(ANKARA) – CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, “Eğer siz yeni dönemde, birlikte yol yürüyeceğimiz arkadaşlarımıza ve bana bir kez daha biraz sonra kullanacağınız oylarla güven oyu verip, bizi yeniden göreve getirirseniz, biz sizlerle birlikte bu büyük ve zorlu yürüyüşe hazırız. CHP’yi yapılacak ilk seçimde iktidar yapmaya hazırız. İktidar yapacağımıza, bu yolda hiç bıkmadan, usanmadan yürüyeceğimize söz veriyoruz” dedi.
CHP 39. Ankara Olağan İl Kongresi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapılıyor. CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, şöyle konuştu:
“Biz boyun eğmeyenlerin partisiyiz. Biz zalime karşı direnenlerin partisiyiz. Biz idam sehpasına giderken ‘Tam bağımsız Türkiye’ diye haykıran Deniz Gezmiş’in yol arkadaşlarının partisiyiz. Biz dağa taşa ‘Kara oğlan’ diye yazdıran Kıbrıs fatihi Bülent Ecevit’in yol arkadaşlarının partisiyiz. Biz zindanlara atmakla umudu tüketemezsiniz diyen, zindandan korku salan Silivri’deki yiğidin, Ekrem İmamoğlu’nun yol arkadaşlarının partisiyiz. Biz yürüdüğü her sokakta güven veren, bir fotoğrafı görüldüğünde gülümseme yaratan, yalnızca Ankara’da değil Türkiye’de dürüstlüğün, güvenin simgesi olan Mansur Yavaş’ın yol arkadaşlarının partisiyiz.
İki yıl önce yola çıktığımızda önümüzde tek hedef vardı: yerel seçimleri kazanmak. İşimiz zordu, yorgun bir ülkeydik. Henüz yenilginin etkisinden kurtulamayan, yorgun bir ülkeydik. Ama düştüğümüz yerden ayağa kalkmayı bildik. Ayağa kalktık, yürüdük, koştuk, plan yaptık, proje yaptık, ince eleyip sıkı dokuduk, adaylarımızı belirledik, politikalarımızı belirledik ve inandığımız yolda başarıya ulaştık. CHP’yi yıllar sonra Sayın Özgür Özel’in liderliğinde Türkiye’nin birinci partisi yaptık. Bir 31 Mart akşamı ‘Ölsem de gam yemem’ şiirinde olduğu gibi mutluluğu yaşadık.
“Bu yolda dikenli teller var, bu yolda mayınlı tuzaklar var”
İnançla, kararlılıkla iktidar için çalışıyoruz. Kuşkusuz biliyoruz bu yol zorlu. Kuşkusuz biliyoruz bu yolda dikenli teller var, bu yolda mayınlı tuzaklar var. CHP’nin başarısını çekemeyenler, CHP’nin yürüyüşünü demokratik yollarla durduramayanlar, CHP’ye kumpaslar, tuzaklar kurmaya başladılar. CHP ülkenin içerisinde olduğu kötü durumu gördüğü için bir an önce erken seçim talebini dile getirdi ve erken seçim talebini dile getirirken de ‘Erken seçim yapacağız. O zaman erken seçimin adayını da erken belirliyoruz’ sloganıyla ve ülkenin tarihinde ilk kez bir ön seçimle cumhurbaşkanı adayı belirleme kararı aldı.
Ön seçimin adı duyulduktan sonra bambaşka bir şeyle karşılaştık. Yalnızca CHP’nin üyeleri değil, bu kötü gidişe dur demek isteyen, bu kötü gidişe yeter demek isteyen milyonlar hiçbir hazırlık yapılamadan çok kısa bir sürede konulan sandıklara genel bir seçime göre çok çok az sayıdaki sandığa saatlerce kuyrukta bekleyerek dayanışma oylarını attılar. Ve Türkiye bir kez daha, bence 31 Mart zaferinden sonra bir kez daha, herkese şunu gösterdi: iktidarı değiştirmek için halk hazır. İhtiyaç olan, kendisine güvenemeyen korkak iktidarın sandığı getirmesi, kendisini milletin iradesine teslim etmesi. Ama milletin iradesine teslim olmak yerine milletin iradesine saldırmayı tercih ettiler. Ne yaptılar? Filmlere konu olacak bir iş yaptılar. 35 yıl önce bir cinayet işleseniz zaman aşımından yargılanmayacağınız bir ülkede, 35 yıl önce hiçbir yasa dışı eylem ve işlem gerçekleştirilmeden okunarak alın teriyle kazanılmış bir diplomayı bir gecede iptal ettiler.
