(ANKARA) – Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, üst düzey kamu yöneticilerine 30 bin TL’ye varan seyyanen zam öngören teklifi Meclis önünde protesto etti. Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, “Gözümüzün içine baka baka gerçekle bağdaşmayan, halkı yoksullaştıran ve açlığa mahkum eden bir uygulama ile karşı karşıyayız. Tek sorun, adil paylaşımın yapılıp yapılmamasıdır” dedi.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, TBMM Dikmen Kapısı önünde 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifini protesto etti.
Vali, kaymakam, Daire Başkanı, Kurum Başkanları ile müfettiş, genel müdürler, daire başkanları, kurum başkanları, il müdürleri ile müfettişler ve uzmanların maaşlarına 30 bin TL’ye varan seyyanen zam yapılmasını düzenleyen önerge, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Teklif, ilerleyen günlerde TBMM Genel Kurulu’na getirilecek. Buna karşılık, “taşra” statülü sayılan gelir, muhasebe, il göç, il planlama, il afet, milli emlak uzmanları, sosyal güvenlik, ticaret milli emlak ürün denetmenleri ile kamu mühendisleri iyileştirmenin dışında kaldı.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu üyeleri, teklifi TBMM önünde protesto ederek adaletsizliğin giderilmesini talep etti. “Yalnızca küçük bir azınlığa değil 6,5 milyona adalet” yazılı pankartın açıldığı eylemde Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım şöyle konuştu:
“Birkaç gündür Meclis’te, sayın vekillerin ve siyasi partilerin; Türkiye’nin tüm emekçilerinin hakları için orada, gerçek enflasyon rakamları üzerinden kayıplarının karşılanması umuduyla takip ettiği görüşmeler yapılmaktadır. Ancak kamuoyunun da bildiği gibi birkaç gün önce iktidar partisi milletvekilleri tarafından verilen bir önerge, tüm kamu çalışanlarını, memurları, emeklileri ve diğer çalışanları inanılmaz derecede bir tepki sürecine sokmuştur. Sebep bellidir.
Adında ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’ olan ve 23 yıldır ülkeyi yöneten bir parti, ne yazık ki adaleti kamu çalışanları arasında asla sağlamamaktadır. Birkaç gün önce verdikleri önergeyle, ülkemizde kamu çalışanlarının açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşam sürmesini bile bile, sadece ‘üst düzey’ diye tanımladıkları kamu personeline 30 bin lira civarında seyyanen zam önergesi vermişlerdir.
“Yüzde 99’un açlığa mahkum edilmesi asla kabul edilemez”
Üst düzey memurlar zam almasın mı? Elbette alsın. Hiç kimse kamu çalışanlarının TÜİK’in açıkladığı gerçek dışı enflasyon rakamları altında ezilmesini istemiyor. Ama 4 milyon memur, 2,5 milyon memur emeklisi, aileleriyle birlikte 20 milyonu aşan bir nüfustan bahsediyoruz. Halkın 80 milyonluk nüfusunun dörtte birine karşılık gelen kamu çalışanları ve emeklilerini temsilen; TÜİK’in açıkladığı ama gerçekle örtüşmeyen veriler nedeniyle sürekli açlık ve yoksulluk sınırında yaşam sürmek zorunda kalan milyonlar ortadayken, çalışanların yalnızca yüzde 1’ini oluşturan bir kesime özel zam yapılıp geri kalan yüzde 99’un açlığa mahkum edilmesi Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu tarafından asla kabul edilemez.
Üstelik ironik olan tarafı; yüzde 1’lik kesim içinde TÜİK Başkanı ve yardımcıları da bulunuyor. Buradan bir kez daha sesleniyoruz: TÜİK Başkanı ve oradaki üst düzey çalışanlar elbette ki gerçek enflasyonu açıklasaydı, hükümetten özel bir 30–40 bin liralık zam almaya ihtiyaç duymayacaklardı. Gerçek enflasyon açıklanmış olsaydı tüm kamu çalışanları, asgari ücretliler ve emeğiyle geçinen tüm emekçiler zaten böyle bir zamma ihtiyaç duymayacaktı.
“Hangi manavda, hangi markette fiyatlar ucuzladı?”
Türkiye’de geçmiş yıllarda Ekim, Kasım ve Aralık ayları en yüksek enflasyonun çıktığı aylarken, TÜİK neredeyse eksi enflasyon açıklayacaktı. Hangi manavda, hangi markette fiyatlar ucuzladı? Bunu gören bir kişi var mı? Ülkenin hangi şehrinde, hangi kasabasında kiralar düştü? Buna tanık olan var mı? Gözümüzün içine baka baka gerçekle bağdaşmayan, halkı yoksullaştıran ve açlığa mahkum eden bir uygulama ile karşı karşıyayız.
Meclisteki 600 milletvekiline sesleniyoruz. Parti ayrımı yapmadan sesleniyoruz: Bütçemiz bellidir. Bütçede para vardır. Bir kez daha söylüyoruz; vergilerle toplanan, cezalarla desteklenen 2026 bütçesinde yeterli kaynak mevcuttur. Tek sorun, adil paylaşımın yapılıp yapılmamasıdır. 23 yıldır ülkenin yalnızca belli bir kesimini faizlerle, rantlarla, finans sektörü ayrıcalıklarıyla destekleyen; emekçileri yoksulluğa mahkum eden hiçbir yasayı Birleşik Kamu-İş olarak asla onaylamayacağız.”

