Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çeşme Belediye Başkanı Denizli: “Vatandaşa hizmet sunacağımız bir alan yaratmak istediğimiz zaman Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın engellerine yakalanıyoruz”

Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, “Sahil alanlarına baktığınızda bir tasarrufunuz olacağı zaman, bir büfe yapmak istediğiniz, vatandaşa hizmet sunacağınız bir tane alan yaratmak istediğiniz zaman Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın türlü türlü engellerine yakalanıyorken, bütün temizliği sana bırakıyor. Yaz aylarında bizim en büyük halk plajlarımızdan biri olan Ilıca plajına günlük ayak basma oranı 7 bin 200. Dolayısıyla yaz aylarında plaj için ayrı bir temizlik operasyonu yapmak için ekip istihdamı sağlanıyor. Sezonluk işçi alımları yasaklandı. Dolayısıyla sen aslında yılın 12 ayı boyunca maaşını ödemek durumunda olduğun bir ekip yaratmak zorundasın” dedi.

Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, “Sahil alanlarına baktığınızda bir tasarrufunuz olacağı

(ANKARA) – Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, “Sahil alanlarına baktığınızda bir tasarrufunuz olacağı zaman, bir büfe yapmak istediğiniz, vatandaşa hizmet sunacağınız bir tane alan yaratmak istediğiniz zaman Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın türlü türlü engellerine yakalanıyorken, bütün temizliği sana bırakıyor. Yaz aylarında bizim en büyük halk plajlarımızdan biri olan Ilıca plajına günlük ayak basma oranı 7 bin 200. Dolayısıyla yaz aylarında plaj için ayrı bir temizlik operasyonu yapmak için ekip istihdamı sağlanıyor. Sezonluk işçi alımları yasaklandı. Dolayısıyla sen aslında yılın 12 ayı boyunca maaşını ödemek durumunda olduğun bir ekip yaratmak zorundasın” dedi.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), “Dinamik Nüfus ve Belediye Bütçeleri: Hizmet Yükü-Kaynak Dengesizliği ve Adil Finansman Modelleri Arayışı” başlıklı çalıştay düzenledi.

TBB Genel Sekreteri Suat Yıldız, burada yaptığı konuşmada, belediyeler için ölçülebilir, izlenebilir ve uygulanabilir bir finansman modeli fikri oluşturmak, dinamik nüfusun hesaba katıldığı yeni bir kaynak dağıtım anlayışı ortaya koymak ve politika yapıcılar için güçlü, gerçekçi, iyi temellendirilmiş bir yol haritası hazırlamak amacıyla çalıştayın düzenlendiğini ifade etti.

Yıldız, şunları kaydetti:

“Bugün burada sadece teknik bir finansman meselesini konuşmak için toplanmış değiliz. Türkiye’nin tüm şehirlerinin gündelik hayatına dokunan, belediyelerimizin hizmet kapasitesini zorlayan, vatandaşlarımızın yaşam kalitesini doğrudan etkileyen çok katmanlı bir meseleye hep birlikte çözüm arıyoruz.

Hepimiz sahada aynı gerçeği yaşıyoruz: Kentlerin gerçek nüfusu, resmî nüfustan çok daha büyük. Bodrum’da yaz aylarında nüfus 5–6 katına çıkıyor. İzmit’te gece 370 bin olan nüfus gündüz neredeyse 1 milyona ulaşıyor. Anamur’da tarım sezonunda geçici nüfus bir ay içinde yüzde 40 artabiliyor. İstanbul’un bazı ilçelerinde gündüz nüfusu, gece nüfusunun 10 katına çıkabiliyor.

