Haber: Ahmet ÜN – Kamera: İsmet MİKAİLOĞULLARI
(DİYARBAKIR) – Amed Sportif Faaliyetler Kulübü Başkanı Nahit Eren, takımın formasını giyen bir taraftarlarının Sakarya’da sözlü tacize uğradığını belirterek “Maalesef zaman zaman bu tür istemediğimiz, olaylar ülkede yaşanıyor. Ama biz her fırsatta şunu ifade ettik. Bu ülkede herkes kendi rengiyle, kimliğiyle, yaşamalı. Özgürce yaşamalı. Biz bu umudu taşımaya devam edeceğiz ama asla bu tür saldırılara karşı sessiz kalmayacağımızı, bu tür saldırıların bu ülkede yaşanmaması için de mücadele edeceğimizi, bizler her renge, her kimliğe nasıl saygı gösteriyorsak herkesin de bize ait olan renge, kültüre, kimliğe saygı duymasını bekliyoruz” dedi.
Trendyol 1. Lig’de mücadele eden Amed Sportif Faaliyetler Kulübü’nün 13 Ekim’de yapılan Olağanüstü Kongresi’nde başkan seçilen eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, beraberindeki yönetici ve teknik ekiple düzenlediği basın toplantısıyla gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Önceki gün Sakarya’da Amedspor forması giymesi nedeniyle bir taraftarın sözlü saldıraya uğradığını belirten Eren, herkesin Amedspor’un kimliğine, rengine, kimliğine sahip çıkması gerektiğini bildirdi.
Bu ülkede herkesin kendi rengiyle, kimliğiyle, özgürce yaşaması gerektiğini ifade eden Eren, şunları söyledi:
“Bugün sizlerle aslında yeni yönetici arkadaşlarımızla Amedpor’a dair önümüzdeki süreçte neler yapacağımızı, hedeflerimizi ve tabii ki hocamıza, bizlere, sizler tarafından yöneltilecek sorulara da cevap olmaya çalışacağız. Ben ama öncelikle şunu ifade edeyim. Dün maalesef yine istemediğimiz bir olayla karşı karşıya kaldık. Maalesef Sakarya ilimizde bir Amedspor taraftarına çıkmış olduğu bir halı saha karşılaşmasında maalesef kendisine sözlü saldırıyla üzerindeki forma alıkonulmuş. Bugün kendisiyle de görüştüm. Uzun uzun görüştüm. Maalesef zaman zaman bu tür istemediğimiz, olaylar ülkede yaşanıyor. Ama biz her fırsatta şunu ifade ettik. Bu ülkede herkes kendi rengiyle, kimliğiyle, özgürce yaşamalı. Biz bu umudu taşımaya devam edeceğiz ama asla bu tür saldırılara karşı sessiz kalmayacağımızı, bu tür saldırıların bu ülkede yaşanmaması için de mücadele edeceğimizi, bizler her renge, her kimliğe nasıl saygı gösteriyorsak herkesin de bize ait olan renge, kültüre, kimliğe saygı duymasını bekliyoruz. Evet ülkemizde bu zorlu süreçlerden hep geçmekteyiz. Bu tür önemli toplumsal sorunların çözüm süreçlerinde bu tür provokatif saldırılar hep oldu. Olacak da ama biz sağduyumuzu da kaybetmeden bu tür saldırılara karşı durmaya da devam edeceğiz” diye konuştu.
‘Amedspor bu kentte çok farklı bir heyecan uyandıran bir takım’
Amedspor’un çok farklı bir kimliğinin olduğunu dile getiren Eren, “Evet bir spor kulübü. Evet bünyesinde bir A takımı, futbol takımı, kadın futbol takımı var. Evet engelli takımlarımız var. Amedspor bu kentte çok farklı bir heyecan uyandıran bir takım. Sadece bu kentte değil, tüm bölgede, tüm ülkede, yurt dışında bulunan herkeste farklı bir duygu uyandırıyor. Biz bu duyguyu yaratan olgulara sahip çıkmaya, bu kimliği, bu karakteri sürdürmeye kararlıyız. Zaten Amedspor’u var eden bu kimlik. Ama tabii ki sportif başarılar da temel hedefimiz. Önümüzde bir Süper Lig heyecanı var. Yani bu periyodun bu 1. Lig sürecini Süper Lig’le taçlandırmayı hedefliyoruz. Bu amaçla da bizden önce emek sarf eden tüm başkanlara özellikle son başkanımız Burç Baysal Başkana ve yönetim kuruluna da buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum” dedi.
