(ANKARA) – Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Azmi Karamahmutoğlu, “Ülkenin ve vatandaşın gerçek sorunlarının konuşulması yerine, katil Öcalan’ın mahkûmiyet cezasının affedilmesi konuşuluyor. İnsanlık düşmanı terör örgütünün 40 yıllık kanlı tarihi aklanmaya çalışılıyor. Tüm bunlar olurken PKK’nın tepesindeki terör baronları da medyadaki demeçleriyle Türkiye’yi teröre boğmakla, kargaşa çıkarmakla tehdit etmeyi sürdürüyor” dedi.
Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Azmi Karamahmutoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında Türkiye gündemini değerlendirdi. Karamahmutoğlu, özetle şunları söyledi:
“Yabancı kaçak nüfusla destan yazılmayacağını Erdoğan bilmiyor mu”
“Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta bir sivil toplum örgütünde katılmış olduğu İlim Yayma Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: ’86 milyonla birlikte kendini bu topraklara ait hisseden 10 milyonları da yanımıza alarak, hep beraber yeni bir destan yazmaya başlayacağız’. Laf bu. Peki Sayın Erdoğan’ın sözünü ettiği bu 10 milyonlar kimlerdir? Bir kısmı geçici koruma altında statüsünü taşıyanlarla birlikte, ayrıca kanunsuz kaçak yollarla düzensiz göçle ülkemize gelip burada yerleşik bulunan, yasa dışı kaçak nüfus olan yabancılardan mı söz ediyor? Türkiye’deki 10 milyonu aşkın düzensiz göçmenle sığınmacıyla, yabancı kaçak nüfusla destan yazılmayacağını Sayın Erdoğan bilmiyor mu? Destan yazılmaz. Ancak kaçak nüfusla demografik bozulma, mali ve sosyal yük ile ekonomik bozulmanın hikayesi yazılır. Ya da Sayın Erdoğan, yoksa ülkemizin güney sınırlarının dışındaki komşu ülkelerde yaşayan, fakat iyi komşuluk yerine Türkiye’ye hasımlık, düşmanlık, terör üreten topluluklardan mı söz ediyor? Halbuki yaşayarak tecrübe ettik ki Türkiye olarak terörün kalleşliğiyle destan yazılmaz, ancak ağıt yakılır. Zafer Partisi, Türkiye’mizin senaryosunu bizim yazmadığımız herhangi bir maceraya sürüklenmesinin önünde set olacaktır.
“Ali Yerlikaya, bugünkü ikinci Habur rezaletinde İçişleri Bakanı olarak görev başında bulunuyor”
AKP hükümetinin Türkiye’ye yaşattığı Habur rezaleti toplumsal hafızamızda öfkeyle kazılı duruyor. 2009 yılındaki milli gururumuzu kırıcı pespayelik 16 yıl sonra yine AKP eliyle son bir haftada iki kez tekrar edildi. İlki 2009’da Şırnak ilinin Silopi ilçesindeki Habur sınır kapısında yaşandığı gibi, iki gün önce yine aynı Şırnak ilinin bu kez Cizre ilçesinde Irak’tan gelen Mesut Barzani’nin beraberinde getirdiği üniformalı korumalarının taşıdığı uzun namlulu silahlarla Şırnak’ta Cizre ilçesinde adeta gövde gösterisi yapması Türk kamuoyundan haklı bir tepki topladı. İlkinde 2009’da Şırnak Valisi olan Ali Yerlikaya, bugünkü ikinci Habur rezaletinde İçişleri Bakanı olarak görev başında bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyüklüğüne yakışmayan bu kabile, emirlik, aşiret devleti görüntüleri AKP yönetimindeki Türkiye’de ne yazık ki sıradanlaşmaya başlamıştır.
“Kabahatlerinin farkında olan AKP’li, MHP’li ve DEM’li bu 3 milletvekili, katil Öcalan’ı ziyaretlerini önce saklamak istediler”
Yine Habur benzeri bir diğer küçük düşürücü eylem ise, geçen hafta İmralı adasına yapılan ziyaretle birlikte yaşandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 3 partiyi AKP, MHP ve DEM partisini temsil eden partilerin 3 milletvekilinin, İmralı’daki mahkûm terörist başı Abdullah Öcalan’ın ayağına gitmesi, 2009 yılındaki Habur rezaleti kadar onur kırıcı, küçültücü bir kabahat olmuştur. Kabahatlerinin farkında olan AKP’li, MHP’li ve DEM’li bu 3 milletvekili, katil Öcalan’ı ziyaretlerini önce saklamak istediler. Duyulunca yalan söyleyerek inkâr edenler oldu. Gizlenemeyeceği görüldüğünde bu kez karartma yoluna gittiler. Medya ve kamuoyuyla hiçbir görüntü, fotoğraf paylaşmadılar. Yüce Türk milleti gayet iyi biliyor ki şayet Cumhur İttifakı iktidarı gurur duyulacak, övünülecek, milletin, ülkenin yararına, iyiliğine bir iş yapıyor olsaydı bunu vatandaştan saklar mıydı? Gizli saklı utanarak mı yapardı? Yoksa sabah akşam davul zurna ile her yerde anlatır mıydı neler yaptığını, ne dolaplar çevirdiğini?
