Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Almanya Dışişleri Bakanı Wadephul: AB üyeliği için Kopenhag kriterlerine ulaşılması gerekiyor

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile düzenlenen ortak basın toplantısında, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden (AB) beklentisinin niyet bazında üyelik konusunda hiçbir çekinceleri olmadığını net bir dilde ifade etmeleri olduğunu belirterek, “Tabii ki uygulamada karşılanması gereken kriterler var. Yapılması gereken profesyonel çalışmalar var. Teknik çalışmalar var. Siyasi çalışmalar var. Onlar tabii ki yapılacak” dedi. Wadephul, “Kopenhag kriterleri, Türkiye’nin AB’ye alınması için biliniyor ve üyelik için bu kriterlere ulaşılması gerekiyor. Türkiye’nin yerine getirmesi gereken görevler var ve AB’nin yerine getirmesi gereken görevler var. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü AB’nin önemsediği koşullar. Biz AB-Türkiye ilişkilerinin gelişmesini istiyoruz” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile

 

(ANKARA) – Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile düzenlenen ortak basın toplantısında, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden (AB) beklentisinin niyet bazında üyelik konusunda hiçbir çekinceleri olmadığını net bir dilde ifade etmeleri olduğunu belirterek, “Tabii ki uygulamada karşılanması gereken kriterler var. Yapılması gereken profesyonel çalışmalar var. Teknik çalışmalar var. Siyasi çalışmalar var. Onlar tabii ki yapılacak” dedi. Wadephul, “Kopenhag kriterleri, Türkiye’nin AB’ye alınması için biliniyor ve üyelik için bu kriterlere ulaşılması gerekiyor. Türkiye’nin yerine getirmesi gereken görevler var ve AB’nin yerine getirmesi gereken görevler var. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü AB’nin önemsediği koşullar. Biz AB-Türkiye ilişkilerinin gelişmesini istiyoruz” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul ile Bakanlık’ta görüştü. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Fidan, şunları kaydetti:

“Görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizi Türkiye-AB ilişkilerini ve bölgesel gelişmeleri derinlemesine ele alma imkanı bulduk. Almanya Şansölyesi Sayın Merz’in yakında ülkemizi ziyareti öngörülmekte. Mevkidaşımla beraber Sayın Şansölye’nin Cumhurbaşkanımızla yapacağı toplantının hazırlıklarını da gözden geçirdik. İki lider arasındaki görüşülecek konuların ön hazırlığını da bu ziyaret vesilesiyle yapmış olduk.

“Almanya en büyük ticaret ortaklarımızdan biri”

AB ülkeleri ile toplam ticaretimiz 220 milyar dolar. Gerçekten Türkiye’nin toplam ticaret hacminde önemli bir yer işgal etmekte ve bu ticaret çok dengeli bir ticaret. Bu 220 milyar dolar ticaretin yaklaşık 50 milyar dolarını ise Almanya ile yapmaktayız. Almanya bizim en büyük ticaret ortaklarımızdan biri. İkili ticaret hacmimizi yakın bir gelecekte 60 milyar dolara yükseltebileceğimize inanıyoruz.

Enerji alanındaki iş birliğimizin kuvvetlendiğini de görmekten memnunuz. Bu çerçevede imzalanan LNG tedariki anlaşmasını olumlu bir adım olarak değerlendiriyoruz. Müteakip Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesi Toplantısı ile Enerji ve Madencilik Forumu’nu bu yıl içerisinde ülkemizin ev sahipliğinde düzenlenmesini öngörüyoruz.

İkili ilişkilerimiz söz konusu olduğunda ülkelerimiz arasında en güçlü bağlardan biri olan Almanya’daki Türk toplumunu da anmamız gerekiyor. Türk toplumunun Almanya’daki toplumsal, ekonomik ve kültürel hayata sunduğu katkılar iki ülke için de gurur vericidir.