‘Amacımız bu sene Süper Ligi’ne çıkmak’
Çok zorlu koşullarda Amedspor’un bugünlere geldiğini aktaran Eren, şunları kaydetti:
“Hepiniz bunun tanıklarınızsınız. Yer yer yasaklarla, taraftar yasağıyla, yer yer ağır cezalarla Amedspor aslında bu motivasyondan hep koparılmak istendi. Yönetici arkadaşlarımız, kulüp başkanlarımızın, çalışanlarının, teknik heyetinin, futbolcularının tabii ki de kendisine gönül veren taraftarların ve halkımızın bu dik duruşu, bu mücadeleci ruhuyla biz bu liglere tutunmaya ve birinci lige kadar geldik. Amacımız bu sene Süper Ligi’ne çıkmak. Tabii Süper Ligi’ne çıktıktan sonra da kalıcı bir takım olabilmek. Bunun için de sürekli evet bizlere yapılan eleştirileri de görüyoruz ve bu eleştirileri de dikkate alacağız. Güçlü bir kurumsal yapı, güçlü bir altyapı, güçlü bir şekilde çünkü endüstriyel bir alan aynı zamanda futbol ve spor camiası. Evet, çok yüksek ağır ekonomik maliyetlerle artık futbolcular transfer ediliyor. Biz kendi futbolcularımızı bu alana kazandırmak zorundayız. Bu konuda da yine hocamla geleceğe dair planlamalarımız var. Bu konuda kendisiyle birazdan o da ifade eder. İlk Amedspor’a transferi sürecinde hocamla görüştüğümüzde bu konudaki heyecanını gördük. Amacımızı kendisine ifade ettik. Sadece bu dönem bu ligde bir şampiyonluk amacıyla hocamızı transfer etmedik. Daha doğrusu hocamız da salt bunun için kabul etmedi bu teklifimizi. Onun da hayalleri var kendisi ifade edecek. Ama biz Amedspor’u başarılarının yanı sıra istikrarlı bir takıma dönüştürmek Süper Lig’e çıkmak ve Süper Lig’de de kalıcı bir takım olarak kalmasını, Avrupa’da mücadele etmesini umut ediyoruz. Hayalimiz bu.”
‘Hocamızla ilgili karar alınca biz de o sürecin içerisindeydik’
Eren, yönetime gelmeden önce teknik direktör transferi yapılmasına yönelik eleştirilere de yanıt vererek, şunları söyledi:
“İstişare Kurulumuz kongre süreciyle birlikte yeni dönemdeki hoca transferini İstişare Kurulu’ndan oluşan komisyona bıraktı. Biz de bir başkan adayı olarak o süreçte o komisyonun içerisinde ben de yer aldım. Tabii değerlendirdik. Hocamızla ilgili karar alınınca biz de o sürecin içerisindeydik. Çünkü bu yönde eleştiriler yapıldı. Neden yeni yönetim kuruna ve başkana, teknik direktör tercihi konusunda beklenmedi diye eleştiriler yapılmıştı. Haksızlığa maruz kalmamaları için evet, bizler bu yeni süreçte rol alacak arkadaşlarla birlikte hocamızla görüştük ve bu transferi gerçekleştirdik. Hocamızla sözleşme imzaladık. Şunu da ifade etmek istiyorum. Bizler için Amedspor çok önemli, çok kıymetli ama Amedspor’un her kaynağının da bu toplumda, bu halkın alın teriyle statlara gelmesiyle elde edilen ya da Amedspor mağazalarında aldıkları formalarıyla gelen paralar olduğunu ya da destekler olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunu en uygun koşullarda kullanmak konusunda da bir ekonomik politika ve stratejimiz olacak.”

