(SİVAS) – Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Bebek katili, terörist elebaşı, cani Apo için Diyarbakır’da yürüyüş yapılıyor. Şimdi çok basit bir soru soracağım. Ekim 2025’te yürüyüş yapıldı Apo için. 40 senedir terör belası var hiç yapılabildi mi? Yapılamadı. Şimdi ne oldu da yürüyüş yapabildiler? Bir senede bu ülkede ne değişti? Bu soru bu süreci başlatanların sırtında kambur olarak yeter” dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, partisi tarafından Sivas’ta düzenlenen ‘Geleceğimizi Savunmak’ programına katıldı. Programda konuşan Baş “‘Allah belasını versin bu kumar illetinin’ denir ya, haksız bir söz mü? Allah evlerden uzak etsin. Ondan sonra bir çeteleşme belası almış başını gitmiş. Bunları yaşıyoruz; uyuşturucu madde bağımlılığı… Biz 30 ilde yüzlerce, binlerce gencimize ve ailesine bu belaların nasıl bir bela olduğunu anlattık ve 81 ilin tamamında bunu yapacağız” dedi.
Baş, şunları söyledi:
“Dinle birlikte bizi çürütüyorlar. Ben bunu inançlı bir insan olarak söylüyorum. Tekrar altını çiziyorum. Normalde Türkiye’deki en büyük sıkıntılardan biri de şudur; ben inançlı mıyım? Bu da inançlı. O zaman bu her türlü kötülüğü yapsın! Çünkü ikimiz de inançlıyız yani inanç ve dilimizden çıkan belli imani sözcüklerin karşılığında ahlaksızlığı satın alabileceğimizi, hırsızlığı satın alabileceğimizi, yolsuzluğu satın alabileceğimizi, edepsizliği satın alabileceğimizi zannediyoruz. Niye? Çünkü biz muhafazakarız, biz mütedeyyiniz, biz inançlıyız! Eğer böyleysek biz her şeyi yapabiliriz gibi bir zihniyet, bir düşünce. Hatta bizim etrafımızda öyle insanlar varsa, inançlılarsa onlar da yapabilir. Hırsız ama benim hırsızım, yolsuz ama benim yolsuzum! Mantık bu. Böyle bir felaket olabilir mi? Sen insanlığını yitiriyorsun kardeşim. İnsan olmadan İslam olamazsın istediğin kadar uğraş. Sen İslam olacaksan da önce insan olacaksın.
“23 yıldır belki de 23 tane sistem değiştiler ama hala doğruyu bulamadılar”
6,5 milyon ne eğitimde ne işte genç var. Bu tehlike, doğru ya eğitimdeki tehlikede değil mi? Düzgün eğitim mi alıyor? Şimdi neymiş? 12 yıllık zorunlu eğitimi kısaltacakmışız. Niye? İşte boşa geçen zaman. Boşa geçen zaman arıyorsan 12’sini de kaldır çünkü eğitim vermiyorsun. Bu ülkede zorunlu eğitim kaç yıldı? Ben okurken 8’di. Bizden önce 5’ti, 5’i 8 yaptın, 8’i 12 yaptınız. Şimdi diyorsunuz ki 12 uzun. Bunu kısaltalım. Siz niye sürekli bizim eğitim sistemimizle oynuyorsunuz? Bakın Türkiye’de eğitim sistemi doğruyu bulmamak üzerine kurulu bir sistemdir. 23 yıldır belki de 23 tane sistem değiştiler ama hala doğruyu bulamadılar. Bakın doğruyu arayan 23 senede bulurdu. Siz doğruyu aramadığınızdan bulamıyorsunuz. Sizin maksadınız farklı. İnsanımızı eğitmek isteyen ve eğitim yoluyla bu sorunların çözülebileceğini düşünen Türkiye’de bir tane siyasi parti var. O da Bağımsız Türkiye Partisi.