“Vize serbestisi konusunda bizim sistem içindeki ön görüşmelerimiz bitti”

AB Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumundadır. Bu çerçevede Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik müzakerelere vakit kaybetmeden başlamamız gerekmekte. Bu konuda Almanya’nın desteğini beklediğimizi de kıymetli meslektaşımla paylaştım. Bir diğer öncelikli konu ise vize serbestisi diyaloğunun yeniden canlandırılması. Bu konuda karşılıklı niyet beyanını tekrarladık. Türkiye’nin yapması gereken dört, beş tane konu var. O konuda bizim sistem içindeki ön görüşmelerimiz bitti. Gerekli adımları atacağız. Cumhurbaşkanımız da bu konuda oldukça hassas. Bu alandaki ilerlemenin Türkiye-AB ilişkilerine yeni bir ivme kazandıracağına inanıyoruz. Diğer taraftan Schengen vize başvuru süreçleri konusunda AB tarafından alınan kolaylaştırıcı tedbirleri de kıymetli buluyoruz. Ancak bu alanlardaki sorunlar bildiğiniz gibi tümüyle giderilmiş değil. Bu konudaki beklentilerimizi de paylaştım.

“Ülkemizin SAFE mekanizmasına etkin katılımı kritik bir öneme haiz”

Türkiye AB ilişkilerinde uzun vadeli stratejik bakış açısıyla hareket etmek her iki tarafın ortak çıkarınadır. AB’nin bazı ülkelerin dar siyasi hesaplarına hapsolmuş ön yargılı tutumunu bir kenara bırakmasını bekliyoruz. İki müttefik olarak ülkelerimizin ve Avrupa’nın güvenliğini ilgilendiren konularda da yakın çalışmaya önem veriyoruz. Bu çerçevede imkan ve kabiliyetlerimizin güçlü olduğu savunma sanayi alanında kısıtlamaların değil, ortak projelerin gündemde olduğunu görüyoruz. Değerli mevkidaşım bu yöndeki atılan adımları söyledi. Almanya’nın son dönemde bu yönde attığı olumlu adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Ülkemizin SAFE mekanizmasına etkin katılımı ve ortak projeler geliştirmesi de kritik bir öneme haizdir.

“Gazze’de oluşturulan barış ikliminin bozulmaması konusunda hemfikiriz”

İki taraf olarak da Gazze’deki ateşkesin devamlılığın, insani yardımların kesintisiz girmesini, savaşın kalıcı olarak durmasını beklediğimizi teyit ettik ve aynı zamanda iki devletli çözümün hayata geçirilmesi bölgedeki barış için esas bir adımdır. Bu konuda da mutabakatımız var. Şu anda Gazze’de oluşturulan barış ikliminin, ateşkesin bozulmaması gerektiği, bu konuda atılması gereken adımların gereken uluslararası iş birliğinin ortaya konması gerektiği konusunda da hemfikrimiz.

Türkiye, sağlanan mutabakatın uygulamasına yönelik üzerine düşeni yaptığı gibi bundan sonrasında da fazlasıyla yapmaya hazır. Özellikle bu çerçevede adı geçen Görev Gücü, Barış Kurulu veya Ulusal İstikrar Gücü gibi şu anda tam altı doldurulmamış konuları hayata geçtikçe içinde yer alma konusunda Cumhurbaşkanımız tarafından ortaya konan tam bir irade var. Tabii atılan her adımın kalıcı barışa hizmet etmesi gerekmekte.

