Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Anahtar Parti Sözcüsü Fuat Geçen: “CHP’nin yorulması, kendi içerisinde sorun yaşaması konusunda iktidarın bir çabası var”

Anahtar Parti Sözcüsü Fuat Geçen, “CHP’nin duruşmasına ilişkin bir papatya falı yapılıyor. Mutlak butlan mı olur, iptal mi edilir, mahkeme ertelenir mi, mahkeme ret mi eder. Bu kaotikliğin ana sebebi Siyasi Partiler Kanunu, kuvvetli bir kanun yok. Bunun için yasamanın bu kaotik durumu ortadan kaldıracak bir düzenlemeye gitmek mecburiyeti var. CHP’nin yorulması, kendi içerisinde sorun yaşaması konusunda iktidarın bir çabası var. Bunu net bir şekilde görüyoruz” dedi.

Anahtar Parti Sözcüsü Fuat Geçen, "CHP’nin duruşmasına ilişkin bir papatya

(ANKARA) – Anahtar Parti Sözcüsü Fuat Geçen, “CHP’nin duruşmasına ilişkin bir papatya falı yapılıyor. Mutlak butlan mı olur, iptal mi edilir, mahkeme ertelenir mi, mahkeme ret mi eder. Bu kaotikliğin ana sebebi Siyasi Partiler Kanunu, kuvvetli bir kanun yok. Bunun için yasamanın bu kaotik durumu ortadan kaldıracak bir düzenlemeye gitmek mecburiyeti var. CHP’nin yorulması, kendi içerisinde sorun yaşaması konusunda iktidarın bir çabası var. Bunu net bir şekilde görüyoruz” dedi.

Anahtar Parti Sözcüsü Fuat Geçen, Parti Genel Merkezi’nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Geçen, şunları kaydetti:

“Terörsüz Türkiye süreciyle alakalı zirve bir davranış ile DEM Parti tarafından 25 yılı aşan mahkumlar ‘Umut hakkından’ faydalansın ve şartlı salıverilsin diye kanun teklifi verildi. Açıkçası bu sürecin başından beri Genel Başkanımızın bizlerin vurguladığı şey; bu sürecin referansı nedir, nereye evrilecektir, asıl kurgulanan şey nedir diye sorularımız bugüne kadar hep cevapsız kalmıştı. Fakat kısaca son 15 günde olan hadiseleri sizlere hatırlatmak isterim; Siyasetin mabedi Meclis’te terörist başı ile ilgili tezevürahatlara şahit olduk. Daha sonra terörist başını ziyaret eden gazetecinin ‘benim umut hakkından faydalanmam lazım’ mesajının kamuoyuyla paylaşılması oldu. Daha sonra TBMM Başkanımız Numan Kurtulmuş’un Diyarbakır’da bir üniversitenin açılışındaki Kürtçe söylemlerine şahitlik ettik. Daha sonra Diyarbakır’da terörist başının serbest bırakılması hususunda büyük bir topluluğun polis teşkilatımıza ‘Düşman’ ifadesinin megafonlarla ilan edildiğine şahitlik ettik. Bir önceki gün itibarıyla da DEM Parti’nin kanun teklifiyle karşılaştık. Şimdi buradan hükümet yetkililerine şunu sormak istiyorum: bunun nereye evrileceği konusunda endişe duyan, bunun dışında da ‘Sürecin şeffaflık içerisinde yürütülmediği bir pazarlık mı var’ dediğimiz zaman ‘Siz terörün devamını mı istiyorsunuz’ diyorlar. Biraz daha ileri bir tabirle ‘Kandan mı besleniyorsunuz’ diye eleştirilerle karşılaştık. Fakat şu an geldiğimiz noktada bir pazarlık olduğunu ve bunun bir yerde tıkandığını görüyoruz.

“Türkiye’nin ihtiyacı olan şey; güvenliktir”

Terörist başı yapacağı şeylerin olduğuna inandırmak adına serbest bırakılmasını talep etmiş. Çünkü terörist başının salıverilmesini gerektiren, hükümetin daha önce kamuoyuna açıkladığı terörle alakalı şu ana kadar bizim gördüğümüz bir gelişme olmadı. PKK’nın Türkiye sınırları içerisinde eylem yapabilme kabiliyeti zaten kalmamıştı. Fakat lojistik gücünü Suriye’ye transfer eden, Kandil’de de hala gücünü devam ettiren göstermelik bir kaç kan kokan silahların sözde yakılması dışında bizce kabul edebileceğimiz bir gelişme olmadı. Yapılan şey doğru değil. Nereden bakarsak bakalım Türkiye’nin ihtiyacı olan şey; güvenliktir. Bu güvenlikte Suriye ve Irak’tadır. Anlamlı bir gelişme olmadan terörle alakalı bu süreci destekleyen herhangi bir icra yapılmamalı. Ve daha çok milletin sinir uçlarına basılmamalı.