“Sorun açıktır: Statik nüfusa göre hesaplanan bütçeyle dinamik nüfusa göre hizmet üretiyoruz”

Sorun açıktır: Statik nüfusa göre hesaplanan bütçeyle dinamik nüfusa göre hizmet üretiyoruz. Oysa belediyelerimizin gelir dağılımında esas alınan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, bu hareketliliğin hiçbirini görmüyor. Bu nedenle hizmet maliyetleri gerçeği yansıtmıyor, kaynak dağılımı belediyeler arasında adaletsizleşiyor, turizm, sanayi ve tarım bölgelerinde yoğun bir finansman baskısı oluşuyor, belediyelerin geleceğe yönelik planlama kapasitesi zayıflıyor. Bugün burada temel amacımız, işte bu çelişkiyi tartışmaya açmak; gerçek nüfusu, gerçek ihtiyacı ve gerçek maliyeti esas alan yeni bir yerel finansman modeli tasarlamanın adımlarını birlikte atmak.

“Bugünün gerçekliği bütçeden ayrılan payın yeni bir yöntemle hesaplanmasının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor”

Anayasamız, yerel yönetimlere üstlendikleri görevlerle orantılı gelir kaynakları sağlanacağını açıkça hükme bağlıyor. Bugün belediyelerimizin gelir yapısı iki temel unsurdan oluşuyor: Genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan paylar ve belediyelerin kendi öz gelirleri. Öz gelirler vergi, harç, katılma payları, ücretler, kira ve çeşitli teşebbüs gelirlerinden oluşuyor. Genel bütçeden ayrılan paylar Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından tahsil edilip belediyelere aktarılırken, öz gelirler doğrudan belediyelerimiz tarafından toplanıyor. Bu yapı bize çok net bir şeyi söylüyor: Yerel yönetimlerin mali gücü hem merkezi yönetimden gelen transferlere hem de kendi kaynaklarını yaratma kapasitesine bağlıdır. Ancak bugünün kent gerçekliği genel bütçeden ayrılan payın yeni bir hesaplama yöntemi ile yapılanmasının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor: Nüfus hareketliliğini esas alan bir finansman yaklaşımı.

Türkiye Belediyeler Birliği, 1945’ten bu yana yerel yönetimlerin güçlenmesi, kaynaklara adil biçimde erişmesi ve vatandaşlarımıza en yakın hizmet noktası olan belediyelerimizin desteklenmesi için çalışan köklü bir kurumdur. Bugün de aynı kararlılıkla, belediyelerimizin karşı karşıya olduğu en kritik meselelerden birini odağımıza alıyoruz: Statik nüfusa göre kurgulanmış bir gelir sistemiyle, dinamik bir nüfusa hizmet sunma çelişkisi.

“Şehirler sadece kayıtlı nüfus rakamlarından ibaret değildir”

Artık hepimiz biliyoruz ki şehirler sadece kayıtlı nüfus rakamlarından ibaret değildir. Bugünün kentleri; hareket eden, geçici olarak konaklayan, çalışan, üreten, seyahat eden ve ziyaret eden çok katmanlı bir insan akışına ev sahipliği yapmaktadır. Bu gerçeklik hem hizmet yükümüzü artırmakta hem de finansman yapımızı yeniden düşünmeyi zorunlu kılmaktadır. Yaşadığımız sorun, sadece mali bir dengesizlik değildir; hizmet kalitesini, hizmet eşitliğini, vatandaş memnuniyetini, stratejik planlamayı ve kriz dönemlerindeki dayanıklılığı doğrudan belirleyen bir yönetim kapasitesi meselesidir. Hepimiz biliyoruz ki adaletli, sürdürülebilir ve uygulanabilir bir yerel finansman modeli ancak hepimizin ortak katkısıyla mümkün olabilir.”