‘Artık diploman yok’ dediler. Niye artık diploman yok dediler? Çünkü cumhurbaşkanı adayı olmak için bir üniversite diplomasına ihtiyaç vardı. ‘Sen aday olamazsın. Ben senden korkuyorum aslında’ söylemenin başka bir şekliydi. Ama korku bununla da kalmadı. Korku hemen arkasından uydurma tanık ifadeleriyle, itirafçı beyanlarıyla, hiçbir delil, belge olmayan iddialarla gözaltı ve tutuklamalarla devam etti.
“Belediye başkanlarımıza dönük saldırılara ayağa kalkarak cevap verdik”
Biz belediye başkanlarımıza dönük bu saldırılara ayağa kalkarak cevap verdik. Önce Saraçhane’de direndik. ODTÜ’de direndik. Kızılay’da direndik. Adana’da direndik. İzmir’de direndik. Daha sonra bu direnişi her hafta İstanbul’un başka bir ilçesine taşıdık. Her hafta Türkiye’nin başka bir iline taşıdık. Sayın Genel Başkan bu darbeden bu yana, bu operasyondan bu yana insan üstü bir enerjiyle, insan üstü bir dirençle haftada iki miting yaparak, haftada iki kez Türkiye’de umudu yeniden dirilterek ve büyüterek mücadelesine devam ediyor. Biz de onun yol arkadaşı olmaya çalışıyoruz, ona eşlik etmeye çalışıyoruz.
Ankara’da da yerel seçim için yola çıktığımızda arkamızdaki en büyük kuvvetlerden bir tanesi Sayın Mansur Yavaş’ın beş yıl boyunca Ankara’nın her noktasına iz bırakan ve adıyla anılmaya başlayan Mansur Yavaş belediyeciliğiyle anılmaya başlayan sosyal, dayanışmacı, halkçı belediyecilikti. Çünkü yaptıklarımız ortadaydı, yaptıklarımız vaatlerimizin teminatıydı. Ama en az bunun kadar kıymetli bir şey vardı. Sayın Genel Başkan’ın Türkiye İttifakı olarak tarif ettiği ve Türkiye’nin zulme karşı, demokrasi düşmanlarına karşı mücadele etmeye kararlı, laik, Atatürkçü tüm demokratlarını, milliyetçi demokratlarını, muhafazakar, liberal demokratlarını, Kürt demokratlarını CHP adaylarının etrafında birleşmeye davet etti.
“Kimse CHP’li belediye başkanlarının yolsuzluk yaptığına inanmıyor”
Yerel seçimden bu yana da hiç değişmeden CHP, Türkiye’nin birinci partisi olma özelliğini koruyor. Bütün operasyonlara, bütün dezenformasyonlara rağmen hiç kimse CHP’li belediye başkanlarının usulsüzlük, yolsuzluk yaptığına inanmıyor. Tüm Türkiye, yolsuzluk deyince AKP’yi hatırlıyor. Yolsuzluk deyince adını bile telaffuz etme istemediğim Ankara’nın eski bir büyükşehir belediye başkanını hatırlıyor, yolsuzlukla CHP’yi yan yana getiremiyor.
Mansur Başkan yalnızca hizmetin verimini arttırmak için, yalnızca hizmetin daha ucuza mal olacağına inandığı için ABB’nin 2026 bütçesindeki milyarlarca lirayı, milyarlarca liralık ihale yapma yetkisini beş dakika düşünmeden bu ikinci sırada oturan ilçe belediye başkanlarımıza devretti. Dedi ki, ‘Siz yapın. Eminim daha ucuza yapacaksınız, daha hızlı iş yapacaksınız ve Ankara halkı daha mutlu olacak’. Bir tek bu örnek bile Sayın Yavaş’ın rantla, ihaleyle hiçbir işinin olmadığını gösteren bir örnek. Ben gurur duydum Sayın Başkanımla. Biz zaten biliyorduk ama bir kere daha gösterdim. 8-10 milyarlık ihaleyi başka birilerine devretmek her babayiğidin yapacağı iş değil.