Gazze’de tesis edilen ateşkesin hemen ardından yardım çalışmalarımızı daha da yoğunlaştırdık. Bu çerçevede Dışişleri Bakanlığı olarak bir büyükelçimizi ‘İnsani Yardımlar Koordinatörü’ olarak görevlendirildi. Bu Büyükelçimiz aynı zamanda geçmişte AFAD Başkanlığı da yapmıştı, Sayın Mehmet Güllüoğlu, kendisi şu anda görevine başlamış durumda. Amacımız koordinatörümüz vasıtasıyla arazide faaliyet gösteren yardım kuruluşlarımızın özellikle toplum kuruluşlarımızın diplomasiyle olan diğer devletlerle olan bizlerle olan aradaki koordinasyonu bu arkadaşımızın sağlaması. Bu önemli. Çünkü biz bu yardım faaliyetini uzun vadeli, sistemli olması gerektiğine inanıyoruz. Bu konudaki atılması gereken kurumsal adımları da atıyoruz.

Türkiye Gazze’ye nefes, Filistin’e umut olmaya devam edecektir. Gazze’nin yeniden imarına yönelik çabalara da aktif destek vermeyi sürdüreceğiz. Gazze’de yükselecek her bina insanlığın ortak vicdanının eseri olacaktır. Henüz yolun çok başındayız. Nihai amacımız iki devletli çözümün hayata geçirilmesi ve tüm acılara rağmen barış ve refahın hakim olacağı bir Orta Doğu kurmaktır.

“Suriye hükümetinin SDG ile yürüttüğü görüşmeleri takip ediyoruz”

Suriye hükümetinin SDG ile yürüttüğü görüşmeleri yakından takip ediyoruz. Entegrasyonun ülkenin güvenliğine, halkın beklentilerine ve ekonomik kalkınmasına somut katkılar getirmesini de bekliyoruz. Bu çerçevede Suriye hükümetinin ülkenin kuzeydoğusunda ve doğal kaynaklar üzerinde kontrol tesis etmesine imkan sağlanması gerekmekte.

Ukrayna’nın toprak bütünlüğü korunması, aynı zamanda savaşın son bulması, Avrupa’da ve başka yerlerde başka yere yayılmaması fevkalade önemli. Çünkü artık sadece her iki taraf değil aynı zamanda Avrupa ekonomisi, dünya ekonomisi, biz de dahil olmak üzere başta enerji sorunu olmak üzere çok büyük bir negatif etki etmenin altına girdik bu uzun süredir devam eden savaşta.”

Wadephul: Nihayet rahatladık, silahlar sustu, rehineler serbest bırakıldı

Almanya Dışişleri Bakanı Wadephul şöyle konuştu:

“İnsani ilişkiler olsun, kültürel ilişkiler olsun, ekonomik ilişkiler olsun veya ortak dış politika çıkarlarımız olsun veya NATO müttefikleri olarak iş birliğimiz olsun çıkarlarımız örtüşüyor. Bu nedenle Türkiye bizim için sadece NATO’da bir müttefik değil, aynı zamanda stratejik bir ortak dış politika konularında ve aynı zamanda iyi bir dost. Bugün Orta Doğu’daki durum bizi meşgul etti. Nihayet rahatladık. Silahlar sustu, rehineler serbest bırakıldı. Buraya gelirken ülkelerimizin etkisini kullandık, kişisel ilişkilerimizi kullandık ve eşgüdüm halinde hareket ettik.

Çok büyük bir görevle karşı karşıyayız. Büyük bir karanlıkta biz ışık yakmış olduk ve bu ışığın sürmesini istiyoruz ki, Gazze’deki insanlar onurlu ve güven içerisinde yaşasınlar. Bunun için de uluslararası bir iş birliği şart. İnsani felaket ve Gazze’deki yıkımın boyutu aslında daha şimdi ortaya çıkıyor. Almanya BM’yi ve diğer insani yardım aktörlerini destekliyor, bölgeye en kısa zamanda gıda, barınma, temiz su sağlayabilmek için. Yeniden yapılanma yıllar sürecek. Kısa süre içerisinde Kıbrıs’ta geniş katılımlı bir toplantı düzenleyeceğiz.

