Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP 39. Olağan Düzce İl Kongresi… Aylin Nazlıaka: “Sadece seçimi kazanmak için değil, geleceğimizi yeniden kazanmak için çalışıyoruz”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, CHP 39. Olağan Düzce İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Bizler sadece seçim kazanmak için çalışmıyoruz. Aynı zamanda geleceğimizi yeniden kazanmak için çalışıyoruz. Çünkü bu iktidar biz bizim geleceğimizi de çaldı. Düzce için hedefimiz çok net: Vekilimiz var, yetmez; vekillerimiz olacak. Belediyemiz var, yetmez. Düzce’de de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bayrağı dalgalanacak ilk genel seçimlerde. 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru’na binen o bir çift mavi gözün yolundan gitmek ve 102 yıl önce onlar nasıl başardıysa gene başarmak için buradayız, başaracağız” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, CHP 39. Olağan Düzce

(DÜZCE) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, CHP 39. Olağan Düzce İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Bizler sadece seçim kazanmak için çalışmıyoruz. Aynı zamanda geleceğimizi yeniden kazanmak için çalışıyoruz. Çünkü bu iktidar biz bizim geleceğimizi de çaldı. Düzce için hedefimiz çok net: Vekilimiz var, yetmez; vekillerimiz olacak. Belediyemiz var, yetmez. Düzce’de de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bayrağı dalgalanacak ilk genel seçimlerde. 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru’na binen o bir çift mavi gözün yolundan gitmek ve 102 yıl önce onlar nasıl başardıysa gene başarmak için buradayız, başaracağız” dedi.

CHP’nin 39. Olağan Düzce İl Kongresi, KYK Soğancı Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Kongrede, başkanlık için mevcut İl Başkanı Özcan Dağıstanlı ile Semih Cemşit aday oldu.

Kongreye katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, yaptığı konuşmada, iki adaylı bir seçim gerçekleşeceğini ancak kazananın yine CHP ve demokrasi olacağını söyledi.

Sadece kongre için toplanmadıklarını dile getiren Nazlıaka, CHP’yi iktidara götürecek yolun taşlarını tek tek dizdiklerini, kongrede sadece kenti yönetecek kadroyu değil aynı zamanda, ilk seçimlerden sonra Türkiye’yi yönetecek kadroyu seçtiklerini söyledi. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Benim iki büyük eserim var, biri Cumhuriyet, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’dir” sözünü hatırlatan Nazlıaka, her iki esere de sonsuza kadar sahip çıkacaklarını vurguladı.

CHP’liler olarak baskılar, tehditler karşısında yılmadıklarını ve onlara diz çökmediklerini belirten Nazlıaka, şunları söyledi:

“Bizler tam bağımsız Türkiye için mücadele edenleriz, bunu savunanlarız. Ata’mızın ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesini şiar edinmiş olanlarız. Bizler bu ülkeye hem mahkemede adaleti getireceğiz hem de sosyal adaleti getireceğiz. Bizler, emeğe saygı duyanlarız, gelirde adil paylaşımını savunanlarız. Bizler bu ülkede yoksulun derdiyle dertlenen ve yoksulluğu yöneten değil, yok eden olmak için mücadele edenleriz. Hiç şüphesiz ki Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucularıyız. Bizler Cumhuriyet’in ışığında aydınlanmış olan cesur yürekleriz ama önümüzde gerçekten de zorlu bir süreç var. Bunu hepimiz görüyoruz. Çünkü 31 Mart 2024 tarihinden bu yana Partimiz Genel Başkanı’mız Sayın Özgür Özel’in liderliğinde birinci parti olma halini sürdürüyor. Bunu hem anketler hem saha çalışmalarımız doğruluyor. Ama bu 31 Mart’ta yaşadığı yenilgiyi ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye’yi kırmızıya bulamasını hazmedemeyen iktidar, tek tek belediyelerimizin üzerine geliyor. Belediye başkanımız da burada ve biz biliyoruz ki, belediye başkanlarımız tertemiz olmasına rağmen çeşitli iftiralarla mesnetsiz iddialarla zan altında bırakılmaya çalışılıyor.

15, 5 milyon seçmenin oyuyla Cumhurbaşkanı adayımız olan Sayın Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere, belediye başkanlarımız, bürokratlarımız, parti meclisi üyemiz, eski milletvekilimiz, mücadele arkadaşlarımız şu an tutsak edilmiş durumda. Onlara selam olsun diyorum.

