Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ASKİ Genel Müdürü Akçay, Ankaralı vatandaşları uyardı: Eğer hiç su gelmezse yaklaşık 170-180 gün bizi götürebilecek su var gibi görünüyor

ASKİ Genel Müdürü Memduh Aslan Akçay, barajlardaki aktif doluluk oranına ilişkin “Geçen sene haziran ayında yaklaşık olarak 530-540 milyon metreküp civarında su varken barajlarımızda, bu rakam bu haziranda 220 milyon metreküpe kadar düştü. Yaklaşık olarak günde 1 milyon 300 bin ile 1 milyon 400 bin metreküp su barajlarımızdan çekiyor ve Ankara’da sisteme veriyoruz. Buradan hesaplarsanız ne kadarlık suyumuzun kaldığı konusunda -hiç su gelmezse tabii- yaklaşık olarak 170-180 gün civarında bizi götürebilecek su var gibi görünüyor” diyerek Ankaralıları su kullanımı konusunda uyardı.

ASKİ Genel Müdürü Memduh Aslan Akçay, barajlardaki aktif doluluk oranına

(ANKARA) – ASKİ Genel Müdürü Memduh Aslan Akçay, barajlardaki aktif doluluk oranına ilişkin “Geçen sene haziran ayında yaklaşık olarak 530-540 milyon metreküp civarında su varken barajlarımızda, bu rakam bu haziranda 220 milyon metreküpe kadar düştü. Yaklaşık olarak günde 1 milyon 300 bin ile 1 milyon 400 bin metreküp su barajlarımızdan çekiyor ve Ankara’da sisteme veriyoruz. Buradan hesaplarsanız ne kadarlık suyumuzun kaldığı konusunda -hiç su gelmezse tabii- yaklaşık olarak 170-180 gün civarında bizi götürebilecek su var gibi görünüyor” diyerek Ankaralıları su kullanımı konusunda uyardı.

Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürü Memduh Aslan Akçay, Ankara’daki barajların doluluk oranıyla ilgili ASKİ Genel Müdürlüğü’nde basın toplantısı düzenledi. Ankara’nın bu sene çok az yağış aldığını ifade eden Akçay, şunları söyledi:

“Barajlarımıza gelen su miktarında ciddi bir düşüş yaşadık. Hepimiz zaten bunu görüyoruz. Zaten meteoroloji de geçenlerde bir açıklama yaptı. Ankara Türkiye’de en düşük yağış alan il olarak ilan edildi. Tabii bunun sonuçlarını da özellikle baraj rezervuarlarımızda görüyoruz. Geçen yıl boyunca özellikle son 4-5 yıl içerisinde barajlarımıza yaklaşık ortalama yılda 500 milyon metreküp civarında su gelirken, son 12 ayda gelen su miktarı 200 milyon metreküpe kadar düştü. Yani yüzde 60’lık bir azalma var. Tabii bu doğal olarak da mevcut rezervlerden yemek anlamına geliyor. Yani aradaki fark kullanımda bir düşüş yok. Tam tersine kullanım artarken, gelen su miktarı azalınca doğal olarak rezervlerde buna bağlı azalış gösteriyor. Geçen sene haziran ayında yaklaşık olarak 530-540 milyon metreküp civarında su varken -aktif olarak bahsediyorum-barajlarımızda, bu rakam bu haziranda 220 milyon metreküpe kadar düştü.

Toplam doluluk olarak baktığımızda 434 milyon metreküp ama bir ölü hacim var. Oradan çok fazla su alıp alamayacağımız da net değil. O yüzden aktif doluluk oranı olarak baktığımızda rahatlıkla su kullanabileceğimiz 224 milyon metreküp şu anda su barajlarımızda mevcut. Yaklaşık olarak günde 1 milyon 300 bin ile 1 milyon 400 bin metreküp su barajlarımızdan çekiyor ve Ankara’da sisteme veriyoruz. Buradan hesaplarsanız ne kadarlık suyumuzun kaldığı konusunda -hiç su gelmezse tabii- yaklaşık olarak 170-180 gün civarında bizi götürebilecek su var gibi görünüyor. O da dediğim gibi hiçbir su gelmezse, sadece rezervleri kullanırsak.”

“İlk önlem olarak Kesikköprü Barajı’ndaki su alışımızı tam kapasiteye çıkarttık”

Akçay, barajlardaki doluluk oranının az olması nedeniyle alınan önlemleri şöyle sıraladı:

“Biz şimdi bu gelişmeyi özellikle aralık ayında fark ettik. Geçmiş yıllar verilerine bakarak 12 aylık hareketli bir ortalamayla baktığımızda aralık ayında bir şeylerin yanlış gittiğini fark ettik. Yani çok ciddi bir su düşüşü var, özellikle yağış olan ve suyun gelmesi gereken dönemlerde suyun gelmediğini görünce hemen ilk önlem olarak Kesikköprü Barajı’ndaki su alışımızı tam kapasiteye çıkarttık. Dedik ki ‘Bu böyle gidiyorsa ve devam ederse önümüzde ciddi bir sorun yaşayabiliriz’. Normalde biz Kesikköprü’den suyu ancak geçici olarak Kurt Boğazı’yla Çamlıdere’yi kullanmamak, oradaki doluluğu belli bir seviyenin altına indirmemek üzere tampon gibi kullanıyorduk. Ama bu sefer artık olay tampondan çıkıp gerçekten bizim oradan su kullanımını artırmamız gerektiği noktasına getirdi bizi ve son 5 aydır tam kapasiteyle buradan su alıyoruz biz.

