de onlara diyorum ki, ‘Partinin başında sınırları çizilmiş olarak oturacağıma, mücadelemi yaparım; hadi gelin indirin. İndirirsen. Millet kimi indiriyor, kimi bindiriyor görürüz. Her türlü darbeye karşı milletin direnme hakkı vardır.” dedi. Özel, mahkeme kararıyla Gürsel Tekin’in CHP İstanbul İl Başkanlığı görevine getirilmesine ilişkin, “Kayyum olmayı kim kabul ederse onu da partiden atacağız. Çünkü CHP’nin bu yargı oyununa alet olacak üyesi olamaz. Bu baba ocağında kimse sarayın kayyumluk görevini kabul edemez. Kabul ederse o zaman karşılaşacağı muamele budur” ifadesini kullandı.
Özel, Halk TV yayınında gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Partisinin İstanbul il kongresine yönelik kararın piyasaları sarstığını belirten Özel, şunları söyledi:
“Anayasa’yı askıya alan, sandıktan vazgeçen bir iktidar var. Bu iktidarın en önemli mücadelesi enflasyonu dizginlemek. Çünkü başka türlü bu hayat pahalılığı ile sokağa çıkamazlar. Pazara gidemezler, millet yüzlerine tükürüyor. Faizler belli bir noktaya kadar düşmüşken, 19 Mart’ta büyük bir sıçrama oldu ve hala daha toplayamadılar. Bugün benzer bir şeyi göze alıyorlar. Borsa İstanbul yüzde 6 ile dibe çakıldı. Bunu göze alanın, ekonomiyi düzeltme amacı olabilir mi? 1,5-2 saat içinde İstanbul İl Kongresi kararı borsayı yüzde 6 düşürdü. Türkiye’nin önemli bankaları tahtalarını işlemlere kapattı.
Bana diyorlar ki ‘Ankara’ya git partinin başında otur.’ Bu ne demek? ‘Anadolu’yu gezersen seni partinin başından indiririm’ demek. Beni tehdit ediyor. Beni partinin başından indirmekle tehdit ediyorlar. Ben de onlara diyorum ki, ‘Partinin başında sınırları çizilmiş olarak oturacağıma, mücadelemi yaparım; hadi gelin indirin’. İndirirsen. Millet kimi indiriyor, kimi bindiriyor görürüz. Her türlü darbeye karşı milletin direnme hakkı vardır.
Psikolojik üstünlüğün muhalefette olduğunu biliyorlar ve bunun çoğunluk enerjisine dönüştüğünü de görüyorlar. Bu üstünlük temelini haklılıktan alıyor. Haksız biri üstünlük elde edemez. Millet kimin haklı, kimin haksız olduğunu biliyor. Millet kimin hırsız olduğunu, kimin olmadığını görüyor. ‘Belediyeleri silkeleyin’ dediklerinde amaçları hizmetleri engellemekti. Buna engel olamayınca bu hizmetleri yapanları alıp içeri attılar. Millet haklı ile haksızı ayırt ediyor. Çatlasalar da patlasalar da biz kazanacağız.
“Sandığa kasteden bir yargı darbesi ile karşı karşıyayız”
Bunlar her şeyi yapmayı göze almış. Gözleri dönmüş bunların. Her şeyi göze almış durumdayız. O yüzden moralimiz en üst noktada. MYK’mızda kararlılık ve güç vardı. Ne MYK’da ne İstanbul İl Başkanımız Özgür Çelik’te bir umutsuzluk görmedim. Çelik, ‘Üstesinden geliriz Sayın Genel Başkanım’ dedi. Çünkü o görevini mahkemeden değil, bu partinin kuruluş ilkelerinden almış birisi. O yüzden biz CHP olarak, arkamızda meydanlardaki çoğunluk enerjisini psikolojik üstünlükten, ahlaki üstünlükten alıyoruz. Bu insanlara tek talebim, bu çoğunluk enerjisini çoğaltarak devam etmeleri. Başka kurtuluş yok. Rejime kasteden Anayasa değişikliği yapmışlardı. Şimdi sandığa kasteden bir yargı darbesi ile karşı karşıyayız.
“Kayyum olmayı kim kabul ederse onu da partiden atacağız”
Kayyum olmayı kim kabul ederse onu da partiden atacağız. Çünkü CHP’nin bu yargı oyununa alet olacak üyesi olamaz. Gürsel Tekin beni ağır eleştirdi. Nedeni Kadıköy’e belediye başkanı adayı olmak istedi, yapamadık. Sonra bizi ağır şekilde eleştirdi, partiden istifa edeceğini söyledi. O zaman dedim ki: ‘İstifa etmesin. Partide emeği var.’ Bana o gün o kadar tepki gösteren biri gene de partide kalsın diye gayret gösterdim. Biz buraya baba ocağı diyoruz. Vaktiyle buraya hizmet eden kimseyi kaybetmek ister miyiz? İşte Muharrem İnce. Bütün yaşananlara rağmen ‘Ben baba ocağına döneceğim’ dedi, döndü. Bu baba ocağında kimse sarayın kayyumluk görevini kabul edemez. Kabul ederse o zaman karşılaşacağı muamele budur.