“İktidar, kayyum dayatmalarıyla partimizi kuşatmaya çalışıyor”

Onlar hepimiz adına partimizin bu başarısının ve demokrasi ile ilgili yaşadığımız bu zorlu sürecin bedelini ödüyorlar. Dolayısıyla bir yandan kalbimiz onlarla birlikte atıyor. Biliyoruz ki gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacak. Ancak iktidar 31 Mart’tan sonra yaşadığı hazımsızlık nedeniyle 19 Mart sivil darbesiyle ve kayyum dayatmalarıyla partimizi kuşatmaya çalışıyor. Oluşturduğu algı operasyonuyla partimizi yargı kıskacı altına almaya çalışıyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar Cumhuriyet Halk Partisi’nin yükselişini önleyemeyecekler, önleyemiyorlar.

“Anlıyoruz ki önümüzdeki günlerde iddianameler açıklanacak”

Tüm bu süreçlerde görüyoruz ki yandaş tarafından yalan yanlış bilgiler servis ediliyor. Şimdi yine bir bilgiler dolaşıma girmeye başladı. Anlıyoruz ki önümüzdeki günlerde iddianameler açıklanacak. Bu iddianameler açıklandığında da belli ki yine yalan dolan birtakım haberler servis edilecek. İşte bu noktada bizim yapmamız gereken şey, dayanışmayı yükseltmek, direncimizi artırmak, birbirimize olan güvenimizi tazelemek Yanına olmak, sahada olmak ve halka gerçekleri anlatmaktır. Halkın kafasını karıştırmaya çalışmalarına izin vermemektir. Cumhuriyet Halk Partisi’ne duyulan güvenin asla ve asla azalmamasını sağlamaktır.

“Toplumun her kesimi kan alıyor”

Bizler örgütlü bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Ancak halka gerçekleri hissettirmemiz de gerekiyor. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki artık halk yoksulluk, yoksunlukla sınanır durumda. Asgari ücret ortalama ücreti halini almış durumda ve dört kişilik bir ailede dört kişi de çalışsa, bu ortalama ücreti alsa bile yoksulluk sınırının altında kalıyor. İşçi aç, emekli aç, memur yoksul, gençler mutsuz, kadınlar güvencesiz ve toplumun her kesimi kan alıyor. Çiftçiler üretmekten vazgeçiyor. Emekçiler iş bulamıyor.

“Bugün sarayda her saat başı 72 asgari ücret harcanıyor”

Bugün Türkiye’deki işsiz sayısı 27 Avrupa ülkesinden daha fazla. 13,5 milyon geniş tanımlı işsizimiz var. 27 Avrupa ülkesindeki toplam işsiz sayısı ise 13 milyon. Esnaf kepenk indiriyor. Sanayici yatırım yapmaktan çekinir hale gelmiş durumda. Müthiş bir baskı var. Hem ekonomik baskı hem de siyasi bir baskı var. İşte böyle bir koşuldayken bizlere gerçekten de büyük bir görev düşüyor. Bugün Türkiye yoksullukta Avrupa birincisi durumunda. Suç endeksinde Avrupa birincisi durumunda. Nasıl olmasın ki? Uyuşturucu çetelerinin patronları sokaklarda cirit atıyorlar, birbirlerine ateş ediyorlar. Yine çocuklarımız açlıkla sınanıyor. Her beş çocuktan birisi sağlıklı gıdaya erişemiyor. Her dört çocuktan birisi okula aç gidiyor. Çocuklarımız gelecek kaygısı duyuyor. Halkımız da yoksullukla sınanırken iktidar keyfine bakıyor. Bugün sarayda her saat başı 72 asgari ücret harcanıyor. Bugün sarayda her saat başı 92 emekli maaşı harcanıyor. Yani biz bugün burada otururken geçen süreç içerisinde kim bilir kaç emekli maaşı kaç asgari ücretlinin ödeneği harcandı. Bir yanda yurttaşa ‘Sabredin, sabredin’ diyorlar ama kendileri sarayda keyif içerisinde yaşıyorlar. Emeklilere, kadınlara, işçilere, emekçilere insan onuruna yaraşır bir yaşamı çok görüyorlar. Çocuklarımıza ücretsiz bir öğün vermeyi maliyet olarak görüyorlar. Ama kendileri keyiflerini bakıyorlar. İşte bizler tam da bunun için mücadele ediyoruz. Her zaman olduğu gibi ülkemizi bu karanlık dönemde yeniden aydınlığa çıkarmak için mücadele ediyoruz.