“Oy tercihinden ötürü vatandaş cezalandırılıyor”

Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, yaz aylarında nüfusun 5–6 kat artmasının zabıta ve temizlik hizmetleri üzerindeki etkilerine ve bütçe yetersizliğine ilişkin yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:

“Turizm kentlerinin yaşadığı en büyük sorun, ki 2014 yılında aslında Turizm Bakanlığı’nın bu doğrultuda büyükşehir yasası değiştikten sonra turizm niteliği taşıyan kentlere yönelik ek bütçeler yapma tasarrufları vardı fakat 2015 seçimi sonrası turizm bölgelerinin büyük çoğunluğu muhalefetin kazandığı bölgeler olunca hep yaşadığımız o finansal cezalandırılma ve terbiye etme yöntemini benimsemeye ve kullanmaya devam ediyorlar. Aslında ben her zaman şöyle bakıyorum; bu tip yaptırımlarda cezalandırılan ben olmuyorum yönetici olarak. Ben ter döken oluyorum. 34 yaşında hipertansiyon hastası olan oluyorum ama günün sonunda bunun yansıması doğrudan vatandaş oluyor. Yani oy tercihinden ötürü vatandaş cezalandırılıyor.

“Benim yerleşik nüfusumla dinamik nüfusum arasında 20 kat fark oluyor”

Çeşme, kış aylarında 51 bin nüfuslu bir kent. Fakat yaz aylarında dönüşümlü olarak bir sirkülasyonda ve özellikle bayram ve hafta sonu dönemlerinde yaklaşık 1 milyon nüfusa ulaşıyor. Yani benim yerleşik nüfusumla dinamik nüfusum arasında 20 kat fark oluyor. Bu da elbette ki 20 kat hizmet farkı gerektiriyor. Ödenek olarak değişkenlik gösteriyor. Aylık ortalama diyelim 10,5 milyon lira devletten gelirimiz var. Çeşme deyince böyle çok heybetli, çok havalı, sadece Türkiye turizmine yön veren değil ama dünya turizminde de artık rotaya eklenmiş olan bir kent ve mesela ocak ayıyla ağustos ayı arasındaki çöp katı atık ton farkı yüzde 275 farklılık gösteriyor. Dolayısıyla baktığınızda aslında bizlerin elindeki personel ve finans gücüyle böyle bir nüfusa hizmet verebilmemiz pek mümkün değil.

Seyahate gelen insanların beklenti seviyeleri tahmin edilemeyeceği kadar artıyor. Mesela kış aylarında bizim yerleşik nüfusumuzun belediyemize karşı olan toleransı ve anlayışıyla yazın tatil için gelen kişilerin tolerans ve anlayışları arasında çok ciddi farklar var. Sahil alanlarına baktığınızda bir tasarrufunuz olacağı zaman, bir büfe yapmak istediğiniz, vatandaşa hizmet sunacağınız bir tane alan yaratmak istediğiniz zaman Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın türlü türlü engellerine yakalanıyorken, bütün temizliği sana bırakıyor. Yaz aylarında bizim en büyük halk plajlarımızdan biri olan Ilıca plajına günlük ayak basma oranı 7 bin 200. Dolayısıyla yaz aylarında plaj için ayrı bir temizlik operasyonu yapmak için ekip istihdamı sağlanıyor. Sezonluk işçi alımları yasaklandı. Dolayısıyla sen aslında yılın 12 ayı boyunca maaşını ödemek durumunda olduğun bir ekip yaratmak zorundasın.

“Kimse Çeşme’de ikamet etmeyi tercih etmiyor”

Temizlik personeli bulamıyoruz. Belediyeye girip çalışmak isteyen herkes masa başı işleri için talep açıyor. Dolayısıyla aslında bu hem personel bulmayı zorlaştırıyor hem özellikle Çeşme gibi kentin yazlık hizmeti çok pahalı bir bölge olduğu için yıl boyu kiralara da yansıyor. Hem Çeşme’de yaşam zorlaşıyor, personel bulmak zorlaşıyor, memur bulmak zorlaşıyor. Çünkü kimse Çeşme’de ikamet etmeyi tercih etmiyor.

Dolayısıyla aslında biz hem hizmeti en üst düzeyde ve kalitede vermeye çalışırken aynı zamanda personel yüküyle karşı karşıyayız. Fakat en ihtiyaç olunan anlarda da bir personel eksikliği ile karşı karşıya oluyoruz. Total olarak baktığımızda belediyelerin artık kendi nüfuslarına göre değil, dinamiklerine göre değerlendirmeleri gerçekten şart.”