Analiz: Zülfikar DOĞAN
(ANKARA) – Türkiye’deki market zinciri reyonlarında yüzde 10-15’lik alanın “Cumhur Reyonu” adıyla maliyet fiyatından halka ucuz ürün satışına ayrılacağı haberleri iktidar medyasında yer aldı. İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) bizzat iktidar medyası kaynaklı sızıntının yarattığı tartışma ve tepkiler üzerine bu yönde çalışma olmadığını, dile getirilenlerin haberlerin “kara propaganda” olduğunu duyurdu.
Gıda fiyatlarının üç haneye yükseldiği noktada “Cumhur Reyonu” konusunu bizzat iktidar medyası üzerinden kamuoyunda tartışmaya açmanın muhtemel amacı düşük maaş zamları, fahiş fiyatlar ve düşmeyen enflasyona karşı toplumsal tepkiyi baskılamak. Şayet gerçekleşirse Market raflarının yüzde 10’luk bir köşesinde sanal ucuzluk algısı yaratmak.
Atatürk 88 yıl önce UMAT’ı kurarken, iktidarın Türkiye Yüzyılı ufku; Cumhur Reyonu
“Yeni Türkiye”, “Türkiye Yüzyılı” söylemiyle yaratılmak istenen algı, pazar tezgahları ve market raflarının dar bir köşesine sıkışırken, Atatürk daha 1937’de, tam 88 yıl önce halk için Umumi Mağazacılık Türk Anonim Şirketi’nin (UMAT) kuruluşunu kararlaştırmıştı. UMAT, halka ucuz gıda, giyim, temel ihtiyaç maddeleri temini, bölgesel devlet depoları, antrepolar, dağıtım merkezleri ve mağazalar açmak, kara-deniz ve demiryoluyla toptan ürünleri perakende satış noktalarına, fabrikadan, tarladan halkın ayağına götürmek üzere kuruldu. Atatürk UMAT’a devleti, üretici birliklerini, tarım-satış kooperatiflerini, ticaret borsalarını, sanayi ve ticaret odalarını ortak ederek halkın ‘toptan fiyatına perakende’ ürünleri ucuza tüketmesini öngördü. Şu anda yüzde 56 hissesi TOBB’a ait olan UMAT’ın adı-sanı neredeyse kalmadı. Mersin ve birkaç limandaki depolar, antrepolar, soğuk hava depolarıyla faaliyeti sürdürme çabasında.
Devletin 69 yıllık süpermarket zinciri GİMA, Fransız Carrefour oldu
1956’da kurulan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri T.A.Ş (GİMA) Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) statüsünde devlet sermayeli Türkiye’nin ilk süpermarketiydi. Ülke çapında yüzlerce mağazasında ucuz gıda, et, süt ürünleri, sebze-meyve, giyim, kırtasiye vb. halka ucuza satan ilk market zinciriydi. 1990’larda ilk online satış, ilk telefonla sipariş, ilk kartlı alışverişi hayata geçiren GİMA’nın Ankara’nın merkezi Kızılay’da, Türkiye’nin ilk gökdeleninin altındaki dev mağazası, ülkenin ilk ‘hiper marketi’ydi. Önce zarar ediyor diye kapatılması gündeme geldi. Ardından özelleştirme furyasında FİBA Holding’e satılıp ENDİ, sonrasında FİBA’dan Fransızlara satılıp CarrefourSA oldu.
Ordu Pazarları, OYPA asker-sivil halkın ucuzluk adresi
Ordu Yardımlaşma Kurumu’nun (OYAK) 1963’te önce TSK personeline ucuz gıda ve diğer ürünleri temin için kurduğu Ordu Pazarları (OR-PA), daha sonra sivillere de açılıp OYPA zincir marketi oldu. Halk, gıdanın yanı sıra halıdan mobilyaya, konfeksiyona her ürünün satıldığı OYPA mağazalarında temel ihtiyaçlarını en düşük fiyata alabiliyordu. Market zincirleri yabancı sermaye ya da yerli büyük sermayenin eline geçtikçe, iktidar destekli üç harfli zincir marketler devreye girdikçe OYPA’lar kapandı. Sonrasında 2002-2003 yıllarında OYAK Genel Kurulu kararıyla tasfiye edildi.