“Ne oldu da cani Apo için 40 yıldır yapılamayan yürüyüş bu sene yapıldı”
Türkiye’de sorun yozlaşma, çeteler, kumar, uyuşturucu, emekli maaşları, asgari ücret, geçim. Sorun ama neymiş sorun… İşte açılım yapacağız, uzun bir isimle bir komisyon kuruldu ve bir şeyler oluyor. Bebek katili, terörist elebaşı, cani Apo için Diyarbakır’da yürüyüş yapılıyor. Şimdi çok basit bir soru soracağım. Ekim 2025’te yürüyüş yapıldı. APO için. Ekim 2024’te yapıldı mı? Ekim 2023’te yapıldı mı? Ekim 2022’de yapıldı mı? Ekim 2021’de yapıldı mı? 40 senedir terör belası var hiç yapılabildi mi? Yapılamadı. Şimdi ne oldu da yürüyüş yapabildiler? Bir senede bu ülkede ne değişti? Bu soru bu süreci başlatanların sırtında kambur olarak yeter.
“Türk olmak suç oldu”
Bir süreç başladı, Türk olmak suç oldu. ‘Türküm’ dediğin zaman ayrıştırıyorsun, Allah Allah! Şimdi bir de Meclis’in hesabından Kürtçe paylaşım yapıldı. Ona tepki gösterenlere de ‘Siz hemen kavga istiyorsunuz’ diye tepki gösteriyorlar. Kardeşim bizim derdimiz lisanla değil, bizim derdimiz insanla da değil. Bizim derdimiz o insanların zihniyetiyle, o insanların kurmak istediği nizamla. Bizim lisanla bir derdimiz yok. Bir nizam kurmak istiyorlar.
“Neye el attılarsa bozdular, sıra kardeşliğe geldi”
Türkiye bin yıldan fazla zamandan beri bir sürü farklı etnik grubun bir arada yaşadığı bir coğrafya. Bunları uğraştılar, uğraştılar kavga ettiremediler ama illa kavga ettirecekler. Şimdi bir de hükümete şöyle bir endişeyle yaklaşıyoruz; neye elini atsalar darmadağın oluyor. Bir dönem ‘araba fiyatlarını durduracağım’ diye bir şeyler yaptılar araba fiyatları fırladı. Güya araba fiyatlarını baskılayacaklardı. Sonra çıktılar ‘Bu kira işi sıkıntılı yüzde 25 sınırı koyalım’ dediler, milleti birbirine düşürdüler. O dönem hatırlayın ev sahibi kiracısını vurdu, kiracı ev sahibini vurdu haberleri görüyorduk. Şimdi öyle bir hükümetimiz var ki evlere şenlik. Nereye elini atsa onu bozmayı beceriyor. Şimdi de nereye eline attı? Türkiye’nin kardeşliğine eline attı. Türkiye’de geçen sene emekli yılıydı, emeklimiz burada. Bu sene aile yılı, aileler de burada. Hanginizin çocuğu evlenebiliyor? Durum ortada. Şimdi bir de kardeşliğe el attı!
“Bütün sorunların temeli para”
Bütün sorunların temeline iniyorsunuz. Bakıyorsunuz ne eksik? Para eksik. Para yok! Ülke olarak paramız var aslında. İmkanlarımız inanamayacağınız kadar fazla. Babam yıllarca anlattı. Ben , ‘Bu ülkenin madenleriyle kıyamete kadar zenginlikte yüzdürürüm bu milleti! dedi. Millet inanmadı. Eskişehir’de 12 sene, ‘Eskişehir’deki madenle en az 20 yıl bütün ülkeyi bakarım’ diyor. Aradan 12 yıl geçti. Eskişehir’de nadir toprak elementlerini Sayın Cumhurbaşkanı anlatıyor şimdi. Bu zenginlikte size para düşmüyor. Size ne düşüyor? Vergi, vergi. Bir de öyle bir vergi düzeni ki; pul vergisi var. Puldan vergi alıyorlar. Dünya olmuş dijital biz hala pula vergi ödüyoruz. Bunlar yakında kul vergisi alacaklar. Bir de bu boşanmaları düşürmek için şöyle bir yöntem geliştirilebilir; dul vergisi.”