Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan’dan haftalık analiz: Kamuda personel artış hızı nüfus artış hızının 7 katı, parti devletinde kadrolar şişti, ABD ile “Win Win” yerine “Ver Ver”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Ev’de bir araya geldiği görüşme, ekonomik ve diplomatik kazanımlardan çok iktidarın iç politika hesaplarına endeksli gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Ev’de bir

Haber Analiz: Zülfikar Doğan

(ANKARA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile Beyaz Ev’de bir araya geldiği görüşme, ekonomik ve diplomatik kazanımlardan çok iktidarın iç politika hesaplarına endeksli gerçekleşti.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın Trump’ın Erdoğan’la görüşerek “Türkiye’ye meşruiyet sağladığını” ifade ettiği skandal sözleri muhalefetin sert tepkisine neden oldu. Eski AKP Genel Başkanı ve Başbakan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Barrack’ın sözlerinin “Türkiye Cumhurbaşkanına ve Türk demokrasisine hakaret olduğunu” belirterek, “Görevlerinin sınırını aşma Büyükelçi! Türkiye’de Cumhurbaşkanı ve TBMM meşruiyetini Washington’dan değil Türk halkından alır!” dedi.

Erdoğan’ın Trump stratejisi; “Win Win” yerine “Ver Ver”, milyarlarca dolarlık alımlar, vergi jestleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye hareketinden önce “dostum” dediği Trump ile Ukrayna-Rusya savaşı, İsrail’in Gazze’yi işgal operasyonları yanında 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi, ABD’den milyarlarca dolarlık savaş ve yolcu uçağı alımlarını görüşeceklerini açıkladı. New York’a vardığında ise 2018’den bu yana ABD mallarına uygulanan ek gümrük vergilerini yürürlükten kaldıran Cumhurbaşkanı Kararı, Trump’a yapılan ilk jest idi. ABD menşeli mallarda 150 milyon dolarlık ek gümrük vergisinden vazgeçilirken, eş zamanlı olarak başta Çin olmak üzere ithal otomobillere ek vergiler konuldu.

THY’nin Boeing’e yüzlerce yolcu uçağı siparişi yanında, F35 ve F16 savaş uçağı alımları, ABD’den 70 milyar dolarlık sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve ABD’nin son yıllarda üretim rekoru kırdığı kaya gazı ithalatı vb. her birisi milyarlarca dolarlık paketler, Erdoğan’ın Trump’a sunduğu sipariş listesinde öne çıkan başlıklar oldu. Trump’ın NATO müttefiklerine Rusya’dan petrol ve doğal gaz alımını durdurmaları çağrısının hedef ülkelerinden birisi, Rusya ile enerji alanında uzun vadeli anlaşmaları bulunan Türkiye. Ayrıca Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alımı nedeniyle F35 savaş uçağı siparişi iptal edilen ve üretim programından çıkartılan Türkiye’ye Trump’ın 2019’da koyduğu CAATSA yaptırımları da halen yürürlükte.

ABD ile müttefiklik ve Stratejik Ortaklık hedefine karşın, bugüne kadar pek çok sorunda ABD yönetimleri Türkiye’nin karşısında yer aldı. ABD, 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı’nda uygulanan silah ambargosu, afyon ve haşhaşın yasağı yaptırımları, Doğu Akdeniz ve Ege’de hava sahası ve kıta sahanlığı krizleri, Güney Kıbrıs’ın silahlandırılması, Ermeni soykırımı iddiaları vb. birçok uluslararası konuda ABD Türkiye’ye tavır aldı, yaptırım, ambargo, ekonomik baskı uyguladı. Uygulamaya devam ediyor. Kuzey Irak’ta, Suriye’de, Libya’da Türkiye karşıtı tutumlar sürüyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump ile Beyaz Ev randevusu, milyarlarca dolarlık “tek taraflı” jestler, sürekli yinelediği “Win Win-Kazan Kazan” yaklaşımından “Ver Ver” yaklaşımına geçildiğini gösteriyor.

New York’ta CEO’lar buluşması hüsran, geçen yıl çekilen fotoğraf Şimşek’i mahcup etti

ABD’de ekonomi ağırlıklı temaslarda yabancı banka ve şirket CEO’larıyla buluşma, taze dış kaynak arayışları ön plandaydı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası (MB) Başkanı Fatih Karahan yabancı banka-finans-şirket CEO’larıyla bir araya geldi. Şimşek ve Karahan’ın temaslarında 1 Eylül’de açıklanan 2026-2028 Orta Vadeli Program (OVP) hedefleri ve dezenflasyon programına güven tazeleme girişimleri öne çıktı. Geçen yılki toplantıda, yabancı CEO’lardan ekrana yansıtılan 2025-2027 OVP hedeflerinin fotoğrafını çekmelerini isteyen Bakan Şimşek “Gelecek yıl eylülde tekrar geldiğimde üzerinde konuşuruz” derken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programa “tam ve güçlü” destek verdiğini ifade etmişti.