Halkçı belediyeciliğin 52 yıl önce İzmir’de yarattığı market zinciri markası; TANSAŞ
İzmir’in efsane CHP’li Belediye Başkanı İhsan Alyanak’ın 1973’te belediye mezbahasından halka sağlıklı, hijyenik, ucuz et, ucuz kömür ve tarım satış kooperatiflerinden (TARİŞ, Marmara Birlik, Trakya Birlik, Çukobirlik, Antbirlik, FİSKO Birlik vb.) ucuz zeytin, zeytinyağı, üzüm, incir, fındık, bakliyat vb. ürünler temin etmek üzere açtığı Tanzim Satış Mağazaları (TANSA) halkçı-sosyal demokrat yerel yönetim anlayışının ilk zincir market adımıydı. Önce İzmir ve ilçelerinde, ardından tüm Ege’de, giderek ülke çapında yayılan TANSA mağazaları, belediye iştiraki olarak şirketleşti. Başına İzmir’in bir diğer efsane ismi Ahmet Priştina getirildi. TANSAŞ adıyla dev market zincirleri arasına girdi. 1986’da yüzde 38’i halka açıldı ve daha da büyüdü. İktidarların İzmir ve muhalif belediyelere yönelik engelleriyle karşı karşıya kalan, 2006’da batışa zorlanan şirketi ve tüm mağazalarını MİGROS satın aldı ve 2016’da MİGROS çatısı altındaki TANSAŞ tasfiye edildi.
AKP’nin yaptığı özelleştirmeler ucuz gıdaya erişimi neredeyse olanaksız hale getirdi
Özelleştirilen Et ve Balık Kurumu (EBK), Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) gibi kamu sübvansiyonuyla halka ucuz ürün sağlayan temel gıda kuruluşlarından doğan boşluk dolmadı. Özelleştirmeyle rekabet ve daha ucuz et-süt-gıda sağlanacağı vaatleri gerçekleşmedi. Peş peşe satılan şeker fabrikaları, pasivize edilen tarım satış kooperatifleri, üretici birlikleri nedeniyle et, canlı hayvan ve diğer gıda ürünleri ithalatı her yıl artarak milyarlarca dolara yükseldi. Fahiş fiyat ve denetimsiz gıda piyasası sonrası zorunlu olarak 2013’te yeniden kurulan Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) 14 et tanzim satış mağazası 86 milyonluk Türkiye’nin ucuz et hasretine çare olamadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘ucuz market alışverişi’ diye paylaştığı Tarım Kredi Marketleri de seçim kampanyalarının oy malzemesi olmaktan öteye gidemediği gibi devasa kamu zararı ve fahiş ürün fiyatlarıyla iktidarı açığa düşürdü.
Oysa özel yerli ve yabancı market zincirlerine alan açmak için zora sokulan, kamu destekleri ve sübvansiyonları kesilerek kapısına kilit vurulan, kelepir fiyatına özel market zincirlerine satılan kamu süper marketleri ve binlerce mağaza ayakta tutulsaydı, AKP iktidarı tercihini gıda ve market tekelleri yerine halktan yana kullansaydı, bugün Cumhur Reyonu ile avunmak yerine bambaşka bir tablo söz konusu olabilirdi.
İşsizlikte ürküten tablo, ne eğitimde ne işte olan gençler bazı AB ülkelerinin nüfusunu geçti
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2025-2. çeyrek rakamlarında yüzde 8,6’lık resmi işsizlik oranına karşın geniş tanımlı işsizlik yüzde 33’e yükseldi. Bu oran çalışma çağındaki 66 milyonluk nüfusun sadece üçte birinin kayıtlı olarak istihdam edildiğini gösteriyor. Asıl ürkütücü olan ise genç nüfus azalırken ‘ne eğitimde ne işte’ (NENİ) olan genç nüfusun artması.
15-24 yaş grubundaki nüfus 2. çeyrekte geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 1,6 (183 bin kişi) azalarak 11 milyon 522 bin kişiye düştü. Bu yaş grubu gençler içinde NENİ olanların oranı yüzde 4,7 arttı. Bu artış, NENİ konumundaki genç sayısının geçen yıla göre 114 bin kişi artarak 2 milyon 550 bine yükseldiğini gösteriyor. 15-24 yaş grubunda NENİ olan 2,5 milyon gencin 820 bini erkek, 1,6 milyonu kadın ve 334 bini üniversite mezunu.
Diğer yandan 15-29 yaş grubu gençler baz alındığında ise tablo daha vahim bir hal alıyor. Bu yaş aralığındaki genç sayısı 17 milyon 930 bine ulaşırken NENİ oranı yüzde 25,4’e, sayıları 4 milyon 555 bine yükseliyor. Dolayısıyla 15-29 yaş grubunda ne bir eğitim kurumunda ne de işte olan gençlerin sayısı 5,2 milyonluk Finlandiya nüfusuna yaklaşırken, Letonya (1,8 milyon), Estonya (1,4 milyon), Litvanya (2,8 milyon) gibi AB üyesi ülkelerin nüfusunun ise 2-3 katına ulaşmış durumda.