(MANİSA) – Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, “Çocuklarımızın katiline ‘kurucu önder’ diyorsunuz, Atatürk’ün partisini kapatmaya teşebbüs ediyorsunuz. Bir terör örgütü umut hakkından bahisle Meclis’e davet ediliyor, belediye başkanları içeride. Örgüt umut hakkından Meclis’e, belediye başkanları da örgütten içeriye” dedi.
Ağıralioğlu, Manisa’da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Ağıralioğlu’na partinin Manisa İl Başkanı Şakircan Dinç, Parti Sözcüsü Fuat Geçen, Teşkilat Başkanı Tahir Keskinkılıç, Tarım Politikaları Başkanı Hasan Hüseyin Demiröz, Kadın Aile ve Sosyal Politikalar Başkanı Beril Gümüş, Siyasi İşler Başkanı Ayhan Erel eşlik etti.
Burada yeni bir Türkiye ideali ile kurulan bir parti olduklarını kaydeden Ağıralioğlu, şöyle konuştu:
“Partimiz daha iyi bir Türkiye idealinin partisi. Ekmeğin, aşın, umudun, verimliliğin partisi. Mezhebin, kavganın değil, liyakatin partisi. Anahtar Parti geçmiş muhasebelerini doğru yapmış bir parti. Önümüzdeki dönem iktidara namzetiz. Mensubiyetin ödüllendirildiği, liyakatin yetim kaldığı, hesapsız harcamaların milleti fakirleştirdiği bir yerde memleketi neyin huzurlu yapacağını biliyoruz. Türk milletinin önümüzdeki dönem daha iyisini hak ettiğine inanan bir partiyiz. Büyük bir coşkuyla büyüyoruz. Biz milletin ihtiyat akçesi gibi kurulduk. Geçmiş muhasebelerimizi doğru yaparak Türk milletinin ve cumhuriyetin ne yaparsa büyüceğini bilerek kurulduk.”
“Teröristten medet uman siyaseti uyarıyoruz”
Ağıralioğlu, bir soruya ise şu yanıtı verdi:
“Terörist, teröristtir. Kurucu önder olmaz. Umut hakkı diye bir mevzunun öznesi olmaz. Kürtlerin muhatabı edilmez, Kürtler için savaşıyormuş gibi gösterilmez. PKK terör örgütüdür, Öcalan da bir terörsittir. Meclise davet edilemez, gelemez, siyasi bir hayalin konusu haline getirilemez. Milletin iradesini temsil eden TBMM’nin başı Öcalan sloganlarına sessiz kalamaz. Herkesin Cumhurbaşkanlığı hesabı ve hayali olabilir ama Meclis’teki komisyon buna alet edilemez. Bir sürü şey söylüyorum. Terörsüz Türkiye olsun. Bundan başka hiçbir enstrümanı doğru görmüyoruz. Kamuoyu desteği yüzde 72 civarında diyorlar. Terörsüz Türkiye’nin kamuoyu desteği yüzde 100’dür. Ama biz teröristten medet ummanıza kızıyoruz. Biz, terörden medet ummuyoruz. Teröristten medet uman siyaseti uyarıyoruz. Meclis’in Kandil ile muhataplığını Meclis’i küçük düşürdüğü için doğru görmüyoruz. 30 tane silahı kovanın içine koydular. İbrahim Kalın eşlik edecekti. Silahların teslim yeri konuşuluyordu. Suriye miymiş silahların teslim yeri? 30 tane silah kovaya konulup yakıldı. 80 tane kaldı denilen teröristin yüzlercesinin Suriye’ye geçtiği tespit edildi. Oldu olacak İmralı sakinine kese-masaj da yaptıralım.”
“Maharetli bir hükümet değil, komisyon hükümet”
Ülkedeki mevcut sorunların çözümü için de komisyon önerisi getiren Ağıralioğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Siyaset had bildirmeye karar verdi. Ben de siyasete had bildireyim o halde. Eğer bugün siyasetçiler terörist başına umut hakkından bahsediyorlarsa, analara babalara parmak sallayıp had bildiriyorlarsa siyaset had sınırını aşmış demektir. Komisyonla memleket meselesini çözmeye kalkmak nedir? 23 yıllık iktidarlarında çözemedikleri sorunu komisyonla çözmeye çalışıyorlar. Zeytin üreticileri de komisyon kursun o halde. Kudretli ya da maharetli bir hükümet değil, komisyon hükümeti. Kurun komisyon öğrencilerimize, atanamayan öğretmenlere, geçinemeyen öğretmenlere, geçinemeyen asgari ücretlilere gönderin. Komisyon kurun gönderin. Madem öyle oluyor, komisyon kurun ve gönderin. PKK’nın Kürtlerle ilgisi yoktur, bir taşeron örgüttür. Kürtlerin başına gelmiş en büyük felaket PKK’dır. ‘PKK’nın Kürtlerle ne ilgisi var’ diyordu bu hükümet. Ama Devlet Bahçeli marifetiyle Kürtlerin temsilcisi oldu. Sürecin geldiği yerde biz endişelerimizde haklı çıktık.”