CEO’lara bu yıl sunulan yeni OVP hedefleri, geçen yıl çekilen fotoğrafın hayale dönüştüğünü gösterdi. 2024’teki buluşmada “fotoğrafı çekilen” hedeflere göre enflasyon 2025’te yüzde 17,5, 2026’da yüzde 9,7 olacaktı. Büyüme hızı 2025’te yüzde 4’e, 2026’da yüzde 4,5’a çıkacaktı. CEO’lara sunulan yeni OVP’de ise 2025 enflasyonu yüzde 28,5, 2026 yüzde 16. Tek haneli enflasyon yüzde 9’la 2027’ye kaldı. Büyüme hedefleri yüzde 3,3’e ve 3,8’e düşürüldü.

İçeride “program çalışıyor, hedefler tutacak” söylemini yineleyen ekonomi yönetimi, dışarıda yabancı bankalar, CEO’lar, yatırımcılar karşısında bir yıl önce söylediklerinin gerçekleşmemesinin mahcubiyetini yaşadı. İçeride topluma ve TBMM’ye tutmayan hedefler için hesap verme mecburiyeti hissetmeyen ekonomi yönetimi, uluslararası CEO’lar karşısında aynı rahatlığa sahip değil. Şimşek’in Haziran 2023’te göreve gelmesinden bu yana üçüncüsü yapılan CEO buluşmalarındaki hedeflerin hemen hiçbiri tutmadı. Bu yılki toplantının da güven sağlanamadığı için hüsranla sonlandığı, yabancı CEO’ların bekle-gör yaklaşımının süreceği anlaşılıyor.

Kamuda personel artışı nüfus artış hızını 7’ye katladı, devlet kadroları partizan alımlarla şişiyor

Asgari ücrete zam tartışmalarının yeniden başladığı süreçte halen 22 bin liralık asgari ücretin 2026’da azami yüzde 20 zamla 26-27 bin liraya yükselmesi bekleniyor. Temmuz’da yüzde 15’lik zam sonrası kamudaki en düşük memur maaşı ise 50 bin 503 lira oldu. Özel sektörde istihdam gerilerken, nitelikli eleman sıkıntısı artıyor. Şirket kapanmaları, iflas ve konkordatolarla geniş tanımlı işsizlik yüzde 30’u aşıyor. Buna karşılık kamu personeli sayısı pek çok AB ülkesinin nüfusunu aştı.

E-Devlet, devlette dijital dönüşüm, yapay zeka, e-haciz vb. uygulamalara geçildi. Adalet hizmetlerine (UYAP-Ulusal Yargı Ağı Projesi), hastanelerde elektronik-online randevuya (MHRS) varana kadar milyarlarca liralık yatırım ve yazılımla pek çok kamu hizmeti dijital hale geldi. Buna rağmen kamuda personel sayısı azalmıyor, artıyor. Devlette personel şişkinliği, hizmetleri hantal ve maliyetli hale getiriyor. Bütçeler faiz ve maaş ödeme bütçesine dönüşüyor.

Bu tabloya tepki gösteren Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, Oda Meclisinde Türkiye nüfusunun son 10 yılda yüzde 8,8 artarak 85,7 milyon olmasına karşılık aynı sürede kamudaki personel sayısının yüzde 53,6 artışla 3,4 milyondan 5,2 milyon kişiye yükseldiğine dikkati çekti. Kamu personeli artış hızı, nüfus artış hızının yaklaşık 7 katı. Kamu personelinin toplam işgücüne oranı ise yüzde 12,8’den yüzde 16,2’ye çıktı.

Pek çok kamu hizmetinin online hale gelmesine karşılık kamu personeli sayısının yaklaşık 2 milyon artması personel alımlarında partizan kadrolaşma, partisel çıkarlar, seçim ve oy hesaplarını öne çıkartıyor. ASO Başkanı, istihdam ve verimlilikte sürekli özel sektörün eleştirilip sorgulandığını, kamudaki bu tablonun sorgulanmadığını dile getirerek, “dünyada teknolojik ve dijital dönüşümle kamuda hızlı, etkin ve verimli hizmet üretildiğini, Türkiye’de ise merkezi yönetim ve yerel yönetimlerdeki yüksek personel sayısının mali yükü artırdığını, kaynakların daha üretken alanlara yönlendirilmesini güçleştirdiğini” söylüyor.