“Türk toplumu bir yıldan fazladır PKK Öcalan pazarlık masasıyla meşgul ediliyor”
Türk toplumu bir yıldan fazladır PKK Öcalan pazarlık masasıyla meşgul ediliyor. Ekonomi konuşulmuyor. İşsizlik ve kapanan iş yerleri yurt dışına taşınan fabrikalar konuşulmuyor. Açlık, yokluk ve yoksulluk konuşulmuyor. Bozulan adalet, siyasallaşan yargı sistemi konuşulmuyor. Fatih Altaylı örneğinde olduğu gibi bunların konuşulması istendiği için konuşan kamuoyu oluşturucuları, siyasetçiler ve gazeteciler gözaltına alınıp tutuklanıyor, özgürlüğünden yoksun bırakılıyor. Bozulan adalet düzeninin ve siyasallaşan yargı sisteminin Fatih Altaylı’yı özgürlüğünden yoksun bırakması AKP seçmen tabanında bile vatandaşın vicdanını rahatsız etmiştir. Fatih Altaylı’nın mahpushanede fazladan kaldığı kalacağı her bir gün adalet duygumuzu aşındıran haksız bir eziyet olarak hafızamıza kazınacaktır.
“İnsanlık düşmanı terör örgütünün 40 yıllık kanlı tarihi aklanmaya çalışılıyor”
Ülkenin ve vatandaşın gerçek sorunlarının konuşulması yerine, katil Öcalan’ın mahkûmiyet cezasının affedilmesi konuşuluyor. PKK teröristlerinin hesap vermeksizin affedilmesi konuşuluyor. İnsanlık düşmanı terör örgütünün 40 yıllık kanlı tarihi aklanmaya çalışılıyor. Tüm bunlar olurken PKK’nın tepesindeki terör baronları da medyadaki demeçleriyle Türkiye’yi teröre boğmakla, kargaşa çıkarmakla tehdit etmeyi sürdürüyor. PKK’nın tepesindeki eli kanlı terör baronları sığınıp oturdukları emperyalist kucaklardan Türkiye’ye doğru seslenerek 13 aydır yürüttükleri bu pazarlık şayet sonuca ulaşmazsa Türkiye’yi karanlık günlerin beklediği tehdidinde bulunabiliyor.
“Bizi bu küstahlığa maruz bırakanlar utansın”
Devlet Bahçeli’nin anonsuyla başlatılan ve iktidar eliyle yürütülen bu pazarlık sürecinin üzerinden geçen 13 ayın sonunda, karşımızda politik olarak güçlendirilmiş, moral kazanmış, kazandırılmış bir PKK, Türkiye’ye koşullar dayatan olmazsa tehdit eden bir PKK vardır. Bizi bu küstahlığa maruz bırakanlar utansın.
“Zafer Partisi Türk milletinin, Türk devletinin yanında duruyor”
Suriye’de bu yılın başında, mart ayında, Şam’ın başındaki Şara ile SDG örgütü arasında bir anlaşma imzalanmıştı bilindiği gibi. Bu 10 Mart anlaşmasının hayata geçirilip geçirilmediğinin kesinleşme tarihi bu yılın sonu, yani 31 Aralık 2025 tarihi olarak belirlenmişti. Aynı zamanda tarihlenen bir başka eylem daha var. Parlamentomuzda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Devlet Bahçeli’nin isteğiyle kurulan bir komisyon, bu komisyonun da görev süresinin bu yılın sonuna 31 Aralık 2025 tarihine kadar çalışma takvimi olduğu açıklanmıştı. Değerli Türk kamuoyu, Zafer Partisi ta en başından beri anons edildiği, 22 Ekim 2025’ten beri başlatılan pazarlığı nasıl analiz ettiyse ne dediyse haklı ve doğru çıkmıştır. Zafer Partisi Türk kamuoyunu hiç yanıltmamıştır. Çünkü Zafer Partisi Türk milletinin, Türk devletinin yanında duruyor, emperyalizmin ise tam olarak karşısında duruyor.”