“Türkiye, Hamas’a etkide bulunarak önemli bir katkıda bulundu”

Türkiye, Trump’ın 20 maddelik planını destekledi. Türkiye, Hamas’a etkide bulunarak önemli ve değerli bir katkıda bulundu. Türkiye’nin bundan böyle de yanımızda olacağından eminim. Bu anlaşmayı sağlamlaştırmak ve gerçek bir barış sürecine geçişi sağlamak için Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze’de bir yönetimin sağlanması çok önemli. Almanya, iki devletli bir çözüm taraftarı.

“Rusya’nın savaş kasasına para akmasını engellemeliyiz”

Ukrayna’ya yönelik savaşı ele aldık. Bizi, Avrupa’yı tehdit eden bir savaş. Türkiye’nin burada önemli bir rolü var, NATO müttefiki ve aynı zamanda savaş tarafları arasındaki görüşmeler için ev sahipliği yaparak ve Montrö Sözleşmesi’nin uygulayıcısı olarak önemli bir rol oynuyor. Ortak hedefimiz, bu savaşın en kısa zamanda sona ermesi. Şunu hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz. Rusya’nın tek derdi Ukrayna değil. Rusya’nın saldırganlığı bütün Avrupa’ya ve NATO’ya yönelik. Bunun sık sık Rusya’dan da duyduk. Rusya’nın gittikçe NATO’yu da sınadığını görüyoruz. Putin’in bu tehlikeli oyununun tırmanmaması için çaba harcamaya devam etmeliyiz ve Rusya’nın savaş kasasına para akmasını engellemeliyiz. 19’uncu yaptırım paketi üzerinde çalışıyoruz. AB’nin bu paketinin üçüncü ülkelerdeki şirketler tarafından bypass edilmemesi için çabalamalıyız.

Jeostratejik açıdan Türkiye ile AB ve Türkiye ile NATO arasındaki iş birliğini güçlendirmek istiyoruz. Bu benim için son derece önemli bir husus. Çünkü uzlaşarak, birlik içinde caydırıcı olmazsak Rusya bu zaafı kullanacaktır. Her taraftan büyük resmi görmenin önemli olduğunu düşünüyoruz.

“Üyelik için Kopenhag kriterlerine ulaşılması gerekiyor”

AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesi için Türkiye’den beklediklerimiz hakkında konuştuk. Gümrük Birliği’ne değindik, vize serbestisine değindik. Almanya, her iki hedefi de kararlılıkla destekliyor. Kopenhag kriterleri, Türkiye’nin AB’ye alınması için biliniyor ve üyelik için bu kriterlere ulaşılması gerekiyor. Türkiye’nin yerine getirmesi gereken görevler var ve AB’nin yerine getirmesi gereken görevler var. Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü AB’nin önemsediği koşullar. Şunu vurgulamak istiyorum: biz AB-Türkiye ilişkilerinin gelişmesini istiyoruz. Gümrük Birliği’nin güncellenmesini istiyoruz, vize serbestisini istiyoruz, pozitif bir gündem oluşturmak istiyoruz. Türkiye, AB’ye girmek isterse Almanya her zaman güvenilir bir ortak olacaktır.”

Türkiye’deki iç politikayı örneğin Sayın İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ilgili konuyu ele aldınız mı?” sorusu