İlk aldığımız önlem, Kesikköprü’den aldığımız su miktarını tam kapasiteye çıkarmak oldu. Sonra tabii meteoroloji ile görüştük, DSİ ile görüştük başka ne yapabiliriz diye. Valilikle görüştük. Bütün burada partnerleri çağırdık, toplantı yaptık mayıs ayı içerisinde. Ne yapabiliriz, ne tür önlemler almamız gerekiyor diye. Ve bu toplantılar sırasında da bazı konularda biraz daha sert olmamız gerektiği ortaya çıktı.

“İçme suyu olarak kullanacağımız suyu getirip bahçe sulamada ya da çim sulamada kullanmak istemeyiz”

Örneğin sulamalar. Bahçe sulamaları olsun, çim sulamaları olsun bu konularda biraz daha dikkatli olup özellikle şebeke suyuyla sulanan bahçelerin ve çimlerin minimize edilerek, farklı alternatif kaynaklardan bulunan sular kullanılmalı. Ama şebeke suyu olmaz. Çünkü şebeke suyu zaten sınırlı. İçme suyu olarak kullanacağımız suyu getirip bahçe sulamada ya da çim sulamada kullanmak istemeyiz haliyle. Bu nedenle özellikle bu nokta ile ilgili konuyu gündeme getirdik.

“İlçe merkezlerinde özellikle su kayıp kaçağını azaltmaya yönelik çalışmaları artırdık”

Bunun dışında özellikle diğer sulama göletlerinden de hani bulabildiğimiz bütün kaynakları Ankaralının hizmetine sunabilmek için ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışıyoruz. Örnek; sulama göletleri yapılmış. Ciddi de su var. Hemen oradaki suyu içme suyu bizim barajlarımıza aktarmanın yoluna bakıyoruz. Ayrıca Akyurt’ta, Çubuk’ta ve Kazan’da kuyular devreye alınmak suretiyle oradan baraj kullanımlarını minimize etmeye başladık. Çubuk Barajı’na verdiğimiz su miktarını artırmak için gerekli önlemleri aldık. İlçe merkezlerinde özellikle su kayıp kaçağını azaltmaya yönelik çalışmaları artırdık.

“Diyanet İşleri Başkanı, yağmur duasına dahi çıkılacağını söyledi”

Yaptığımız analize göre 0 ile 10 metreküp arasında tüketen aboneler toplam abonelerin yüzde 61’i. 11 ile 15 metreküp arasında tüketenler ise yüzde 23’ü. Yani 15 metreküpten daha düşük su tüketen abonelerin toplam aboneleri içerisindeki payı yüzde 84. Dedik ki ‘Bunlara dokunmayalım’. Çünkü bunlar zaten az tüketiyor. Ama 15 metreküpün üzerinde tüketenlere birazcık su tasarrufu yapmalarını sağlayacak bir şey yapmamız gerekir. Ne yapabiliriz? ‘Tüketmeyin’ deyip telkinde bulunabiliriz. Camilerden ‘suyu israf etmeyin’ diyebiliriz. Diyanet İşleri Başkanımızla da görüştük. Kendisi de bize bu konuyu gündeme getireceğini, hatta yağmur duasına dahi çıkılacağını söyledi.

“Barajlarımız tekrar belli bir seviyenin üzerine çıkarsa biz de tekrar bu koyduğumuz şeyleri gerisin geri alacağız”

Tabii bunlar herkesi ikna etmeye yetmiyor. Suyun maliyetini özellikle 15 metreküpün üzerinde tüketenler için yükseltelim ki belki bu arkadaşlar derler ki ‘yani çok pahalıya geliyor. Biz bunu biraz az tüketelim’. O yüzden de yapılan son düzenlemenin temel amacı çok fazla su tüketen su abonelerine lütfen daha fazla tüketmeyin. Hatta mümkünse azaltın tüketiminizi. Amacı bu. Eğer barajlarımız tekrar belli bir seviyenin üzerine çıkarsa biz de tekrar bu koyduğumuz şeyleri gerisin geri alacağız. Hedefimiz bu.

“Biz sudan para almıyoruz”

Diğer taraftan bir şey daha söyleyeyim. Suyun fiyatı ile ilgili de mutlaka bunu belirtmekte fayda görüyorum; su fiyatının pahalı olduğu şeklinde değerlendirmeler var. Öncelikle su fiyatı diye konuşulan kavramın sadece su fiyatı olmadığının altını çizmek isterim. Alınan bedel su ve atık su toplamından oluşuyor. Sadece su bedeli değil. Bir diğer de işte bin litre yani 1 metreküp suya bu kadar fiyat dediğimiz zaman bu aynı zamanda suyun yanında atık su bedelidir. Artı bunun yanında yağmur suyu hatlarının yapılması için harcanan paralardır, onların temizlenmesi için, bakımı için harcanan paralardır. Sadece suya para verdiğini zannediyor vatandaş ama aslında biz suda para almıyoruz. Su bedava. Bizim parasını aldığımız şey yapılan hizmetin harcanan maliyetin karşılığı.”