“Delegeler notere giderek kongre isterse İstanbul İl Kongresini yenileriz 20 gün sonra”
Birincisi, şerefli polisimizi bu iğrençliğe alet etmesinler. İkincisi, onun da şerefi onlara kalır ama böyle bir şeye kalkışacaklarını da zannetmiyorum. Ayrıca, bir dizi kararlarımız da var. İl delegelerimiz bize diyorlar ki, ‘Yenileyin İstanbul seçimlerini, görsünler delegenin iradesini’. Bu hafta görülür her bir delege notere gider, ‘Seçim istiyorum. Kongre istiyorum.’ der. İstanbul İl Kongresini yenileriz 20 gün sonra. İl delegelerimiz kimi istiyorsa yeni il başkanı seçilir. Özgür Çelik o güne kadar görevinin başındadır. O gün de Özgür Çelik yeniden seçilir. Asliye hukuk mahkemesi de aldığı tedbir kararıyla oturur. Yani buna teslim olacak halimiz yok. Seçim hukukunu da yetkili Sarıyer İlçe Seçim Kurulu ve Yüksek Seçim Kurulu yürütür. Asliye hukuk mahkemesi kim oluyor?
Bu yolu bir kere açarsanız Türkiye’de yarın iktidar değişti, geldi bir asliye hukuk mahkemesi, yeni iktidar bunların yaptığı gibi uygun bir hakim buldu, oraya ‘MHP’nin kongresini iptal ettim. AKP’nin kongresini iptal ettim.’ Hukuk güvencesi diye bir şey yok. Seçimin kesinleşmesi diye bir şey var. Sen bunu yaptığında seçilmiş hiç kimsenin bir garantisi olmuyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına yanıt
Ben Devlet Bey’e ‘Bırak AK Parti’yi koalisyon olalım’ demiyorum. Demokratikleşmeyle ilgili ihtiyaç duyulursa birlikte adım atalım. AK Parti’nin demokratikleşme amacı olmadığı için MHP’nin böyle bir şeyi varsa ‘MHP ile dahi birlikte olabilir’ dedim. Devlet Bey bunu sanki ‘AK Parti’yi bırak, birlikte siyaset yapalım’ gibi algılamak istemiş. Onun üstünden kendince AK Parti ile nikah tazeliyor. Benim bu noktada söyleyeceğim bir şey yok. Benim, topyekun sizin Türkiye’yi getirdiğiniz noktaya itirazım var. Devlet Bahçeli’nin metinlerini yazanları biliyoruz. O yazanın da nasıl bir kuyruk acısı olduğunu da biliyorum. O yazarların Devlet Bey’den ne fırçalar yediklerini de biliyoruz. MHP’yi buralara sürükleyenlerin yarın gerçek bir yargılama oldıuğunda neyle karşılacaklarını da biliyoruz.
Yaşına hürmeten Devlet Bey’e selam verdiğim için bana kızıyorlar. Hatırını sorarım kardeşim, ben bir insanım. Benim siyasetimde insani ilişkilerin önüne geçebilecek bir mevzu yok ama duruşumuzda da bir değişiklik yok.
CHP komisyonda kalacak mı?
Komisyonda ne şartlarda ve amaçla olduğumuz ortada. Tarihsel bir tutarlılık içerisindeyiz. Biz yıllardır, ‘Kapalı kapılar ardından konuşmayın, Mecliste konuşun’ dedik. Bunun yapılması için çalışmalar yürüttük. Arkadaşlarımıza operasyon yapılmasın şartıyla girmedim ki. Bu komisyon 18 Mart gününden önce kurulsaydı girmeyecek miydik? Benim iktidara karşı verdiğim mücadele ayrı bir şey. Meclis milletin yeri. Tayyip Bey beni sarayda bir resepsiyona davet etti. Anıtkabir’de geldi selam verdi, selamını aldım ama saraya çağırdı gitmedim. Meclis AK Partinin, MHP’nin mülkü değil. Komisyona girince onlara katılmış olmuyorsunuz. Milletin verdiği görevi yapmış oluyorsun. Girerken ‘Biz burada Anayasa konuşmayız’ dedik. ‘Terörsüz Türkiye’ye evet ama terörsüz ve demokratik Türkiye’ dedik. CHP’nin bu komisyonda olmamasını en çok isteyen kişi Recep Tayyip Erdoğan.”