“Erhürman’ın federasyona yönelik söylemlerini kabul edemeyiz”

Geçen, KKTC’deki seçimlere ilişkin ise şunları söyledi:

“Tufan Erhürman, net bir seçim sonucuyla kazanmış oldu. Ülkemizde iktidar ve ana muhalefet cenahından bir bilek güreşi başladı. Propaganda süresinde söylenenlerin mevzu edildiği ve federasyona mı evrilecekle başlayan bilek güreşinin seviyesi sorunlu hale gelmeye başladı. Meşru, şaibesiz bir seçim ve onaylanmış bir seçim. Bunun üzerinden spekülasyon yapmak iki şekilde sakıncalı. Birincisi oradaki seçim sonuçlarını Türkiye’deki muhtemel bir seçim sonucuymuş gibi sunmayı açıkçası siyasi olarak etik bulmam. Erhürman’ın federasyona yönelik söylemlerini kabul edemeyiz. Şöyle ki; KKTC Türkiye’dir. Türkiye de KKTC’dir. Bağımsız bir KKTC’ye geline kadar ödenen bedeller KKTC için de Türkiye için de çok ağır olmuştur. Rum tarafının mezalimini basit bir siyaset kazanma adına malzeme edilmesini etik bulmayız. Sürecin de bu noktaya gelmesini aklımızın ucuna dahi getirmeyiz.”

“Nadir elementler konusunda dikkatli olmalıyız”

Nadir toprak elementlerine ilişkin bir anlaşma yapılmasının kabul edilemeyeceğinin altını çizdi. Geçen, “Bir kıymetin ticarete dönüştürülmesinin bir mahsuru yok. Fakat endişemiz şudur. Bu ihracın ülke çıkarlarına helal gelmeyecek, bu elementlere ihtiyacımız olduğu zaman uzun bir anlaşma sürecine girilmesine ilişkin çok dikkatli olunması gerektiğini hatırlatmak isterim” dedi.

“KKTC’nin bir il olmasına ilişkin açıklamaları sorunlu görüyoruz”

Açıklamaların ardından, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Geçen, “CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik açıklamalarını nasıl değerlendirirsiniz ve CHP 24 Ekimde yapılacak duruşmaya ilişkin ne dersiniz? Ayrıca MHP lideri Devlet Bahçeli’nin KKTC’nin 82’inci vilayet olarak Türkiye’ye katılmasına ilişkin ne söylemek istersiniz” sorularına şu yanıtı verdi:

“Kıbrıs ile ilgili seçimi tanımayıp Türkiye’ye katılması yönündeki açıklamaları ben de basından öğrendim. KKTC’nin bir il olmasına ilişkin açıklamaları sorunlu görüyoruz Anahtar Partisi olarak. Böyle bir şeyin ne Türkiye’ye ne de KKTC’ye bir katkı sağlamayacağını söylemek hafif kalır.

“Cumhurbaşkanı’nı eleştirirken bu dil kullanılmamalı”

Ali Mahir Başarır’ın sözleri konusunda biz Anahtar Partisi olarak yapılan her şeyi olumsuzlama yönünde bir siyasi anlayışımız yok. Bu siyasetçinin Bursa’da yaptığı konuşmada Sayın Cumhurbaşkanı ile ilgili elbette eleştirebilir, biz de eleştiriyoruz. Fakat Cumhurbaşkanı’nı eleştirirken bu dil kullanılmamalı. Bu dil hakaret dolu bir dil. Bu siyasetin iklimine fayda getirmez. Salonun coşkusuna kapılıp bir takım açıklamalar yapabilirsiniz ama doğru şeyler söylemiş olmazsınız. Bunu belirtmek isterim.

CHP’nin duruşmasına ilişkin bir papatya falı yapılıyor. Mutlak butlan mı olur, iptal mi edilir, mahkeme ertelenir mi, mahkeme red mi eder. Bu kaotikliğin ana sebebi Siyasi Partiler Kanunu, kuvvetli bir kanun yok. YSK kendi görev alanını kanunla tanımlar. Verdiği kararlar bunu doğruluyor. Fakat Asliye Hukuk Mahkemesi’nin referansı ne Medeni Kanun. Orada tıkanınca Dernekler Kanunu. Orada da tıkanınca Siyasi Partiler Kanunu’na yöneliyor. Demek ki bir kaotik bir durum var. Bakın iktidar muhalefeti yormak için bunu yapıyor. İleride aynı muhalefet iktidara gelince muhalefete yönelik bunu yapabilir. Bunun için yasamanın bu kaotik durumu ortadan kaldıracak bir düzenlemeye gitmek mecburiyeti var. CHP’nin yorulması, kendi içerisinde sorun yaşaması konusunda iktidarın bir çabası var. Bunu net bir şekilde görüyoruz. Bu siyasi etik içerisinde olursa siyaset olur. Fakat siyasi etiğinin dışına çıktığı, iktidar erkinin gücüne dayalı olduğu zaman doğru bulmayız. Bu geçici fayda gibi görüldü fakat kamu hafızası daha sonra bunun hep hesabını sordu.”