Ortak açıklamanın ardından iki Bakan gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin her iki Bakan’a yönelttiği, “Ateşkesin barış sürecine yürümesi için adımlar atılması gerektiğini söylediniz. Bunun için neler yapılması gerekir? Örneğin Hamas’ın silahları bırakması veya Sayın Wadephul siz ne tür vaatler, sözler aldınız? Türkiye’deki iç politikayı örneğin Sayın İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ilgili konuyu ele aldınız mı? Yine iki Bakan’a yönelik sorum, Ukrayna ve Rusya ile ilgili. Sayın Fidan burada da barışın ne kadar önemli olduğunu söylüyor. Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında arabuluculuk yaptı. Budapeşte’de bir buluşma olacak. Zelenski’nin orada bulunması gerektiğini düşünüyor musunuz? Yoksa Türkiye ikisini tekrar Türkiye’de bir araya getirmeye çalışacak mı? Aynı soruyu Sayın Wadephul’a da yöneltmek istiyorum. Zelenski Budapeşte’ye gitmeli mi? Alman Bakan’a kısa bir soru: Polonya, bir Ukrayna vatandaşını sınırdışı etmemeye karar verdi. Bu konuda yorumunuzu alabilir miyim” soruları üzerine Wadephul, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Benim için önemli olan şu. Türkiye’nin ciddiyetle AB yönünde ilerlemek arzusu ve iradesi. Bu yol kolay olmayacak. Birkaç gün, birkaç ay içerisinde tamamlanmayacak. Ciddiyetle bu yolda ilerlendiğinde Türkiye’de bazı reformlar gerekecek. Fakat bunun için AB’nin de açık ve dürüst olması gerekir. Bence Almanya burada dostane ve yapıcı bir rol üstlenebilir.

Polonya’da bir mahkeme, karar verdi. Saygı duyuyorum bu mahkeme kararına. Çünkü biz güçlerin ayrımına inanıyoruz. Bir mahkeme karar verdiğinde, özellikle başka ülkelerde bizim yürütmemiz oraya müdahale etmesi söz konusu değil.”

“Hamas’ın cesetleri çıkarmadaki yetersizliğini İsrail bir mazeret olarak kullanıp ateşkesi bozacak mı diye bir endişe var”

Aynı soruya verdiği yanıtta İmamoğlu ile ilgili herhangi bir değerlendirmede bulunmayan Fidan, şunları kaydetti:

“Şu anda sağlanan ateşkes ortamının (Gazze) devam etmesi bizim birinci önceliğimiz. Aynı zamanda insani yardımların kesintisiz girmesi fevkalade önemli. Zaman zaman İsrail tarafından bazı ifadeler duyuyoruz, bu bizim için endişe verici. Acaba Hamas’ın özellikle enkaz altında kalan cesetleri çıkarmadaki yetersizliğini, çünkü alet ve edevat yok, İsrail bir mazeret olarak kullanıp tekrar ateşkesi bozacak mı? Bu konuda uluslararası toplumun endişesi var.

Ama şunun altını çizmek gerekiyor, Gazze’de devam eden ve işlenmiş olan insanlığa karşı suçlar, yıkım, ölüm, bunların hepsi kameralar önünde oldu, uluslararası toplumu öyle bir dehşete düşürdü ki, bunun bir an önce son bulması için uluslararası toplum büyük bir hassasiyet içerisinde. Bunun tabii devam etmesi gerekiyor. Özellikle ateşkes anlaşmasının kalıcı bir anlaşmaya dönüşmesi, Gazze’deki imarın yeniden başlaması fevkalade önemli. Daha da önemlisi kalıcı barışın getirilmesi için iki devletli çözümün hayata geçmesi gerekiyor Bu konuda birtakım toplantılar şimdiden yapılmaya başladı. Gazze için atılması gereken adımlar var, iki devletli çözüm için atılması gereken adımlar var. Gazze için şu anda özellikle İstikrar Gücü nasıl oluşturulabilir, bununla ilgili erken tartışmalar var. BM Güvenlik Konseyi’nden nasıl bir karar geçirilmeli, Bununla ilgili yürüyen erken tartışmalar var. Bunları da yakından takip ediyoruz.