“Halkı yok sayan ve sadece bir avuç azınlığın çıkarlarını kollayan bir iktidar yarattılar”

Bu ülkede çocuklar diğer çocuklara kıyasla hayata kapatamayacakları kadar geriden başlıyor. Neyi kastediyorum? Ebeveynlerden yoksulluk, çocuklara miras kalıyor. O çocuklar ki, eğitimde fırsat eşitliğine sahip olmadığı için, sağlıklı gıdaya erişemediği için ileriki yaşlarda kendi ayakları üzerinde duramıyor, yoksulluk çemberini kıramıyor. Oysaki bizim cumhuriyetimiz eşit yurttaşlık ilkesine dayanarak kurulmuştur. Ne demişti büyük Ata’mız? ‘Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir’ demişti. İşte bu yüzden bu topraklarda dünyaya gelen her Çocuk eşit bir bireydi. O sayede bir çobanın oğlu cumhurbaşkanı olabilmişti. O sayede bir apartman görevlisinin kızı bürokraside en üst kademelere gelebilmişti. Çünkü o zaman liyakat, eşitlik, adalet vardı ama öyle bir dönemden geçiyoruz ki, mesela bir Aile Bakanımız oldu. Aile Bakanlığını kendi ailesinin bireylerine iş yaratma bakanlığı zannetti. Bir ticaret bakanımız oldu. Ticaret Bakanlığını bakanlıkla kendi firması arasına ticaret yapmak zannetti. Bir Sağlık Bakanımız oldu, özel sağlık kuruluşu var. Bir Milli Eğitim Bakanımız oldu, özel eğitim kurumu var. Bir Turizm bakanımız var, turizm şirketi var. Gerçekten de halkı yok sayan ve sadece bir avuç azınlığın çıkarlarını kollayan bir iktidar yarattılar.

“Çocuklarımızın sadece hayallerini değil, hayatlarını da çalıyorlar”

Çocuk yaşlarımızın ebeveynleriyle oynayacağı, eğitim göreceği çağda MESEM Projesi adı altında çocuk işçiliğine özendirilmesini ve çocuk işçiliğinin meşrulaştırılmasını reddediyoruz. 4 + 4 + 4 sistemiyle hem erken yaşta zorla evlilikler arttı hem çocuk işçiliği arttı. Şimdi eğitim sistemini gene değiştirmeyi düşünüyorlar. Karma eğitimi tartışmaya açıyorlar. ÇEDES gibi projelerle okullara imam sokuyorlar. Laiklik ilkesini adeta yok sayıyorlar. Çocuklarımızın sadece hayallerini değil, hayatlarını da çalıyorlar. Küçücük çocuklar o iş makinelerinin altında yaşamını kaybediyor. Bizler çocuklarımızın sağlıklı bir geleceğe sahip olabilmesi için, kadınların güven içerisinde yaşaması için, çalışma çağındaki herkesin kendi potansiyelini gerçekleştirebilmesi, meslek sahibi olması ve herkesin zenginleşebileceği bir Türkiye’nin inşa edilmesi için çalışıyoruz.

Bu yolda asla ve asla mücadeleden vazgeçmeyerek hem azmimizi yükseltiyor hem de dayanışma ruhumuzu pekiştiriyoruz. Bugün bu kongre inanıyorum ki, muhalefette gerçekleştirdiği son kongre olacak. Bundan sonra bir daha bu salona geldiğimizde iktidar partisi olarak birlikte olacağız. Kongremizi iktidar partisinin mensupları olarak yapacağız.

Bizler sadece seçim kazanmak için çalışmıyoruz, aynı zamanda geleceğimizi yeniden kazanmak için çalışıyoruz. Çünkü bu iktidar bizim geleceğimizi de çaldı. Düzce için hedefimiz çok net. Vekilimiz var, yetmez; vekillerimiz olacak. Belediyemiz var, yetmez. Düzce’de de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bayrağı dalgalanacak ilk genel seçimlerde. 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru’na binen o bir çift mavi gözün yolundan gitmek ve 102 yıl önce onlar nasıl başardıysa gene başarmak için buradayız. Başaracağız.”