“Öcalan’a umut hakkı, millete unutma hakkı vermiştir”
Terör örgütü elebaşı Öcalan’a ilişkin ‘kurucu önder’ ifadelerine de tepki gösteren Ağıralioğlu, “‘Belediyelerde kent uzlaşısı yapıldı, Teröristlerle kent uzlaşısı yaparak belediyeyi almaya teşebbüs etmek’ lafları vardı dillerinde. Şimdi ülke uzlaşısı var. Çocuklarımızın katiline ‘kurucu önder’ diyorsunuz, Atatürk’ün partisini kapatmaya teşebbüs ediyorsunuz. Siyasetin bu keyfiliğinin önüne adaletle geçilebilir. Öcalan’a umut hakkı, millete unutma hakkı vermiştir. Siz, geçen seçimi Öcalan’a söverek alan iktidar, şimdi o konuştuklarınızın hepsi sizin siyasi pratiğiniz haline geldi. Öcalan’a umut hakkı olmaktan bahsettiğiniz bir alan olduysa biz de sandıkta sizi unutma hakkımızı kullanacağız” diye konuştu.
“Siyasetin, cenazede saf tutmaktan daha önemli vazifeleri vardır”
Ağıralioğlu, geçtiğimiz hafta 20 askerin şehit olmasına neden olan uçak kazasına değinerek, “Sizin son model uçaklarınız varken sizin evlatlarınızın 60 yıllık uçaklarla düşmesi size yüktür. Siyasetçiler vazifelerini yapmadığı için doğan boşluğu, evlatlarımız canlarıyla ödedi. Emniyet güçlerimize bütün imkanlarımızın en iyisinin verilmesi gerektiğini düşünüyorum. İHA’larımız, vurma kapasitemizi o kadar artırmıştır ki en yüksek zirvede bile teröristleri vurmaya imkan sağlayan bir kapasite. Böyle bir kapasite varken evlatlarımız 60 yaşında uçaklarla şehit olunca… Artık fiziki altyapı eksikliğinden ölmemeliyiz. Sorumlu davranmak zorundayız. Bunun merkezinde işimizi doğru yapmak vardır. Siyasetin, şehidin ailesini arayıp başsağlığı dilemekten, cenazede saf tutmaktan daha önemli vazifeleri vardır” dedi.
“Mümkünse çatlamayın ve bir arada durun”
“Cumhur İttifakı arasında çatlak” iddialarını da yorumlayan Ağıralioğlu, “Cumhur İttifakı çatlamış çatlamamış… Sürekli toplanıp ‘Bizim aramızda bir çatlak yok’ dediklerine göre onlara itibar edelim. Ama memlekette yönetim maharetsizliğinden çatlaklar vardır. Sabır taşı çatladı, memleket çatladı. Memlekette adalet, üretim, eğitim çatladı. Mümkünse çatlamayın ve bir arada durun. Sakın ayrılmayın. Çünkü bu karnenin hesabını milletimize vermek zorunda olduğunuz bir süreç başladı. Ben ayrılmalarını istemiyorum. Çatlak olmasın” ifadelerini kullandı.
“Terör örgütü Meclis’e davet ediliyor, belediye başkanları içeride”
Ağıralioğlu, açıklamasında şöyle konuştu:
“İstanbul davaları dahil, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin adalet üzerinde oluşturduğu bir etki var. Devlet Bey zaman zaman hikmetli şeyler buyuruyor. ‘Ahmet Türk, cezaevinden çıksın, evine gitsin, onu yeniden göreve tebliğ edelim’ diyorlar. İçeride kimin yatacağına ve kimin çıkacağını siyasetçilerin konuştuğu bir ülke hukuk ülkesi değildir. O çıksın, bu yatsın, bunun suçunu ben tayin ediyorum… Bir terör örgütü umut hakkından bahisle Meclis’e davet ediliyor, belediye başkanları içeride. Belediye başkanlarının üzerinde bunlar örgüt diye bir şemsiye var, örgütün üzerinde umut diye bir şemsiye var. Bunu memlekete izah etmek zorunda olan bir hükümet var. Karşımızda bir cinnet var. Örgüt umut hakkından Meclis’e, belediye başkanları da örgütten içeriye. ‘Adalete biz ne karışırız’ diyen bir siyasete ihtiyaç var. Adaleti etkilemeyen bir siyasete ihtiyacımız var. Partili cumhurbaşkanlığı sistemi ve buna bağlı gücün yargıyı etki altına aldığına inanıyorum. Ahmet Türk’ü görevine döndürmeye çalışıyorsunuz. Kent uzlaşısı suçlamanız vardı. Mevzu oradan çıktı. Hiç söylemiyorlar onu. Bu arada Meclis’e terör başını davet ediyorlar, Meclis’i İmralı’ya göndermeye hazırlanıyorlar. Siz 40 bin kişini katiline kurucu önder diyorsunuz, 15 Temmuz’da ‘FETÖ terör örgütüne karşı mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir’ diyorsunuz. Kim inanır size? Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adaletin üstüne yüktür. Tayyip Bey, iktidara şimdi gelecek olsa adalet hakkında ne söylese kabulüm. 2025 karnesi zayıf bir karnedir. Tayyip Bey’in kendi hedeflerine göre de çok zayıf bir karnedir. Kendi sözleriyle bile mukayese edildiğinde çok büyük açık vardır.”