“CHP yapılacak ilk seçimin açık ara iktidarıdır”
Biz şunu görüyoruz, CHP her gün sokakta. CHP pazara gitmekten çekinmiyor, sokağa çıkmaktan çekinmiyor. Çünkü CHP’ye bir eleştiri ve öneri yapan varsa, dokuz tane sevgi ile kucaklayan var. Daha önce girdiğimizde yüzümüze bakılmayan kahvelerde çaylar, kahveler kahvedekiler tarafından söyleniyor. Biz sokakta şunu görüyoruz, CHP yapılacak ilk seçimin açık ara iktidarıdır. Anketlerde gördüğünüzün çok daha üstünde bir sevgi sokaktadır, belediye başkanlarımıza karşıdır, ilçe başkanlarımıza karşıdır. Biz bunu görüyoruz. CHP’nin dün ilişki kurmakta zorlandığı milliyetçilerle, muhafazakarlarla, liberallerle bugün çok güçlü bağlar kurduğunu, Türkiye İttifakı’nın artık yaşayan bir gerçeğe dönüştüğünü, Türkiye İttifakı’nın çatısı altındaki herkesin birbirini yol arkadaşı ve dost olarak gördüğünü, ortak hedeflere kilitlendiğini büyük bir mutlulukla ve gurur duyarak görüyorum.
“Ankaralı, Yavaş’a verdiği rekor oyunu cumhurbaşkanı adayımıza vermeye hazır”
CHP’ye dönük saldırılar ve CHP’nin bu saldırılara karşı gösterdiği direniş aslında tüm toplumun ayağa kalkmasına neden oluyor. Çok kısa bir süre önce Ankara’da bir miting yaptık. Sayın Genel Başkanın her hafta bir İstanbul’da sonra başka bir şehirde yaptığı mitinglerden bir tanesiydi. Mitingten beş, altı gün önce başlayan çok organize bir çalışma oldu. Belediye başkanlarımızın hepsi katıldı, ilçe başkanlarımız katıldı, Mansur Başkanım katıldı. Sokak sokak gezdik, kafelere gittik, sokakları gezdik, dükkanlara girdik. Biz Ankara’da şunu gördük. Ankaralı, iktidarı değiştirmeye hazır. Ankaralı, Sayın Mansur Yavaş’a verdiği rekor oyunu cumhurbaşkanı adayımıza vermeye hazır.
Yeni yolculuğumuz daha zor. Bir yanı önümüzdeki engellerden dolayı. İki kişi yarışıyor ama bir tanesi düz yolda gidiyor. Öbürünün önüne sürekli mayınlar, engeller getiriliyor. Sorun yok, üstünden atlayarak devam ediyoruz. Ama bu yolculuğun ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Bu yolculuk belki de uzun sürecek. Onun için hepimizin yeterince sabırlı olması lazım. Hepimizin yeterince dirençli olması lazım.
“Hepimizin görevi bu büyük kararsızlar partisini ikna etmek”
Bütün araştırmalardan da şunu görüyoruz. Bir grup bizi destekliyor, bu bizi birinci parti yapmaya yetiyor. Ama birçok araştırmada 20’ler, 25’ler düzeyinde bazen daha yükseklere çıkan bir grup da AKP’den umudunu kesmiş ama CHP’nin bu umudu örgütleyemeyeceğini düşünüyor. CHP’nin bu kadar sorunlarıyla boğulmuş bir ülkeyi düzlüğe çıkarıp çıkaramayacağını izlemeye çalışıyor. Şimdi hepimizin ortak görevi, bu büyük kararsızlar partisini, CHP’nin aynı belediyeleri yönettiği gibi büyük bir başarıyla yöneteceğine ve Türkiye’yi düzlüğe çıkaracağına ikna etmek. Bunun için kuşkusuz yol haritamızı Genel Merkezimiz çizecek, bize rehber olacak stratejileri, politikaları üretecek ama bize düşen görev de bu stratejileri, bu politikaları sokağa, mahalleye, evlere taşımak. Eğer biz Türkiye’yi başarıyla yöneteceğimize inandırabilirsek ben şunun izlerini görüyorum, ilk seçimi anketlerin çok üstünde, çok daha büyük bir başarıyla kazanacağız.
“Helallik istiyorum”
Ben verdiğiniz destek dolayısıyla her birinize, bütün Ankara örgütü adına teşekkür ederken eksik bıraktıklarımız ve olduysa incittiklerimizden de af diliyorum. Helallik istiyorum. Sizi seviyoruz. Sizlerle birlikte yol yürümek bizim için büyük bir gurur kaynağı. Eğer siz yeni dönemde, birlikte yol yürüyeceğimiz arkadaşlarımıza ve bana bir kez daha biraz sonra kullanacağınız oylarla güven oyu verip, bizi yeniden göreve getirirseniz, biz sizlerle birlikte bu büyük ve zorlu yürüyüşe hazırız. CHP’yi yapılacak ilk seçimde iktidar yapmaya hazırız. İktidar yapacağımıza, bu yolda hiç bıkmadan, usanmadan yürüyeceğimize söz veriyoruz.”