Günün sonunda hedefimiz İsrail ile Filistinler arasındaki bir tampon bölgede artık iki tarafın da birbirine zarar vermeyeceği bir ortamı oluşturmak. Diğer taraftan Gazze’de vuku bulmuş olan yıkımın, hasarların, yaraların sarılması nasıl mümkün olacak, uluslararası toplum burada da bir varlık ortaya koyması gerekiyor. Buna yönelik erken yürütülen tartışmalar var. ”

“Uygulamada karşılanması gereken kriterler var”

Fidan, Türkiye’nin AB üyelik sürecindeki son durumun sorulması üzerine şu ifadeleri kullanıldı:

“Türkiye’nin AB’den beklentisi, AB’nin özellikle siyasi irade olarak Türkiye’nin üyeliği konusunda, ki az önce Sayın Wadephul ifade ettiler, onun için da ayrıca teşekkür etmek istiyorum, üyeliği konusunda hiçbir çekinceleri olmadıklarını net bir dilde ifade etmeleri gerekiyor, niyet bazında. Tabii ki uygulamada karşılanması gereken kriterler var. Yapılması gereken profesyonel çalışmalar var. Teknik çalışmalar var. Siyasi çalışmalar var. Onlar tabii ki yapılacak. Ama biliyorsunuz onun daha da gerisinde olan asıl, niyeti ortaya koymak.

Yani, AB şöyle bir durumda olduğu zaman, ‘Ben gerekli şartları karşıladığı zaman Türkiye ile beraber AB içerisinde olma konusunda benim hiçbir sıkıntım yok, tam tersine bundan memnun olurum’ iradesi oluştuğu zaman, ben iki tarafta dolmuş olan özellikle başlıkların bir an önce açılıp hayata geçeceğine inanıyorum. Bu konuda ifade ettiğim gibi Cumhurbaşkanımızın iradesi var. AB’de de seçimlerden sonra başta Almanya üzere hükümetlerin yeni Avrupa dinamiğinde, yeni Avrupa ruhunda buna tekrar önem verdiğini görüyoruz.

Biz her zaman söyledik, coğrafya önemlidir. Türkiye, şu anda Avrupa’da işgal ettiği coğrafya ile AB ülkeleri ile aynı havayı teneffüs etmekte, aynı bölgede bulunmakta. Bizim başka coğrafyalara bakan unsurlarımız da var ama Avrupa’da beraber oluşturacağımız bir ittifak, beraber oluşturacağımız bir çekim merkezi bizi dünyanın geri kalanına daha az bağımlı hale getirir. Aksi takdirde Türkiye gibi bir güç, Avrupa gibi bir güçle birleşmediği zaman, bizim birliğimizden bir süper gücün ortaya çıkması mümkün, diğer türlü her iki taraf da kendi bağımlılıklarıyla devam ederler.

“Stratejik olgunlukla önümüzdeki engelleri aşarak daha net hedefler koyarak Türkiye-AB ilişkilerinde gideceğiz”

Bizim stratejik değerlendirmelerimiz var, zaman zaman da ifade ediyorum. Eğer Türkiye zamanında AB’ye üye olsaydı belki Brexit olmayacaktı. Belki AB bugün krizler karşısında daha dayanıklı olacaktı. Ama ifade ediyorum, zamanın bir ruhu var. Her ülkenin kendi iç politikası var, iç politik dinamikleri var. Toplumların evrime uğrayan ideolojileri var, siyasi algıları var. Zamanla bunların bazen olgunlaşması gerekiyor, bazen belli bir noktaya gelmesi gerekiyor. Ama bugün geldiğimiz noktada, daha iyi bir noktada olduğumuzu düşünüyorum. Daha umutluyuz. Karşılıklı stratejik olgunlukla önümüzdeki engelleri aşarak daha net hedefler koyarak Türkiye-AB ilişkilerinde gideceğiz.

“Atacağımız adımları atacağız”

Bugünkü görüşmelerde yani karşılıklı entegrasyon niyetlerimizi ortaya koyarken aynı zamanda atılması gereken adımlar neler var, yani bunlar Gümrük Birliği meselesi, vize serbestisi konusu ve diğer AB-Türkiye ilişkilerini daha da güçlendirecek konuları da ele aldık. Bu konuda, daha önce de söyledim, atacağımız adımları atacağız.”